"Ümidimiz derbinin bir şölen havasında geçmesi"
Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, "Dün akşam yaşanan MHP Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan'ın yürütülen çözüm süreci ile ilgili olarak AK Partili milletvekillerine yönelik sarf ettiği ağır sözlere dair değerlendirmede bulunacak olursak o sözler ne meclis çatısının altına ne de bir milletvekiline yakışacak cümleler değil. Bu bir eleştiri değil, hakaret" dedi.
Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, "Dün akşam
yaşanan MHP Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan'ın yürütülen çözüm
süreci ile ilgili olarak AK Partili milletvekillerine yönelik sarf
ettiği ağır sözlere dair değerlendirmede bulunacak olursak o sözler
ne meclis çatısının altına ne de bir milletvekiline yakışacak
cümleler değil. Bu bir eleştiri değil, hakaret" dedi.
Habertürk televizyonuna konuk olan Gençlik ve Spor Bakanı Kılıç,
gençlik, spor ve siyaset gündemine ilişkin önemli açıklamalarda
bulundu. Sözlerine Konya'da meydana gelen uçak kazasıyla başlayan
Kılıç, "Öncelikle, sabah Konya'da meydana gelen kazada
şehit olan iki pilotumuza Allahtan rahmet diliyorum. Ümit ediyorum
ki en kısa zamanda kazanın sebepleri bulunur ve bir daha böyle
kazalarla karşı karşıya kalmayız. Tabii ki eğitim uçuşları
içerisinde bazen bu tip kazalar olabiliyor ama ümit ediyoruz ki bir
daha şehit haberi almayız. Rabbim rahmet eylesin. Ailelerine baş
sağlığı diliyorum. Milletimizin de başı sağ olsun"
dedi.
"ÜMİDİMİZ DERBİNİN BİR ŞÖLEN HAVASINDA
GEÇMESİ"
Bu hafta oynanacak Fenerbahçe-Galatasaray derbisini yorumlayan
Kılıç, "Hafta sonu önemli bir derbi maçı var. Hem Türk
futbolu açısından hem de genel manada spor anlamında önemli bir gün
ve müsabaka yaşanacak. Ümidimiz, arzumuz şölen havası olması
yönünde. İnanıyorum ki bütün Türkiye'deki spor ve futbol severlerin
ümidi de derbinin şölen havası içinde olması noktasında. Maçın
sonucuyla ilgili sorduğunuz takdirde her iki taraf için de
olabilecek üç ihtimalli bir maç; galibiyet, mağlubiyet ve
beraberlik. Benim gönümde yatan şu: Dünyadaki derbiler içerisinde
de çok özel bir derbi ve dolayısıyla dünya futbolu anlamında takip
edilen bir derbi. Yurtdışındaki birçok taraftarın yabancı
arkadaşlarıyla takip edip değerlendireceği, bunların yanı sıra
dünya spor basınının ve Türk sporunun geleceği anlamında
değerlendirmelerde bulunan kişilerin takip edeceği bir derbi
olacak" ifadelerini kullandı.
"YÖNETİCİLERE, FUTBOLCULARA, TARAFTARLARA HERKESE
SORUMLULUK DÜŞÜYOR"
Derbide sporda şiddeti gidermek adına örnek görüntüler verilip
verilmeyeceğini değerlendiren Kılıç, "Benim maç sonucundan
istediğim, arzuladığım işte budur. Yapılacak olan müsabakanın,
yaşanacak olan futbol şöleninin bütün dünyaya, 'İşte bir derbi maçı
böyle olmalı, işte bir derbi böyle zevkli bir şekilde yaşanmalı'
dedirtmeli. Burada futbolcu kardeşlerimize, yöneticilere, aynı
zamanda müsabakayı izlemeye giden taraftarlara düşen büyük
sorumluluklar var. Stadın içerisinde kullanılacak olan
tezahüratlarda küfüre yer olmadığını hep söylüyoruz ve buna da
herkes katılıyor. Son zamanlarda bu yönde ciddi anlamda da bir
çağrı var. Ben genel anlamda küfürle ilgili olarak bunun hiçbir
şekilde yaşanmamasını istiyorum" dedi.
"BU SEZON SAHAYA MADDE ATMA KONUSUNDA CİDDİ AZALMA SÖZ
KONUSU"
Sunucunun "Passolig sporda şiddetin azalmasında, daha derli
toplu sloganların atılmasında, tribüne gelen izleyici anlamında bir
nitelik kazandırdı mı?" sorusunu cevaplandıran Kılıç,
"Burada şunu görmemiz gerekiyor, elektronik bilet, kanuni
anlamda bir zorunluluk. Meclisteki siyasi partilerin ortak
desteğiyle geçen bir yasa. Bunla beraber futbol federasyonunun bu
yasanın uygulanmasıyla ilgili olarak üstüne düşen bazı
sorumlulukları var. Bunları yerine getirmek üzere, 2013 yılı içinde
yapılan ihaleyle, şu andaki elektronik bilet uygulamasıyla bunun
hayata geçirilebilmesi noktasında çalışma yapıldı. Elektronik bilet
olarak baktığınız zaman şunu kesinlikle görmemiz gerekiyor; bazı
futbol müsabakalarında sahaya atılan yabancı maddeler oluyordu. Bu
sezon çok ciddi anlamda bir azalma söz konusu. Hep bardağın boş
tarafı konuşuluyor ama bir de bardağın dolu tarafına bakmamız
gerekiyor. Öyle bazı maçlar oldu ki; spor camiasında yer alan
yöneticisinden taraftarına, futbolcusuna kadar hiçbirimizin tasvip
etmediği tribünlerden sahaya o tip pozisyonlar yaşanıyordu. Bu tip
olaylarda ilk etkilenen zaten futbolcu, basın mensupları, top
toplayıcı kardeşlerimiz, emniyet güçlerimiz ve oradaki sağlık
görevlileri oluyor. Çünkü sahanın içerisine gelecek olan bu yabancı
maddenin doğrudan gideceği yerler bunlar. Bunların yaşanmaması için
alınan önlemlerin bence desteklenmesi gerekir"
açıklamasında bulundu.
"MAÇA GİTMEK İSTEYENİN ÖNÜNDE BİR ENGEL YOK"
Hafta sonu oynanan Beşiktaş-Liverpool maçını hatırlatan Kılıç,
"Normal maçların ortalama seyirci sayısı 10 bin civarında
Liverpool maçında ise 67 bin kişi. Futbol sektöründe emek veren
insanlar için önemli bir katkı. Dolayısıyla nicelik sorusuna
gelirsek, buradaki niceliği arttırmak için passolig'te biraz daha
yeni bir gelişme veya yeni bir uygulamaya gitmek söz konusu mu?
Şunu iyi görmemiz gerekiyor maça gitmek isteyenlerin önünde bir
engel yok. Bunu dile getirirsek konuya yanlış açıdan bakmış
oluruz" dedi.
"36 BİN SEYİRCİ OLUNCA OLİMPİYAT STADI BOŞ GİBİ
GÖRÜNÜYOR"
Taraftarların maça gitme oranlarında yaşanan azalmaya ilişkin
değerlendirme yapan Kılıç, "Kulüp üzerinden gitmek
istemiyorum ama. Şu anda Beşiktaş'ın İstanbul'da maçlarını oynadığı
Olimpiyat Stadı şehrin farklı noktasında, biraz uzak olan bir yer.
Seyirci kapasitesi açısından da çok büyük bir kapasiteye sahip.
Daha önceki bir maçta 35-36 bin seyircinin yine Atatürk Olimpiyat
Stadı'nda olduğunda stat sanki yarısı boşmuş gibi gözüküyor. Ama
kapasitesi açısından baktığımız zaman zaten o stadın kapasitesi o
noktada. Ama aynı seyirci sayısını eski İnönü Stadı'na koyduğunuzda
zaten dolmuş oluyor. Şunu söylemek istiyorum, bardağın boş
tarafından bakmak dediğim bu. Tabii ki bir alışma süreci var. Bu
yasa çıktığında ne zaman devreye gireceği belliydi. Ertelenmeler
oldu ama 2013 sezonu o yılın başında kulüpler bunu 2014 yılının
Nisan ayında devreye gireceğini biliyordu. Buna göre hazırlıklar
yapıldı. Bir yaz dönemi geçirildi. Burada elektronik biletin
uygulamasıyla ilgili ihaleyi kazanan şirketin de eksikleri olabilir
ki bazı eksikleri var, onlar düzeltildi. Şunu da görmemiz
gerekiyor, hiç birimiz statlar içerisindeki şiddeti tasvip
etmiyoruz" ifadelerini kullandı.
"YURT DIŞINDAN ÖRNEK VERİYORUZ AMA ORADA VERİLEN CEZALARI
NİYE KONUŞMUYORUZ"
FIBA Kadınlar Avrupa Ligi Çeyrek Final Fenerbahçe-Galatasaray
Odeabank karşılaşmanın devre arasında çıkan olaylara işaret eden
Kılıç, "En son basketboldaki yaşanan olaylar. Statlarda
değil sadece basketbol müsabakalarındaki salonda yaşanan bu
olayları tasvip etmemiz mümkün mü? Orada bir de kadınlar basketbol
liginden söz ediyoruz. Tezahüratın içerisinde kullanılan o nahoş
sözleri, küfürleri affedersiniz dile getirmek zorunda kalıyoruz,
hatırladığımızda bu bize yakışıyor mu? Bu bizim kabul
edebileceğimiz bir şey mi? Yurt dışından örnek veriyoruz. Ben yurt
dışından örnek verme konusunu çok sevmiyorum. Niye yurt dışından
örnek alalım kendi içimizden bakalım. Ama yurt dışından örneği
veriyorsak şunu niye görmüyoruz; yurt dışı diyoruz, Avrupa diyoruz,
farklı ülkelerdeki müsabakalar diyoruz. Peki orada şiddet olayı,
sportmenliğe aykırı davranışlar olduğu zaman verilen cezaları niye
konuşmuyoruz hiç. Veya bu tip davranışlarda bulunanların
karşılaştıkları hukuki süreçleri niye hiç konuşmuyoruz. Onları hiç
dile getirmiyoruz. Bir çok ülkede biliyoruz ki ceza almış kişiler
maçlara gidemiyor. Karakollara pasaportlarını teslim ediyorlar yurt
dışı maç olduğunda, gidip imza atıyorlar. Zaman zaman gözaltına
alınanlar var bu konuyla ilgili" dedi.
"STAT ZEMİNLERİ KONUSUNDA ÇALIŞMA YAPAN EKİP
VAR"
Çim sahalardaki bozuk zeminin iyileştirilmesi konusunda bir çalışma
yapılıp yapılmayacağına ilişkin açıklama yapan Kılıç,
"Biraz evvel elektronik bilet uygulamasını konuştuk.
Uygulaması Türkiye Futbol Federasyonu'nun sorumluluğunda alanı olan
bir nokta. Tabii ki biz kanuni açıdan denetlenmesiyle ilgili ön
çalışmalarımızı yapıyoruz. Statlarımızın zeminleriyle ilgili konuya
gelince, yine bizim sorumluluk alanımızda olan bölümleri var, bizim
sorumluluk alanımızda olmayan tarafları var. Ama ben olaya şu
anlamda yaklaşıyorum. Sorumluluk alanı aslında hepimizin. Benim de
burada sorumluluğum var ve görevim gereği bunu yapmam gerekiyor.
Futbol Federasyonumuzla da Spor Genel Müdürlüğümüzle de görüştüm.
Şu anda bir ekip bu statların zeminlerinin neden bu şekilde kolay
yıprandığını veya hava koşullarına bağlı olarak farklı noktaya
neden geldiği gibi bir çalışma yapıyorlar"
değerlendirmesinde bulundu.
"SORUNLU STAT ZEMİNLERİ KISA SÜRE İÇERİSİNDE KALICI OLARAK
ÇÖZÜLECEK"
Bakan Kılıç, sözlerine şöyle devam etti:
"Bazı yerlerde tabi yoğunluktan dolayı kaynaklanan da
sıkıntılarla karşı karşıya kalıyoruz. Bazı statların inşaasıyla
alakalı olan noktadaki zaman süreci. Örneğin Beşiktaş'ın bu noktada
yaşadığı bir sıkıntı var. Gerçi Ankara'da bazı maçlarını oynadı,
Konya'da oynadı. Konya'da açılan yeni stat da bu noktada kullanıldı
biliyorsunuz. Gayet de güzel bir stat oldu, zemini açısından da bir
sıkıntı yok. Ama biz Olimpiyat Stadı'nın zeminini elden geçirdik,
bir düzenleme yaptık orada. Daha iyi yere nasıl gidilebilir bunun
da çalışması içerisindeyiz. Bazı statlarda örneğin güneş ışığıyla
alakalı yaşanan sıkıntılar vardı. Bununla ilgili olarak özel
yöntemler devreye sokuldu. Örnek vermek gerekirse Mersin Stadı ile
ilgili olan bir şey, şu anda çok daha farklı bir noktaya gelmiş
durumda. Genel anlamda baktığımızda bütün bu zeminlerle ilgili bir
çalışma yapıp bunların neden bu noktaya bu kadar hızlı
geldiklerinin hızlı, verimli ve efektif bir şekilde araştırmasını
yapıp ne yapmalıyız? Futbol Federasyonumuzla da bunu konuşacağız.
Bizim görev alanımızda olan statlarla alakalı kendimiz de bu
noktada çalışıyoruz. Kısa süre içerisinde bunun artık kalıcı bir
şekilde çözülmesi gerektiği konusunu ben de paylaşıyorum. Ancak
şunu da göz ardı etmemek gerekiyor, gerçekten bazı yerlerde de hava
koşullarının engellenemez bir takım etkileri de
oluyor."
"200 BİNİN ÜZERİNDE KARDEŞİMİZE MALZEME DESTEĞİ
VERDİK"
Amatör sporlarla ilgili bir teşvik olup olmadığına ilişkin konuşan
Kılıç, "Biz amatör sporlarla alakalı önemli çalışmalar
yapıyoruz. Sadece futbolda değil sporun her dalında amatör ruh çok
önemli. 2014 yılı içerisinde 200 binin üzerinde sporcu kardeşimize
malzeme anlamında destek verdik. Bu desteğin daha fazlasını
yapabilir miyiz noktasında kaynak açısından farklı açılımlar
sağlayabilmek adına araştırmalar yapıyoruz. Kulüplerimizin üzerinde
amatörlerle ilgili yükün hafifletilmesi konusunda çalışmalarımız
var. Çünkü gerçekten amatör kulüplerde yetişecek olan kardeşlerimiz
daha sonra profesyonel anlamda yaptıkları çalışmalarla ülkemizi
temsil edecek. O ruh da buradan geliyor, dolayısıyla kulüplerin bu
noktada daha fazla desteklenmesi için bir çalışmamız var"
dedi.
"AMATÖR BRANŞLARA DESTEK ÇALIŞMAMIZ VAR"
Kılıç, konuya ilişkin, "Spora baktığınız zaman şimdi futbol
ile alakalı dünyadaki yıllık cirosunun 4.5 milyar dolar civarında
olduğu bir sektörden bahsediyoruz. Şunu açık olarak dile getirmek
isterim ki, kulüplerimizin amatör branşlarla ilgili olarak
çalışmalarını daha fazla desteklemek için çok ciddi bir
çalışmalarımız var. Bu çalışmalarımız, inanıyorum ki
tamamlandığında daha farklı bir noktaya gelebileceğiz"
açıklamasında bulundu.
Türkiye'nin oturmuş dünya standartlarından oluşan bir spor
politikası olup olmayacağına yönelik açıklama yapan Kılıç,
"Bu çok erken yaşta başlaması gereken bir eğitimle yürümek
zorunda olduğumuz bir yol. Bununla alakalı olarak Milli Eğitim
Bakanlığımız ile bir çalışmamız var. Burada onlarla bir araya
gelmemiz gerekiyor. Çünkü sporla birlikte eğitimi de devam eden
kardeşlerimiz bulunuyor. Yani erken yaşta bu işe gönül vererek
başlayacak kardeşlerimizin, sporcu olarak devam edenlerin
çalışmaları da aynı zamanda eğitim hayatlarının da hiç bir şekilde
aksamaması gerekiyor" ifadelerini kullandı.
"TESİSLEŞME ANLAMINDA ÇOK FARKLI BİR
NOKTADAYIZ"
Tesisleşme anlamında geçmişe bakıldığında çok büyük eksikler
olduğunu anlatan Kılıç, "AK Parti iktidarları öncesi
çalışmalar ile bugün gelinen noktadaki spor tesisleşmesine bakarsak
çok farklı bir noktada olduğumuzu görebiliriz. Bakanlık olarak tek
bir bakanlık olarak kurulmasından sonra dahi çok farklı bir ivme
ile yolumuza devam ediyoruz. 900'ün üzerinde spor tesisi inşaa
edildi. 2011 'den beri sadece geçen sene içerisinde 140'ın üzerinde
spor tesisinin inşaatı bitti ve faaliyete girdi. Bunların
içerisinde futbol sahaları, basket sahaları, yüzme havuzları var.
Tesisler arasında yapımı devam eden, artık bitme noktasına gelenler
var. Bunların hepsi bir alt yapı" şeklinde konuştu.
"GENÇLİK ÇALIŞMALARINI SPORLA BİRLİKTE
YÜRÜTÜYORUZ"
Gençlik çalışmalarına yönelik konuşan Kılıç, şunları söyled:
"İlgi gerçekten yükselmiş durumda, çünkü bakın birincisi
lisanslı sporcu sayısında çok ciddi bir artış var, 5.5 milyonu
aşmış durumdayız. Şimdi bazı seyircilerimiz diyebilirler ki
lisanslı sporcu sayısı artıyor ama aktif sporcu sayısındaki durum
nedir? Aktif sporcu sayımız da artıyor. Sporla ilk defa tanışmış
kardeşlerimizin sayıları çok fazla artmaya başladı. Bir milyonu
aşmış durumdayız burada ve her fırsatta sportif çalışmalarla
gençlik çalışmalarını bir arda götürüyoruz. Tabi gençlik anlamında
ki çalışmaların da bizde olması tabi Gençlik ve Spor Bakanlığı
olmamızın bize getirdiği avantaj bu, gençlik çalışmalarını spor ile
beraber yürütüyoruz. Bakın şunu iyi görmemiz gerekiyor, yapacağımız
çalışmaların geleceğe yönelik olarak adımlarını iyi atmamız lazım
tesisleşme anlamında dile getirdiğim konuyu şu nedenle dile
getiriyorum tesis yapmak alt yapıyı oluşturmak çok önemli, ama
tesisin içini doldurmakta ondan daha önemli bunun da farkındayız
bundan dolayı zaten çalışmalarımızı bu yönde
yapıyoruz."
"UYUŞTURUCUYLA MÜCADELE KONUSUNDA 112 PROJEMİZ
VAR"
Son günlerde yaygınlığını artıran uyuşturucu madde kullanımıyla
mücadele konusunda yapılan çalışmalarla ilgili bilgi veren Kılıç,
"Bunu dile getirmemiz gerekiyor özellikle 2014 yılı
projeleri arasında yaptığımız destek kapsamında 122 tane projeye
bunların hepsi uyuşturucu ile mücadele ve uyuşturucu dışındaki
bağımlılıklarla ilgili 122 tane proje var. Bunlara 10,5 milyon lira
destek sağladık. Bu çok ciddi bir rakam. Bunu neden yaptık? Bu genç
kardeşlerimizin, bu noktadaki mücadelelerini desteklemek. Ama
mücadele desteklemek kafi değil, daha öncesinden bilinçlendirmek
gerekiyor. Çünkü bir kere kullandığınızda artık ömür boyu sizin
üzerinizde izini bırakacak uyuşturucu maddeler var. Sadece
uyuşturucu maddeler anlamında da bakmamak gerekiyor bağımlılığın
çok farklı noktaları var. Alkol bağımlılığı var sigara bağımlılığı
var internet bağımlılığı var. Yani bu anlamda da değerlendirmemiz
gereken çok farklı bağımlılıklar var. Bunlarla ilgili
çalışmalarımızı gençlik kamplarımız ve Yeşilay beraber yürütüyor.
Sporcularımıza, antrenörlerimize, gençlik liderlerimize bu anlamda
gençleri nasıl destekleyebileceklerine yönelik verdiğimiz formasyon
ve destek eğitimleri var. Ve tabi ki yaptığımız yeni bir çalışmada
da Yeşilay birlikte özel bir proje geliştirerek kamplarımızda
bağımlılığın pençesine düşmüş ve kendini kurtarmış olan genç
kardeşlerimizin desteklenmesine yönelik çalışmalar
yapıyoruz."
BAŞKANLIK SİSTEMİ TARTIŞMALARI
Bakan Kılıç, başkanlık sistemi tartışmalarına yönelik ise,
"Şimdi bakın buradaki yapılan tartışmaları, tartışmadan
kastım şu; siyasi anlamdaki muhalefetin burada dile getirdiği
konuları değerlendirdiğimizde, ben açıkçası muhalefetin başkanlık
anlamında sadece "başkanlık" kelimesine muhalefet
ettiğini görüyorum. Konumunda kişiyle ilişkilendirildiğini ve kişi
bazında ele alındığını, Sayın Cumhurbaşkanımızla ilgili olarak
yapıldığını görüyorum. Başbakanımız hatırlayın bundan çok kısa bir
süre önce katıldığı televizyon programında da dile getirdi bunu.
Yeni anayasa çalışmalarının ve bu yeni ruhun içerisindeki anlam
olarak bakmak gerekir buna. Ben de o düşüncedeyim. Yani burada
salt, sadece Sayın Recep Tayyip Erdoğan, şu an ki cumhurbaşkanımız
olduğundan dolayı buna muhalefet etmenin açıkçası çok temelli bir
şey olduğunu düşünmüyorum. Bunun nasıl olabileceği, ne olacağı
konusundaki açıklamaları da muhalefetteki temsilciler çok farklı
noktalara çekiyorlar. Bakın Cumhurbaşkanımız başkanlık sistemiyle
ilgili olarak yaptığı konuşmalarda ve yaptığı açıklamalarda her
zaman şunu dile getirmiştir; 'daha hızlı anlamda çalışmak' ama
hiçbir zaman tek yerde bütün yetkilerin toplanması dememiştir. Bunu
da çok iyi anlamamız lazım, iyi görmemiz lazım. Ama birbirini
kontrol edecek olan güçler ayrılığı prensibine dayalı sisteminde
hızlı çalışması düzgün çalışması ve verimli çalışması anlamında
dile getirmiştir. Yani parlamento olmayacağı, böyle bir şey
söylenmemiştir. Yargının olmayacağı, böyle bir şey söylenmemiştir.
Hiçbir zaman da olmamıştır. Zaten baktığınız zaman başkanlık
sisteminin içerisinde neyin olup neyin olmayacağı müzakereyle
ortaya çıkacak olan bir şey" açıklamasında bulundu.
"BAŞKANLIK SİSTEMİNİ TARTIŞMAKTA HİÇ BİR BEİS
YOK"
Kılıç, başkanlık sistemine yönelik şöyle devam etti:
"Bunların hepsi oturulup konuşulacak, değerlendirilecek
şeyler. Ama şunu görüyorum, Türkiye artık o kadar hızlı gelişiyor,
o kadar hızlı bir ivme içerisinde geleceğe doğru yol alıyor ki,
bizim 2002'de konuştuğumuz konular ile bugün konuştuğumuz konular
arasında çok ciddi farklar var. Ben o zaman siyasi anlamda dile
getirilen bazı konulara baktığımız zaman bugün konuştuğumuz konular
çok farklı noktada. Tek bir başlık, basit bir örnek verelim. Avrupa
Birliği süreci. Avrupa Birliği üyelik süreciyle alakalı olarak
2002'de konuştuklarımız, hadi biraz daha geriye gidelim
2001-2000'de konuştuklarımızı hatırlayalım. Bizim şu anda Avrupa
Birliği ile ilgili konuştuklarımıza bakalım. Çok farklı
noktalardayız. Yani bunları da hatırlamamız gerekiyor. Çünkü şu
anda biz Avrupa Birliği ile tam üyelik müzakerelerini yapan bir
ülkeyiz. Biraz evvel bahsettiğim tarihlerde biz Avrupa Birliği ile
müzakereye bile başlayamamıştık, üyelik statüsüne gelebilecek
düzeyde dahi değildik. Müzakere tarihi almak için yıllarca uğraşan
bir ülke konumundaydık. Biz şu anda ne diyoruz? Biz Avrupa Birliği
ile müzakere süreci içerisindeki yaptığımız çalışmalarla ki biz bu
çalışmaları kendi ülkemiz için yapıyoruz, milletimiz için yapıyoruz
ve bundan dolayı bu çalışmaların içerisinde yer alıyoruz.
Tabi ki herkesin farklı noktalarda bir takım fikirleri gündeme
getirmesi doğaldır. Bakın Cumhurbaşkanımızın yıllardır söylediği
bir şey var 2biz bu başkanlık sistemini tartışalım.' ilk söyleyen
kişi de sayın Cumhurbaşkanımız değildir. Bundan önce de bunlar dile
getirildi. Ama onu dile getiren kişilerle alakalı olarak çok farklı
şeyler söylenmedi. 'Tartışalım, tartışmayalım.' Bunlar dile
getirildi. Şimdi sayın Cumhurbaşkanımız ne diyor? 'Başkanlık
sistemini tartışalım.' Bunu bugün söylemiyor ki. Çok daha önceki
zamanlarda da bunu dile getirdi. E dolayısıyla bunu tartışmak ta
farklı fikirlerin ortaya konmasında hiç bir beis yoktur. Herkesin
farklı bir bakış açısı olabilir."
"ÇÖZÜM SÜRECİNDE GEÇMİŞE GÖRE FARKLI BİR NOKTAYA
GELİNDİ"
PKK'ya silah bırakma çağrısı ve çözüm sürecinde gelinen noktayı
değerlendiren Kılıç, "Bu konuda ilk olarak şu soruya bakmak
lazım ki; 'Biz siyaseti neden yapıyoruz?' Yanıtı çok açık;
ülkemizin geleceği için, geçmiş yıllarda ve günümüzde yaşanan bazı
sıkıntıların gelecekte yaşanmaması için. Bunun için de yapılacak
çalışmalar içinde atılması gereken adımlar var. Çözüm sürecinin
gündeme geldiği ilk zamanlardaki konuşmaları hatırlamak gerekiyor.
Sayın Cumhurbaşkanımız, Başbakanlığı döneminde Diyarbakır'daki
yapmış olduğu konuşmasında bazı konuları dile getirdiğinde aynı
eleştiriler o zaman da yapılmıştı. Fakat çalışmalarda bugün çok
daha farklı bir noktaya geldik. Sayın Başbakanımız göreve
geldiğinde, Meclis'ten aldığı güvenoyunun sonucunda hükümeti
kurmasının ardından çözüm sürecinde yolun yarısının geçildiğini ve
artık geri dönüşü olmayacağını belirtmişti. Ayrıca kamu düzeninde
asla taviz verilmeyeceğini de ifade etmişti. Biz ülkemiz ve
geleceğimiz için kardeşliği, beraberliği, anne ve babaların
ağlamamasını neden istiyoruz bu çok önemli. Bunu iyi görüp, analiz
etmemiz gerekiyor. Siyaset kurumu, sorunların çözülme kavuşmasını
amaçlar. Sadece yol, su, elektrik çalışmaları yapmak değil, ayrıca
sosyal ve toplumsal anlamda var olan sorunları aşmak için adımlar
atmak için siyaset yapılır" ifadelerini kullandı.
İÇ GÜVENLİK PAKETİ GERGİNLİĞİ
İç güvenlik tartışmalarını değerlendiren Kılıç, "Meclis'te
yaşananları ne muhalefet, ne iktidar tasvip etmez. Ben 2011 öncesi
mecliste yaşanan bazı olayları dışarıdan görüyordum. 2011'den sonra
milletvekili olarak seçilip, parlamentoya girince gördüm ki orda
yaşananların ekranlara yansımayan yanları da oluyor"
dedi.
"MHP'Lİ TÜRKKAN'IN SÖYLEDİKLERİ ELEŞTİRİ DEĞİL
HAKARET"
"Kavga olsun kimse istemez, açıkçası bunu dile getirmek
dahi üzücü" diye konuşan Kılıç, şöyle devam etti:
"Hiçbir vekilin kavga çıkarma düşünceyle geldiğini düşünmek
istemiyorum. Şu noktayı atlamamak gerekiyor; iktidarın mecliste
orayı çalıştırmak gibi bir yükümlülüğü söz konusu. Muhalefetin de
iç tüzükten kaynaklanan hakkını kullanmakla beraber, meclisi
kitleme yetkisi yoktur.
Son günlerde yaşananlarda kürsüye çıkmayın, eleştirmeyin demiyoruz.
Tabi ki bu meclisten bazı yasalar bazen biraz tartışmalı bazen de
kolay bir şekilde geçer. Ama ortak noktadaki bu gibi çalışmalar
içerisinde hakikaten sabırlar zorlanıyor. Dün akşam yaşanan MHP
Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan'ın yürütülen çözüm süreci ile
ilgili olarak AK Partili milletvekillerine yönelik sarf ettiği ağır
sözlere dair değerlendirmede bulunacak olursak; o sözler ne meclis
çatısının altına ne de bir milletvekiline yakışacak cümleler değil.
Bu bir eleştiri değil, hakaret. Meclis'te başkanvekilliği görevinde
bulunan Ayşe Nur Bahçekapılı, oturumu yönetmek zorundadır. Fakat,
özelikle kadına şiddet konusunda tartışmalar yaşadığımız bu
günlerde kendisine yöneltilen ağır sözler, kürsünün önünde dile
getirilen hakaretler, doğru mudur?"
"GENÇLERİMİZE GÜVENİMİZ TAM"
Meclis'te görüşmelerine devam edilen İç Güvenlik Reform Paketi'ne
yönelik hararetli tartışmalar hakkındaki görüşlerini açıklayan
Kılıç, "Ayrıca saatlerin uzaması ve uzayan süreye bağlı
hissedilen yorgunluğunda etkisi söz konusu. Ama bizlerin siyasetçi
olarak görevimiz milletimizin, ülkemizin geleceğine katkıda
bulunmak. Sorunların nasıl çözülebileceğine ve daha iyiye nasıl
ilerlenebileceğine katkı sağlama amacındayız. Bu noktada hepimize
düşen görevler var. Bizler gençlerimize güveniyoruz. Bu konuda genç
nesillerimizin meclise girmesi konusunda adımlar atan da biziz.
Bakın 30 yaş sınırını 25'e düşüren biziz. Ayrıca şimdide bu yaş
sınırının 18'e düşürülmesini savunuyoruz" dedi.
(İHA)