Yrd.Doç.Dr.Öztürk: Bal binlerce yıl kraliçelerin güzellik iksiri oldu
SAMSUN Canik Başarı Üniversitesi Bal Araştırma ve Uygulama Merkezi'nde görev yapan, aynı zamanda Fen Edebiyat Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Ferhat Öztürk, "Bal sadece gıda olarak değil aynı zamanda binlerce yıl güzellik iksiri olarak da çeşitli prensesler ve kraliçeler tarafından da kullanılmıştır. Balın yüzü yenileyici, mikropları ve toksinleri giderici...
SAMSUN Canik Başarı Üniversitesi Bal Araştırma ve Uygulama
Merkezi'nde görev yapan, aynı zamanda Fen Edebiyat Fakültesi
Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Ferhat
Öztürk, "Bal sadece gıda olarak değil aynı zamanda binlerce yıl
güzellik iksiri olarak da çeşitli prensesler ve kraliçeler
tarafından da kullanılmıştır. Balın yüzü yenileyici, mikropları ve
toksinleri giderici bir etkisi olduğu da bilimsel olarak
gösterilmiştir" dedi.
Canik Başarı Üniversitesi Bal Araştırma ve Uygulama Merkezi'nde
görevli Yrd.Doç.Dr Ferhat Öztürk, balın binlerce yıldır gıda,
sağlık ve hatta güzellik amacıyla tüketilen bir besin olduğunu
söyledi. Yunan mitolojisinde balın 'Tanrıların içeceği' olarak
nitelendirildiğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Öztürk, "Bal sadece
gıda olarak değil aynı zamanda binlerce yıl güzellik iksiri olarak
da çeşitli prensesler ve kraliçeler tarafından da kullanılmış.
Kleopatra'nın ballı süt banyosunun genç görünmesindeki en önemli
etken olduğunu bilim adamları yıllar sonra göstermişledir. Roma
İmparatoru Nero'nun eşi Poppea'nın balı yüz bakımı için
kullandığını ve Romalı aristokrat kadınların bu geleneği
yüzyıllarca sürdürdüğü kaydedilmiştir. Aynı zamanda Japonların balı
el kremi olarak kullandıklarından ötürü pürüzsüz ellere sahip
olduğu belirtilmiştir. Saikia ve arkadaşları, Assam (Hindistan)
insanlarının balı pirinç unuyla karıştırarak yüzdeki sivilcelerin
giderilmesinde kullandıklarını göstermiştir. Eski Mısır'da
Firavunların ve ileri gelen yöneticilerin mumyalanmasında bal
kullanılıyordu ve yüzyıllar sonra bu mumyaların derilerinin ve
organlarının hala bozulmadıklarını görebiliyoruz" dedi.
Yrd.Doç.Dr. Öztürk, balın ozmotik yapısı, asitliği ve içerisinde
bulunan organik bileşiklerden ötürü antioksidan ve antimikrobiyal
özellik gösterdiğini ve bu nedenle balın yüzü yenileyici,
mikropları ve toksinleri giderici bir etkisi olduğunun da bilimsel
olarak gösterildiğini dile getirdi. Özellikle ergenlik döneminde
veya sınav, işsizlik, gibi stres altında kalındığında yüzde
sivilceler çıktığını belirten Yrd. Doç. Dr Ferhat Öztürk, "Ortaya
çıkan bu sivilceleri gidermek amacıyla bal maskesi uygulayabiliriz.
Yüzümüzü sabunla veya ılık bir su ile yıkayarak yağını giderdikten
sonra yüzümüze uygulayacağımız günlük 30-45 dakikalık bal maskesi
ile sivilcelerin birkaç gün içerisinde çok hızlı bir şekilde
iyileştiğini görebiliriz. Yine erkeklere yönelik bir tavsiye olarak
da tıraştan sonra eğer yüzünüze bal sürerek 10-15 dakikalık maske
yaparsanız tıraş sonrası tahrişleri ve sivilceleri minimuma
indirebilirsiniz" diye konuştu.
BAL YANIK TEDAVİSİNDE DE KULLANILABİLİR
Balın gerek 5 bin yıllık Sümer tabletlerinde, gerekse Mısır, Hint,
Çin, Yunan, Roma, Türk ve İslam medeniyetlerinde sağlık alanında
kullanımına dair bir çok kaynak bulunduğunu belirterek, balın açık
yara ve yanık tedavisinde de kullanılabileceğini kaydeden
Yrd.Doç.Dr. Öztürk, balın yaranın veya kesiğin üzerine direk
uygulanabileceğini söyledi. Yrd.Doç.Dr. Öztürk, "Bal vücudunuzdaki
bir kesikten, şeker hastalığından, venöz ülserden ya da yatak
basısından oluşan yaralı dokuyu hızlı ve güvenli bir şekilde
iyileştirebiliyor. Öncelikle yara dokusunu çok ciddi bir şekilde
besliyor. Orada yara iyileşmesine ortam sağlayan epitel hücrelerin
hızlı ve dengeli bir şekilde çoğalmasını sağlıyor, kolajen birikimi
ve granülasyonu destekliyor ve aynı zamanda enflamasyonu azaltıyor.
Bunun yanında yara bölgesinde enfeksiyon oluşmasına neden olan
bakterilerin de yaşamasına engel oluyor. Özellikle balın
içerisindeki fenolik asitler, flavonoidler ve diğer organik
maddeler ve minareler sinerjik etki göstererek balda antimikrobiyel
bir sistem oluşturuyor. Dolayısıyla bu sistem balın bulunduğu
ortamda her türlü bakterinin yaşamasını baskılıyor ve enfeksiyonu
engelliyor; ki buna dirençli bakteriler de dahildir. Aynı zamanda
daha önce yarada enfeksiyon oluşmuşsa, bal bu enfeksiyondan oluşan
kötü kokuyu da gideriyor. Ölü dokuyu kaldırıyor ve iz bırakmadan
yaranın iyileşmesini sağlıyor" dedi.
Yrd.Doç.Dr. Öztürk şöyle devam etti:
"Avrupa'nın değişik ülkelerinde ve laboratuvarımızın ortak bir
çalışmasında hayvan derilerinde yanık üzerine yapılan klinik
çalışmalarda yanık yaraları bal kullanılarak tedavi edilmiştir.
Kestane balı kullanılarak tedavi edilen yanık yarasının kendi
haline iyileşmeye bırakılan yaraya nazaran yaklaşık 2 kat daha
hızlı bir şekilde iyileştirildiği gösterilmiştir. Hatta bu
çalışmamız 2015 Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi Bilimsel
Araştırma Topluluğu (TÖBAT) Uluslararası Tıp Öğrencileri
Kongresi'nde ikincilik ödülüne layık görülmüştür. Bütün bu kanıta
dayalı bilimsel çalışmalar ve geçmişten gelen tecrübeler ışığında
güvenilir kaynaktan temin edilen balın yara ve yanık tedavisinde
güvenle kullanılabileceğini söyleyebiliriz."