TBB Başkanı Feyzioğlu'dan düdüklü tencere benzetmesi
TÜRKİYE Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu bu kadar farklı siyasi düşünce, etnik kökenden gelen 79 milyonluk Türk milletinin, çoğulcu katılımcı demokrasi dışında, aynı paydada tutulmasının imkansız olduğunu söyledi. Feyzioğlu, "Bunda ısrar, bir düdüklü tencereye Türkiye'yi koyup, ateşin altını sonuna kadar açıp, kapağını sımsıkı kapayıp, bu da yetmezmiş gibi düdüğün tepesine parmakla...
TÜRKİYE Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu bu kadar
farklı siyasi düşünce, etnik kökenden gelen 79 milyonluk Türk
milletinin, çoğulcu katılımcı demokrasi dışında, aynı paydada
tutulmasının imkansız olduğunu söyledi. Feyzioğlu, "Bunda ısrar,
bir düdüklü tencereye Türkiye'yi koyup, ateşin altını sonuna kadar
açıp, kapağını sımsıkı kapayıp, bu da yetmezmiş gibi düdüğün
tepesine parmakla basmak anlamına gelir" dedi.
TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, Antalya Baro Başkanı Polat Balkan ve
eski Baro Başkanı Zafer Köken ile birlikte Antalya Gazeteciler
Cemiyeti (AGC) Başkanı Mevlüt Yeni'yi ziyaret etti. Ziyarette
gazetecilere açıklamada bulunan Feyzioğlu, 15 Temmuz'da Türkiye'nin
bir iç savaşın kenarından, uçurumun kıyısından döndüğünü
söyledi.
YENİ ANAYASA ÇALIŞMALARI
Layık olanların layık olduğu yere gelmesi durumunda 15 Temmuz'un
yaşanmayacağını kaydeden Feyzioğlu, yeni anayasa çalışmalarını da
değerlendirdi. Feyzioğlu, şöyle konuştu:
"Bu taslak toplumun önünde hazırlanmıyor. Tamamen pişirildikten,
bir noktaya geldikten sonra açıklanacak. Şu anda iki partinin,
hatta iki partinin çok dar kapsamlı kurulları arasında görüşmeler
yapılıyor. Siyasi iktidara yakın olduğunu düşündüğümüz köşe
yazarlarından içeriğini takip ediyoruz. Bu dahi ne kadar sağlıksız
sürecin içinde olduğumuzu gösteriyor. Gazetelere tırnak içinde
sızan haberlerden koskoca bir millet geleceğin nasıl
şekillendirildiğini öğrenmeye çalışıyor. Bu şeffaf bir süreç değil,
sakıncalı buluyoruz."
YARGIYA GÜVEN
Türkiye'de hangi hükümet sistemi kabul edilirse edilsin, mutlaka ve
mutlaka kuvvetler ayrılığının getirilmesi gerektiğinin altını çizen
Feyzioğlu, şöyle devam etti:
"Kuvvetler ayrılığı sağlamadan başkanlık sistemine geçilirse,
bugünden de daha baskıcı bir rejimle karşı karşıya kalırız. Bunun
sebebi ise yargının bağımsızlığı sorunu. Yargıtay Başkanı, yargıya
duyulan güvenin yüzde 30'ların altına düştüğünü söyledi.
Vatandaşlar yargının bağımsız, tarafsız, şeffaf, hesap verebilir
şekilde çalıştığına inanmıyor. Sistem Cumhurbaşkanı'ndan siyasi
iktidarın diğer parçalarına kadar müdahaleye açık. Neticede yargıda
işi görülsün isteyen tanıdık arama yarışına girmiş durumda. Dün
cemaatten tanıdık aranırken, bugün siyasi iktidardan tanıdık
aranıyor."
HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ VURGUSU
Bu kadar farklı siyasi düşünceden, etnik kökenden, mezhepten gelen
79 milyonluk Türk milletinin çoğulcu katılımcı demokrasi dışında,
aynı paydada tutulmasının imkansız olduğunu savunan Metin Feyzioğlu
şunları söyledi:
"Meclisi, meclis çoğunluğunu oluşturan milletvekillerini,
cumhurbaşkanı parti genel başkanı olarak belirleyecek. Sonra o
milletvekillerinin çoğunluğunun oluşturduğu meclisin
Cumhurbaşkanını denetlemesini bekleyeceğiz, bu akla zarar. Bir de
yetki veriliyor. 'Cumhurbaşkanı benim dediğimi yapmazsanız, bir
daha da milletvekili yazmam' diyecek. Bunda ısrar bir düdüklü
tencereye Türkiye'yi koyup, ateşin altını sonuna kadar açıp,
kapağını sımsıkı kapayıp, bu da yetmezmiş gibi düdüğün tepesine
parmakla basmak anlamına gelir. Türkiye'nin istikrarlı bir şekilde
yoluna devam etmesi için çoğulcu katılımcı demokrasi lazımdır.
Bunun da vazgeçilmezi hukukun üstünlüğüdür."
FOTOĞRAFLI