’’Türkiye’nin yönetim sistemi değişmiştir’’
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İster kabul edilsin ister edilmesin. Türkiye'nin yönetim sistemi bu anlamda değişmiştir. Şimdi yapılması gereken, bu fiili durumun hukuki çerçevenin anayasal olarak kesinleştirilmesidir" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İster kabul edilsin
ister edilmesin. Türkiye'nin yönetim sistemi bu anlamda
değişmiştir. Şimdi yapılması gereken, bu fiili durumun hukuki
çerçevenin anayasal olarak kesinleştirilmesidir" dedi.
Rize Valiliği'nin sivil toplum örgütlerinin temsilcilerine verdiği
yemekte konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,
"Buradan açıkça ifade ediyorum bugün paralel devlet
yapılanmasının bölücü örgütün mezhepçi örgütün ve sözde aydınların
dünyanın neresinde bir imkanı gücü mecrası varsa tamamı da
Türkiye'yi karalamak Türkiye'ye zarar vermek için seferber edilmiş
durumda. Yalan ve iftira makinası haline dönüşen bu şebekeye destek
veren, hatta bunların karşısında sessiz kalan herkes ülkenin ve
milletin önünü kesme çabalarının ortağıdır. Gün tarafsız olma günü
değildir. Şunu açık söylüyorum; bitaraf olan bertaraf olur. Gün
ülkenin ve milletin tarafında yer alma bu yolda tüm imkanları
seferber etme günüdür. Bugün sessiz kalarak veya açıkça destek
vererek dikeni sulayan herkes ortaya çıkan zulme ortaktır. Hiçbir
siyasi hesap, hiçbir kişisel hesap hiçbir kızgınlık hiçbir
kırgınlık bunun bahanesi olamaz. Kimse kendini aldatmasın. Türkiye
tıpkı Çanakale'de olduğu gibi tıpkı Kurtuluş Savaşı'nda olduğu gibi
tıpkı 1952 demokrasi mücadelesinde olduğu gibi tıpkı 2002'de olduğu
gibi yeni bir direnişin yeni bir çıkışın yeni bir uyanışın
eşiğindedir. Buna katkı veren herkes tarihle millet önünde şerefli
yerini alacaktır. Aksi bir tutum içinde olanlarda aynı şekilde
tarih ve millet önünde hak etikleri sıfattan
anılacaklardır" diye konuştu.
Erdoğan, kendisine yönelik eleştirilere vurgu yaparak "Ne
diyorlar, Cumhurbaşkanı da her şeye karışıyor. Cumhurbaşkanı
koalisyon istemiyor, başbakan istiyor. Yani müddei iddiasını
ispatla mükelleftir. Dert o değil, alışmışlar. Geçmişte bunlar
cumhurbaşkanlarına, seçilmiş cumhurbaşkanlarına pislik atarak,
onları yıpratarak indirmeye alışmışlar. Ya atanarak gelen
cumhurbaşkanlarıyla çalıştılar veya parlamento içerisinden seçilmiş
cumhurbaşkanıyla çalıştırlar. Suriye, terör, koalisyon meselesi de
bunun dışında değil. hepsinin faturası da cumhurbaşkanına
kesiliyor. 7 haziran seçimleri olduğunda, dünya ne söylüyor?
Erdoğan kaybetti. Ya seçime giren ben değilim, niye benimle ilgili
hale getiriyorsunuz? Dert başka. Kusura bakmasınlar. Ben onların
arzu ettiği cumhurbaşkanı olmadım, olmayacağım. Çünkü bu makama
seçilirken milletime verdiğim bir söz var. ben milletin tarafında
olacak bir cumhurbaşkanı olacağımın sözünü vermiştim,
hatırlayın" ifadelerini kullandı.
Yeni Anayasa çalışmalarını hatırlatan Erdoğan,
"Biliyorsunuz biz mevcut anayasayı değiştirmek için
hükümete geldiğimiz günden beri mücadele ediyoruz. Şimdi ‘yeni
anayasa' diyorlar di mi. Ya dürüst ol, dürüst olun ya. Biz yeni
anayasa kuralım diye, o kadar ilginç bir teklif getirdik ki.
Arkadaşlarıma şunu söyledim, ‘vekil sayıları ne olursa olsun' bizim
o zamanlar 326 milletvekili sayımız var, diğerlerinin toplamı 219
veya 220. Onlar 9 üyeyle, biz 3 üyeyle yer alıyoruz komisyonda.
‘Olmaz canım bu haksızlıktır' demediler. Biz bu çalışmaya bu
şekilde girdik. Ve ne oldu? Madde sayısı 47 filandı. Bunlar
çekildiler. E niye çekiliyorsunuz? Arkadan bir açıklama yaptı,
malum zat. Dedi ki ‘oturalım bunu yapalım'. Arkadaşlarıma dedim ki
‘gidin görüşün' ne dediler biliyor musunuz? Ana muhalefetin
başındaki zat. dedi ki, ‘ikimiz olmaz, dördümüzün bunu paraf etmiş
olması lazım' Ya zaten dördünün onayıyla 47 madde çıktı. İkimiz bu
işi yapalım, 47 maddeyi hiç olmazsa halledelim. Yine dürüst
davranmadılar, çekildiler. 60 madde oldu, aynı şeyi yaptılar.
Bunlar bize dürüstlük dersi veremez. Bunlar hiçbir zaman dürüst
olmadılar. Bu ülkede dürüstlüğün sembolü her zaman daha önce
mensubu olduğum parti olmuştur. Bu süreç aynı kararlılıkla yine
böyle devam edecektir. Bugün bizi anayasadaki yetkilerimizi aşmakla
suçlayanlar var. Mevcut anayasanın cumhurbaşkanına verdiği
yetkileri bilmeyenler var. Bunlar damdan düşmediler. Bunlar sadece
önlerine konanı okudular. Biz siyasetin içinde tırnaklarımızla bu
toprağı eşeleye eşeleye 40 yıl bunun mücadelesini verdik. Ne nedir,
bunu gayet iyi biliriz" şeklinde konuştu.
"Seçildiğim andan beri anayasanın bize verdiği yetki neyse,
yasaların verdiği yetki neyse biz bunları kullandık" diyen
Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Asla bunun dışına taşmış değiliz. Neymiş, toplu açılışa
katılıyorum, eee bu onları rahatsız ediyor. Toplu açılışa
katılmaktan daha doğal, cumhurbaşkanının görevi ne olabilir? Bundan
sonra da katılacağım. Milletimle benim bağımı koparamazsınız.
Rize'den şunu söylemek istiyorum. Beyler, Türkiye 10 Ağustos 2014
tarihinde, milletin doğrudan cumhurbaşkanını seçmesiyle yeni bir
döneme girmiştir. Artık ülkede sembolik değil, fiili gücü olan bir
cumhurbaşkanı var. Cumhurbaşkanı elbette yetkiler çerçevesinde, ama
doğrudan millete karşı sorumlu olarak görevini yürütmek
durumundadır. İster kabul edilsin ister edilmesin. Türkiye'nin
yönetim sistemi bu anlamda değişmiştir. Şimdi yapılması gereken, bu
fiili durumun hukuki çerçevenin anayasal olarak
kesinleştirilmesidir."
Erdoğan, yemek sonrası ismini taşıyan Recep Tayyip Erdoğan
Üniversitesi'ne geçerek Mütevelli Heyeti Toplantısı'na katıldı.
(İHA)