"Türkiye’nin uyarı ve tavsiyelerine...."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Batı'da yükselen tehditler, doğuda oluşan hassasiyetler konusunda Türkiye'nin uyarı ve tavsiyelerine dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Batı'da yükselen
tehditler, doğuda oluşan hassasiyetler konusunda Türkiye'nin uyarı
ve tavsiyelerine dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum"
dedi.
Erdoğan, "Gazze uygulanan masum çocukların, masum
kadınların ölümüne yol açan devlet terörü ne yazık ki dünyanın
dikkatini çekmiyor. Kudüs'te Müslümanların en kutsal mekanlarından
biri olan Mescid-i Aksa'yı hedef alan ihlal ve saldırı mütemadiyen
görmezden geliniyor orada farklı dini cemaatlerin kutsallarına ve
özgürlüklerine yönelik de kısıtlamalar yapılıyor uluslararası camia
buna da duyarsız kalıyor. Bazı ülkelerdeki askeri darbeler,
katliamlar, hak ihlalleri, kıyımlar dünyadan gereken cevabı
almayarak adeta teşvik ediliyor. İşte bu çifte standartlı tutum, bu
adaletsiz yaklaşım sadece İslam dünyasındaki kitlelerin ruhunda
değil adalete gönül veren ruhundan tamiri zor tahribatlar
açıyor" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, davetlisi olarak Türkiye'ye
gelen Vatikan Devlet Başkanı Papa Francis ile birlikte
Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda ortak açıklama yaptı. Vatikan Devlet
Başkanı Papa Francis ile ikili görüşmelerin çok verimli, dünyanın
tüm meselelerini bölgenin meselelerini ele aldıkları bir görüşme
olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ardından heyetlerarası
görüşmeyi yine aynı şekilde bölgede, dünyada gelişmeleri
değerlendikleri bir toplantıyı icra ettiklerini söyledi.
"BÜYÜK ADIMLAR SAĞLAYACAK"
Bugün burada verecekleri mesajların dünyadaki bu sıkıntılı sürecin
olumluya dönüştürme çok büyük adımlar sağlayacağına dikkat çeken
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Papa Francis ile yaptıkları görüşmede farklı
düşündükleri konunun hemen hemen hiç olmadığını dile getirdi.
Dünyadaki olaylara bakışın, terörle mücadeledeki bakışın aynı
olduğunu sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şiddete
yönelik bakışımız aynı. Paranın egemenliğine yönelik bakışımız aynı
ve bu egemenliğin neleri tevlit ettiğini, neleri doğurduğunu buna
yönelik bakışımız aynı. Ve bu ziyaretin dünyamızın ve bölgemizin
son derece kritik bir süreçten geçtiği böyle bir zaman diliminde
gerçekleşiyor olması hakikaten çok çok anlamlı. Açıkçası saygı
değer misafirimizin Türkiye'ye yaptığı bu ziyareti çok önemsiyorum,
bölgemizde ve dünyada barış umutlarını çoğaltacak çok önemli, çok
hayati bir adım olduğuna inanıyorum" diye konuştu.
"MESAJLAR BARIŞ UMUDUNU ARTTIRACAK ŞEKİLDE YANKI
BULACAK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bugün Türkiye'den verilecek mesajların
sadece Türkiye sadece Vatikan'a değil tüm İslam coğrafyasına, tüm
Hristiyan coğrafyasına ulaşacağını ve buralarda da barış umudunu
arttıracak şekilde yankı bulacağını kaydetti.
"ÜZÜLEREK ŞAHİT OLUYORUZ"
Bugün Ankara'da vücut bulan bu fotoğrafın hiç şüphesiz dünya için
bir umut fotoğrafı olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan,
"Zira son yıllarda özellikle patrik hazretlerinin kardeşlik
noktasındaki vurgusu çok büyük anlam ifade ediyor. Hristiyan ve
İslam dünyasında karşılıklı ön yargıların hiç arzu edilmeyecek
şekilde büyüdüğüne üzülerek şahit oluyoruz. Batıda ırkçılık,
ayrımcılık, farklı olanı nefret ve İslamafobi son derece ne yazık
ki hızlı ve ciddi bir şekilde tırmanma seyri gösteriyor. Müslüman
ülkelerin yanında batılı ülkelerde yaşayan Müslümanlara karşı ön
yargının ve tahammülsüzlüğün giderek arttığını görüyoruz. İnsanlar
sadece mensup olduğu dinlerden dolayı peşinen ve son derece haksız
bir şekilde gerici, hoş görüşüz, tutucu yada şiddet yanlısı
yaftalana biliyorlar. Medyanın, kimi siyasetçiler, kimi çevrelerin
Müslümanlara yönelik bu ırkçı ve ayrımcı algıyı bilerek yada
bilmeyerek çoğaltıklarını da görüyoruz. Örneğin batı dünyasında
İslamı terörle özdeş hale getirmek gibi, Müslümanları terörle özdeş
hale getirmek gibi girişimlerin milyarlarca Müslümanı derinden
incittiğini müşahede ediyoruz. Buna karşı islam dünyasında da
Müslümanlara yönelik olumsuz algıyı besleyecek şekilde öfke, nefret
ve şiddetin yaygınlaştığını yine esefle müşahede ediyoruz.
Kendisini yenilmiş, mazlum, mağdur, terk edilmiş ve adaletsizliğe
uğramış hisseden milyonlarcan insan umutsuzluk içinde terör
örgütlerini istismarına açık hale geliyor" dedi.
"TERÖR ÖRGÜTLERİ YANLIŞ POLİTİKALARIN SONUCU ORTAYA
ÇIKTI"
DEAŞ, El-Kaide gibi terör örgütlerini uzun yıllardır devam yanlış
politikaların sonucu olarak ortaya çıktığının altını çizen
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yalnızlığa itilen, ayrımcılığa tabi tutulan,
yoksulluğu ile başbaşa bırakılan, kendisine sürekli çifte standart
uygulanan ve adaletsizliğe maruz bırakılan yığınların bu terör
örgütlerinin istismarına açık hale geldiklerine vurgu yaptı.
"SURİYE'DE BİR DEVLET TERÖRÜ VAR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, DEAŞ terör örgütünün tüm dünyada bilindiğini
ve hakkında hergün konuşulduğunu sözlerine ekleyerek, "Her
gün bu soruna tedbirler aranıyor veya tedbirler alınıyor. Ancak
Suriye'de kendi halkından 300 bin masum insanı öldüren, 7 milyon
insanın ülkesinden veya ülkesinin dışına iltica veyahutta sığınmacı
olarak giden insanların durumu gözardı ediliyor. Bu konuda kimse
ciddi manada bir şey konuşmuyor ve burada bir devlet terörü var,
kişiler terörler var bunu biliyoruz ama Suriye'de de bir devlet
terörü var. Orda devlet terörünü estiren bir kişi var ve böyle bir
zalime karşı ‘acaba o giderse onun yerine kim gelir gibi' hiçbir
mantığı olmayan, bilimsel alt yapısı olmayan bir yaklaşım
sergileniyor. Gazze uygulanan masum çocukların, masum kadınların
ölümüne yol açan devlet terörü ne yazık ki dünyanın dikkatini
çekmiyor. Kudüs'te Müslümanların en kutsal mekanlarından biri olan
Mescid-i Aksa'yı hedef alan ihlal ve saldırı mütemadiyen görmezden
geliniyor orada farklı dini cemaatlerin kutsallarına ve
özgürlüklerine yönelik de kısıtlamalar yapılıyor uluslararası camia
bunada duyarsız kalıyor. Türkiye'de 30 yıldır 50 bine yakın insanın
ölümüne neden olan PKK terörü dünyadan gereken tepkiyi almıyor.
Bazı ülkelerdeki askeri darbeler, katliamlar, hak ihlalleri,
kıyımlar dünyadan gereken cevabı almayarak adeta teşvik ediliyor.
İşte bu çifte standartlı tutum, bu adaletsiz yaklaşım sadece İslam
dünyasındaki kitlelerin ruhunda değil adalete gönül veren ruhundan
tamiri zor tahribatlar açıyor" şeklinde konuştu.
Dünyanın karşı karşıya kaldığı bu ciddi tehditlere çözüm üretecek
hiç kuşkusuz farklılıkların birbirine hoş görüsü ve ittifakı
olacağının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün burada
verilecek olan mesajın aslında bu olacağını kaydetti.
"TÜRKİYE'NİN TAVSİYELERİNE DİKKAT EDİLMESİ GEREKTİĞİNİ
DÜŞÜNÜYORUM"
Gerek batıda yükselen ırkçılığın, ayrımcılığın ve İslamafobiye
gerek İslam dünyasında yükselen öfke ve şiddete karşı birlikte
tedbirler üretmenin kaçınılmaz bir gereklilik halini aldığına
dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Medeniyetler arasında inançlar, kültürler, mezhepler
arasında uçurumlar derinleşerek bunu seyretmek bunun karşısında eli
kolu bağlı durmak tarihe, vicdanlara ve inançlarımıza karşı takdir
edersiniz ki büyük bir haksızlık olacaktır. Dünyamızı tehdit eden
ırkçılığa, ayrımcılığa ve nefret suçlarına, hoşgörüsüzlüğe karşı
birlikte çözümler üretmek ve uygulamak zorunda olduğumuza
inanıyorum. BM çatısı altında İspanya ile başlattığımız
medeniyetler ittifakı girişiminin bu yönde önemli bir fırsat
olduğunu düşünüyorum. Bu girişimin yaşatılması ve daha etkin hale
getirilmesi küresel barış adına umut verici olacaktır. Türkiye doğu
ile batı arasında yüzü hem doğuya hemde batıya dönük bir ülke
olarak birlikte yaşama kültürüne eşsiz bir katkılar sağlayacak bir
birikime sahiptir. Topraklarımızda bin yılı aşkın süre boyunca her
ırk, din, mezhep özgürce varlık göstermiş, özgürce kültürünü ve
inançlarını yaşata bilmiştir. Şuanda ülkemiz sınırları içinde yer
alan azınlıklara yönelik olarak tarihi nitelikte reformlar
gerçekleştirdik ve samimi adımlar attık. Türkiye kendi içinde
birlikte yaşama kültürünü güçlü şekilde desteklerken, bölgesinde ve
dünyada da bunun mücadelesi samimi şekilde veriyor. Birlikte yaşama
kültürünün küresel ölçekte desteklenmesi adına Türkiye'nin tavsiye
uyarılarının mutlaka dikkate alınması gerektiğini burada vurgulamak
isterim. Aynı şekilde batıda yükselen tehditler, doğuda oluşan
hassasiyetler konusunda da Türkiye'nin uyarı ve tavsiyelerine
dikkat edilmesi gerektiğini düşünüyorum."
PAPA FRANCIS
Salonda bulunanlara teşekkür ederek sözlerine başlayan Papa Francis
ise, "Doğal güzellikler ve tarihi açıdan zengin, antik
medeniyetlerin izleriyle dolu iki kıta ve farklı kültürel ifadeler
arasında köprü vazifesi gören Türkiye'yi ziyaret etmekten dolayı
çok mutluyum" dedi.
Aziz Pavlus'un Türkiye'de doğduğunu ve çeşitli Hıristiyan
topluluklarının bu coğrafya üzerinde kurulduğuna dikkat çeken Papa
Francis, "Türkiye ilk 7 kilise konseyine ev sahipliği
yapmıştır. Ayrıca halen Efes yakınlarında kilise geleneğinin Meryem
Ana Evi olarak kabul ettiği, İsa'nın annesinin birkaç yıl
yaşadığına inanılan yere dünyanın her yerinden gelen insanlar hac
görevini ifa etmek üzere geliyorlar. Bütün bunların yanı sıra büyük
bir canlılık, çalışkanlık, halkının cömertliği ve bütün milletlerin
rolünde aranması gereken şey, Türkiye'nin önemi ve takdir
edilmesinin sebepleridir. Sizlerle burada bu dostluğu, karşılıklı
değer verme, takdir ve saygı diyaloğu fırsatını değerlendirmek
benim için bir sevinç kaynağıdır. Aynen seleflerim kutlu Papa 6.
Pavlus hazretleri, Aziz Papa Yohanna Pavlus hazretleri ve Papa 16.
Benedikt hazretlerinin yaptığı gibi. Bu diyalog, döneminde papalık
temsilciliği yapan, sonrasında aziz olan 23. Papa Yohanna ve 2.
Vatikan Konseyi tarafından hazırlanmıştır" ifadelerini
kullandı.
PAPA FRANCİS'TEN BARIŞ MESAJI
"Bizim diyaloğa ihtiyacımız var. Çünkü birçok ortak
unsurumuz ve değerimiz var" diyen Papa Francis, şöyle
devam etti:
"Aynı zamanda bu diyalog, hikmetli bir ruh ve sükunetle
farklılıklara değer vermek ve onlardan ders çıkarmaya da yardımcı
olmalıdır. Sağlam bir barış inşa etme çabasını sabırla ileri
götürmemiz gerekiyor. Bu barış insanlığın onuruna bağlı olan
ödevler ve temel haklara saygı üstüne kurulmalıdır. Bu yolda ancak
yanlış önyargılar ve yanlış korkular aşılabilir, herkesin yararına
olan olumlu çabalara da saygıya ve diyaloğa yer açılabilir. Bunu
gerçekleştirebilmek için Müslüman, Yahudi ve Hristiyan
vatandaşların yasalara uygun olarak ve bu yasaların uygulandığı
ölçülerde aynı haklara sahip olmaları ve aynı ödevleri yerine
getirmeleri gerekir. Bu vatandaşlar böylece birbirlerini daha kolay
bir şekilde kardeş ve yoldaş olarak kabul edeceklerdir. Böylece her
seferinde yanlış anlaşılmalardan uzaklaşarak, işbirliği ve anlayışı
besleyeceklerdir."
"DİN VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ HERKESE GARANTİ
EDİLMELİ"
Papa Francis, "Din ve ifade özgürlüğü herkese garanti
edilmelidir. Bu, barışın anlamlı işaretidir ve dostluk böyle
yeşerecektir. Ortadoğu, Avrupa ve tüm dünya bu yeşermeyi
bekliyor" dedi.
Özellikle Ortadoğu'nun çok uzun yıllardır kardeş katlinin yaşandığı
savaşlara sahne olduğuna dikkat çeken Papa Francis, şunları
kaydetti:
"Bir savaş sanki bir başka savaşı doğurmaktadır. Sanki
savaşa ve şiddete verilebilecek yegane cevap, yeni bir savaş ya da
başka bir şiddet eğilimine başvurmakmış gibi devam etmektedir. Bu
yüzden bu barış yetersizliği nedeniyle daha ne kadar acı çekmek
zorunda kalacak Ortadoğu. Durumun sanki daha iyiye gidebilmesi
mümkün değilmiş gibi bu çatışmaların devam etmesine göz
yummamalıyız. Tanrının yardımıyla barışı sağlamak için çabalama
cesaretini her zaman içimizde hissedebiliriz ve hissetmeliyiz. Bu
yaklaşım sadakat, sabır ve kararlılıkla tüm müzakere yollarını
kullanmaya ve barışla sürdürülebilir kalkınmanın somut hedeflerine
varmaya varır. Sayın Cumhurbaşkanı, böylesine yüce ve acil bir
amaca ulaşmak için dinler arası ve kültürlerarası diyalog büyük
katkıda bulunur. Bununla birlikte bütün insanlık onurunu ciddi
derecede aşağılayan ve amacı için dini araç olarak kullanan her
çeşit köktenci yönelim ve terörizm bertaraf edilir."
"KÖKTENDİNCİLİĞE VE FANATİZME KARŞI GELİNMELİ"
"Anlaşmazlıkları ve ayrımcılığı körükleyen fanatizme,
köktendinciliğe ve mantık dışı korkulara karşı
gelinmelidir" diyen Papa Francis, "Tüm inananların
dayanışması, insan hayatına saygının, ibadet özgürlüğü ve dini
ahlak kurallarına göre yaşama anlamına gelen dini özgürlüğün bir
taşıyıcı sütunu gibidir. Bu çaba herkes için gerekli olan onurlu
bir yaşam ve doğal ortamın korunması içindir. Özellikle Ortadoğu'da
bulunan halk ve devletler eğilimi değiştirmek için savaş ve şiddete
karşı çıkarak diyaloğu, hukuku ve adaleti izleyerek bu barış
sürecini olumlu bir sonuca götürecek şekilde ilerletmeye acilen
ihtiyaç duymaktadırlar" dedi.
"SURİYE VE IRAK'TA HALEN NE YAZIK Kİ ÇATIŞMALARA TANIK
OLUYORUZ"
Özellikle Suriye ve Irak'ta bugüne kadar ne yazık ki çatışmalara
tanık olunduğunu belirten Papa Francis, "Özellikle Suriye
ve Irak'ta terör eylemleri halen aralıksız devam etmektedir.
Tutuklular ve farklı etnik gruplara karşı en basit insani kurallar
dahi çiğneniyor. Azınlık gruplarına yönelik büyük zulümler
gerçekleşiyor. Sadece Hristiyanlar ve Ezidiler değil yüzbinlerce
insan evlerini ve hayatlarını kurtarmak ve inançlarını
kurtarabilmek için terk ediyorlar" diye konuştu.
"YÜCE TANRI TÜRKİYE'Yİ KUTSASIN VE KORUSUN"
Papa Francis, sözlerine şöyle devam etti:
"Türkiye büyük bir cömertlik sergileyerek birçok göçmeni
kabul etti ve sınırlarında meydana gelen bu dramatik durumdan
doğrudan etkilendi. Uluslararası camianın bu göçmenlere yardım
etmesi ahlaki bir mecburiyettir. Gerekli olan insani yardımın
yanında bu trajediyi ortaya çıkaran sebeplere de kayıtsız
kalınmamalıdır. Şunu da hatırlatmak isterim ki her zaman
uluslararası hukuka saygılı olmak şartıyla haksız saldırıya karşı
mücadele meşru ise de sorunun çözümü için sadece askeri cevap
yeterli olmayacaktır. Karşılıklı güvene dayalı, ortak ve güçlü bir
çaba gereklidir, bu çaba kalıcı barışı mümkün kılacak ve
kaynaklarımızı silahlara değil insan onuruna yönelik gerçek
savaşlara yönlendirecek, açlık ve hastalıklarla savaş,
sürdürülebilir kalkınma, yaratılmış olanın korunması, modern
dünyamızda dahi eksik kalmayan ve farklı yüzlerle karşımıza çıkan
fakirlik ve uç eğilimlerle mücadele gibi savaşlar. Türkiye tarihi,
bölgede coğrafi konumu ve önemi nedeniyle büyük bir sorumluluğa
haizdir. Türkiye'nin yaptığı seçimler ve verdiği örnek özel bir
değere sahiptir. Ayrıca medeniyetlerin bir araya gelebilmesine
katkı sağlayabilir, izlenebilir barış ve kalkınma yollarını
çizebilir. Her şeye kadir yüce Tanrı Türkiye'yi kutsasın ve korusun
ve onu etkin, kabul görür bir barış inşacısı yapsın."
(İHA)