Bahçeli'den '17 Aralık' soruları
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, takipsizlik kararı verilen 17 Aralık soruşturmasıyla ilgili, 'tebessüm ettirici ve düşündürücü' olarak tanımladığı bazı sorular sordu.
MHP lideri Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında, 17
Aralık operasyonu hakkında verilen takipsizlik kararını
eleştirdi.
Yolsuzkluk - rüşvet iddialarını sıralayan Bahçeli, "10 aydır
sorguladığımız haksızlığa, hırsızlığa, hukuksuzluğa karşı, adaletin
harekete geçmesi, hangi mantıkla darbe diye püskürtülmüştür"
dedi.
Devlet Bahçeli, MHP grup toplantısıda yaptığı konuşmada "Yatak
odasında para madeni işlettiğinden Zarrab'ın önüne yatmaktan başka
çaresi kalmayan, bakanın evladına ait 7 adet kasanın içinde
biriktirdiği 1,5 trilyon iade edilecek midir? Demek ki savcı
kasaları somut delil görmemiş, makul bulmamıştır. Banka müdürünün
kutularından çıkan 4,5 milyon dolarına ne olacaktır? Bu para da
iade edilecek midir? Tahminlerim beni yanıltmıyorsa İranlı için de
bir güzellik yapılacaktır. PKK'nın kara parasından sorumlu kadroya
alıp, cari şerefsizlik açığının yüzde 25'ini kapatması olmayacak
bir şey değildir" dedi. Bahçeli, grup toplantısından çıkışta
gazetecilerin yeni Cumhurbaşkanlığı binasında yapılacak 29 Ekim
resepsiyonuna katılıp katılmayacağı yönündeki sorusuna
"Katılmayacağım" yanıtını verdi.
Bahçeli'nin açıklamalarından satırbaşları:
Camiyi çalan kılıfını çoktan dikmiştir. Adliyeye AKP tarafından
yerleştirilen bu savcı banka müdürünün evinde bulunan paraların bir
imam hatip lisesine ait olduğunu teyit etmiştir. Bir savcının
verildiği karar bir diğeri tarafından çiğnenmiştir. 17-25 failleri
mahkemeye bile çıkarılmadan, bağımsız hakimlerce araştırılmadan
adaletten kaçırılmıştır.
RESEPSİYONA KATILMIYOR
MHP lideri Devlet Bahçeli, 29 Ekim'de tarihinde ilk kez Çankaya
Köşkü'nde değil de Beştepe'de yeni Cumhurbaşkanlığı binasında
yapılacak resepsiyona katılmayacağını söyledi. Bahçeli sadece
Anıtkabir'deki törene katılacağını belirtti.
"AKP HUKUKA ZİNCİR VURDU"
Her sıkıştıklarında imam hatipe sığınan, başörtüsünün altına
saklanan içi baca dışı hoca olanların maskeleri düşmüştür. Bunların
dilinde besmele vardır kalpleri mezbelelik çukurudur. 17-25
Aralık'ın darbe olarak mimlenmesinden itibaren tüm suçlama ve
isnatlar reddedilmiştir. AKP hukuka zincir vurmuş, yargı
bağımsızlığına kara çalmıştır. AKP adalet müesseselerini tıkamış
iftira silahıyla taramıştır. Savcılar makul şüphelerle tespit
yapmış emniyet güçleri de talimatları uygulamıştır. Rüşvet yuvasına
hırsızlık kavuğuna adaletin sopası değmiş içerdekiler birer birer
dışarı çıkmıştır. Olayın çokta şaşırtıcı olmayan yanı bu mimarın
Recep Tayyip Erdoğan olmasıdır.
"MUSA'NIN OKUL HARÇLIĞI AYAKKABI KUTULARINDAN
ÇIKTI"
Erzurumlu Hatice Nine'nin kefen parasını, Mersinli Ali'nin
narenciye hasadını, Aydınlı Ayşe Bacı'nın yumurta hasılatını
götürmüştür. Hırsızlık öyle yayılmıştır ki, Yozgatlı Hasa'nın
traktör parası, Ahmet'in pancar parası Diyarbakırlı Musa'nın okul
harçlığı ayakkabı kutularından çıkmıştır.
İranlı suç makinesi hayırsever olarak taltif edilirken, havuzlara
yeşil dolarlar yağarken bir sorun olmayacak da, savcılar polisler
adaletin yanında durunca mı haşhaşi ajan suçlamaları ağızlardan
çıkacaktır? Şimdi 17-25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturması
örtüldüğüne göre biraz tebessüm ettirici şu sorularımzın cevabını
beklemek de sanıyorum en tabi hakkımız olsa gerektir.
"4,5 MİLYON DOLAR NE OLACAK?"
Yatak odasında para madeni işlettiğinden Zarrab'ın önüne yatmaktan
başka çaresi kalmayan, bakanın evladına ait 7 adet kasanın içinde
biriktirdiği 1,5 trilyon iade edilecek midir? Demek ki savcı
kasaları somut delil görmemiş, makul bulmamıştır. Banka müdürünün
kutularından çıkan 4,5 milyon dolarına ne olacaktır? Bu para da
iade edilecek midir?
Montaj dublaj piyes denilen tapenin, ses ve görüntü kaydının, 29
klasörlük delil dosyasının başına ne gelecektir? MİT tarafından 17
Aralık'tan aylar önce devrin başbakanına sunulan kara para aklama
raporu nerede kimin nezaretinde imha edilecektir? 700 bin liralık
saat ne olacaktır? İranlı karanlık adamın elleri öpülesi babasına
İtalya vizesi almak için akaracı makaracı, ki muhtemelen şeker
hastası olmasından… Beşer yüz bin dolarlık para demetlerine ne
olacaktır?
Eğer bunlar adamsa insansa adamlık ve insanlık tekrardan tarif
edilmelidir.
"İRANLI İÇİN DE GÜZELLİK YAPILACAKTIR"
Tahminlerim beni yanıltmıyorsa İranlı için de bir güzellik
yapılacaktır. PKK'nın kara parasından sorumlu kadroya alıp, cari
şerefsizlik açığının yüzde 25'ini kapatması olmayacak bir şey
değildir. 17 Aralık'ta baba ile evladı arasında geçen para
sıfırlama temalı o ünlü ve tarihe geçecek, acemi çaylakların
dikkatle dinlemesi gereken diyaloglara ne olacaktır? Para
sıfırlanabilir velakin adalet sıfırlanamaz. Hukuk sıfır çekmez,
çekemez. 17-25 rumuzlu kişiye sesleniyorum. O kendisini iyi bilecek
ve yeni fatihçiklerine hakaretler saydıracaktır. Uzaya da çıksan
nefesimiz ensende elimiz yakandadır.
Türkiye'nin iç yaralayıcı rüşvet ve yolsuzluk enkazını muhakkak
kaldırmak şarttır. Türk milleti 17-25 Aralık defterini kapatmamış,
hak yerini buluncaya, tüyü bitmemiş yetimler oh be diyene kadar
kapatmayacaktır. Hırsızla kavgamız rüşvetçiyle husumetimiz en ufak
bir yavaşlama ve savsaklama göstermeden şevkle sürecektir.
"SÖZÜ DAVUTOĞLU'NA BIRAKIYORUM"
Dünya elem birleşse yedi cihan üzerimize gelse, biz hakkı çiğneyene
zalim deriz, haksızlık yapanlara zorba deriz, hakkı inkar edenlere
de iblis demekten çekinmeyiz. Başbakan Davutoğlu, aldığı brifing
esnasında, adaletin ikame edilmediği düzenlerin sürdürülebilir
olması mümkün değil açıklamasında bulunmuştu. Kendisi katıldığı bir
tv programında, yargı bağımsızlığının yerleşmediği bir ülkede kimse
kendinden ve geleceğinden emin olamaz diyerek, devamla "Bir savcı
bir de şuraya sorayım demişse o an adalete ihanet etmiştir. O
sorduğu kişi melek dahi olsa ihanet demektir" sözleriyle altı
çizilmesi gereken bizim de iştirak ettiğimiz bir durum tespiti
yapmıştır.
17-25 Aralık'tan sonra sözü Davutoğlu'na bırakıyorum. Evet sayın
Davutoğlu, şahsınıza yönelik cevabı çok kolay iki seçenekli sorum
şu olacaktır.17-25 soruşturmasının kapatılması ihanet midir, değil
midir? Karmakarışık bir dönemin içinden geçtiğimiz hepinizin
malumudur. Akp hükümeti süreç çukuruna, pkk canisiyle pazarlık
girdabına hiç mi hiç rahatsızlık duymadan savrulmuştur.
"AKP İLE PKK KADER ORTAKLIĞI YAPTI"
İnkarla vakit kaybetmeye, yeni şerefsizlikler polemikleriyle rezil
olmaya gerek yoktur. Cumhurbaşkanı Erdoğan için bu bahis çoktan
kapanmış, 2010'da alınan şeref kredisinin son taksidi de uzun süre
önce ödenmiştir. AKP ile PKK kader ortaklığı yapmış, Türkiye'ye
ömür çizmek için algıları uyuşturmak için kolları
sıvamışlardır.
İbretle izliyoruz. Bölücülük dallanıp budaklanmıştır. İhanet ve
melanet AKP'yi boyunduruk altına almıştır. Ülke gündemi, fitneye
sığınak olan teröre geniş imkanlar sunan çözüm süreciyle
perdelenmektedir. Şu anda hükümetin tek meşgalesi süreç
rezaletidir. Her fırsatta süreç ihanettir, çözüm çürümedir dedik.
sürecin mihenk taşı olarak gördüğümüz bölücü aktörlerin milletimizi
aldatmalarına tepki gösterdik. İmralı canisinin mektuplarını
okuttular. Barzani'nin başından konfetileri temizlettiler. Fakat
hiçbir şey elde edemediler dahası milli onurlarından oldular.
"PKK İYİCE SİLAHLANDI"
"PKK silah bırakıyor, silahlar susuyor" dediler. Tam tersine PKK
iyice silahlandı, silahlar ateş aldı, şiddet ve vahşet hakim oldu.
huzurun geldiğini söylediler, barış gülleri açtı dediler,
nehirlerde serinlemekten bahsettiler fakat gelen huzur değil
hüsrandı, çiçeklenen gül değil nifak tohumlarıydı. Doğu ve
güeydoğudan çocuklar dağa kaldırıldı, bunların hepsi baştan ayağa
silahlandırıldı, kin ve nefret kampına alındı.
Analar ağlamayacak, şehit haberleri gelmeyecek, çatışmasızlık
iklimi olacak dediler ne var ki yalan mumun yatsıya kadar
yanacağını unuttular. Dediler ki teröristler sınır ötesine gidiyor
ancak giden olmadığı gibi kafileler halinde girişler yaşandı.
Nitekim başbakan Davutoğlu bu gerçeği sözde akillerle geçtiğimiz
Pazar günü yaptığı toplantıda kısmen doğrulamıştır. Şunları
söylemiştir "Haziran raporunu sunduğumuzda bile çok az unsurun
sembolik olarak çekildiğini biz biliyorduk."
"VATAN HABUR'DA DARBE ALMIŞTIR"
Biz o zamanlar milleti kandırmayın, millete yalan söylemeyin,
PKK'lılar bir yere gitmez derken Erdoğan ağız dolusu hakaretlerle
bize saldırmıştı. İşte meselenin iç yüzü Davutoğlu tarafından
açıklanmıştır. Hepsinden mühimi ihanet yolculuğunun iki ana şeridi
olan AKP ve PKK şanslarını 2009 yılına denemişlerdir. 1 Ağustos
2009 tarihinde yürürlüğe konulan yıkım projesi kapsamında PKK'lı
teröristler Habur'da davullu zurnalı törenlerle alkışlanmıştır. Bu
rezalet bu ayıp millet vicdanını sızlatmıştır. AKP – PKK Habur'da
kol kola girmiş, birbirlerini türk düşmanlığıyla kucaklamıştır. Hiç
unutmayalım, vatan Habur'da darbe almıştır, bayrak Habur'da
mahsunlaşmıştır, hukuk kirletilmiştir.
"EZİK AKP GÖREVLİLERİ TERÖR KARŞISINDA BOYUN
BÜKMÜŞTÜR"
AKP – PKK, ikinci şansını Oslo'da denemiştir. Türk devleti terörle
masaya oturmuş, tarihin sayfalarına kara harflerle yazılmıştır.
Ezik AKP görevlileri, terör karşısında boyun bükmüştür. Malum PKK
kan alacak damarı iyi seçmiş, kanca taktığı balık hafızaları
görüşüyoruzla kapana düşürmüştür. AKP PKK yıkım ekibinin üçüncü
ihanet girişimi sözde çözüm süreci olmuştur. AKP'ye göre
namertlerle görüşmek demokratikleşmektir. AKP'ye göre pazarlık
çözüm ve barıştır. Ancak çözümle neyin amaçlandığı nereye varılmak
istendiği bir türlü açıklanmamıştır.
"63 AKILSIZI ARAYA ARAYA BULDU"
Çözüm paralalinde başbakan ve ortakları 63 akılsızı araya araya
bulmuş, PKK'nın emrinde çalıştırmıştır. Söylenenlere bakarsak, 63
sözde akil 12 bin kilometre yol kat etmiş, 60 bin vatandaşımızla
görüşmüş, imralı ve kandil icazetli raporlarını tanzim etmişlerdir.
Hükümet ne zaman paratoner arasa, ne zaman söylemek isteyip de
yutkunduğu konular olsa 63 sözde akil hemen tedavüle sürülmektedir.
Bir kısım eksikle ve gedikle toplanan bu 63'ler yeni işverenlerine
kulak vermiştir. Bunlar arasında gazeteciler sinema artistleri
oyuncular şarkıcılar STK temsilcileri canla başka yer almıştır.
Acaba diyorum, akiller rüşvet ve yolsuzluk olaylar patlak
verdiğinde parlak akılları neredeydi? Kobani bahanesiyle
türkiye'nin her yanı yakılırken bunlar hangi villada, hangi boğaz
manzaralı masada atıp tutuyorlardı? İmralı canisine özel bir
muhabbet beslenen PKK için ellerini taşın altına koyan bu akiller,
hayatlarında bir kez olsun şehitler için göz yaşı dökmüş müdür?
Sayıları gittikçe azalan bu adamlar akıllıdır da 73 milyon mu
akılsızdır? Allah için söyleyin milletimiz ne yapsın? Hain bir
değil ki bağlasın, felaket bir değil ki ağlasın. Eğer çok akılları
varsa kendilerine saklamalıdır.
"KANUN PKK'YA ÖZEL ÇIKARILDI"
TBMM'de 10 Temmuz 2014'te kabul edilen terörün sona erdirilmesi ve
toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesine dair 6 maddelik kanun
PKK'ya özel çıkarmıştır. Bu doğrultuda teröristlerle görüşmek yasal
bir kılıfa büründürülmekle birlikte, PKK'lı militanların eve
dönüşleri konusunda hükümetçe gerekli tedbirlerin alacağı
kararlaştırılmıştır.
Söz konusu kanunda gerekli görülmesi halinde, kişi kurumlarla
temas, diyalog çalışmaların yapılacağından bahsederek PKK'ya
meşruluk addedilmiştir. İhanet müzakereleri kılıfına uydurulmuştur.
İmralı canisinin geçtiğimiz yılın aralık ayında çözüm için üç ayak
önemlidir, yasal zeminden bahsetmesi yer bulmuştur.
Tuhaftır ki başbakan Davutoğlu, süreci milli yerli ve özgünd emekle
bu toprakların en önemli tarihi projesi olarak tanımlamaktadır.
Davutoğlu'na göre, süreç başarılı olursa sosyo kültürel ve politik
sorunlarla etrafımızdaki çatışmalar engellenecektir. Başbakan
konuşunca aklının dibini dökmekte elekle baraj gölü doldurmaktadır.
Davutoğlu açık söyle bu süreç ihanetinin neresi millidir? PKK ile
pazarlık yaparak Türkiye'yi nasıl memnun edeceksiniz? Çözüm süreci
kamu düzeninin alternatifi değildir diyorsunuz, ama kamu düzenini
yıkmak isteyenlerle yediğiniz içtiğiniz de ayrı gitmiyor. Kobani
rumuzlu olayları çıkaranlarla şu an masadasınız biliyor musunuz?
Dağlıca karakoluna saldıranlarla aranızdan su sızmıyor biliyor
musunuz? Bingöl'de iki kahraman polisi şehit eden, 40'a yakın
kişiyi katleden hainlerle çözüm konuşuyorsunuz biliyor musunuz? Ama
ayağını kaybeden bir gazimizin banka kredisiyle aldığı protez
bacağıyla ilgili alçalmayı çok iyi biliyorsunuz.
Kobani rumuzlu olayları çıkaranlarla şu an masadasınız biliyor
musunuz? Dağlıca karakoluna saldıranlarla aranızdan su sızmıyor
biliyor musunuz? Bingöl'de iki kahraman polisi şehit eden, 40'a
yakın kişiyi katleden hainlerle çözüm konuşuyorsunuz biliyor
musunuz? Ama ayağını kaybeden bir gazimizin banka kredisiyle aldığı
protez bacağıyla ilgili alçalmayı çok iyi biliyorsunuz.
"KAMERALARI ÇOK SEVEN BAŞBAKAN YARDIMCISI..."
Başbakan Davutoğlu Amasya'da çözüm sürecinden bizim anladığımız,
Ferhat ile şirinin muhabbetini bütün türkiye'ye egemen kılmak dedi.
Çözüm sürecini sana yanlış anlatmışlar. Çözüm süreci, Ferhat'in
Şirin'i öldürme, Kerem'in aslıyı yok etme, mecnunun leyladan nefret
etme sürecidir. PKK kanlı bir terör örgütüdür ve küresel ve
bölgesel kullanıma açık kiralık bir tetikçidir. Kürt kökenli
kardeşlerimin temsilcisi de olmayacaktır. Son terör örgütü militanı
silah bırakana kadar mücadeleden vazgeçemez. Kameraları çok seven
malum başbakan yardımcısı öcalan'ın cezaevi şartlarının
iyileştirilebileceğini söylemektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise
yapılması gereken her şeyi devlet yaptı villa tahsis edecek halimiz
yok demiştir. Aziz milletimiz, bu sayede iki odalı televizyonlu
bahçeli bir yere de alındığını öğrenmiştir.
Oldu olacak İmralı Canisi'ne bir bahçıvan bir aşçı bir de odacı
tahsis edin de her şey tamam olsun. cani başı, AKP yardımıyla
İmralı'yı karargah haline dönüştürmüştür. PYD'ye terör örgütü
diyen, PKK'ya terör örgütü diyen cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisi ve
AKP'nin terörün yedeğine düştüğünü ne zaman öğrenecektir? Terörle
mücadele zaaf kaldırmayacak kadar hassas bir alandır.
"PYD'YE YARDIM ETMEK SUÇ DEĞİL MİDİR?"
Kobani'de IŞİD ve PYD terör örgütleri arasındaki çatışmalar
sürmektedir. ABD, PYD terörünü arkalamak amacıyla havadan silah
cephane yardımı yaptığını duyurmuştur. Bu esnada bir asrı aşan
süredir Ortadoğu'da her taşın altından çıkan birleşik krallık
peşmerge'ye silah eğimi vermektedir. Dışişleri Bakanı, peşmergenin
Kobani'ye geçtiğine yardım ettiğini söylemiştir. PYD'ye yardım
etmek, yataklık yapmak millete ve vatana karşı işlenmiş suç değil
midir? Türkiye nasıl müsamaha gösterecektir?
Irak ordusundan PKK'ya terk edilmiş çok sayıda silahın ve patlayıcı
maddenin örgütün eline geçmesi PKK'nın lojistik imkanlarını
artırmıştır. Bugün bunun yenisine şahit olunmaktadır. Silahlanan
peşmerge ve PYD'nin ne yapması planlanmaktadır? Bize göre amaç
Kürdistan'dır, petrolü tankerlerle boru hatlarıyla alıp götürmek
Ortadoğu haritasını tekrar ve kanla çizmektir. Hatırlarsanız
1991'de saddam'ın müdahalesine kapanan ırak kuzeyindeki alan,
yardım maksatlı sivil oluşumlara meydan açmıştır. İnsani yardım
maskesiyle kürdistan emellerini canlı tutmuşlardır. AKP, Esad'la
uğraşmayı bırakmalı, sınırlarımızın hemen yanındaki yüksek risk ve
tehditlere odaklanmaktadır.
AKP siyaset defterinden silindiği an adalet defterinde kaydı
açılacak inanın bana bugünleri çok ama çok arayacaktır.