Ali İhsan Yavuz: Seçim işleri yolsuzluğu var
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanlığı seçimine ilişkin olarak "Sandıklarda kesinlikle bir şeyler oldu. 'E sizin hiç suçunuz yok mu?' diyebilirler. Bizim de bir parça kusurumuz olabilir. Cumhurbaşkanımız da söylüyor, bence de bir parça kusurumuz vardı" dedi. Yavuz İstanbul'da 62 bin sandık görevlisinden 19 bin 623 kişinin kamu görevlileri dışından seçildiğinin de tespit edildiğini belirtti.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, İstanbul'daki
seçim sonuçlarına ve olağanüstü itiraz sürecine ilişkin "Seçim
işleri yolsuzluğu yapıldı. Sadece geçersiz oy sayımıyla AK Parti
lehine düzeltilen oy 5 bin 594. Bütün sandıkları baz aldığımızda
sadece yüzde 10'u sayıldı. Yasa, kamu hizmetinden yasaklı olanlar
seçmen olamaz diyor. YSK, kararını olumlu da olumsuz da verse
atacağımız adımlar var. Seçim güvenliğini zedelemeye hiç kimsenin
hakkı yoktur. Kim olursa olsun, isterse babamızın oğlu olsun suç
duyurusunda bulunacağız" ifadelerini kullandı.
AK Parti, İstanbul seçimlerinin iptali ve seçimin yenilenmesi için
dün Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) olağanüstü itirazda
bulunmuştu.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz ve AK Parti Genel
Sekreteri Fatih Şahin, parti genel merkezinde medya kuruluşlarının
Ankara temsilcileri ile bir araya geldi.
Ali İhsan Yavuz'un konuşmasından satır
başları:
YSK sayfasında daha farklı rakamları gözlemleyince hemen
arkadaşlarımızla birlikte İstanbul'a hareket ettik. Gece İstanbul'a
vardık. Bu farkın neden ortaya çıktığını ilk akşamdan itibaren
anlamaya çalıştık.
"AK PARTİ LEHİNE 5 BİN 594 OY DÜZELTİLDİ"
3 aşamalı bir çalışma gerçekleştirdik. Maddi hataların
düzeltilmesine gittik. Geçersiz oyların yeniden sayılmasını
istedik. Bütün oyların sayımını istedik ama sadece 4 ilçede tamamen
sayımına iki ilçede de birer seçim kurulunda sayımına karar
verildi. Bütün ilçelerde sadece geçersiz oylar sayıldı oyların
bütünü sayılmadı. Sadece geçersiz oy sayımı ile AK Parti lehine
düzeltilen oy sayısı 5 bin 594. Bir yandan maddi hata düzeltimi ve
tüm oyların sayımına ilişkin düzeltmeler yapıldı ama bir hususun
altını çizmek istiyorum. Geçersiz oyların tamamı sayıldı ama tüm
sandıkların sayımı anlamında sadece yüzde 10'una tekabül eden bir
sayım yapıldı. Bütün sandıkları baz aldığımızda sadece yüzde 10
sayıldı.
"BİZİM FARK EDEMEYECEĞİMİZ KANUNSUZ İŞLEMLER
YAPILDI"
Sandıkta hiçbir şey olmadıysa bu kadar oy nasıl AK Parti lehine
kayıtlara geçildi ve fark azaldı? Biz diyoruz ki kesinlikle bir
şeyler oldu. Kabul edelim bizim de sayın Cumhurbaşkanımız da
açıkladı bizim de bir parça kusurumuz vardı fakat ortada kanunun
dışına çıkan, bizim fark edemeyeceğimiz bir takım kanunsuz işlemler
yapıldı diyoruz bu kadar net. Bizim kesinlikle fark edemeyeceğimiz,
partilerin denetimine tabi olmayan alanda bir takım kanunsuzluklar
yapıldı.
"BU İŞ EKREM İMAMOĞLU'NA YARASIN DİYE YAPILDI"
Ben CHP'nin tavrını kesinlikle anlamıyorum. Bu işi baştan sonra CHP
usulsüzlüğü yaptı, yaptırdı iddiasında değilim. Ama bu oldu ve biz
bunu ortaya koyuyoruz. CHP'ye düşen bu kanunsuz işleri onların da
takip etmesi. Eğer biz bu sistemi ayıklayamazsak bundan sonraki
seçimlere ilişkin herkesin kafasında soru işaretleri kalır. Bu iş
CHP'ye Ekrem İmamoğlu'na yarasın diye yapıldı. İddiamız net,
organize usulsüzlük yapıldı.
Sırf İmamoğlu'na yarasın diye yapıldı diye bir seçimin şaibeyle
arkada kalmasına hiçbir partinin gönlünün razı olmaması gerekir.
Biz diyoruz ki organize usulsüzlük yapıldı. Seçim işleri yolsuzluğu
yapıldı. Çok net bunları bilerek, belgeye bilgiye dayalı olarak
söylüyorum.
13.03.2018'de hemen önce değiştirdik. Niye değiştirdik? Bundan
önceki sistemde, sandık başkanlarına ilişkin yer yer şikayet
geliyordu. 4 siyasi parti liste veriyordu, orası hazırlıyordu, o
listeyi kaymakamlığı alıyordu. Kaymakamlığın da verdiği liste
iktidarın işine yarar gibi düşünülüyordu. Onların içinden kurayla
çekilmesi gerekiyordu. Ama uygulamada, kaymakamlıkta hazırlanan
listeler işleme konuluyordu.
"BİZ HAKİMİN YAPACAĞI İŞLEMLERDE KANUN DIŞINA
ÇIKABİLECEĞİNİ NASIL ÖNGÖREBİLİRİZ?"
Belki dünyada eşi yok diyebilirim. Dedik ki, biz sandık
başkanlarını çok objektif ve hukuk kurallarına uygun bir şekilde
sandık başkanlarının belirlenmesini sağlayacak düzenleme yapalım
dedik. Biz o sistemin öyle kalmasını sağlayabilirdik. Bize kimse de
bir şey demezdi. Ama bu böyle olmuyor. Bir bakıyorsunuz bir partili
geliyor, o sandık işlemlerinden anlamayan biri oluyor, partizanca
da davranabiliyor, sandık başındaki işlemler salim
yürütülemeyebiliyordu. Dedik ki bu bir kamu görevlisi olsun, iki bu
kamu görevlilerini mülki idare belirlemesin. Mülki idare sadece
listeyi teslim etsin. Onların içinden sandık başkanını ve resmi
memur üyeyi, seçim kurulu başkanı çeksin kurayla dedik. Seçim
kurulu başkanı kim? O ilçenin en kıdemli hakimi. O da sistemde
otomatik olarak belirleniyor. Biz o ilçenin en kıdemli hakimin
yapacağı işlemlerde tamamen kanunun dışına çıkabileceğini nasıl
öngörebiliriz?
Kanun diyor ki, mülki idare amiri teslim edecek, iki kura
çekilecek, üç iki katı oranında çekilecek, dört kura çekildikten
sonra sandık başkanı olarak görev yapamayacaklar varsa, engeli
olanlar varsa; TSK personeli olabilir, polis olabilir, adam yurt
dışında ameliyathanede olabilir. Bu engeli olanlar varsa iki kat
çekmişiz ya, onları ayır, kalanlardan sen istediğin gibi yerleştir.
Ama kamu görevlisi ve engeli olmayanların arasında. Sonra memur
üyeyi de aynı bu şekilde yap diyor.
‘BUNU AYIKLAMAK HEPİMİZİN BOYUNUN BORCUDUR'
Olan ne? Tamamen kanun dışı bir iş yapılıyor. Herkesin yapması
gereken şu. Ortada çok açık, çok net bir hüküm var, bir kanun
maddesi var. 298/22-23. Buna nasıl uymaz bir seçim kurulu hakimi
diye hepimizin bas bas bağırması gerekiyor… Allah göstermesin yarın
başkaları da başka şey yapar. Nasıl olsa herkesin yaptığı yanın kar
kalıyor anlayışıyla yapar. Biz seçim sistemine güveniyoruz. Seçim
mevzuatımıza da güveniyoruz. Burada olan seçim mevzuatının dışına
çıkmaması gereken birilerinin, ya kendilerinin çıkması ya da
onların çıkmasına sebebiyet veren birilerinin oralarda varlığıdır.
O zaman bunu ayıklamak hepimizin boyunun borcudur.
‘KAMU GÖREVLİSİ OLMAYAN TOPLAM SAYI 19 BİN
623'TÜR'
Sandık kurullarına, başkanlarına ilişkin bir takım rakamlar
veriliyor. Bakınız, kamu görevlisi olmayan toplam sayı 19 bin
623'tür. Normalde 31 bin 280 sandık var. 62 bin 560 kamu görevlisi
görevlendirmemiz gerekirdi. Ama bunların 19 bin 623'ü kamu
görevlisi değil. Çok ilginç bir şey. Peki kamu görevlilerinin
içerisinde, görev yapmasına engel olan kişiler var mı? Var. Tek tek
belirledik, kamudan ihraç edilenler var 12 kişi. Bakın görevden
uzaklaştırılanlar, emekli olanlar var, askeri personel var 32 kişi
biz tespit ettik. Bunlar askeri personel, asker değil. Bahçıvan,
hademe, aşçı. Bunları getirmişler, kesinlikle yapmaması gerekirken
sandık başkanlığında görev vermişler. İşsiz olanlar var, banka
sandığına bağlı SSK'lılar var, belediye şirketinde işçi olanlar
var, SSK'lı olarak diğer şirketlerde çalışanlar var. E şimdi oldu
mu? 19 bin 623.
‘AKŞAM BİR ARKADAŞ ÖRNEK VERDİ…'
En son milletvekili seçiminde en fazla oy almış ve orada seçime
katılan 5 siyasi parti kurula üye veriyor. Partilerin verdiği
üyelerden bahsetmiyoruz. Bu tam kanunsuzluk anlamına gelmez mi?
Akşam bir arkadaş örnek verdi. Vermek istemezdim ama hafızamda.
Dedi ki birisi… Ben şimdi gittim Valiliğe, güvenlik sebebiyle silah
ruhsatı isterim dedi. Sonra valinin imzası diye oradaki hademe
imzaladı verdi, silah ruhsatı verdiler. Polis beni çevirdi, valinin
imzalamadığı anlaşıldı. Ne olur? Ruhsat iptal edilir, silah geri
alınır. Ve yeni bir dosya hazırla başvur.
O kişi valinin imzaladığını biliyor. Kişinin kendisi imzalamıyor.
Seçmende sorun yok yani. Vali adına başkası imzalıyor ve bunun
imzaladığı ancak polis çevriminde ortaya çıkıyor. CHP diyor ki;
ruhsat var ne yapalım diyor. Var da kardeşim imza doğru değil.
CHP'nin yaptığı doğru değil. Biz de diyoruz ki bu geri alınması
gerekir, yeniden ruhsat için başvurulması gerekir. Seçimin iptali
yolunun denenmesi gerekir diyorum. Bu kadar net.
İki üye eline şunu alır, sayım döküm cetveli. Sandık başkanı okur,
iki üye tık atmaya başlar. Aynı anda iki üye. Sonra bunlar
karşılaştırılır çelişki varsa tekrar bir kez daha okunur, bir kez
daha aynı işlem yapılır. Neden? İtiraz olursa buna dayanacağız, bu
önemli diyor. Kanuni olmazsa olmazları var. mühür olacak, barkod
olacak, isim olacak, imza olacak, rakamlar yazılmış olacak. Peki
olan ne? Bak sandık sonuç tutanaklarına gelmedim. Geçen sefer
CHP'nin yaptığı mühürsüz sandık tutanağıydı. Ben ondan
bahsetmiyorum. Ben esas unsur sayım döküm cetvelinde acayip fazla
miktarda usulsüzlükler, eksikler var. bunların sehven olması da
mümkün değildir. Bunlar kasıtlı ve organize bir şekilde
yapılmıştır.
Bu kadar şeyin üst üste gelmesi mümkün müdür? Mühürsüz oyların
adeti 5 bin 388. Sayım döküm cetvellerinden 5 bin 388'i
mühürsüzdür. 694'ü imzasızdır. 214'ü boştur. 498 tanesi eksiktir.
919 tanesinde sayı ve rakam yoktur. 1335 tanesinde bir takım
eksiklikler söz konusudur. Bir seçimde bu kadarının olması mümkün
müdür? Keşke CHP de kendisine sorsa. Ve keşke hep birlikte bunun
mücadelesini versek. 31 bin 280 sayım döküm cetveli var, iki ile
çarpın. Birini eline alıyor, birini torbaya koyuyor. 62 bin 560
adet oluyor. bunların yarısı 31 bin 280 tanesi sandıklara
yerleştiriliyor, kalan 31 bin 280'i seçim kurullarına veriyor.
Seçim kurulları tarıyor, partilere veriyor. Peki olan ne? Torbayı
açıyorsunuz sayım cetveli yok. Sisteme girememişler yok. Biz neyle
karşılaştıracağız dedikçe, boş girmişler, isimsiz girmişler,
mühürsüz girmişler. 10 bine yakım sayım döküm cetveli sorunlu,
temel çöktü.
‘DURUM O KADAR VAHİM Kİ, ÇOK SU GÖTÜRÜR
GERÇEKTEN'
Durum o kadar vahim ki, çok su götürür gerçekten. Zaten biz onun
için diyoruz ki 298 sayılı yasanın 130'uncu maddesi diyor ki,
"Seçimin sonucuna müessir olaylar ve haller sebebiyle olağanüstü
itiraz kullanılabilir" Burada tam kanunsuzluklar var. sandık
başkanlarından sonra en önemli konu bu konuydu dedim. Sayım döküm
cetvellerinin usulsüz, yanlış olduğunu ortaya koymaya çalıştım.
Peki bir diğeri; biz dedik ki her seçimde ileri sürülenlerden bir
tanesidir. Bundan önceki seçimlerin hiçbirinde, sayım döküm
cetveline dayandırılan usulsüzlük ortaya çıkmamıştır. Şimdi her
seçimde, daha çok işletilen olağan olan hususa geldi sıra. Nedir o?
Kısıtlılar, ölüler, cezaevi seçmeni, hükümlülerin listede yer
alması meselesi…
Diyor ki bir CHP'li yetkili, "Tamam da kısıtlıların oy kullandığını
nereden biliyorsun" diyor. Biz zaten YSK incelesin diye diyoruz.
Hukukçular biliyor, ileri sürdüğünüz her şey doğru olmayabilir. Siz
ileri sürersiniz, karar verecek makamlar araştırır, dosyayı
tamamlar karar verir. Önceki iki şey o kadar bariz ki, bunlara bir
eleştiri… ‘Bu yeterli değil mi' diyorlar da, ‘sandık başkanlarında
kanunsuzluk yapılmamıştır' demiyorlar.
İptal edilen dört yer var arkadaşlar. Bu dört yerde de bunlara
dayandırılmıştır. Daha çok kısıtlıların oy kullanması söz konusu
olmuş. Yine bizim gibi iddia etmişler, YSK listeleri açmış, bakmış
ki kısıtlılar oy kullanmış… Burada zikredilenler 2 bin 308 kısıtlı
mahkeme kararı var. bir de mahkeme kararı olmayan, zihinsel
engelliler var. 1229 ölü, 10 bin 290 cezaevi seçmeni 236 yerleşim
yeri cezaevi olan cezaevi seçmeni 5 bin hükümlü olmasına rağmen
seçmen listelerinde yer alanlar. Verdiğim bütün rakamlar İstanbul'a
ilişkindir. Buradakilerin hiçbirinin karşısında ‘oy kullanamaz'
şerhi yoktur. Neden altını çiziyorum.
‘PEKİ CEZAEVİ SEÇMENİ?..'
CHP'li yetkililer hep cevap verirken bir parça kamuoyunu nasıl
yanıltırız diye yerden hareket ediyorlar. Bizim asıl işimiz gerçeği
yakalamak olmalı. Düzeltiyorum, eğer yan tarafına oy kullanamaz
şerhi düşenler olsaydı bu rakamlar 2-3 katı olacaktı. Onları
ayırdık.
Peki cezaevi seçmeni? Hem cezaevinde seçmen, hem dışarda seçmen.
Şerhi olan 10 bin 290 kişi. Cezaevinde seçmen ve oy kullanmış. Aynı
kişiler, bu kadarı yanına şerh düşülmeden seçmen kayıtlarında var.
Onların yerine de oy kullanılmış olabilir. Onu biz bilemeyiz,
torbaların içinde, YSK açacak, bakacak. İptal edilen dört yerde de
böyle oldu. Biz iddiamızı sunduk, sonra baktılar ki kısıtlılar oy
kullanmış.
‘BİR DE KAYIP OYLAR VAR…'
Bir de kayıp oylar var. Çok önemli bir dördüncü başlık olarak
söylüyoruz. Yani bilmiyorum ilçe ilçe bir iki tanesini okuyayım.
Devam edenin de böyle olduğunu anlamış olalım. Kayıp oy ve
pusulalar var. Ataşehir 2324 ve 2325 nolu sandıklarda, 8'er adet
geçersiz oy yok. 2326 sandıkta 10 adet geçersiz oy yok, 4 adet
geçerli oy yok. 1 nolu sandıkta 4 oy pusulası yok. Yani 34 oy
pusulası burada yok. Daha yüzde 10'u açıldı. Resmi belge haline
dönüşüyor. İşte buralar kesinlikle hayali değil, net ve somut. Her
birinin delilini tutanağını sunduk. Kadıköy 3021 3027 3028
sandıklarında birer adet…
Sandıkların hepsi açılmadı. Başka şey var, mühürlü olması gereken
geçersiz oy kısmının mühürsüz olduğunu görüyoruz. Usulsüzlük o
kadar fazla ki hiçbir seçimde olmadığı kadar. Sandık başkanları
üzerinden bir seçim kurulunda birileri her türlü cezai müeyyideyi
göze alarak bir şeyler yaptı diyorum. Sandık başkanları gözünü
kararttı bir kısmı; hata eden de vardır o kadar haksızlık edemem.
Sehven yanlış yapmış olabilir. Ama on binlerce hatanın,
usulsüzlüğün hataya bağlaması mümkün değildir. o zaman sandık
başkanları gözünü kararttı yer yer; iyilerini tenzih ediyorum. Bir
kısım memur üyeler de böyle davranmış olabilir. Ama seçim kurulunda
da gözünü karartıp bir şeyler yapmış olunduğunu ifade eden bir
takım hususların varlığına işaret ediyoruz.
‘BU İNCE İŞÇİLİK OLMADAN MÜMKÜN MÜDÜR?'
Oy sayım döküm cetvellerinden bahsetmiştim. Sayım döküm cetveli,
burada Binali Yıldırım beyin aldığı oy 182. CHP'nin aldığı oy da
87. Diğer iki oyu alan Selim Kotil bağımsız… Mühürlü imzalı isimli
rakamlı çetele tutulmuş nizamı sayım döküm cetveli. Arnavutköy 1187
nolu sandık. Peki, AK Parti'nin oyu sandık sonuç tutanağına nasıl
geçmiş olacak onu göstereceğim size. Onun sandık sonuç tutanağı;
işin bel kemiği. İmzalanıyor, mühürleniyor, hem seçim kuruluna, hem
de üyelere teslim ediliyor. Bakın 182 oy CHP'ye gitmiş. Bizim 182
oyumuz CHP'ye yazılmış, CHP'nin 87 oyu Vatan Partisi'ne gitmiş. Bu
ince işçilik olmadan mümkün müdür? Bu sehven yapılmış olabilir mi?
İtiraz ettik, düzelttik.
Yine usulsüz bir işlem yapılıyor. İmzalar sandık kurulu başkanları
tarafından önceden alınıyor. Sandık başkanı diyor ki, bu imzaları
önce atalım, hızlıca yapalım vakit harcamayalım diyor.
Yine sayım döküm cetveli. Fatih, 3183 nolu sandık. Bizim aldığımız
oy 116, CHP'nin adayı 151. Burada bizden fazla almış. Tutanakta da
sorun yok, tertemiz çıkartmışlar. Ama aynı sandık seçim kurulunda
girerken, verileri giderken oranın görevlileri memur olması gerekir
o da… Herhalde dışardan birini getirip koymamışlardır. Orada
girerken AK Parti'ye sıfır giriliyor. Sadece sandığın başında değil
bunlar. Olacak iş değil. İki yerden kaynaklanıyor bütün bunlar.
BÜYÜKÇEKMECE'DEKİ İDDİALAR…
Büyükçekmece'de ne oldu? Çünkü seçimin yenilenmesine ilişkin
olağanüstü itirazımız var. Bu dilekçemizde de yine oraya ilişkin
bir bölüm oluşturduk. Ne olmuş? Büyükçekmece Belediyesi'ndeki bir
işçi Mehmet Özgür Samanlı adında bir işçi, ilçe nüfus müdürlüğünde
görevlendiriliyor. Ne zaman? 28 Mart 2017. Bizim iddiamız şu; bu iş
son anda başlatılmadı. Benim kişisel tahminim şudur; 24 Haziran
seçimleri öncesinde başlayan bir kurgu var. Ve bir çalışma var. Bu
işler hataen değildir, adeta taamüden yapılmıştır. Siz soracaksınız
ben öncesinde söyleyeyim. Niçin 24 Haziran seçimlerinde değil bu
seçimlerde?
24 Haziran seçimlerinde en fazla 1 milletvekilineydi. Çok şey
değişmiyordu. Ama bu ne kadar atımlık barutu varsa hepsini burada
kullanalım, İstanbul'da el değiştirelim diye ne kadar imkanı varsa
hepsini o güne hazırladılar. Bu işin beyin takımının kim ve
kimlerden oluştuğuna dönük de çok konuşmamızda fayda var. Ama bu
beyin takımı neresiyse, orası bütün güçleri birleştirmeyi becermiş.
Yasal gayri yasal bütün yapılardan istifade etmiş. Bu işin
içerisinde gerçekten birçok gayri yasal oluşumlardan alınarak
görevlendirilen isimlerin olduğunu da düşünüyorum.
'İLK KEZ BİR ŞEY SÖYLÜYORUM…'
Ne demek istiyorsunuz, şunu diyorum. KHK ile ihraç edilmiş kişinin,
hatta kamu görevlisi KHK ile ihraç edilmesi sebebiyle mazbatası
iptal edilenler oldu. Hatta diyor ki, ben burada bir tartışma daha
başlatayım. 298'nci yasanın 8'inci maddesi, kamu hizmetinden
yasaklı olanlar seçme hakkına da sahip değildirler diyor kanun.
İlk kez bir şey söylüyorum; bir, kısıtlı olanlar. İki, kamu
hizmetinden yasaklı olanlar. Az önce kısıtlı olanlar listede var
dedim. Cezaevinde olanlara şerh düşülmemiş dedim. İki, kamu
hizmetinden yasaklı olanlar… Peki kamu hizmetinden yasaklı olanlar
için illa mahkeme kararı gerekir mi? Bence hayır. Önümüzdeki
günlerde konuşacağız. Kanun çerçeveyi çizmiş, uluslararası
sözleşmelerde de aynı şeyler var. İlla mahkeme kararına bağlı
olması gerekmiyor diyor.
Büyükçekmece'deki işçi 28 Mart 2017 tarihinde görevlendirildi. 24
Haziran seçimlerinden önce çalışmaya başladılar. Bu kişi 7282
kişiyi İstanbul dışından veya Büyükçekmece'nin dışında seçmen kaydı
yaptı, soruşturma devam ediyor. 3 bin mi 5 bin mi 15 bin mi ne
olacak Allah nasip ederse göreceğiz. Diyeceksiniz ki, seçmen
kaydında ileri sürülen rakam o kadar yok, 2 bin küsürlü rakamlardan
bahsediliyor.
‘YER YOK, BİNA YOK, KİŞİNİN KENDİSİ YOK, KİŞİNİN İMZASI
YOK'
Diyor ki CHP'nin sözcüleri, ‘Zaten çok az sayıda seçmen listesinde
artış olmuş' diyor. 24 Haziran'dan bugüne 2310 seçmen artmış,
doğru. Buradan baktığımda doğru haklı görünüyor. Fakat 24
Haziran'da seçmen olup da 31 Mart'ta seçmen olmayan 3349 kişi var.
ne oldu bunlar? 24 Haziran'da seçmen olup da 31 Mart'ta başka ilde
seçmen görünenler var 4 bin kişi var. 24 Haziran'da seçmen olup da
31 Mart'ta İstanbul'un başka ilçelerinde seçmen görünen 4 bin 100
kişi var. E demek ki bu sayı 2 binli rakamlardan ibaret değil.
Ne oldu orada? Burada olan, bir kişinin Sivas'ta bir seçmeni,
İstanbul'da bulunan ve kullanmadığı eve seçmen kaydı alması
değildir. Burada olan, Kayseri'de olan birisinin, İstanbul'daki
yakınının yanına seçmen olması değil.
Orada yer yok, bina yok, kişinin kendisi yok, kişinin imzası yok.
Onun yerine başkaları imza atıyor. Nasıl oluyor bu? 14 boş arsa
kullanılarak. Belediyeden numarayı alıyor, boş arsayı ev gibi
gösteriyor. Yer yer kişileri etkileyerek; çünkü orada da
organizasyon var. ‘Bu kadar seçmen bulacaksın' Bunları da
konuşacağız. İki kişi tutuklu olacak bu dosyada. Daha kaç kişinin
tutuklanacağı belli değil. Dosya devam ediyor, dosya açık.
‘BU SEÇİM GÜVENLİĞİ HEPİMİZE LAZIM'
İstanbul seçimleri baştan itibaren şaibelidir. Kanun işlere imza
atan herkesi ortaya çıkartalım. İstanbul seçimlerinin iptalini ve
yenilenmesini istiyoruz.
Biz CHP'nin bu işin içinde olmadığını düşünmek istiyoruz. CHP de
tavrıyla bu işin içinde olmadığını hissetsin istiyoruz. Ama CHP
sadece İBB'yi almanın heyecanı içerisinde aslında o da ayağına
kurşun sıkıyor. Neden? Bu seçim güvenliği hepimize lazım. AK Parti
çok yüksek oy aldı, Cumhur İttifakı yüzde 52 gibi çok yüksek bir oy
aldı. Bunlar küçümsenmeyecek rakamlar. Seçimden önce kime sorsak;
bu kadar olmaz diyordu. Yerel seçimlerinin içinde 2014 seçimleri
hariç, en yüksek oy aldığımız seçimler bunlar. Biz aslında zaferle
çıkmış bir partiyiz.
Sayın Cumhurbaşkanımız 104 yerde miting yaptı. Ve bunun yanında o
kadar fazla aralarda program yaptı ki, biz bu süreci dolu dolu
geçirdik. Hamdolsun çok yüksek bir oy aldık.
Birileri ‘bu işi şaibe altında bırakalım' diyen, Türkiye'yi bölmeye
çalışan, Türkiye'nin kardeşlik iklimini bozmaya çalışan unsurlar da
bunun içinde. Yarın CHP'ye de dönecek.
Bildiğimiz çok şey var mı? Evet. Ama bildiğimiz her şeyi söylemek
zorunda mıyız? Ama önce onları damıtıyoruz, deniyoruz, tartıyoruz,
ona göre kamuoyu ile paylaşıyoruz.
SORU: KAYIT DIŞI AKTÖR DEDİĞİNİZDE FETÖ'NÜN ROLÜ VAR MI?
YSK'nın sisteminden kaynaklanan, yazılımdan kaynaklanan bir şeyi
fark etmiş değiliz. Böyle bir iddiamız baştan bugüne kadar hiç
olmadı. Bizim elimizdeki verilere baktığımızda ve
karşılaştırdığımızda, YSK'nın yazılımdan kaynaklanan bir şey
görmedik. Sandık başındaki işlerden kaynaklanan ve o verilerin YSK
sayfasına yanlış/kasten girilmesi sebebiyle ortaya çıkan rakamlar
var.
Peki FETÖ unsurları bu işin içinde mi net bir şekilde konuşalım.
Biz ilk günden beri söylüyoruz. Ben aslında size birkaç şey
gösterebilirim. Diyorum ki 12 kişi FETÖ'den ihraç edilen, bu sandık
başında rol almıştır. 9'u sandık başkanı 3'ü memur üye olarak. İki,
bunu akşam söyledim; FETÖ'den mahkum olanların yakınları sandık
başında rol alamaz mı dedi… Diyorum ki, yüzlerce binlerce kişi
FETÖ'den ihraç edilenler, mahkum edilenlerin birinci derece
yakınları, bunlar kamu görevlisi de değil önemli bir kısmı. Üç, biz
o günden sonraki yöntemlere baktığımızda sosyal medya hareketlerine
baktığımızda, bu işler sanki onların aktif şekilde rol aldığını
gösteren işaretlerle dolu. Diyorum ki yüzlerce, binlerce isim var
diyorum. Sonraki süreçteki refleksler, tarzlar var.
‘FATİH PORTAKAL DA BİR VİDEO PAYLAŞMIŞ…'
Bir tane hadiseden bahsetmek istiyorum. Fatih Portakal; bunun FETÖ
unsurlarıyla aynı anda söyledim ama bir ithamım yok düzeltmiş
olayım. Birçok yerde döndü bu. Fatih Portakal da bir video
paylaşmış, altına da ‘pot üstüne pot kırmaya devam' demiş ve bir
videomu yayınlamış. Ben Fatih Portakal'ın da başkasının oyununa
gelmiş olabilir diyorum. Çok açık, bütün kameralar orada, canlı
yayındayız. Ben basın açıklamasında bulunuyorum. Aşağı iniyorum,
aşağı indikten basın mensupları bazı şeyler soruyor. Verirken
bakıyorum ki, basın mensuplarının bir kısmına konuşuyorum. Özür
diliyorum, diyorum ki bir kısmına has bir şey açıklamayayım…
‘Arkadaşlar özür dilerim ya ben farkı söyleyip gidecektim' dedim.
‘Nezaketsizlik oluyor, özür dilerim' dedim gittim…
Bunda ne var? Sanki biz bir takım kurgular içinde yansıtmanın
anlamı ne? Fatih Portakal alıntılıyor. Bunu FETÖ unsurları
hazırladı. Benim aklım durdu adeta. Bu belirgin olduğu için
söyledim. Olan ortada, bakın isterseniz bunların videosunu, o
kısmını değil tamamını alın. Birileri ‘yakaladık' diyor, FETÖ
unsurları servis ediyor. Bu kadarına pes doğrusu diyorum.
‘AKLIM BU SEÇİMDE ALMIYOR BAZI ŞEYLERİ'
Ben anlamakta zorluk çekiyorum. Ben seçim işlerinin dışında çok
alanda uğraş vermedim. 2002 yılından beri bu işlerle uğraşıyorum.
Hukukçuyum, bütün hayatım bu işlerin içinde geçti. Aklım bu seçimde
almıyor bazı şeyleri. Sandık başkanları konusundaki usulsüzlük her
ilçede var.
İlginç istatistiklerden bir tanesi şu. Daha çok geçersiz oylar ilçe
belediyelerine ilişkin olur. Burada 35-36-37 bin fark var. Ama ilçe
oylarına kıyasla geçersiz olan oy sayısı büyükşehire ilişkin 31
bindir. Bu nasıl oldu? Ama odak büyükşehirdi, ilçeyle
uğraşamadılar. Bir tarafa bütün enerjimizi sarf edelim dediler ve
böyle davrandılar diye düşünüyoruz.
Bizim son dilekçemiz, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı
oyları iptal edilsin ve buna ilişkin seçim yapılsındır… Bir de
Büyükçekmece'ye ilişkindir.
‘BİR HUKUKÇU OLARAK GERÇEKTEN ANLAMIYORUM'
YSK'nın kararı herkesi bağlar. Peki YSK, olumsuz bir karar verirse
sizin yapacağınız başka ne var? Olumlu da olumsuz da verilse
atacağımız adımlar var. bir hepsini belirleyip suç duyurusunda
bulunacağız. Kimse, isterse AK Parti'nin içinden olsun. Çünkü seçim
güvenliğini zedelemeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Kim olursa olsun,
isterse babamızın oğlu olsun kanunsuz işlere imza atan kişilerle
ilgili suç duyurusunda bulunacağız. İki, kanun çok açık. Bir
hukukçu olarak gerçekten anlamıyorum, kime sorsam da kimse
anlamıyor. Yeni yasal düzenlemelere de ihtiyaç var diye
düşünüyorum.
‘SANDIK KURULU BAŞKANLARI VE MEMUR ÜYELERİNİ DENETLEME
HAKKI PARTİLERDE YOK'
Biz, bizim elimizdeki belgeyi bilgi, inandıklarımızı
yakaladıklarımızı yargıya intikal ettirmek gibi bir görevimiz var,
onu yapacağız.
Hangi mülki amir olduğu belli diyorsunuz… Size çok ihtiyacımız var
basın mensubu arkadaşlarımıza. AK Parti'nin lehine bir şey yapın
diye değil. Gerçeği ortaya çıkartmakta fonksiyonunuz var. Baştan
beri diyorum ki, mülki idare listeyi temsil etti ve bu listenin
içinden almadı. Mülki idare yanlış teslim etseydi, seçim
kurullarına atfedeceğimiz zerre kusur olmazdı.
İlçe seçim kurulu, sandık başkanlarını o listeden atar diyor o
kanun. Mülki idareye diyor ki, sen de kamu görevlisi listesini
vereceksin. İlçe seçim kurulu liste dışına çıkmıştır. Sandık kurulu
başkanları ve memur üyelerini denetleme hakkı partilerde yok. Bu da
belki mevzuatsal olarak bir sorun.