TÜSİAD’dan Kılıçdaroğlu’na ziyaret
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Haluk Dinçer, yaşanan maden kazalarına ilişkin, "Bu kazaların sorumlularının bulunup cezalandırılması, kamu vicdanının rahatlatılması açısından son derece önemli" dedi.
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Haluk
Dinçer, yaşanan maden kazalarına ilişkin, "Bu kazaların
sorumlularının bulunup cezalandırılması, kamu vicdanının
rahatlatılması açısından son derece önemli" dedi.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Dinçer ile TÜSİAD Yönetim
Kurulu üyeleri, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu ziyaret
etti. CHP MYK salonunda yapılan görüşmede CHP Genel Başkan
Yardımcıları Faik Öztrak, Selin Sayek Böke, Burhan Şenatalar, Murat
Özçelik ile CHP'nin Brüksel Temsilcisi Kader Sevinç de hazır
bulundu. Görüşme sonrası bir açıklama yapan TÜSİAD Başkanı Dinçer,
Türkiye'nin gündemindeki konuları, ekonomi politikalarını, Avrupa
Birliği'ndeki son gelişmeler ve çözüm sürecindeki son durum ile
ilgili bilgi alışverişinde bulunduklarını ve faydalı bir görüşme
olduğunu ifade etti.
"SÜRECİ HER ŞEYDEN ÖNCE İNSANİ DEĞERİ YÜKSEK BİR SÜREÇ
OLARAK GÖRDÜK"
Gazetecilerin sorularını da cevaplayan Dinçer, bir gazetecinin
çözüm sürecinde tıkanma olduğu ile ilgili açıklamaların görüşmede
nasıl değerlendirildiğini sorması üzerine, "Çözüm süreciyle
ilgili TÜSİAD'ın tutumu en başından belli. Demokrasi ve kalkınma
ilişkisini uzun yıllardır çalışan bir kurum olarak elbette bu
sürece sahip çıktık, destek olduk. Bir taraftan Türkiye'nin
gündemini 30 yıldır işgal eden, bizleri acıya boğan şiddet ve terör
ortamından kurtulmak için bunun hayati bir önemi olduğunu gördük ve
bu anlamda herkesinde bu bilinçte olması gerektiğini düşündük. Eş
zamanlı olarak tabi Türkiye'deki demokratikleşme sorununun bir
uzantısı olarak görebileceğimiz Kürt sorununun da çözümünün yine
Türkiye için uygar bir biçimde Türkiye'deki demokratik
standartların yükseltilerek çözülmesinin Türkiye için hayati bir
önemde olduğunu gördük. Süreci her şeyden önce insani değeri yüksek
bir süreç olarak gördük. Türkiye'nin huzura kavuşması için,
Türkiye'nin kalkınma ve demokratikleşmeyi gerçekleştirebilmesi için
olmazsa olmaz olarak gördük" diye konuştu.
"SÜRECİN İYİ YÖNETİLMEDİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ"
İş dünyası olarak bu sürecin siyasi tarafını siyasilere
bıraktıklarını ve ekonomik ayağına sahip çıktıklarını kaydeden
Dinçer, şöyle konuştu:
"Bölgede Doğu ve Güneydoğu Anadolu Yatırımcı Danışma
Konseyi'ni kurduk. TÜSİAD Yönetim Kurulu, TÜSİAD üyeleri olarak
bölgeye ziyaretler düzenledik. Bugün geldiğimiz nokta maalesef
biraz hayal kırıklığı yaratıyor. Sürecin son dönemde sağlıklı bir
evreye ulaşmadığını görüyoruz. Sürecin iyi yönetilmediğini
düşünüyoruz. Son dönemde çevresel, jeostratejik dalgalanmaların da
bu süreci olumsuz etkilediğini görüyoruz. Buna gereksiz bir
müsamaha gösterildiğini düşünüyoruz. Son dönemde şiddet söylemi
görüyoruz. Can ve mal kayıpları görüyoruz. Aynı zamanda misilleme
söylemi görüyoruz. Hükümetten de yine ağırlıklı bir güvenlikçi
politika tutumu görüyoruz. Bütün bunları kaygı verici buluyoruz.
Bundan sonraki süreçte ümit ediyoruz ki bu sürecin aktörleri yine
süreci sağlıklı bir seviyeye taşımak için çaba gösterirler. Akıllı
çözüm yolları bulurlar. Her şeyden önemlisi ilk adım olarak da bu
şiddet dilinden hızlıca vazgeçerler. Bunu insani bir proje olarak
değerlendirip yol alırlar. Biz TÜSİAD olarak bu sürece destek
verdik. İlkesel olarak destek verdik. Sürecin ekonomik ayağına
sahip çıktık. Bu arada 6 Kasım'da bir Van seyahatimiz vardı. Ancak
bu seyahati mevcut ortamda ertelemek durumunda kaldık. Yine ortam
ekonomik konuşmaya izin verdiği takdirde bunu elbette
gerçekleştirme düşüncesindeyiz. Bu konudaki sürece olan ilgimiz,
inancımız, desteğimiz sürecek. Türkiye bu süreci tekrardan olumlu
yönde gelişmesi için, bu sürecin yeniden ivme kazanması için de her
türlü sorumluluk almaya hazır olduğumuzu ifade etmek
isterim."
"KAZALARI İNCELEDİĞİMİZDE ÇOĞU KAZADA İHMAL OLDUĞUNU
GÖRÜYORUZ"
Türkiye'de yaşanan maden kazaları hatırlatılarak, görüşmede bu
konunun gündeme gelip gelmediğinin sorulması üzerine Dinçer,
konunun görüşmede gündeme geldiğini belirterek, "İş
kazaları maalesef son dönemde Türkiye'nin gündemini yoğun bir
şekilde etkiliyor. Son gördüğüm istatistiklerde de Türkiye iş
kazalarında en önde gelen ülkeler arasında yer alıyor. 9 ayda bin
400 kişiden fazla can kaybı olduğunu okuyoruz. Serbest piyasa
ekonomilerinde devletin rolü çok net. Devlet, düzenleyici ve
denetleyici olacak. Bize göre devlet düzenleyici tarafında önemli
bir eksiklik olmadığını düşünüyoruz ama denetleme tarafında
eksiklikler olduğunu görüyoruz. Bilhassa bazı sektörlerde
madencilik gibi, inşaat gibi bazı sektörlerde denetimlerin yetersiz
kaldığını görüyoruz. Devletten daha etkili bir denetim bekliyoruz.
Bir taraftan da bir zihniyet sorunuyla karşı karşıya olduğumuzu
görüyoruz. Kazaları incelediğimizde çoğu kazada ihmal olduğunu
görüyoruz. Burada yapılması gereken, bir seferberlik ilan edilmesi
gerekiyor. Eğitim konusunda, bilinçlendirme konusunda, deneyimlerin
ve bilginin paylaşılması konusunda ciddi çaba sarf edilmesi
gerekiyor. Devletin daha etkin bir denetim yapması gerekiyor. Bir
taraftan da belki de başarılı uygulamaların da mutlaka
ödüllendirilmesi gerekiyor. Bu kazaların sorumlularının bulunup
cezalandırılması, kamu vicdanının rahatlatılması açısından son
derece önemli. Yine bir önemli hususta bu tip kazaların yeniden
tekrar etmemesi için gerekli güvenin kamuoyunda tesis edilmesi, bu
alanda yapacak Türkiye'nin daha çok işi var"
değerlendirmelerinde bulundu.
"BİZE GÖRE MUHALEFET PARTİLERİ VE PARLAMENTO BU SÜRECİN
İÇİNDE OLMALI"
"Çözüm sürecinin iyi yönetilmemesinin sorumlularının kim
olduğunu düşünüyorsunuz?" sorusu üzerine Dinçer,
"Bize göre muhalefet partileri ve parlamento bu sürecin
içinde olmalı. Biz, sadece sonuçlara bakarak diyoruz ki vardığımız
nokta, sürecin iyi yönetilmediğini gösteriyor. Burada herhangi bir
tarafı suçlamak için söylemiyoruz. Sonuçlara bakarak tespit olarak
görüyoruz" şeklinde konuştu.
Son Kobani'de yaşanan olayların Türkiye'deki çözüm sürecini bu
kadar aksatmaması gerektiğini vurgulayan Dinçer, "Bu şiddet
söyleminin, bu ağırlıklı güvenlikçi tutumun doğru olmadığını
düşünüyoruz. Burada herhangi bir taraf için değil, tüm taraflar
için burada bir başarısızlığın ortada olduğunu görüyoruz"
dedi.
(İHA)