Türkiye insan klonlamaya hazır
Prof. Dr. Ömer Özkan, "Bilimsel olarak bir insanın aynısının üretilmesi mümkün. Yasalar elverse insan klonlamaya artık hazırız" dedi.
Prof. Dr. Ömer Özkan, "Bilimsel olarak bir insanın
aynısının üretilmesi mümkün. Yasalar elverse insan klonlamaya artık
hazırız" dedi.
Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ve AKİŞMER
Teknoloji Transfer Merkezi Müdürü Ayşe Odman Boztosun'un oturum
başkanlığında AÜ Atatürk Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen
"Tekno Girişimcilik ve Geleceği Yaratmak" konulu
panelde ilk sunumu yapan Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Plastik ve
Rekonstrüktif Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Ömer Özkan, "Organ nakli, Kök hücre ve Tekno
organizasyon" başlıkları üzerinde durdu. Girişimciliği
futbolcuya benzeten Prof.Dr. Özkan, "Futbol takımında
kaleci olursanız gol yememek için, forvet oynarsanız gol atmak için
oynarsınız. İşte diğer insanlardan farklı olmaktır bu. İnsan
hayatında tesadüflerin de önemi tartışılmaz. Nobelli bilim adamı,
küf mantarının olduğu yerde bakterinin üremediğini tesadüfen
keşfediyor ve Nobel ödülü kazanıyor" dedi.
"ANTALYA'NIN BAŞKA VASIFLARI DA VAR"
Antalya'nın dünyada sadece turizm şehri olarak bilindiğini dile
getiren Prof.Dr. Özkan, "Ancak, Antalya'nın başka vasıfları
da var. Potansiyeli geniş, altyapısı oluşmuş bir kent. 1990'lı
yılların başında kurulan bu üniversitenin kurucu rektörü diğer
üniversitelere fark yapacak bir hedef belirlemiş. Bu da organ
nakli. Türkiye'nin ilk Organ Nakli Hastanesi de Japon kredisi ile
üniversitemizde yapılmış" diye konuştu. Organ naklinin
tarihçesini anlatan, ilk naklin iki bin yıl önce köleden koparılan
bir bacağın bir asilzadeye nakledilmesi olduğunu söyleyen Prof.Dr.
Özkan, Türkiye'de ise ilk naklin 1995 yılında Prof.Dr. Mehmet
Haberal tarafından yapıldığını anlattı.
"MEVZUATLA YEDİ YIL MÜCADELE ETTİK"
İhtisasının ardından Antalya'ya geldiğini ve o tarihte micro
cerrahi ile uğraşan olmadığını söyleyen Prof.Dr. Ömer Özkan, o
günlerde yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Bir gün vali muavini iki kolu yanık sonrası kopmuş bir
hastayı gönderdi. O güne kadar Türkiye'de 5-6 kol nakli yapılmış.
'Biz neden yapmayalım' dedik. Çalışmaya başladık Mevzuat karşımıza
çıktı. Hangi hastanelerin organ nakli yapacağı belirlenmiş, Antalya
yok içinde. Sağlık Bakanlığına nakil yapmak için başvurduk. Arada
bir iznin çıkıp çıkmadığını, mevzuatın değişip değişmediğini
soruyoruz. Yok. Aradan beş yıl geçti. Vazgeçmek üzereyiz. Tekrar
sorduk. Başvuru dilekçemizin kaybolduğunu öğrendik. Büyük bir moral
bozukluğu. Tekrar başvurduk. 3-5 ay sonra cevap geldi.
'Yapamazsınız. Mevzuat değişikliğini bekleyeceksiniz' diye. 2010
yılında Sağlık Bakanlığı müsteşarından söz aldık. Aynı yıl kol
nakli için Aydın'da bir donör bulundu. Uygun hasta vardı elimizde.
Bakanlığın üst düzey yöneticileri Kemer'de bir toplantıdaydı, 24
saatte şartlı özel izin çıktı. Başarılı olursanız mevzuata
girersiniz' dediler. Ameliyat başarılı oldu ve üniversitemiz organ
nakli yapabilecek hastaneler arasına girdi. Bundan şunu öğrendim;
hedefiniz varsa pes etmeyeceksiniz."
"KÖK HÜCRE GELECEĞİMİZ İÇİN ÖNEMLİ"
Prof.Dr. Ömer Özkan, son yıllarda gündemin ilk sırasına oturan kök
hücre ve kordon bağının tümörlerin tedavisinde kullanıldığını,
ancak organ nakillerinde de hücrelerin yenilenmesinin çaresi
olduğunu dile getirdi. Prof. Dr. Ömer Özkan, kök hücrenin felçten
migrene, kalp krizinden parkinsona hatta hemoroide kadar her derde
deva olduğunun ortaya çıktığını belirterek "Kök hücre insan
vücudunun ana hücresi. Organ ve dokuya dönüşebiliyor. Sonsuza kadar
bölünebilme ve çoğalma yeteneğine sahip. Bilimsel olarak bir
insanın aynısının üretilmesi mümkün. Klonlama artık yapılabilir
duruma geldi. Ancak başta kilisenin karşı çıkması nedeniyle
engelleniyor. Sadece laboratuvar çalışmalarına izin veriliyor.
Araştırmaları sürdürmek adına bizim de bir Sağlık Bilimleri
Enstitüsü ile kök hücre laboratuvarı kurmamız lazım"
dedi.
(İHA)