Fatih Altaylı: Simit’i çıkardılar, bize soktular
Ziraat Bankası'nın Simit Sarayı'nın yüzde 51 hissesini devralmak için Rekabet Kurulu'na başvurması büyük bir tartışmanın fitilini ateşledi. Devlet Bankası'nın bu hamlesini değerlendiren Habertürk yazarı Fatih Altaylı Bizim bilmediğimiz bir şeyi biliyorlardır” diyorduk. Bilmiyorlarmış meğer. Bildikleri şu imiş. “Batarsak bir çıkaran olur.” Nitekim çıkardılar.Yüzde 51’ini Ziraat Girişim aldı. Simit’i çıkardılar, bize soktular. Sonra zengine vergi geldi öyle mi! Hadi canım siz de..." dedi.
Ziraat Bankası'na bağlı Ziraat Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı, Simit Sarayı'nın yüzde 51 hissesini devralmak için Rekabet Kurulu'na başvuruda bulunuldu.
Mevcut hissedarlar arasında yapılacak hisse devirleri ile Simit Sarayı sermayesini temsil eden payların yaklaşık 20.7 milyon adedi Kavukçu Yapı tarafından Ziraat Girişim Sermayesi'ne devredilecek.
Eşzamanlı olarak sermaye artırımına ilişkin yapılacak genel kurul sonucunda Ziraat Girişim ihraç edilecek emisyon primli payları iktisap etmek suretiyle Simit Sarayı'nın sermayesindeki payların toplam yüzde 51'ini elde etmiş olacak.
Konuyu köşesinde değerlendiren Fatih Altaylı "Simit Sarayı diye bir markamız var. Allah biliyor ya, gurur duyduk yıllarca. Kafamızdaki matematiğe uyduramadık ama güzel görünüyordu. New York’un 5. Caddesi’nde, Londra’nın Piccadilly Circus’unda görünce “Vay be” diyorduk da, “Simit satarak her ay 50 bin dolar kira nasıl ödenir” aklımız almıyordu. Gerçi kiranın çoğunu “Turquality” diye devlet ödüyordu ama yine de hesabı kafamızda tutturamıyorduk. Hele hele özel uçaklar, lüks lüks otomobiller falan olunca “Kazanıyorlar” diye düşünüyor, “Bizim bilmediğimiz bir şeyi biliyorlardır” diyorduk. Bilmiyorlarmış meğer. Bildikleri şu imiş. “Batarsak bir çıkaran olur.” Nitekim çıkardılar. Yüzde 51’ini Ziraat Girişim aldı. Simit’i çıkardılar, bize soktular." yorumunda bulundu.
Altaylı'nın yazısının ilgili bölümü şöyle;
Birkaç hafta önce bu köşede yeni getirilecek olan vergileri eleştirdim, insafsızca bulduğumu, hatalı olduğunu, ekonomiye can vermeyeceğini söyledim.
Trol kafalardan işitmediğim hakaret kalmadı.
“Zenginlere gelen vergi sana niye dokundu” falan dedi ahmaklar.
Hâlâ anlamamışlar, bu ülkenin “ana fikrini”.
Zengin eğer iktidarlara yakın ise ondan alınmaz.
Sizden benden alınan onlara verilir.
Misal mi?
Mesela hükümete yakın müteahhidin bitiremediği inşaat devlet tarafından satın alınır. Müteahhit kardeşin cebine parası konulur, batık işi sana bana sokuşturulur.
Sanmayın ki, sadece finans bilmem nesindeki arsasına devlet kesesinden 1 küsur milyar ödenen Ağaoğlu’ndan söz ediyorum. Daha nicelerine böyle paralar aktarılıyor.
Hadi orası inşaat sektörü batmasın, sonra domino gibi ekonomi yıkılır.
Peki ya “simit sektörüne” ne demeli?
Simit Sarayı diye bir markamız var.
Allah biliyor ya, gurur duyduk yıllarca.
Kafamızdaki matematiğe uyduramadık ama güzel görünüyordu. New York’un 5. Caddesi’nde, Londra’nın Piccadilly Circus’unda görünce “Vay be” diyorduk da, “Simit satarak her ay 50 bin dolar kira nasıl ödenir” aklımız almıyordu. Gerçi kiranın çoğunu “Turquality” diye devlet ödüyordu ama yine de hesabı kafamızda tutturamıyorduk.
Hele hele özel uçaklar, lüks lüks otomobiller falan olunca “Kazanıyorlar” diye düşünüyor, “Bizim bilmediğimiz bir şeyi biliyorlardır” diyorduk.
Bilmiyorlarmış meğer.
Bildikleri şu imiş.
“Batarsak bir çıkaran olur.”
Nitekim çıkardılar.
Yüzde 51’ini Ziraat Girişim aldı.
Simit’i çıkardılar, bize soktular.
Sonra zengine vergi geldi öyle mi!
Hadi canım siz de...
Anlatırım bir ara vergi meselesini de.
Anlarsınız kime geldiğini.
77 yıl sonra, yeniden!