'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım yaşıyor mu?
Yazar Musa Anter'in 1992'de Diyarbakır'da öldürülmesi ve AK Partili Orhan Miroğlu'nun yaralanmasına ilişkin görülen davaya 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım hakkındaki ifadeler damga vurdu.
Musa Anter cinayeti ve JİTEM ana davası dosyalarının
birleştirilmesi sonrası 16 sanığın yargılandığı davanın
görülmesine, Ankara 6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi.
Duruşmada tutuksuz sanık emekli Albay Savaş Gevrekçi de hazır
bulundu.
SGK'DAN YEŞİL CEVABI
Bir önceki duruşmada tanık olarak çağrılan Genelkurmay İstihbarat
Daire eski Başkanı İsmail Hakkı Pekin, "Ben mesleğim gereği geniş
çevresi olan bir kimseyim. Aldığım bilgiler sonucunda Mahmut
Yıldırım'ın yaşadığı kanaatine vardım; ancak şuan nerede yaşıyor
bilmiyorum. Televizyon programında kendisinin hasta olduğuyla
ilgili söylediğim sözler doğrudur. Kanser hastası olduğu yönünde
bilgiler aldım; ancak tedavisinin nerede sürdüğünü bilmiyorum.
Kendisi değişik kimlik kullanıyor olabilir ve hatta yüzü
değiştirilmiş olabilir" ifadelerini kullanmıştı.
Mahkeme, bunun üzerine, Sosyal Güvenlik Kurumu'na (SGK) yazı
yazılarak, 'Yeşil' kod Adlı Mahmut Yıldırım'ın, SGK nezdinde tedavi
görüp görmediğinin araştırılarak mahkemeye bilgi vermesini
istemişti. SGK'dan gelen cevapta, Yıldırım'a ait bir kayda
rastlanılmadığı bildirildi. Mahkeme ayrıca, MİT raporlarında
'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım'ın halen yaşadığı yönünde
bilgileri olduğu anlamına gelecek ifadeler geçen MİT görevlilerinin
saptanarak dosyaya tanık olarak dinlenilmesi için kimlik ve adres
bilgilerinin istenilmesine hükmetmişti.
MİT'TEN CEVAP GELDİ
MİT'ten gelen cevapta, bahsi geçen personelin H.K., olduğu ve
ifadesinin yazılı olarak gönderildiği belirtildi. Mahkeme Başkanı
tarafından okunan ifadesinde H.K., şunları söyledi:
"1988 tarihli MİT Teftiş Kurulu soruşturma raporundaki 'Yeşil' kod
adlı Mahmut Yıldırım'la ilgili beyanlarım nedeniyle, Ankara 6'ncı
Ağır Ceza Mahkemesince ifademe başvurulmak istenmiştir. Bahsi geçen
rapordaki telefon görüşmeleri 'Yeşil'i son gördüğüm tarih 29 Kasım
1996'dan sonraki hafta içerisinde gerçekleşmiştir. O dönem
Yıldırım, Mehmet Eymür ile görüşmek için Eymür'ü aramaktaydı; ancak
ulaşamadığından santral bu aramaları bana bağladı. Bu tarihte
'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım'la görüşmek durumunda kaldım.
Yıldırım, görüşmelerde bana Mehmet Eymür ile görüşmek istediğini
ancak ulaşamadığını söyledi. Ben de bu durumu Eymür'e ileteceğimi
kendisine ilettim. Yıldırım ile o dönemde sadece bu kapsamda
görüştüm ve bu görüşmelerin tamamını Mehmet Eymür'e sözlü olarak
ilettim. Yıldırım ile o hafta kurduğum irtibat bundan ibarettir.
Devamında ne tür gelişmeler yaşandığından haberdar değilim. Bu
telefon görüşmelerinin yaşandığı haftadan sonra Yıldırım'la bugüne
kadar herhangi bir iletişimim olmamıştır. Dolayısıyla kendisinin
yaşayıp yaşamadığını konusunda bir bilgim bulunmamaktadır."
"FAİLİ MEÇHUL OLAY KALMAZ'
Gelen evrakların okunmasının ardından emekli astsubay Hüseyin Oğuz
tanık olarak dinlendi. Tanık Oğuz, Musa Anter'in öldürülmesi ve
Orhan Miroğlu'nun yaralanması olayını PKK itirafçısı firari
Abdülkadir Aygan'ın, kendisinin de konuk olarak bulunduğu bir
televizyon programında detaylı bir şekilde anlattığını belirtti.
PKK itirafçısı olan ve bir dönem JİTEM'de çalışan Aygan'ın bu olayı
kendisine itiraf ettiğini de iddia eden tanık Oğuz, "O dönem Arif
Doğan JİTEM'in komutanıydı. 'Celil' kod adlı şu anda emekli olan
A.Ö., JİTEM'in ikinci adamıydı. 'Celil' kod adlı A.Ö., Mahmut
Yıldırım ve Hamit Yıldırım'la bu işi yapmışlar. A.Ö.'nün o
dönemdeki bütün pis işlerde parmağı var. Bu adamı mahkemenize
çağırın, bildiklerini anlatsın o döneme ait hiçbir faili meçhul
olay kalmaz" iddiasında bulundu.
ERSEVER'İ DE O ÖLDÜRDÜ
Tanık Oğuz, avukatların sorusu üzerine JİTEM bünyesinde hiç görev
almadığını; ancak o dönemle ilgili birçok yerde bildiklerini
anlattığını ve bir dönem de gizli tanıklık yaptığını söyledi.
JİTEM'in yüzde yüz gayrimeşru bir kurum olduğunu söyleyen Oğuz,
"PKK itirafçıları verdikleri bilgiler değerliyse JİTEM içine dahil
ediliyordu. Bu kişiler dokunulmaz oldukları için pis işlere
karışıyor ve kişisel çıkarları için her türlü gayrimeşru işlere
bulaşıyorlardı. Kaçırdıkları kızlara tecavüz edip öldürüyorlar,
sonra da 'örgüt üyesi' diyerek çatışmada öldürüldü havası
yaratıyorlardı" iddiasında bulundu. Tanık Oğuz, dava kapsamı
dışında bazı bilgiler de verdi. Oğuz, Binbaşı Cem Ersever'in de,
'Celil' kod adlı A.Ö. tarafından öldürüldüğünü ileri sürdü.
Tanığın ifadesinin ardından taraf avukatlarının taleplerini alan
mahkeme, tanık Oğuz'un, ifadelerinde geçen bazı isimlerin tanık
olarak dinlenilmesine, ifadesinde Abdülkadir Aygan'ın telefonla
bağlandığını söylediği televizyon programının kayıtlarının
istenilmesine hükmederek, duruşmayı erteledi.