Arınç: Sınırda fiziki güvenlik sistemi kurulacaktır
HÜKÜMET Sözcüsü Bülent Arınç, Suruç saldırısının ardından yapılan ilk Bakanlar Kurulu toplantısında 'Sınır güvenliği'nin görüşüldüğünü açıklayarak; "Asıl önemli olan DEAŞ tehdinine karşı teröristlerin geçiş noktalarını engellemek ve bunun için fiziki engellerin alınmasıdır. Sınırda fiziki güvenlik sistemi kurulacaktır" dedi.
HÜKÜMET Sözcüsü Bülent Arınç, Suruç saldırısının ardından
yapılan ilk Bakanlar Kurulu toplantısında 'Sınır güvenliği'nin
görüşüldüğünü açıklayarak; "Asıl önemli olan DEAŞ tehdinine karşı
teröristlerin geçiş noktalarını engellemek ve bunun için fiziki
engellerin alınmasıdır. Sınırda fiziki güvenlik sistemi
kurulacaktır" dedi.
Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısı devam
ederken basın mensuplarını açıklamalarda bulundu. Arınç, bugün
Ceylanpınar'da şehit edilen polislere başsağlığı dileyerek şunları
kaydetti; "Kıdemsiz 2 polis arkadaşımızın, birisi 1 yıllık birisi 5
yıllık, evlerinde uyuyorlarken arkadan ateş edilmek suretiyle şehit
edildiklerini biliyoruz. Hem Suruç'ta hayatını kaybedenlere, hem de
Adıyaman'da şehit edilen uzman askerimize hem de bugün evlerinde
alçakça şehit edilen askerlerimize Allah'tan rahmet diliyorum.
Polislerimizle ilgili olarak, PKK bağlantısı olduğu bilinen bir
oluşum tarafından, bunun bir misilleme olduğu ve katledilmesi
olayını üslendiğini biliyorsunuz. Bu oluşumun gerçekten bağlantılı
olup olmadığı araştırılıyor. Ama neresinden bakarsak bakalım, bir
terör örgütünün işlediği terör suçudur. Bunu yapanlar mutlaka
karşılığını göreceklerdir."
DEAŞ'IN BULUNDUĞU YERLERE GÖRE EN ACİL YERDEN BAŞLANACAK SINIR
GÜVENLİK SİSTEMİ TAKVİYE EDİLECEK
Arınç, bugünkü Bakanlar Kurulu toplantısında sınırdaki gelişmelerin
değerlendirilidiğini söyledi. Kara Kuvvetleri Komutanı Hulisi
Akar'ın da toplantıya katıldığına dikkat çeken Arınç, Milli Savunma
Bakanlığı'nın sınırdaki terörist geçişlerini engellemek için
alınacak tedbirlere ilişkin sunum yaptığını dile getirdi. Bülent
Arınç şunları söyledi: "Bugünkü toplantıda Milli Savunma Bakanımız
ve Kara Kuvvetleri Komutanımız ve ilgili üst düzey komutanlarımızın
katıldığı bir sunum yaptı. Bu sunumun ismini 'Sınır Fiziki Güvenlik
Sistemi olarak kısaltabilirim, önemli bir projeksiyonla anlatıldı.
Asıl önemli olan DEAŞ tehdinine karşı teröristlerin geçiş
noktalarını engellemek ve bunun için fiziki engellerin alınmasıdır.
Sınırda fiziki güvenlik sistemi kurulacaktır. Bununla İçişleri
Bakanlığımız kriz bölgelerinde ilave olarak hangi tedbirlerin
alınacağına, Suruç'ta yaşananlar, polislerimizin şehit edilmesi
üzerine açıklamalarda bulundu. Kara Kuvvetleri Komutanımız Hulisi
Akar ve Milli Savunma Bakanımız ile üst düzey askerlerimizin
verdikleri bilgilerle, sınır güvenliğimizde risk sıralaması
kaçakçılar, sığınmacılar ve teröristlere yöneliktir. Sadece
teröristlerin geçişini engelleyecek, insani yardım amaçlı geçişleri
kolaylaştırabilecek, yabancı savaşçıların engelleyecek bir çalışma
gereklidir. DEAŞ'ı bir tehdit olarak gördüğümüze göre, özellikle
onların bulunduğu yerlere göre en acil yerden başlanarak sınır
güvenlik sistemimiz takviye edilecektir. Teröristlerin geçiş
noktalarının engellenmesi amacıyla ek tedbirler alınacaktır."
ÖLENLERİN ARASINDA NE BELEDİYEDEN BİR YETKİLİ VAR, NE DE HDP İL VE
İLÇE YÖNETİLERİ VAR
Bülent Arınç, Suruç'ta polisi eleştirenler olduğunu söyleyerek;
"Ölenlerin arasında ne belediyeden bir yetkili var, ne de HDP il ve
ilçe yönetileri var. Bunların o topluluk içine özel olarak
sokulmadığı, uzakta bırakıldıkları da ayrı bir istihbarat konusu"
dedi.
Hükümet Sözcüsü Arınç, güvenlik sisteminin nasıl olacağı yönündeki
bir soruyu şöyle yanıtladı: "Ayrıntılı olarak anlatamam. 910
kilometrelik sınırın özellikle kritik olan bölgeleri tespit
edilmiştir. Özellikle giriş-çıkışlar içi tespit ettiğimiz yerler
konusunda öncelik verilmek suretiyle, hemen hemen tüm teknolojik
imkanlardan istifade ederek bir Entegre Sınır Güvenlik Sistemi
kurulacaktır. Etkili olabilecek, bugüne kadar fayda gördüklerimize
ilaveten... Bu hiçbir zaman, birilerinin itiraz edeceği gibi
duvarlar örmek suretiyle değil, özellikle terörist geçişlerini
engelleyebilecek, kaçakçılığı önleyecek ve yaşadığımız son mülteci
akımları karşısında onları asıl geçiş noktalarına yönlendirecek bir
sistemi entegre olarak düşünmüşler. İçinde Aselsan'ın da bulunduğu
mükemmel bir proje hazırlanmışlar. Başbakanımızın talimatıyla devam
edilmesi uygun bulundu." TEHDİT OLARAK GÖRDÜĞÜMÜZ DEAŞ'E YÖNELİK
BÜYÜK ORERASYONLAR İÇİNDEYİZ
Bülent Arınç, Türkiye'de 600 kişinin IŞİD ile bağlantılı olduğu
gerekçesiyle gözaltına alındığına dikkat çekerek, "Türkiye için
DEAŞ için lanetli bir terör örgütüdür. Terörün her türüyle olduğu
gibi DEAŞ ile mücadeleye de kararlıyız. 1 Ocak 2015'ten bu yana
DEAŞ ile ilgili olarak 600 kişi gözaltına alındı. Bunlardan 102
kişi tutuklandı. Hükümet, bütün terör örgütlerine, ama özelikle şu
an en büyük tehdit olarak gördüğümüz DAEŞ'e karşı baştan bu yana
büyük eylemlerin, operasyonların içerisindedir. DAEŞ'e karşı
oluşturulan uluslararası koalisyona Türkiye destek vermektedir.
Geçtiğimiz günlerde ülkemize gelen ABD Özel Temsilcisiyle belli
konularda mutabakata varılmıştır. Bizim taleplerimiz mutlaka
dikkate alınmıştır. Eğit-donat faaliyetlerine devam edilme kararı
alınmıştır" açıklamasını yaptı.
ÇOK KISA ZAMANDA ÇOK ÖNEMLİ KARARLARIN ALINMASI GEREKEBİLİR
CHP ile devam eden koalisyon görüşmelerini değerlendiren Arınç,
"Bizim önceliğimiz hükümet kurmak. Milletimiz bir karar verdi.
Millet bize '13 yıldır tek başına iktidarsınız. Şimdi size 20
milletvekili eksik veriyorum. Sizin başka bir partiyle koalisyon
ortağı olmanızı istiyorum' dedi. Biz maceraperest değiliz,
halkımızın bu takdirine karşı durmayız. Yani biz 'Sen ne yaptığını
bilemedin, hadi seçime gidelim de bu yanlışını düzelt' demeyiz. Bu
millete karşı saygısızlık olur. Hükümeti kurmak konusunda CHP ile
ilerleyen bir süreç vardır. CHP ile görüşmelerde, bundan sonraki
aşamada bir iki arkadaşı da görüşmelere ilave ederek, sayın Koç ile
tekrar bir toplantı yapacağız. Görüşmeler devam edecek. Hükümetimiz
görev başında. Bu Anayasa'da böyle. Ancak çok önemli kararların
alınması, çok kısa zamanlarda gerekebilir, bunun için kurulmuş,
güçlü bir hükümete ihtiyaç olabilir. Yeni kurulmuş, güvenoyu almış
bir hükümete ihtiyacımız var. Hükümet kurma çalışmalarında Ak
Parti'nin tavrı bellidir, inşallah olumlu bir sonuca da ulaşacağız"
dedi.
ULUSAL YAS ANLAMINI KAYBEDER
Bülent Arınç, CHP'nin ulusal yas ilanı için kanun teklifi vermesini
değerlendirerek; "Meclis tatildeyken, bu yasanın komisyonlardan ve
Genel Kurul'dan geçmesi mümkün değil. CHP esasında bunu bilir.
Onların acılarını paylaşıyoruz. Ama bunun için ulusal yas ilan
edilmesi, bu ve buna benzer olaylarda her gün tek tek yapmaya
kalkarsak bu anlamını da kaybeder diye düşünüyorum" ifadelerini
kullandı.
ÖNEMLİ OLAN HDP'NİN DE BÖYLE BİR DEKLARASYONA İMZA KOYMASIDIR
Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş'ın
TBMM'yi olağanüstü toplantıya çağırmasını ise şöyle değerlendirdi:
"Biz hükümet olarak TBMM'yi olağanüstü toplantıya çağırmakta fayda
görmüyoruz. Çünkü böyle bir toplantı yapıldığında siyasi partiler
arasında öylesine büyük tartışmalar yaşanabilirki, mecrasından
sapar ve hiç ümit etmediğimiz bir davranışla karşı karşıya
kalabiliriz. Bunların hepsini kapsayan bir teklifi Başbakanımız
deklare etti. Terör bir insanlık suçudur. Önemli olan HDP'nin de
böyle bir deklarasoyona imza koymasıdır. Bu, onların bir Türkiye
partisi olduklarını ve aldıkları yüzde 13 oyun hakkını verdiklerini
gösterir."
HDP'NİN HALA ÖRGÜTLE İÇİÇE GEÇMİŞ BİR SİYASİ UNSUR OLDUĞUNU
GÖSTERMEKTEDİR
Çözüm süreci ile ilgili gelişmeleri değerlendiren Arınç, HDP'yi
eleştirdi. Figen Yüksekdağ'ın 'Biz sırtımızı PYD'ye, YGP'ye
yaslıyoruz' sözlerini sert bir dille eleştiren Arınç, "Çözüm süreci
demek, bütün terör eylemlerinin devam etmesi, buna göz yumulması
demek değildir. Bunu herkes böyle bilsin. 'Hem terör eylemi
yapacağız hem de çözüm süreci lafta devam etsin' diyorlarsa böyle
bir şey mümkün değil. Bununla birlikte, çözüm sürecinin rasyonel
bir şekilde devam etmesi gerektiğini düşünüyorum. Rasyonel derken,
kamu düzeni ve güvenliğinin esas olduğu, örgütün silahtan mahrum
bırakıldığı bir süreci anlayabiliriz. Ak Parti tek başına iktidar
kuramıyor, hükümet kiminle kurulursa kurulsun yeni dönemde çözüm
sürecini rasyonel bir şekilde ele almak ve örgütün kazanımlarını ve
Türkiye'ye verdiği zararları izole edecek bir sistemi ortaya koymak
zorundadır. Kamu düzeni ve güvenliğinde sıkıntı olduğu takdirde
çözüm sürecinin yürümesi mümkün değildir. Hem Demirtaş'ın hem
Yüksekdağ'ın yaptığı açıklamalar, HDP'nin hala örgütle içiçe geçmiş
bir siyasi unsur olduğunu göstermektedir. Eş başkan denilen kişi
'Biz sırtımızı PYD'ye, YGP'ye yaslıyoruz' diyebiliyor. Bunların
hepsi PKK'nın yan örgütleridir. Bu açıklamalar, bir partinin genel
başkanına yakışmaz' dedi.
BELEDİYE İKİNCİ ARAMAYA İZİN VERMEDİ
Bülent Arınç, Suruç'ta saldırı öncesine ilişkin yeni bilgiler de
paylaştı. Polisin ikinci bir arama yapmasına belediye yetkilerinin
'burası güvenlidir' diyerek izin vermediklerini söyledi. Arınç,
'polis neredeydi' diyenleri eleştirerek, "Otobüslerle gelmiştir bu
insanlar, masumane bir amaçla geldiklerini biliyoruz. Yani
Kobani'yle dayanışma içinde olacaklar, bu şiddet içermeyen bir
gösteridir, bizim de kabulümüzdür. Sadece otobüslerden indikleri
zaman polis arama yapmak istemiştir, kendilerinin de müsadesiyle
arama yapılmıştır. Sadece birkaç tanesi polis merkezine davet
edilmiş, kimlik tespitinin ardından onlar da serbest bırakılmıştır.
Sonra Suruç Belediyesi'nin Amara Kültür Merkezi'ne girmişledir.
Orası korunaklı bir yerdir, duvarları vardır. Polis 'Aradan zaman
geçti, tekrar arama yapalım' dediğinde belediye görevlileri
kesinlikle izin vermemişlerdir. 'Burası bizim bölgemizdir,
güvenlidir' demişlerdir. Sonra da o grubun arasında giren birisi,
sırtını ağaca da yaslamak suretiyle hem kendi hayatına hemde 32
canımızın hayatını kaybetmesine yol açan eylemi yapmıştır. İlk
aramada olmayan bu kişi, bu belediyenin bahçesine nasıl girmiş, bu
açıklamayı yapan insanların arasında nasıl sızmış, bu patlayıcıyı
nasıl patlatmıştır? Amara Kültür Merkezi'nde güvenlik kameralarının
10 aydır çalışmadığı yerde belediye arama yapılmasına izin
vermiyor. Ölenlerin arasında ne belediyeden bir yetkili var, ne de
HDP il ve ilçe yönetileri var. Bunların o topluluk içine özel
olarak sokulmadığı, uzakta bırakıldıkları da ayrı bir istihbarat
konusu. Şimdi bütün bu soruların cevaplarını bulacağız. Halbuki
bütün kayıtlar gösteriyor ki Suruç'ta her gün en az 3 gösteri
yapılıyor. Ve hepsini yapanlarda HDP'nin yöneticileri. Acaba bu
grubun içine neden gelmediler, neden katılmadılar? Neden orada
yoklardı?" diye konuştu.