Türk bilim adamından beyin kanseri tedavisinde çığır açacak buluş
Çalışmalarını ABD'nin önde gelen üniversitelerinden Yale Üniversitesi'nde sürdüren Türk bilim adamı Prof. Murat Günel ve ekibi, beyin kanseri tedavisinde dünyada çığır açacak bir çalışmaya imza attı.
Yale Üniversitesi Beyin Cerrahisi Ana Bilim Dalı Başkanı Günel,
Türkiye ve Almanya'dan bilim adamları ile işbirliği içinde yaptığı
çalışmada, beyin kanserlerinin iyi huylu tümörlerden genetik olarak
kansere dönüşmesine neden olan mekanizmaları keşfetti. Günel'in
konuyla ilgili bilimsel çalışması, Pazartesi günü bilim dünyasının
önde gelen yayın organlarından Nature Genetics'te yayınlandı.
ABD'nin Chicago kentinde Nortwestern Üniversitesi Hastanesi Kadın
Doğum Bölümü Anabilim Başkanı Prof. Dr. Serdar Bulun ile birlikte
ABD Ulusal Bilimler Akademisi'ne seçilen iki Türk bilim adamından
biri olan Murat Günel, DHA'ya yaptığı açıklamada, "Kanser
tedavilerinde en önemli gelişme, kanserin niye olduğunu, nasıl
ortaya çıktığını anlayabilmek. Bunu da en son genetik teknolojiler,
genomic teknolojiler, kanserin genetik şifresini okuyabilmemizi
sağlayan teknoljiler ortaya çıkardı; biz de bu teknolojileri
kullandık" dedi.
"İyi huylu tümörlerin ne zaman ve nasıl kötü huylu
tümörlere dönüştüğünü şifrelerini çözerek anladık"
Bütün tıbbi gelişme ve cerrahi gelişmelere karşın, "glioblastoma"
ya da kısaca GBM olarak bilinen beyin tümörlerinin, en çok ölüme
yol açan kanser turu olduğuna değinen Günel, "Beyin tümörleri bazen
iyi huylu olarak başlayabiliyor. Özellikle genç yaşlarda, 20'li,
30'lu yaşlarda. İyi huylu olduğu halde, bazen 10 sene, bazen 20
sene sonrasında, uzun sürelerden sonra habis hale dönüşüp maalesef
bir sene içinde hayatın kaybına yol açıyor. Bu iyi huylu beyin
tümörlerinin, kötü huyluya, nasıl kansere dönüştüğü bilinmiyordu.
Biz Türkiye ve Almanya ile ortak bir çalışma yaparak 41 tane hasta
belirledik. Bu hastalarda, beyin tümörleri iyi huylu çıkıp, daha
sonra kansere dönüşmüştü. İki tümör dokusunu da, iyi huyluyu da,
kötü huyluyu da alıp, bunların şifresini okuyarak farklılıkları
belirledik. Bize bu kanserin nasıl ortaya çıktığını gösterdi"
dedi.
"Yeni buluşları kısa zamanda da insanlara, beyin kanserine
aktarmayı düşünüyoruz"
İnsanların genetik şifresinde 3 milyar harf olduğunu belirten
Günel, "Bunlardan yalnızca yüzde 1'i protein, yani hücrenin temel
yapı taşlarını kodluyor. Yüzde 99'u ne işe yaradığı bilinmeyen
bölgelerde. Biz beyin tümörlerinin, kanser haline gelmesinde,
özellikle protein kodlamayan bölgelerin, şimdiye kadar işlevleri
bilinmeyen bölgelerin önemli bir rol oynadığını gösterdik. Bu
bölgelere etki eden yeni tür ilaçların, bu bölgelerdeki yapıyı
etkileyen ilaçların bu kanserlerde çok etkili olduğunu gösterdik.
Bu şu anda hücre seviyesinde. Bir sonraki aşamalarda, bu yeni
buluşları hayvan modellerine, kısa zamanda da insanlara, beyin
kanserine aktarmayı düşünüyoruz" diye konuştu.
"Söz konusu beyin olduğu için çoğu tümör tam olarak
çıkarılamıyor"
İyi huylu tümörlerin kansere dönüşebildiğinin bilindiğini ancak
şimdiye kadar bunu engelleyecek bir yöntem olmadığını belirten
Günel, "Ameliyatla çıkarılabildiği kadar çıkarılıyordu. Söz konusu
beyin olduğu için çoğu tümör tam olarak çıkarılamıyor. Geri kalan
tümörün de her zaman kansere dönüşebileceğini zaten biliyorduk. Ama
ne zaman dönüşeceğini bilmiyorduk, nasıl dönüştüğünü bilmiyorduk.
Şu anda, bu çalışmayla nasıl bunların kanser haline geldiğini
anladığımız için, bunları tedavi etme konusunda en azından bir ışık
doğdu. Niye olduğu anlaşıldıktan sonra, sebebe karşı sonuçlar
geliştirilebilir, yeni ilaçlar geliştirilebilir. Yeni bir sınıf
ilacın da, özellikle bu protein kodlamayan bölgeleri hedefleyen,
genetik şifreleri hedefleyen ilaçların da bu kötü huylu tümörlere,
kanserlere karşı etkili olduğunu gösterdik" dedi.
"Yaptığımız çalışmayla moleküler düzeyde, yeni tedavi
yöntemleri belirlenebilecek"
Yaptıkları çalışmanın klinik bir öneme sahip olduğunu anlatan
Günel, bugüne kadar iyi huylu beyin tümörlerinin, nasıl kansere
düştüklerine ilişkin tamamlanmamış bir resim olduğunu belirterek,
"Bizim yaptığımız çalışmayla bu resim tamamlanmış oluyor. Moleküler
düzeyde, yeni temel anlayışlara dayalı, yeni tedavi yöntemleri
belirlenebilecek" dedi.
"Kişiye özgü tedavi geliştirilmesi
sağlayabilecek"
Araştırmanın önemli sonuçlarından birinin de, kişiye özgü tedavi
geliştirilmesini sağlayabilecek olduğunu anlatan Murat Günel,
"Çünkü baktığımız zaman, bu iyi huylu tümörlerin kansere
dönüşümlerinde belli yolakları, sinyalleşme mekanizmalarını
kullanıyorlar. Fakat bu kişiden kişiye değişiyor. Bunları genel
olarak anladıktan sonra, hangi insanda, hangi tümörde hangi sinyal
siteminin aktif hale geldiğini anlayabilirsek ki anlayabiliyoruz
artık, kişiye özel ilaç vermeye, kanserini tedavi etmeye
başlayabiliriz. Aynı zamanda, eşit önemde de hangi ilacın
verilmemesi gerektiğini de belirleyebiliriz. Çünkü etkili
olmayacaktır, o sinyal sistemi o kanserde etkili değilse, o ilacı
insana vermenin bir anlamı yok. Bunu anlayabildik, kişiye özel
tedavilerin her zaman, güncel olarak tüm hastalara uygulanması
mümkün" diye konuştu.
" Türkiye'den 20'nin üzerinde üniversite ile
çalışıyoruz"
ABD'nin New Haven kentindeki Yale Üniversitesi'nde çalışmalarını
sürdüren Günel, laboratuvarlarının en gurur verici yanlarından
birinin de Türkiye ile çok yakın çalışmaları olduğunu söyledi.
Türkiye'den 20'nin üzerinde üniversite ile çalıştıklarını belirten
Günel, "Bu çalışmamız da Türkiye ve Almanya ile ortak uluslararası
bir çalışma oldu. Artık bu teknolojileri Türkiye'ye de aktarmanın
vakti geldi. Sağlık Bakanlığımızla bu konuları konuşuyoruz. Bu
teknolojinin önemi, günlük, kişiye özel tedavilerin verilmesi.
Hangi tedavinin etkisiz olduğunu göstermesi açısından çok önemli"
dedi. (DHA)