’’Yargı artık kimsenin arka bahçesi olmasın’’
Genelkurmay eski Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, "12 Ekim'deki HSYK seçimi önemli. Sizlerden istediğimiz öyle oyunuzu kullanın ki yargı artık kimsenin arka bahçesi olmasın" dedi.
Genelkurmay eski Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ,
"12 Ekim'deki HSYK seçimi önemli. Sizlerden istediğimiz
öyle oyunuzu kullanın ki yargı artık kimsenin arka bahçesi
olmasın" dedi.
Ergenekon Davası kapsamında tutuklu yargılanırken, geçen 7 Mart'ta
tahliye edilen Genelkurmay eski Başkanı emekli Orgeneral İlker
Başbuğ, Konyaaltı Belediyesi tarafından bu yıl 5'incisi düzenlenen
Antalya Konyaaltı Kitap Fuarı'nda ‘Suçlamalara Karşı Gerçekler'
kitabının imza törenine katıldı. Orgeneral Başbuğ'un 100 bin
baskısı yapılan 'Suçlamalara Karşı Gerçekler' kitabı büyük ilgi
gördü. Başbuğ'u Konyaaltı Belediye Başkanı Muhittin Böcek de yalnız
bırakmadı. Yüzlerce okurun saatlerde sıra bekleyerek imzalattığı
kitaplar arasında '20. Yüzyıl'ın En Büyük Lideri Mustafa Kemal',
'Terör Örgütlerinin Sonu' kitapları da yer aldı.
Orgeneral Başbuğ, imza töreni öncesi okurlarıyla söyleşide bir
araya geldi.
Alkışlar eşliğinde salona gelen Orgeneral İlker Başbuğ, okurlarının
ilgisi karşısında mutlu olduğunu belirterek, Türkiye'de okuma
oranının yükseldiğini kaydetti. Okumayan kişinin sorgulama
yapamayacağını işaret eden Başbuğ, "Bu çok önemli. Okumayan
sorgulayamaz her şeyden evvel. Mutlaka olaylara sorgulayıcı bir
bakış açısı ile yaklaşmak gerekiyor. Bu günün en temel ihtiyacı bu
da her şeyden önce okumaktan geçiyor" diye konuştu.
100 BİN BASILDI
Mustafa Kemal Atatürk'ün çok okuyan biri olduğuna dikkati çeken
Başbuğ, "21. yüzyılın bütün liderlerine de bakın o büyük
dehanın o kısa ömründe sığdırdığı, okuduğu kitap sayısına bugün
erişebilen yok. Mümkün değil. Yaklaşık 3 bin 400 kitap. Ama roma
şeklinde değil, sorgulayarak okuma. Atatürk'ü Atatürk yapan bence
okuması. Okuyun ama sorgulayarak okuyun. Çok okuyan ve sorgulayan
kişi bugünün en başarılı kişisi olmaya yakındır. Kitap okuma
sayısın artması bizi çok mutlu ediyor. Çocuklarımıza aşılanması
gereken okumaya teşviktir" dedi.
‘Suçlamalar ve Gerçekler' kitabı hakkında da bilgiler aktaran
Orgeneral İlker Başbuğ, "Kitap 6 Ocak 2014 yayına çıktı.
Niye 6 Ocak. Tabi ki seçilmiş bir tarih. 6 ocak biliyorsunuz 2012
günü tutuklandık. Dolayısıyla 6 Ocak 2014 bizim tutuklanma
sürecinin ikinci yılıydı. Ogün bu kitabın çıkmasını arzu ettik. İlk
başta kitap yayına çıktığı zamana ne ben nede Sadık Bey, bu kitabın
ilgi göreceğini beklemiyorduk. Bu kadar bir ilgi beklemiyorduk.
Kitap bugün itibariyle 100 binin üzerinde baskı yaptı. Bu bir roman
değil, bir hikaye değil bu ne bu gerçekler. Neyin gerçeği,
Türkiye'nin son yıllarda yaşamış olduğu bazı olayların gerçek
dille, sade bir dile anlatımı. Böyle bir kitabın 100 binlere
erişmesi pek beklenen bir şey değildi. Ama kısa zamanda erişti.
Bugün neredeyse kitap basılalı 9 ayı bitiriyoruz. Ama ilgi devam
ediyor" diye konuştu.
KİTABIN İLGİ GÖRMESİNİN NEDENİ
Orgeneral Başbuğ, kitabına gösterilen ilgiyi ise şöyle anlattı:
" Bunun sorgulanması lazım. Ben sorguladığım zaman birinci
tespitim şu; biri Türk halkımız, insanımız, özellikle Türk Silahlı
Kuvvetleri'ne karşı yürütülen komplo harekatının arkasındaki
gerçekleri öğrenmek istiyor. Kitabın da herhalde biraz gerçeklerin
kamuoyuna yansımasında rol oynadığı kanaatindeyim. Türk milletinin
büyük çoğunluğu ordusunu seviyor. Bunun aksi yok. Kim ne yaparsa
yapsın, ne olursa olsun ordu ile milletin arsındaki bu bağı kimse
çözemez kimse alçaltamaz, aşağılara çekemez. Bu kitaba gösterilen
ilginin bir diğer nedeni de milletimizin kendi ordusuna duyduğu
sevginin bir tezahürü. Bu anlamda fevkalade mutluyum. Cezaevindeki
bir çok komutan kitap yazdı. İleride bu kitaplar tarihe objektif
bir bakış açısıyla yaklaşılmasına kaynak teşkil edecek. Önemli bir
belge niteliğinde olacak."
"TERÖRİST OLDUK"
TSK personeline düşman hukukunun uygulandığını ileri süren
Orgeneral Başbuğ, "Kendi ülkesinde sizlerin adına Türk
milleti adına yargılama yaptığını iddia eden mahkemeler tarafından
bizlere düşman hukuku uygulandı. İnanın bir gün kendi ülkemizde
bize karşı düşman hukukuna benzer bir uygulamanın yaşatılabileceği
aklımızın ucundan bile geçmezdi. Ama yaşanılan bir noktada düşman
hukukudur. Bu nedir. Düşman diyemediler, o zaman ne dediler
terörist. Bu hukuku uygulayanlar için rahmetli çok değerli Türkiye
Cumhuriyeti'nin bize armağan ettiği bir tanesi Türkan Saylan'dı,
terörist oldu. 53 yıl Türk ordusunun üniformasını şerefiyle taşıyan
ve onuruyla üniformasını terk eden 26'ıncı Genel Kurmay Başkanı' da
terörist oldu. Olay bu. Öyle mahkemelerdi ki savunmalar kısıtlandı.
Buna rağmen savunmalar yapıldı. Bir işe yaradı mı hayır. Bunu
dikkate bile almadı mahkemeler. Bir noktada teröristler tespit
edildi, bunlar bir noktada cezalandırılacaktı. Savunmalarının önemi
yoktu. Ben bu nedenle savunma yapmayı bir Genel Kurmay Başkanı
olarak kendime yediremedim. O mahkeme karşısında benim savunma
yapmam söz konusu olamazdı. Neyin savunmasını yapacaktım. Gizli
tanıklar uyduruldu, dijital veriler ortaya atıldı neticede usulen
kendilerine göre mahkemeler yapıldı. Amaç neydi TSK'dan belirli
kadroların tavsiye edilmesiydi. Gelecek personeller tavsiye edildi.
Bu maalesef iyi olmamıştır. Tabii bu süreçte insanları haksız yere
cezaevlerinde tutuldu. Aileleri bütün eziyetleri gördü. İnsanlar
hayatını kaybetti. Suçlamaları gururu ve onuruna yediremeyenler
yaşamlarına son verdi" şeklinde konuştu.
"CASUSLUK DAVASI SONUCA BAĞLANSIN"
Yaşanlara rağmen hiçbir zaman kin, nefret ve intikam içinde
olmadıklarını dile getiren Orgeneral Başbuğ, " Bunların
hayatlarını kim geriye getirecek. Bedelini kim ödeyecek.
Yapılanların hesabının sorulması takip etmeyeceğimiz anlamına
gelmez. Bu konuların takipçisi olacağız. Geçtiğimiz aylarda Anayasa
Mahkemesi'nin Balyoz ve Ergenekon davasıyla ilgili kararları oldu.
Anayasa Mahkemesi vermiş olduğu kararlarda, bu kararları verenleri
mahkum etti, bir açıdan. Şimdi Anayasa Mahkemesi'nin önünde
bekleyen bir dosya daha var İstanbul casusluk davası dosyası. Ümit
diyorum ki Anayasa Mahkemesi bu davayla ilgili müracaatı da en kısa
zamanda sonuca bağlar" ifadelerine yer verdi.
HSYK SEÇİMİ
HSYK seçimleriyle ilgili olarak Orgeneral Başbuğ şöyle konuştu:
"Şimdi olarak hukuk açısından bakılırsa, burada bu
durumlara kanun ve yasaların çizdiği çerçevede müdahale edebilecek
Anayasal bir organ var mıydı? Var. Kimdi. Hakimler Savcılar Yüksek
Savcılar Kurulu. HSYK bu yargı süreçlerinde usul hataları
yaşanmışsa ve bunlar tespit edilmişse HSYK'nın yetkileri var.
Bugünkü HSYK bu konulara ilişkin olarak üzerine düşenlerini yerine
getirdi mi? Hayır getirmedi. Seyretti. Destek verdi adeta. Çok kısa
sürede 12 Ekim günü 2014 HSYK'nın seçimi olacak. Bu kurulda görev
yapan 22 hakim, savcı tekrar seçilecek. Bu seçim çok önemli. Bugün
kamuoyu araştırmaları yapılıyor. Yargı ile ilgili ne
düşünüyorsunuz? Halkın yüzde 20'si güven duyanların oranıdır. Yüzde
20'lere düşmüştür bu acı değil, vahimdir. Bu durum düzeltilmelidir.
Bunun ilk basamağı da HSYK'nın seçiminden geçiyor. Şimdi önemli
olan şu bu seçimde 14 bin hakimimiz ve savcımızı oy kullanacak. Ben
bütün gönlümle inanıyorum, bu hakim ve savcımızın büyük bölümü
yürekleri temiz ve adalet duygusuna sahipler. Bu açıdan beki onlara
vatandaş olarak seslenmek istiyorum. Bu seçim önemli. Sizlerden
istediğimiz öyle oyunuzu kullanın ki yargı artık kimsenin arka
bahçesi olmasın. Özelikle HSYK'na seçeceğiniz insanları seçerken
sadece ve sadece liyakatlarına bakın, sadece bunlar en iyi
görevlerini yapacak bilgiyle donatılmış mı, akıl ve vicdan sahipler
mi, ve yasaları dikkate alacak karar verecek ve adım atacak
insanlar mı? Ama çok önemli. Ümit ediyoruz. Bekliyoruz. 14 bin
hakim ve savcımızın yargıyı gerçekten bu düştüğü noktadan
kurtaracak şekilde akılları ve vicdanlarıyla oy sandıklarına
gideceklerine inanmak istiyorum. Aksi takdirde zor günler bizi
bekler" dedi.
"YENİ YARGILANMA İSTİYORUZ"
Ortada bulunmayan bir internet sitesi üzerinden müebbet hapse
mahkum edildiklerini hatırlatan Orgeneral Başbuğ, "Yazıldı
çizildi ama neler oldu neler. Artık gerçekler ortaya çıkıyor.
Ortada büyük bir komplo var. İlk gün söyledim daha sonrada
söyledim. 5 Nolu harddiskin ki tarafından konulduğu bulunursa bu
olaylar çözülür. Bence burada tarihi sorumluluk, bu komploların
ortaya çıkarılmasının tarihi sorumluğu TBMM'ye aittir. Komplo var.
O zaman kim yaptı, kimler yaptı. Bunun ortaya çıkarılması lazım.
Bunun en doğru yolu TBMM'de bir araştırma komisyonu kurulmalı ve bu
konunun üzerine gidilmelidir. Ama bunu bekliyoruz. Balyoz
Davası'nda Anayasa Mahkemesi çerçevesinde yeniden yargılanmalar
başlayacak. Yeniden yargılanma istiyor muyuz. İstiyoruz. Aklanmak
istiyoruz. Bir aklanma lazım. Neden yeniden yargılanacağız. Hem
ortada komplolar var diyeceksiniz. Bu kime yapıldı bize yapıldı.
Bizde bu kumpas ve komploların mağduruyuz. O zaman bizde o darbenin
mağduruyuz. Biz yargılanacağız da bize karşı bu kumpas ve
komploları yapanlar yargılanmayacak mı? Esas onlar yargılanacak
Türkiye'de adalet varsa mahkemeler kısa sürede kararını vermelidir.
Bugüne kadar yapılan mücadelenin temel amacıda yeniden yargılan a
yolunun açılmasıdır. Bu komplo ve kumpası kuranların yargılanmasını
istiyoruz. Adalet işlesin. Yeniden yargılanmanın yanında, yeni
yargılanmada istiyoruz" ifadelerini kullandı.
Başbuğ gittiği yerlerde kendisine sevgi gösteren 4 kişiden 3'ünün
bayan olduğunu belirterek, "Bayanlarında yarısından fazlası
genç olduğu için gelecek adına umutluyum" dedi.
Söyleşinin ardından Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Başbuğ'a çiçek
takdim etti.
(İHA)