Tatbikattaki skandal ve Sarraf davasına değindi
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, NATO tatbikatında yaşanan skandal ve ABD'deki Rıza Sarraf davasıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, NATO
tatbikatında yaşanan skandal ve ABD'deki Rıza Sarraf davasıyla
ilgili önemli açıklamalarda bulundu
Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında düzenlediği basın
toplantısında gazetecilerin gündeme ilişkin sorularına cevap veren
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, NATO
tatbikatındaki skandalın şahısların bir tasarrufu olarak
görülmesinin doğru olmadığını belirterek, "Sadece iki kişi
ile alakalı işlem yapılması, görevlerine son verilmesi bu olayın
tamamen enine boyuna araştırıldığı ve her yönünün aydınlatıldığı
anlamına gelmez. Orada görevli üst amirler, komutanlar kimse
onlarla ilgili de işlem yapılmasını ve onların sorumluluklarının
olup olmadığının tespit edilmesini ve gereğinin yapılmasını Türkiye
olarak bekliyoruz" şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE OLARAK BEKLİYORUZ"
NATO tatbikatında yaşanan skandalla ilgili soru üzerine Bozdağ,
"Bu, NATO tarihinin en büyük skandallarından birisidir.
Kabul edilemez bir durumdur, açık bir had bilmezliktir. Türkiye
Cumhuriyeti Devleti olayın duyulmasını müteakip gerekli onurlu
duruşunu ortaya koymuştur, tepkisini dile getirmiştir ve
askerlerini tatbikattan geri çekmiştir. Bu saldırı sadece
cumhuriyetimizin kurucusu ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal
Atatürk ve son Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a dönük bir
saldırı, saygısızlık değildir. Aynı zamanda 80 milyon Türk
milletine ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne yönelik açık bir
saygısızlıktır, kabul edilemez bir durumdur. Bu durum nedeniyle
NATO Genel Sekreterinin, yetkililerin özür dilemelerini olumlu
karşılıyoruz. O olaya adı karışan görevlilerin görevlerine son
verilmesini, haklarında idari tahkikat başlatılması, hem Dışişleri
Bakanımız hem Genelkurmay Başkanımız hem Cumhurbaşkanımız ile ayrı
ayrı görüşüp özür dilemelerini olumlu karşılıyoruz. Ancak bu olayın
şahıslarla kaim bir olay olarak değerlendirilmesini doğru
görmediğimizi ifade etmek isteriz. Şahısların bir tasarrufu gibi
görünse de sadece o şahıslarla izah edilir bir durum gibi
görünmemektedir. Bir özensizlik sonucu yapılmış bir iş gibi
görülmemelidir. Sadece iki kişi ile alakalı işlem yapılması,
görevlerine son verilmesi bu olayın tamamen enine boyuna
araştırıldığı ve her yönünün aydınlatıldığı anlamına gelmez. Orada
görevli üst amirler, komutanlar kimse onlarla ilgili de işlem
yapılmasını ve onların sorumluluklarının olup olmadığının tespit
edilmesini ve gereğinin yapılmasını Türkiye olarak bekliyoruz. Bu
işin üstünün örtülmemesi gerektiğini net bir şekilde ifade
ediyoruz. Bu olay bazılarının Türkiye'ye zarar vermek için NATO
dahil uluslararası bazı örgütleri ve platformları kullanmaya
çalıştığının da somut ve kötü bir örneği olmuştur. NATO
yetkililerinin Türkiye karşıtı olan çevrelerin, Türkiye'ye
düşmanlığı olan çevrelerin NATO'yu etkilemesine ve NATO ile ilgili
iş ve işlemlere sızmasına ve NATO'nun kendi faaliyetlerini olumsuz
bir şekilde gölgelemesine izin verilmemesi gerekir. Türkiye'nin
terör örgütü olarak nitelediği örgütlere yakın olan veya içinde
olan veya onlara sempatisi olanların, onlarla işbirliği ve
dayanışma içinde olanların uluslararası örgütlerin yanında
yakınında bulundurulması ya da onlardan istifa edilmesi asla kabul
edilemez. Türkiye'nin terör örgütü olarak kabul ettiği örgütlerle
iltisak, irtibat ve üyelik içinde olanlar bu tür uluslararası
örgütlerde çalışanların üzerinde etki kurarlarsa, onlarla beraber
olurlarsa veya bu örgütlerin içine bizzat girerlerse bunun gibi
daha pek çok olumsuzluklarla karşı karşıya kalabiliriz. Türkiye
NATO'nun saygın bir üyesidir, NATO'ya en büyük katkıyı sunan bir
üyesidir. Bundan sonra NATO'nun saygın bir üyesi olarak katkılarını
sunmaya devam edecektir. Ama Türk milletine, Türkiye Cumhuriyeti
Devleti'ne, kurucu liderimiz, ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa
Kemal Atatürk'e ve bugünkü Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a
yapılan saldırıyı, hakareti, alçaklığı kabul etmesi mümkün
değildir. Biz bu saygısızlıkları yapanlara karşı onurlu duruşumuzu
bugün olduğu gibi bundan sonra da muhafaza edeceğiz. Hem Mustafa
Kemal Atatürk'ün hem de Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın
devlet adamlığı ve dünya çapında saygın Türk liderlerinden olmaları
hususu çok nettir. Türk halkının bunlara karşı olan sevgisini öyle
kendini bilmez, had bilmez zavallıların kendisini tatmin etmek için
ya da başka saiklerle yaptığı bu tür manevralarla azaltacağını
zannediyorlarsa boşuna heveslenmesinler. Milletimizin kurucu
liderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e ve Cumhurbaşkanımız Recep
Tayyip Erdoğan'a olan sevgisini Türkiye'nin düşmanları
belirleyemezler. Türkiye'de siyasi partilerimizin, hep beraber
NATO'da yaşanan bu skandal karşısında ortak tavır koymaları ve
birlikte Türkiye'nin lehine açıklamada bulunmalarını memnuniyetle
karşıladık" diye konuştu.
"HÜKÜMETİMİZ BUNUN ÜZERİNDE CİDDİ ÇALIŞMALAR
YÜRÜTMEKTEDİR"
Bekir Bozdağ, hükümetin yüksek faiz ve enflasyonun düşürülmesi için
çok ciddi çalışmalar yaptığını belirtti. Bozdağ, önümüzdeki
günlerde iki yeni KHK yayınlanacağını belirtirken, içeriği hakkında
ise bilgi vermedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçtiğimiz günlerde
devlet ve özel bankalara yönelik yüksek faiz eleştirilerinin
Bakanlar Kurulu gündemine gelmediğini belirten Bozdağ, "AK
Parti hükümetleri yüksek faiz ve enflasyonla başarılı olmuş
hükümetlerdir. 3 Kasım 2002 seçiminden sonra Türkiye'de enflasyon
da faiz de çok yüksek rakamlardaydı, oradan buraya geldik biz. İlk
dönemlerdeki faizlerle mukayese edilemeyecek oranda faizler
düşüktür, enflasyon düşüktür. Bunun daha da düşmesi, tek haneli
rakamlarda kalması son derece önemlidir. Hükümetimiz bunun üzerinde
ciddi çalışmalar yürütmektedir. Cumhurbaşkanımızın yüksek faizle
ilgili yaklaşımı sır değildir, herkesin bildiği yaklaşımdır. Yüksek
faizin olduğu yerde olumlu gelişmelerin olmayacağı, her türlü
olumsuz sonuçların ortaya çıkacağı bir gerçektir. Faizlerin aşağı
çekilmesi hususu ekonomiyi bilenler bizden daha iyi bilirler, kendi
içinde kuralları var, o kurallar çerçevesinde bu işleyecektir.
Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konudaki şikayeti, bunun aşağı
çekilmesi hususundaki iradesi yeni değildir. Önceki Merkez Bankası
Başkanı döneminde de, yeni Merkez bankası Başkanı döneminde de var.
Faizle ilgili hususta rutinin dışında elbette Merkez Bankası ve
diğer çalışma yapanların kendi ezberlerinden giderek adım atmaları
hep olumlu sonuçlar doğurmuyor. Faizlerin aşağı çekilmesi
yatırımcıyı teşvik bakımından da, pek çok adım bakımından da
önemli. Bu konu Bakanlar Kurulunda gündeme gelmedi"
şeklinde konuştu.
"ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE YENİ KHK ÇIKACAKTIR"
Yeni KHK ile ilgili çalışmaların Bakanlar Kurulunda
değerlendirildiğini kaydeden Bozdağ, "Önümüzdeki günlerde
yeni KHK çıkacaktır. Hem tedbir kararnamesi hem de düzenleme
kararnamesi olmak üzere iki KHK'yı önümüzdeki günlerde
yayınlayacağız. Muhtevasını yayınlandığında görürsünüz"
ifadelerini kullandı.
RIZA SARRAF DAVASI
Rıza Sarraf davasının tamamen siyasi olduğunu ve hukuki dayanakları
olmadığını belirten Bozdağ, "Bu dava çok net olarak
söylüyoruz, siyasidir, hukuki dayanaktan yoksundur, Türkiye'ye
karşı bir kumpas davasıdır. Yargılama yapanlar, davanın sanıkları
üzerinde çok net bir şekilde baskı uygulamaktadırlar"
dedi. Sanıklara Türkiye'ye aleyhine konuşmaları durumunda tahliye
ve ceza indirimi vaat edildiğini anlatan Bozdağ, davanın hukuki
dayanağı olmadığını, olmasının da mümkün olmadığını zira
Türkiye'nin böyle bir hatada bulunmadığını kaydetti.
(İHA)