Suruç'ta çalan cep telefonu hayatını kurtardı
ANTALYA'dan Şanlıurfa'nın Suruç İlçesi'ne giden ekibin en yaşlısı emekli devlet memuru 54 yaşındaki Cuma Tokgöz'ü, patlamadan dakikalar önce çalan cep telefonu kurtardı. Tokgöz, daha rahat konuşmak için gruptan ayrılırken patlama meydana geldiğini belirterek, "Kollar, ayaklar üzerime yapıştı. Keşke ben öleydim de o sahneleri görmeyeydim diye düşündüm" dedi.
ANTALYA'dan Şanlıurfa'nın Suruç İlçesi'ne giden ekibin en
yaşlısı emekli devlet memuru 54 yaşındaki Cuma Tokgöz'ü, patlamadan
dakikalar önce çalan cep telefonu kurtardı. Tokgöz, daha rahat
konuşmak için gruptan ayrılırken patlama meydana geldiğini
belirterek, "Kollar, ayaklar üzerime yapıştı. Keşke ben öleydim de
o sahneleri görmeyeydim diye düşündüm" dedi.
Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu'nun (SGDF) 'Kobani'yi
Yeniden İnşa Edelim' kampanyasına katılmak için Antalya'dan
çoğunluğunu üniversite öğrencilerinin oluşturduğu 7 kişi,
saldırıdan bir gün önce yola çıktı. Karayoluyla hareket eden grup
sabaha karşı saat 04.30'da patlamanın yaşandığı Amara Kültür
Merkezi'ne ulaştı.
'POLİS ARAMASI OLMADI'
Saldırıdan yara almadan kurtulan 31 yaşındaki Zeynep Altınok, son 2
aydır işsiz olduğunu, bunu fırsat bilerek kampanyaya katıldığını
söyledi. Kobani'deki çocuklar için Antalya'da yardım kampanyaları
düzenlediklerini, oyuncaklar aldıklarını anlatan Altınok,
iddiaların aksine yolculuk boyunca bir tek polis aramasından
geçmediklerini söyledi. Sadece Antalya'dan gelenlerin değil farklı
illerden gelenlerin de polis aramasından geçmeden Kültür Merkezi'ne
ulaştığını belirten Altınok, “Kaldı ki, Amara Kültür Merkezi'nin
yakınlarında da polisle karşılaşmadık. Biz Suruç'a neredeyse ilk
ulaşan ekiptik. Saat ilerlerken farklı illerden arkadaşlarımız da
gelmeye başladı. Birlikte kahvaltı hazırladık. Halaylarımızı
çektik. Birbirimizi tanıdık" diye konuştu.
ŞÜPHELİ KAPIDA TEK BAŞINA OTURUYORDU
Altınok, Kültür Merkezi kapısında yeni tanıştığı kişilerle
otururken sol tarafına bir kadının tek başına oturduğunu fark
ettiğini söyledi. Altınok, "Ancak orada tek başına oturmak da
imkansız. Amara'da 200- 250 kişi var. Herkes birbiriyle bir şekilde
tanışma telaşı içinde. Ben, o kişinin yüzüne baktım, selam vermek
anlamında gülümsedim. Bana gülmedi. Ama bizi dinlediğini fark
ettim. Çantası yanında duruyordu. Saçları beline kadar uzun ve
simsiyahtı. Kendi kendime 'Ne kadar erkeğe benziyor' dedim" diye
konuştu. Altınok, kapı önünde yaptığı sohbetin bitmesiyle birlikte
biraz dinlenmek için basın açıklaması yapılan yerin hemen arka
tarafında yer alan havuzun başına gittiğini ve bir ağaç altına
oturduğunu söyledi.
SAÇLARIMDAN KAN DAMLIYORDU
Kısa bir sürenin ardından basın açıklaması için ayağa
kalktıklarını, açıklamanın yapıldığını ve ardından sloganlar
atılırken bir anda yüzünde bir ateş hissettiğini söyleyen Altınok,
o anları şöyle anlattı:
"Yüzüme ateş geldiğini hissettim. Sonrasında kendimi havuzda
buldum. Yaklaşık 1.5 metre arkamdaki havuzdan çıktığımı
hatırlıyorum. Sonrasında tellerin altından kaçmaya çalıştığımızı
biliyorum, ancak bir ateşin içindeydik. Suyun içinden çıktığımda
her tarafım kandı. Et parçaları üzerime yapışmıştı. Saçımdan kan
damlıyordu. Arkadaşıma 'Yüzümde bir şey var mı?' diye sordum.
Olmadığına, ancak aynaya baktıktan sonra inandım. Uzun süre kimseyi
duyamadım. Karşıda polisler vardı. Gülüyorlardı bize. Suruç halkı
kendi araçlarıyla yaralıları hastaneye taşımak istiyordu, ancak
bırakmadıklarını gördük."
SAVAŞMAYA GİTMİYORDUK
Suruç'taki saldırıdan sağ kurtulan Zeynep Altınok, siyasilerin
Suruç üzerinden yaptığı tartışmaları ise samimi bulmadığını
söyledi. Son derece insani amaçlarla yola çıktıklarını, bunun
gündelik siyasetin konusu haline dönüştürülmesini dahi anlamsız
bulduğunu söyleyen Altınok, "Bizim amacımız oyuncak kitap götürmek,
bayramda acılarını biraz olsun dindirmekti. Savaşmaya gitmedik"
dedi.
EKİBİN EN YAŞLISI
Antalya'dan Suruç'a giden ekibin en yaşlısı emekli devlet memuru
Cuma Tokgöz, yaşının Amara Kültür Merkezi'nde espri konusu olduğunu
belirterek, "Benim yaşlarımda biri daha vardı. O 'Biz çimento
taşıyamayız, tuğla taşıyamayız' diye anlatıyordu. 'O zaman çay
dağıtırız' diyerek esprimiz olmuştu" dedi.
'CANLI BOMBANIN OLDUĞU TARAFTAYDIM'
Suruç'a İstanbul, Ankara, İzmir başta olmak üzere Türkiye'nin
farklı illerden birçok gencin geldiğini anlatan Tokgöz, patlamanın
Şanlıurfa Valiliği'nden geçiş için izin beklendiği sırada
gerçekleştiğini söyledi. "Belki izin daha erken verilseydi bunlar
yaşanmayabilirdi" iddiasında bulunan Tokgöz, "Basın açıklaması
okunmaya başladığı anda bombanın patladığı taraftaydım. Ancak o
sırada telefonum çaldı. Sakin konuşayım diye uzaklaştım. O sırada
konuşma bitti, bir hatıra fotoğraf çektim. Kültür Merkezi'nin içine
girdim. Elimi yüzümü yıkadım tekrar gruba yaklaşırken patlama oldu"
diye konuştu.
İlk anda tüp patladığını sandığını anlatan Tokgöz, şunları
söyledi:
"Ancak sis bulutu içinde parçalanan kollar, ayaklar üzerime
yapıştı. Her tarafım kan içinde. 'Kendim yaralı mıyım?' diye
bakıyorum, bir şey yok. Ama sis kalkınca sahne çıktı. Kimisinin
ayakları kolları yok. Birinin kafası 50 metre öteye fırlamış. Bir
şey yapamıyorsun, çaresizsin. Keşke ben öleydim de o sahneleri
görmeyeydim diye düşündüm."
FOTOĞRAFLI