“Zillet ittifakı hıyanet içindedir”
MHP lideri Devlet Bahçeli, "Zillet ittifakı yerli ve milli olmadığından iradesi rehinlidir. Milli gerçeklere yanlı ve şaşı bakmayı siyaset sanacak kadar gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içindedir" dedi.
MHP lideri Devlet Bahçeli, "Zillet ittifakı yerli ve
milli olmadığından iradesi rehinlidir. Milli gerçeklere yanlı ve
şaşı bakmayı siyaset sanacak kadar gaflet, dalalet ve hatta hıyanet
içindedir" dedi.
Partisinin Antalya'da düzenlenen İl Başkanları ve Belediye
Başkanları Toplantısı'nın kapanış oturumunda konuşan Devlet
Bahçeli; CHP, İYİ Parti ve HDP'nin oluşturduğu ittifakın, 31 Mart
seçimlerini bir rejim krizine dönüştürmek istediğini ama buna asla
müsaade edilmeyeceğeni söyledi. Bahçeli, "Türkiye
Cumhuriyeti'nin istikrarlı yönetimi, istikbalinin güvencesi
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'dir. Bunu sağlayacak siyasi imkan
ve irade ise Cumhur İttifakı'dır. Buna karşılık Türkiye'nin önüne
hendek kazan, sandıktan umudunu kesip sokağa oynayan, demokrasi
dışı arayışlara gülücükler saçan bir blok vardır ki, bütün melun
niyet ve eylemleriyle ortadadır. Yerli ve yabancı işbirlikçiler
emperyalizmin tetik çeken eli olmaya çoktan hazır, çoktan
namzettirler. Bir yanda cumhurun huzur ve güvenliği için kurulmuş
bir ittifak duruyorken, diğer yanda cumhurun kaos ve kargaşaya
düşmesi için el ovuşturan ihanet ve ihtilaf oluşumu pusudadır.
Zafer cumhurun olmaz ise, zillet altın vuruşunu yapacak, öldürücü
darbeyi indirecektir. CHP-HDP-İP aynı çizgidedir. 24 Haziran'da
sonuç alamayan bu güruh, 31 Mart'a umut bağlamıştır. Ancak
hevesleri Allah'ın izniyle kursaklarında kalacak, Türkiye'nin
doğruluşuna, yeni hükümet sisteminin doğasına zarar
veremeyeceklerdir. Sadece dileyerek, sadece bekleyerek, sadece ümit
ederek amacımıza ulaşamayız, tehlikeleri bertaraf edemeyiz. Önce
tedbir almalıyız, sonra tevekkül etmeliyiz. 31 Mart 2019 Mahalli
İdareler Seçimlerini bir sistem oylamasına, bir hükümet
tartışmasına, bir rejim krizine dönüştürmek isteyenlerin
senaryolarını başlarına geçirmek, alayıyla mücadele etmek
boynumuzun borcudur, milletimizin bize yüklediği tarihi bir
vazifedir. Vazife kutsaldır, vazife kutludur, ihmali veya inkarı
acıklı sonuçlara sebebiyet verecektir. Terör örgütleri devrededir.
Türkiye'nin yıkımı için kuyruğa girenler faaliyet içindedir. CHP
ile İP kaos bekçiliğine soyunmuşlardır. Yandaş ve yardımcıları HDP,
PKK'yı belediyelere tekrar taşıma amacındadır. Oyun bellidir, kirli
oyuncular açıktadır. PKK'lı Demirtaş'ın serbest kalmasını
isteyenler zillet ittifakının çarpık ortaklarından başkası
değildir. HDP'ye Kürt siyasi hareketi diyen ipsizler sahadadır.
Türkiye'yi yabancılara ihbar eden, yabancı sefirlerle masalar kurup
gelecek hayallerine dalan zilletin ana aktörleridir"
ifadelerini kullandı.
AİHM'NİN SKANDAL KARARI
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin skandal Demirtaş kararını da
sert sözlerle eleştiren Bahçeli, "Terörü öven, terör
saldırılarını provoke eden tescilli bir bölücünün siyasi nedenlerle
cezaevine sokulduğu iddia edilmiştir. Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi 20 Kasım'da ülkemize PKK'lı Demirtaş'ı derhal serbest
bırakın çağrısı yapmış, üstelik utanmadan tazminata mahkum
etmiştir. Elinde 53 insanın kanı bulunan Demirtaş'ı adeta mağdur ve
hakkı yenmiş birisi gibi göstermek ayıptır, ahlaksızlıktır,
hukuksuzluktur, Türk milletine hakarettir. Türk yargısı tarafsız ve
bağımsızdır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türk adaletini hiçe
saymıştır. Türkiye yabancı başkentlerden değil Ankara'dan
yönetilmektedir. Bir mahkeme kararı önce vicdanlara uygun olmak
zorundadır. İspanya'da bölücü ve teröre bulaşmış bir partinin
kapatılmasını onaylayan, konu Türkiye olunca bölücü ve teröristleri
aklamaya kalkışan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, ihanet mahkemesi
olmaktan başka bir işe yaramamıştır. Gezi olaylarını övüp yerli
Sorosların arkasında duranların, FETÖ'yü masum görüp FETÖ'cülere
sığınma hakkı tanıyanların, 15 Temmuz darbe teşebbüsüne hala
inanmayanların, Türkiye'nin baskı ve dayatmalarla geri adım
atmasını bekleyenlerin, PKK'yı yıllarca destekleyip Türkiye'ye
saldırtanların hukuku da batsın, kararı da batsın, demokrasisi de
batsın, özgürlük ve insan hakları anlayışları da yerin dibine
geçsin. Zillet İttifakı yerli ve milli olmadığından iradesi
rehinlidir. Milli gerçeklere yanlı ve şaşı bakmayı siyaset sanacak
kadar gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içindedir. Milliyetçi
Hareket Partisi Türkiye'nin içine düşürülmeye çalışıldığı çıkmazı
görmüştür. Önlem alınmazsa, milli fedakârlık yapılmazsa, 31 Mart'ta
ülkemizi siyasi kara kış beklemektedir. Bu düşüncelerimiz bir
vehmin ürünü değildir. Önümüzdeki muhtemel sıkıntıları görmek
lazımdır. Biz 31 Mart'a ne kazanıp ne kaybederiz gözüyle
bakmıyoruz. Biz 31 Mart'a şu kadar belediye benim olsun, bu kadar
Adalet ve Kalkınma Partisi'nde bulunsun diye de yaklaşmıyoruz. 31
Mart'ı Türkiye'nin beka mücadelesi açısından dönüm noktası olarak
değerlendiriyoruz. Ülke gitmişken, çarşı karışmışken, yeni hükümet
sistemine hain bir sefer düzenlenirken belediyelerin hepsini biz
alsak ne olacak almasak ne çıkacak? Yarın olacakların, geçmişte
olanlar ile ilişkisini kavramış bir gönül ve görüş derinliğine
ulaşmak zorundayız. Dün söyledik haklı çıktık, bugün yine
söylüyoruz, eğer önlem alınmazsa gene haklı çıkacağız. Cumhur
İttifakı'nda bir ara sorun çıkaran gelgitleri kenara bıraktık.
Yanlış anlamaları, maksadını aşan söz ve değerlendirmeleri milli
beka için yok saydık. Dün gerekçelerimizi de tek tek sıraladık ve
kararımızı açıkladık. İstanbul, Ankara ve İzmir Büyükşehir Belediye
Başkan Adaylarımızı göstermeyeceğiz. Bu illerde Adalet ve Kalkınma
Partisi kimi isterse, kimi dilerse aday çıkarabilir. Biz müsterih
bir vicdanla ve önşartsız destekleyeceğiz. Zillet İttifakı bu
büyükşehirler dışında ortak aday çıkardığı her yerde de Cumhur
İttifakı'nın gereği her neyse onu yapacağız, onun yanında olacağız.
Milliyetçi Hareket Partisi milleti için vardır. Milliyetçi Hareket
Partisi geleceğin güçlü Türkiye'si için üzerine düşeni
yapacaktır" diye konuştu.
(İHA)