AK Parti Sözcüsü Çelik: Avrupa Ordusu tartışmaları büyük bir ayrışmadır
AK Parti Sözcüsü Çelik, 'Avrupa Ordusu' tartışmalarına ilişkin, "Bu çok büyük bir ayrışmadır. Beş yıl, üç yıl evvel düşünülemeyecek bir şeydir. Açık bir şekilde 'Transatlantik İttifak'ta bir çatlak ortaya çıktığını gösteriyor." dedi.
ANKARA (AA) - AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Bir basın mensubunun Hakkari üs bölgesindeki patlamaya ilişkin
sorusu üzerine Çelik, "Rapor tamamlanmak üzere, Milli
Savunma Bakanı'mız bugün ya da yarın açıklanacağını
söyledi." diye konuştu.
Konunun yakından takip edildiğini, olay olur olmaz Milli Savunma
Bakanı Hulusi Akar ve Genelkurmay Başkanlığı yetkililerinin bölgeye
gittiğini, görgü tanıklarını dinlediğini belirten Çelik, askeri ve
idari soruşturmanın devam ettiğini söyledi.
Şemdinli ve Yüksekova başsavcılıklarının soruşturmalarının da
sürdüğünü ifade eden Çelik, bu müessif kazanın, kundağı motorlu 175
milimetrelik topta meydana gelen bir kaza neticesinde ortaya
çıktığını aktardı.
İlk incelemelerde silahta, mühimmatta, namlunun yarılması gibi bir
sorun olmadığının görüldüğünü anlatan Çelik, prosedürlere de
bakıldığını dile getirdi.
Namluların operasyonlardan önce test edildiğini, kazanın olduğu
topun yakın zamanda testten geçirildiğini ve göreve elverişli
olduğu raporunun verildiğini belirten Çelik, prosedürlerde de
atlanan bir hususun bulunmadığını kaydetti.
Raporda detayların olduğunu, silahın çalıştığını ancak daha sonra
geriye doğru oluşan bir basınç neticesinde herkesi üzen ve
şehitlerin verildiği kazanın meydana geldiğini anlatan Çelik,
"Şundan herkesin emin olmasını isteriz. Bu mesele dışarıdan
bir saldırıyla gerçekleşmemiştir. Herhangi bir terör örgütü
saldırısı, drone saldırısı, o silaha dışarıdan yapılan bir saldırı
neticesinde olmamıştır. Sosyal medyadan bununla ilgili pek çok
spekülasyon çıktı. Bunları çok yakından takip ettik. Herhangi bir
şekilde böyle bir şey olmadığı Milli Savunma Bakanımız tarafından
açık şekilde ifade edilmiştir." diye konuştu.
Çelik, patlamanın Afyon'daki mühimmat patlamasıyla bir
benzerliğinin de bulunmadığını bildirdi. İdari, askeri ve
başsavcılıkların soruşturmasının devam ettiğini vurgulayan Çelik,
rapor ortaya çıktığı zaman ayrıntılarının şeffaf şekilde kamuoyuyla
paylaşılacağını söyledi.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş'ın bir ziyaretine
ilişkin soruya karşılık Çelik, Diyanet İşleri Başkanlığı
yetkilerinin kanunlarla belirlendiğini, Başkanlığın son derece
saygın bir kurum olduğunu belirtti.
Ziyarete ilişkin çıkan tartışmaları izlediklerini aktaran Çelik,
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan'ın takdir ettiği bir ilim adamı ve yönetici olduğunu
söyledi. Çelik, "Bu tartışmalar neticesinde de Sayın
Cumhurbaşkanı'mız bu görüşünün kamuoyuyla paylaşılmasını
istemiştir." dedi.
Erbaş'ın FETÖ ve PKK terör örgütüne karşı, gençlerin bunların
sapkın ideolojilerinden korunması, milletin sahih İslam anlayışıyla
daha yoğun şekilde buluşturulması konusunda son derece gayretli bir
ilim adamı ve yönetici olduğunu ifade eden Çelik, Erbaş'ın,
Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından da takdir gördüğünü kaydetti.
Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu çalışmaları sebebiyle Fetullahçı Terör Örgütü ve PKK
terör örgütü gibi birtakım terör örgütlerinin de hedefindedir.
Geldiği günden beri ortaya koyduğu çalışmalar, hükümet tarafından
takdir edilmektedir. Bu ziyaret insani bir ziyarettir. Her insani
ziyaretten siyasi sonuçlar çıkarmaya, ideolojik tartışma yapmaya
başlarsak bunun sonu gelmez. Kendisi de ifade etti. Buraya
gidildiğinde resimler aile tarafından çekiliyor, paylaşılıyor.
Diyanet İşleri Başkanı'nın bu kıyafeti söz konusu ediliyor. Diyanet
İşleri Başkanı'mızın zaten kıyafeti bellidir. O kıyafetle
ziyaretlerini yapıyor. Hasta ziyaretinin ideolojisi ve siyaseti
olmaz. Pek çok siyasetçi siyasi sebeplerle de insani sebeplerle de
ziyaret yapıyor. Eğer insani sebeple yaptığımız ziyaretleri illa
siyasi bir formata oturtmaya kalkarsak kimse kimseyi kendi
düşüncesiyle bire bir uyuşan kimse haricinde ziyaret edemez hale
gelir. Dolayısıyla insani bir ziyaretten böylesine siyasi,
ideolojik sonuçlar çıkarılmasını doğru bulmuyoruz. Diyanet İşleri
Başkanı'mız, Cumhurbaşkanı'mız, Hükümet'imiz tarafından takdir
edilen bir ilim adamıdır, gayretli bir ilim adamıdır, başarılı bir
yöneticidir.
Öğrenci Andı"na ilişkin Danıştaya sunulan temyiz dilekçesi metninde kusuru bulunan Hukuk Hizmetleri Genel Müdürü ile iki avukatın görevden alınması anımsatılarak, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin konuya ilişkin sözlerinin sorulması üzerine Çelik, "Sayın Bahçeli'nin eleştirileri haklıdır, bu eleştirilere biz de katılıyoruz." ifadesini kullandı. Çelik, Bahçeli'nin de haklı olarak eleştirdiği ve temyiz dilekçesindeki söz konusu bölümün, AK Parti'nin görüşünü yansıtmadığının altını çizdi.
Bunun, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "millet" tanımıyla da bağdaşmadığını vurgulayan Çelik, "Ayrıca Sayın Bakanımızın başkanlığında, Bakanlık adına oluşturulan temyiz dilekçesine ilişkin görüşü de yansıtmamaktadır. Sayın Bakanımızın başkanlığında oluşturulan görüşe aykırı olarak, bu konuyla ilgili avukatların kendi tasarruflarıyla koyduğu bir bölümdür orası." diye konuştu
Avrupa Ordusu tartışmalarıFransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un "Avrupa Ordusu" açıklamasının olduğu ve Almanya Başbakanı Angela Merkel'in de buna destek verdiği belirtilerek, "ABD Başkanı Donald Trump'ın bu çıkışa eleştirileri söz konusu. Sizce 'Avrupa Ordusu' fikri, NATO'daki çatlağı derinleştirir mi?" sorusu üzerine Çelik, Avrupa Ordusu meselesinin bundan sonra çok tartışılacağını kaydetti.
Çelik, Avrupa Birliğinden (AB) yapılan açıklamaların, "Avrupa'nın korunması, daha çok koordinasyonun sağlanması, Avrupa içerisindeki devletlerin kapasitesinin belli bir koordinasyon çerçevesinde Avrupa savunması için seferber edilmesi" şeklinde olduğunu aktardı.
Bunun öteden beri konuşulduğunu ama AB liderlerince de "Bu kesinlikle NATO'ya alternatif bir oluşum değildir." şeklinde belirtildiğini anlatan Çelik, şunları kaydetti:
"İlk defa bir Amerikan Başkanı Avrupa entegrasyonuna karşı bir laf söyledi. Başkan Trump açıkça şunu söylüyor; 'Sizin güvenliğinizi biz sağlıyoruz ama siz bize yeterince ödeme yapmıyorsunuz' şeklinde görüşlerini net ve meydan okuyucu bir şekilde Avrupa liderlerine söylüyor. Ve ilginç bir şey oldu, o da şu; ilk defa Merkel, bu açıklamalar karşısında 'Geleneksel ittifaklara güvenemeyeceğimizi, Avrupa'nın kendi başının çaresine bakması gerektiğini düşünüyorum.' şeklinde bir ifade kullandı. Açık şekilde Transatlantik İttifakı'nda bir çatlağın ortaya çıktığını gösteriyor.
Bu, Macron tarafından bir şekilde gündeme getirildi. Başkan Putin başka bir yaklaşım getirdi. Çok şaşırtıcı şekilde Başkan Trump'tan sert tweet'ler geldi. Doğrudan Fransa'yı, Başkan Macron'u suçlayarak, Alman işgalini hatırlatarak, bir bakıma 'Sizi Alman işgalinden biz kurtardık. Siz bu orduyu Amerika'ya Çin'e ve Rusya'ya karşı kurmak istiyorsunuz' şeklinde bir yaklaşım ortaya koydu. Bu açık bir çatlak ve kırılmadır. Bunun nereye gideceğini hep beraber göreceğiz."
Çelik, "Şunu bizim iyi takip etmemiz gerekir; ister NATO ister Avrupa Ordusu olsun, her ne olursa olsun, Avrupa'nın güvenliği daim olmak üzere, Balkanların güvenliği, Orta Doğu ve Kafkas bölgesi birlikte düşünüldüğünde Avrupa'nın güvenliğinin, Türkiye olmadan sağlanması mümkün değil." dedi.
Türkiye'nin içinde yer almadığı bir güvenlik konseptinin hayata geçmesinin mümkün olmadığını belirten Çelik, "Bu çatlağı da takip ediyoruz ama bu bir kere daha gösteriyor ki pek çok meselede olduğu gibi güvenlik meselesinde de Türkiye merkezi bir roldedir." ifadesini kullandı.
Kaşıkçı cinayetiABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert'in Kaşıkçı cinayetine ilişkin ses kayıtlarını ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun "Bir diplomat olarak dinlemesi doğru olmazdı." ifadesini değerlendiren Çelik, mutlaka bilgisi olduğunu, ayrıca CIA Başkanı Gina Haspel'e de gereken bilginin verildiğini hatırlattı.
ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton'un yaptığı açıklamanın
ise "son derece yanlış" olduğunu dile getiren
Çelik, "Kendisi bu delilleri neye göre değerlendirmiş?
Kimseyi şahsen suçlamıyoruz ama 'hiçbir şekilde meselenin de örtbas
edilmesi konusunda bir tutum içerisinde olmayacağız' dedik. Yani
birisi şahsen 'şu kişi suçludur' derse de bu tablonun içinde
değiliz. 'Bu kişi kesinlikle suçlu değildir' derse de biz bu
tablonun içerisinde değiliz. Biz hakikatin peşindeyiz."
ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Kızılcahamam toplantısında bu
işi bizzat takip edip, hakikatin ortaya çıkmasını sağlayacağına
ilişkin konuşmasını hatırlatan Çelik, "Şöyle bir gayret
görüyoruz; hakikatin ortaya çıkmasından ziyade 'belli kişilerin
gündeme oturtulması, belli kişilerin gündemden çıkarılması'
şeklinde herkes bir siyasi projeye göre davranmak istiyor.
Türkiye'nin bu konuda bir siyasi projesi yoktur."
dedi.
Çelik, Kaşıkçı cinayetinde değerlendirmenin hukuki ve istihbarat
süreçleriyle görülebileceğini belirterek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın
yargılamanın Türkiye'de yapılmasına ilişkin çağrısını yineleyip tüm
dünyayı bu çağrıya destek vermeye davet etti.
Yargılamayı uluslararası hukuk standartlarına uyan şeffaf bir
şekilde yapacaklarını belirten Çelik, şunları söyledi:
"Nihayetinde Suud Başkonsolosluğu Suud toprağıdır ama
Türkiye Cumhuriyeti topraklarının içindedir. Aynı zamanda bu
saldırının yapılmasını kendi topraklarımız içinde olmasından dolayı
kendimize yapılmış bir saldırı olarak da kabul ediyoruz. Basın
özgürlüğüne, insan hayatına, Viyana Sözleşmesi'ne dönük bir
saldırıdır ama aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti'nin saygınlığına
dönük bir saldırıdır. Dolayısıyla bunların burada yargılanması
gerekir."
Bu saldırıyı yapanların eylemi işlerken nasıl bir planlama ve
organizasyon şeması içinde hareket ettiklerinin görülmesi
gerektiğini de ifade eden Çelik, "Bu, üst düzey bir emir
vermeden gerçekleştirilmez. Tüm dünyanın aradığı cevap budur; üst
düzey emir kim tarafından verilmiştir? Çok net, bunun ortaya
çıkması lazım. Bu kişilerin şeffaf bir şekilde sorgulanması
lazım." diye konuştu.
Kaşıkçı'nın cesedinin bulunması gerektiğini de vurgulayan Çelik,
"Bütün bu sorular ortaya çıkmadan kimsenin bu örtbas etme
faaliyeti de ya da buradan bir siyasi proje çıkarma faaliyeti de
herhangi bir sonuç vermez. Bu dünyanın gözü önünde
gerçekleştirilmiştir ve dünya tarihinden, vahşi eylemlerden bir
tanesidir." tespitinde bulundu.
Çelik, katillerin Suudi Arabistan yetkililerinin elinde olduğunu,
onların da bu katillerden emri kimin verdiğini öğrenip ve dünya
kamuoyuyla paylaşabileceklerini dile getirerek, "Türkiye
hakikatin peşindedir. Hadisenin tüm çıplaklığıyla ortaya çıkmasının
peşindedir. Fransa'dan Amerika'ya kadar her gün ya örtbas etmeyle
ilgili ya da manipülasyonla ilgili bir sürü beyanat geliyor.
Açıklama yaptığımızda da hemen ertesi gün özür dilenmeye başlıyor.
Bu böyle yürümez. Türkiye'nin durduğu yer en doğru yerdir, bu
pozisyonun desteklenmesini bekliyoruz." değerlendirmesini
yaptı.
Ömer Çelik, Kaçışçı cinayetiyle ilgili Fransa Dışişleri Bakanı
Jean-Yves Le Drian'ın Erdoğan'a ilişkin sözlerinin sorulması
üzerine, "Fransa Dışişleri Bakanı Le Drian'ın
Cumhurbaşkanı'mıza dönük ifadelerini açık ve net bir şekilde
kınıyoruz. Türkiye'de dönük ifadelerini de kınıyoruz. Fransa gibi
köklü bir devletin Dışişleri Bakanı'nın bu kadar sorumsuz, bilgisiz
bir şekilde konuşmasını şaşırtıcı bulduğumuzu ve yadırgadığımızı
ifade etmek istiyoruz." diye konuştu.
Bilgilerin, istihbarat teşkilatı tarafından Fransa istihbaratıyla
da paylaşıldığına dikkati çeken Çelik, şunları söyledi:
"Eğer Fransız kurumları arasında bir koordinasyon problemi
varsa, Fransa gibi köklü bir devlette böylesine takip edilmesi
gereken bir konuyu Fransız Dışişleri Bakanı takip etmiyorsa onların
problemi. Fransız Dışişleri Bakanı konuyu takip ediyorsa ama kendi
istihbarat teşkilatı kendisine bilgi vermemişse bu da ayrı bir
problemdir. Bilgi verildiği halde böyle konuşuyorsa bu tabii ki
kınanacak bir eylemdir."
Çelik, Fransa Dışişleri Bakanı'nın geçmişte Suriye'de de aynı
şekilde davrandığını hatırlattı.
Avrupa devletleri içerisinde bu konuya ilişkin yaklaşım
farklılıkları olduğuna işaret eden Çelik, Almanya ve Fransa'nın
görüşleri arasında da bariz farklar bulunduğuna vurgu yaptı.
Bu konuda ülkelerin gerçeği öğrenmekten ziyade, bir sonraki aşamada
kendi ülkesinin çıkarlarıyla ilgili nasıl bir pozisyon alacağını
değerlendirdiğini anlatan Çelik, "Bu son derece sakıncalı
bir durumdur. Fransa Dışişleri Bakanlığı bu açıklamasıyla maalesef
bu denklemin içine düşmüştür, yaptığı iş yanlıştır. Bilgisizce
konuşuyor. Kendi istihbarat teşkilatından haberi yok, haberi varsa
da utanılacak bir iş yapmıştır." diye konuştu.
Çelik, Türkiye'nin Libya Konferansı'ndan neden çekildiğine
ilişkin bir soru üzerine de Türkiye'nin öteden beri Libya'daki tüm
tarafların masada olması gerektiğini düşündüğünü anımsattı.
Libya'da hiç kimsenin Libya'yı daha çok bölecek, ayrıştıracak
herhangi bir siyasi projenin içerisinde olmaması gerektiğinin
altını çizen Çelik, şöyle devam etti:
"Buradaki temel prensibimiz şu; Libya'nın daha çok
müdahaleye değil, daha az müdahaleye ihtiyacı var. Dolayısıyla
tarafların Libya'nın kendi dinamikleriyle bütünleşmesini
sağlayacak, bu tarafları bir araya getirecek bir motivasyon
üretmesi, cesaretlendirme içerisinde olması gerekir diye
değerlendiriyoruz ama maalesef Türkiye gibi Libya konusunda merkezi
rolü olan bir ülke, orada Cumhurbaşkanı Yardımcımız başkanlığında
bir heyet tarafından temsil edilirken, şöyle bir tablo fark
edilmiştir; Türkiye'nin davet edilmediği ve gayriresmi bir toplantı
yapıldığı görülmüştür ve bu sorgulanmıştır."
Neden bu resmi toplantının dışında gayriresmi bir toplantı
yapıldığı ve bu gayriresmi toplantıya Türkiye'nin neden davet
edilmediği sorulduğunda ise herkesin topu birbirine attığını
aktaran Çelik, "Heyetimiz, Türkiye Cumhuriyeti'ni doğru,
güçlü bir şekilde temsil ederek bu muameleyi kabul etmeyeceğini
söyleyerek, Cumhurbaşkanı'mızla da istişare halinde bu konferanstan
çekilmiştir." dedi.
Bazılarının Libya'yı daha çok bölecek organizasyonların içinde
gözüktüğünü belirten Çelik, Türkiye'nin olmadığı bir masada
Libya'yla ilgili tüm ülkeyi kucaklayacak ve halkı için anlamlı
gelecek ifade edecek bir siyasi çözüme ulaşılmasının mümkün
olmadığını vurguladı.
Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Eğer bu konferans Türkiye'de olsaydı, biz ev
sahipliğimizin bu şekilde illegal, gayriresmi bir zirveyle istismar
edilmesine müsaade etmezdik. Ayrıca herhangi bir masada olması
gereken herhangi bir ülkenin dışlanmasına müsaade etmezdik.
Dolaysıyla bu organizasyonu tertip edenler, Libya'nın geleceği ile
ilgili anlamlı bir siyasi çözümün peşinde olmadıklarını Libya'da
daha lokal çıkarların peşinde olduklarını göstermişlerdir.
İtalya'nın ev sahipliğini istismar etmişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti
heyeti de böyle bir yanlış tablonun içinde bulunmayacağını
göstererek, esasında Libya halkının yanında olduğunu göstermek
suretiyle de bu konferanstan çekilmiştir.
CHP ile İYİ Parti arasındaki ittifak görüşmesi ile AK Parti'nin yerel seçim hazırlıklarına ilişkin sorular üzerine Çelik, "
Bizim açımızdan Cumhur İttifakı sürüyor. Cumhur İttifakı'na her iki parti de güçlü bir şekilde bağlılığını sürdürüyor." ifadesini kullandı.AK Parti'nin kendi pozitif ajandasına odaklanmış olarak yerel seçimlere hazırlandığını belirten Çelik, diğer partiler arasında bu temasların olduğunu ve siyasetin bu şekilde hareketleneceğini söyledi.
"
Cumhur İttifakı ayaktadır, Cumhur İttifakı yoluna devam etmektedir." diyen Çelik, diğer partilerin çeşitli konulardaki arayışlarını izlediklerini anlatarak, şöyle devam etti:"
İlginç tartışmalar oluyor. Bunlar siyaseti güçlendiren, sivil siyasete katkı veren tartışmalar mıdır? Yoksa geçmişte olduğu gibi belli sayıda milletvekilinin milli iradeyi ihlal edecek bir şekilde başka partiye gönderilmesi, getirilmesi şeklinde maalesef siyasi tarihimize büyük bir yanlış olarak geçmiş manevralar mıdır?Her şey kamuoyunun gözü önünde gerçekleşiyor. Biz kendi ajandamıza odaklıyız. Görüşmeler sonucunda o açıklamalar yapılıyor. Bunlarla çok da ilgili olmadığımızı söyleyebilirim." "Takvimi adayları kesinleştirdikten sonra belirleyeceğiz"
Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı
Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında bir heyetin aday takvimleri
konusundaki çalışmaları gerçekleştirdiğini ve bu çalışmaların büyük
oranda tamamlandığını söyledi.
Bu hafta sonu temayül yoklamalarının yapılacağını bildiren Çelik,
bunların içinden referansları ve sahadaki performansı en uygun
olanların aday olarak belirleneceğini ifade etti.
Takvimle ilgili kesin bir şey söyleyemeyeceğini belirten Çelik,
"
CHP Ardahan Milletvekili Öztürk Yılmaz'ın "
Türkçe ezan" ile ilgili açıklamasına ilişkin soruya Çelik, "CHP ezana saldıran bu şahsı disiplin kuruluna sevk ederek doğru bir iş yapmıştır." yanıtını verdi.Bunun, Türkiye'nin acı hatıralarından biri olduğunu
vurgulayan Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"
CHP'nin bu şahsı disiplin kuruluna sevk etmesi ve bu şahsın bu sözlerine karşı olunması Türkiye'nin geldiği aşama ve olgunluk açısından CHP'nin de böyle bir tutum alması açısından anlamlıdır."
Bir milletvekilinin daha önce söylediği, "Bazı başsavcılar var. Bu başsavcılar, siz bunları iktidardan düşürün, biz bunları yargılamasını biliriz." ifadeyi anımsatan Çelik, şu değerlendirmede bulundu:
"Buna benzer demokrasiye karşı tutumlar, bu Ezan-ı Muhammedi'ye karşı olmak gibisinden milletimizin ortak değerlerine karşı tutumlar bütün bunlar niye CHP'den türüyor sürekli. CHP bunların memba haline gelmiştir. Niçin bu parti ideolojik olarak milletle kavga etmek üzere kurgulanmış, seferbere edilmiş bir siyasetin peşinden koşmaktadır. Bunun anlamlı bir şekilde yerli yerine oturtulması lazım.
Ezanımıza karşı bu saygısızlığı yapan kişinin disiplin kuruluna sevkedilmesi iyidir ama bunun ötesinde daha geniş bir yazılıma daha geniş bir yazılım güncellemesine ihtiyacı var CHP'nin. Buradaki temel mesele, otoriter bir cumhuriyet anlayışından, demokratik bir cumhuriyet anlayışına geçen bir siyasal tutum niçin üretememektedir. Bu gelinen çağda, ortamda."
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dünkü grup toplantısında "
Ekonomiyi işin ehline değil damada bıraktınız." dediğinin hatırlatılması üzerine Ömer Çelik, Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ailesi üzerinden siyaset yapmayı çok sevdiğini söyledi.Kılıçdaroğlu'nun zaman zaman kendi ailesini de işin içine karıştırarak siyaset yaptığını belirten Çelik, "Kılıçdaroğlu'nun bu aile meselelerini karıştırmaması gerekir. Karşısında bahsettiği kişi Türkiye Cumhuriyetinin bir bakanıdır ve ekonomi yönetiminden sorumludur. Dolayısıyla Bakanımıza dönük olarak bir eleştirisi varsa, politikaları ve Bakanlığını yönetmesiyle ilgili bir eleştirisi varsa, Türkiye'nin ikinci partisinin genel başkanı olarak bunları ifade eder ve uygun cevaplar da kendisine en güçlü şekilde verilir." diye konuştu.
Muhabir: Merve Yıldızalp-İlkay Güder-Yıldız Nevin Gündoğmuş-Esin Işık-Muhammed Boztepe