"Süper güçler Türkiye’ye bakmaya başladı"
Başbakan Binali Yıldırım, "Türkiye'ye, bölgeye hiza vermek isteyen süper güçler de Türkiye'ye bakmaya başladı. Kolay bir iş değildir. İki süper gücün arasına kılıç gibi girip Suriye'de istikrarı, güveni, terörü dize getirmek kolay bir iş değildir" dedi.
Başbakan Binali Yıldırım, "Türkiye'ye, bölgeye hiza
vermek isteyen süper güçler de Türkiye'ye bakmaya başladı. Kolay
bir iş değildir. İki süper gücün arasına kılıç gibi girip Suriye'de
istikrarı, güveni, terörü dize getirmek kolay bir iş
değildir" dedi.
Gebze Teknik Üniversitesi'nde "Sanayi ve Teknoloji
Zirvesi" gerçekleştirildi. Zirveye AK Parti Genel Başkan
Yardımcısı ve Başbakan Binali Yıldırım'ın yanı sıra Başbakan
Yardımcısı Fikri Işık, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü,
Kocaeli Valisi Hüseyin Aksoy, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı
İbrahim Karaosmanoğlu, Gebze Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.
Haluk Görgün ve davetliler katıldı.
Gebze Teknik Üniversitesi'ndeki zirvede Türkiye'nin kalkınması ve
Sanayi 4.0'ın rolünün konularının ele alındığını anlatan Başbakan
Binali yıldırım, "Bugün GTÜ'nde ülkemizin kalkınmasında
sanayici 4.0'ın rolü ve sanayi üniversite işbirliği konuları ele
alınıyor. 4 gün sürecek bir hem sergi, hem bilimsel toplantı burada
gerçekleşecek. Ve Türkiye'de sanayi üniversite işbirliği örnekleri
sergilenmiş olacak. Ülkemizin 100. yıl hedeflerinin gerçekleşmesine
katkı sağlayacak bu önemli zirvede açılışında bulunmak benim için
bir heyecan vesilesi. Eminim ki aynı heyecanı da sizler
duyuyorsunuz. Bu önemli toplantının gelecek adına, gelecek kuşaklar
adına ülkemizin aydınlık yarınları adına ciddi neticeler ortaya
çıkaracağına yürekten inanıyorum. Bu toplantıyı himaye eden bilim
Sanayi Teknoloji Bakanımıza, Kocaeli Valiliğimize. Büyükşehir
Belediye Başkanlığı'na, GTÜ rektörümüze, bu bölgede bulunan
sanayicilerimize teşekkür ediyorum" ifadelerine yer
verdi.
"TÜRKİYE ETRAFINDAKİ SAVAŞ VE BELİRSİZLİKLERE RAĞMEN
BUGÜNLERE GELDİ"
Türkiye'nin engelleri birer birer aşarak bugünlere geldiğinin
altını çizen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Başbakan Binali
Yıldırım, 15 Temmuz'u da hatırlatarak şöyle devam etti:
"Türkiye etrafında yaşanan savaş, belirsizliklere rağmen
önüne çıkan engelleri birer birer aşarak bugünlere geldi. Ve
geleceğe emin adımlarla yürüyor. Hepinizin bildiği gibi son 16
yılda pek çok sınamalardan geçtik. Millet iradesine, demokrasiye,
seçilmiş hükümetlere yönelik vesayet saldırıları hiç eksik olmadı.
En son 15 Temmuz'da hain bir işgal girişimiyle ülkeye topyekûn el
konulmak istendi. Milletimizle el ele verilerek bu zorlukları
aşarak bugünlere geldik. Demokrasiye darbe vurmak isteyenler bunu
başaramayınca bu günlerde ekonomi üzerinden yeni bir faaliyet
içerisine girmiş gözüküyor. Milli irade, siyasi istikrarı azimle
koruduğumuz gibi hiç kimsenin endişesi olmasın. Bu ekonomik
saldırıların da üstesinden geleceğiz."
"BU KAFAYLA HAREKET EDENLERİN YÖNETİMDE OLMA ŞANSLARI HİÇ
YOK"
Türkiye'nin katma değeri fazla olan ve teknoloji gerektiren
alanlardaki yatırımlardan bazılarının mutlu olmadığını ifade eden
Başbakan Binali Yıldırım, "Bugün hamdolsun milletimiz
yanımızda. Biz de bütün varlığımızla milletimizle beraberiz. Geçen
hafta temelini attığımız nükleer santral de inşallah 2023'e
giderken enerji güvenliğimizin sağlanması, enerjide çeşitliliğin
olması için ülkemizin mukayeseli bir üstünlük sağlayacak. Yine
pazartesi günü bir teşvik sistemini kamuoyu ile paylaştık. Daha çok
üretmeye, daha çok büyümeye hedeflenen bu teşvik sisteminde neler
var? Katma değeri fazla olan teknoloji gerektiren ve Türkiye'nin
cari açık verdiği alanlarda yatırım. Bazı bildik ekonomistler,
siyasi muarızlarımız bundan mutlu olmadılar. ‘Efendim işte koca
koca teşvik paketi açıklıyorsunuz yandaşlara veriyorsunuz'
diyorlar. Bu kafayla hareket edenler bu ülkenin yönetiminde hiç ama
hiç var olma şansları yok. Bunlar tamamen Türkiye'nin
gerçeklerinden habersiz olma, bilgi olmadan ilgi sahibi olmanın
getirdiği cehalettir. 23 proje var. Aç bak kardeşim neler var.
Doğrudan 35 bin kişi istihdam ediliyor. Dolaylı olarak 134 bin
istihdam var. Bırak ötesini 20 milyar dolar bir kalemde ihracat ile
ithalat arasındaki açığı azaltıyor. Niye? Bunları yapmazsan
gideceksin dışarıdan alacaksın. İthalat üzerinden kolay para
kazananların buna razı olmasını bekleyemeyiz. Onlar kısa günün
ticaretine bakıyor. Biz bugünümüz yarınımız olan gençlerimizin
geleceğine odaklanıyoruz. Aramızdaki fark budur. Şimdi artık
teknoloji gerektirmeyen ürünleri herkes yapıyor. İşçilik maliyeti
Afrika'da bizim 50 katımızdan daha ucuz. Şimdi aynı ürünü biz
yaparsak rekabet etme şansımız var mı? Ne yapmamız lazım alın
terinin yanına akıl terini koymamız lazım. Bilgiyi koymamız lazım.
Bilgi güçtür. Artık bilgiye sahip olan bilgiyi kullanan ve bilgiyi
üreten ülkeler aradaki farkı açıyor. Bilgiye erişemeyen ülkeler
yarış dışı kalıyor. Bunu görmemiz lazım" diye devam
etti.
"GEBZE TEKNİK ÜNİVERSİTESİ'NİN GÖZLE GÖRÜLÜR MESAFE ALMASI
TESADÜF DEĞİL"
Gebze Teknik Üniversitesi'nin dört yıl önce kurulmasına rağmen
gözle görülür bir mesafe kat ettiğini vurgulayan Başbakan Binali
Yıldırım, "Gebze Teknik Üniversitesi'nin dört yıl
içerisinde bu kadar gözle görülür mesafe almasının tesadüf
olmadığını anlatmak istiyorum. Bulunduğu yer önemli. İstanbul
tarafında beş tane OSB, Kocaeli tarafında 13 tane OSB toplam 18
tane OSB ortasında bulunan, yarım saatten az bir sürede buralara
erişebilen bir üniversite. Sanayi ile üniversite işbirliği biz
öğrenciyken de konuşulan bir şeydi. ‘Efendim, üniversiteler ile
sanayi arasında işbirliği yok.' Ben de teknik üniversite mezunuyum.
Yabancı değilim bu mevzuya. Ama gerçekten o zaman sanayi ile
üniversite arasında hiçbir temas yoktu. Hem fiziki olarak hem de
zihni olarak. Birbirinden iki ayrı dünya. İdeal şartlar altnda
alınan bir üniversite öğrenimi bir de gerçek şartlar altında
mücadele eden sanayi sektörü. İdeal şartlar, fanus içerisinde
dezenfekte ortamda yaşamaktır. Böyle bir dünya yok. Ancak erken
doğan bebekleri koyuyorlar. Bir iki ay orada duruyor herhangi bir
zarar görmemesi için. Ama hayat özel sektörüyle, üniversitesiyle,
sanat camiasıyla her türlü fırsata da her türlü tehdide de açıktır.
Ayakta kalmak için her alanda mutlaka var olmalıyız. Mücadele
etmeliyiz. Biz o yıllarda okurken üniversitede staj bulamazdık.
Staj yapacağız mühendislik okuyoruz. Staj yapmadan mezun
olamıyoruz. Onun yüzünden mezuniyetin gecikme ihtimali doğuyor.
Riski doğuyor. Niye sanayiciler stajyeri yük olarak görüyor.
‘Onunla mı uğraşacağım. Gelecek işçilerin de aklını karıştıracak.
Huzurumuzu bozacak bizi meşgul edecek' diyor. Bunlar yaşanan
şeyler. Para pul istemiyoruz yeter ki tezgahlara bakalım,
okuduklarımızla gördüklerimiz birbirine uyuyor mu onu görelim. Burs
kredi zaten yok. Onlar hak getire. Yani 100 kişi müracaat ediyor 5
kişi kredi zor alıyor. Devlet bursu zaten yok. Buraya giren her
öğrenci adımını attığı anda 200 ila 2 bin lira arasında bursu hazır
diyor. Ne güzel imkan. Keşke bugünlerde okusaydık. Geçen bir
kamyoncunun bana dediği gibi, ‘Geldim 70 yaşıma. Keşke sen bizim
zamanımızda Ulaştırma Bakanı olsaydın' diyor. Keşke demekle
olmuyor. Bulunduğumuz her zaman neyse sorumluluğumuz var. O zamanı
dolu dolu geçirmemiz lazım. Şu anda zaman paradan daha önemli. Bunu
aklınızdan çıkartmayın. Öğrencilikte bunun hesabı pek yapılmaz.
Sizi geleceğe hazırlayan yıllar bu yıllardır. Mezun olduktan sonra
pek fazla fırsatınız olmayacak. Kendinizi geliştirmek için çok
fazla zamanınız olmayacak. O yüzden iyi şekilde kendinizi
geliştirin. En az bir yabancı dili konuşacak şekilde kendinizi
hazırlamanız lazım. Dünya artık bugün küresel köy haline geldi.
Bugün her türlü olay, her türlü bilgi her an akıyor. Dünyada
yaşayan ister gelişmiş ister gelişmemiş ülke olsun her ülkedeki
olay bir başka ülke tarafından biliniyor. Ona göre tepkiler ve
kamuoyu oluşuyor. Sanal gerçeklik diye bir şey var. Sanayi 4.0 var.
Bunlar bütün üretim alışkanlıklarımızı değiştirecek"
ifadelerine yer verdi.
"GEÇEN SENE G20 İÇİNDE EN FAZLA BÜYÜYEN ÜLKESİ OLDUK. GURUR
VESİLESİ AMA YETERLİ DEĞİL"
Türkiye'de son 16 yılda kalkınma ve sanayi anlamında önemli yollar
kat edildiğinin altını çizen Başbakan Binali Yıldırım, şöyle devam
etti.
"Sanal gerçeklikte bazı mesleklerin havası da kalmayacak.
Yeni meslekler çıkacak. 5-10 yıl sonra doktorların artık işsiz
kalabilme riski bile olacak. Niye, bilişimler artık her şey mümkün
olacak. Size gerekli önlemleri, kendi kendinizin doktoru
olacaksınız. Onun için yenileyeceğiz. Iskalamayacağız, değişimi
yaşayarak kendimizi yenileyeceğiz. Biz bunu yaparsak ülkeyi de
değişimle gerçekleştireceğiz. Son 16 yılda kalkınma ve sanayi
anlamında önemli yollar aldık. Ama bu yolu yeterli göremeyiz. Geçen
sene dünyanın G20 içinde en fazla büyüyen ülkesi olduk. Bu gurur
vesilesi oldu ama bunu yeterli göremeyiz. Sürdürülebilir olması
lazım. 2003-2017'ye bakalım. Bu süreç arasında 2008-2017 küresel
kriz vardı. Dünyanın büyümesinin durduğu küresel ticaretin
azaldığı, dünyadaki servetin azaldığı bir dönem var. Buna rağmen
Türkiye 2002-2017 arası 15 yıl yüzde 5.8 büyümeyi başardı. Bu
noktalara kolay gelmedik. Küresel finans piyasaları şu anda
çalkantı içerisinde. Bir dalgalanma var. Çin ile ABD arasında
başlayan bir ticaret savaşı, tabiri caizse. Birbirlerine kılıç
çektiler. Amerika Çin'den alacağı ürünlere ilave vergiler
getiriyor. Türkiye'de buna dahil. Yüzde 25'e varan vergi koyuyor ki
siz oraya satamayın. Benzerini muhatap ülke yapıyor. Dolayısıyla
buradaki ekonomik savaş küresel dengeleri de bozuyor. Şu anda böyle
bir süreç yaşıyoruz. Bu hem ülke ekonomisinin tek tek olumsuz
etkilediği gibi küresel belirsizliği de artırıyor. Buna bir de
Ortadoğu'daki son günlerde yaşananları da ilave ederseniz, kimyasal
silah kullanımı o masum yavruların hunharca katledilmesi bütün
bunları koyunca küresel anlamda ciddi bir belirsizlik ciddi bir
dalgalanma var. Türkiye'de bundan etkileniyor. Çünkü biz bu bütün
belirsizliklerin, olumsuzların göbeğinde yer alıyor. Avrasya
coğrafyasına baktığımızda bütün olayların merkezinde yer alıyoruz.
Terör, savaş, göç. Ama şunu milletimiz, müteşebbislerimiz bilsin.
Biz bu süreçleri daha önce de yaşadık. 2016 darbesinde de yaşadık.
İlk çeyrekte yüzde 4 küçüldü Türkiye, ama hızlı bir şekilde
toparlandık. Bütün tahminleri alt üst ederek 3.2 ile kapattık.
Darbe geçirmiş bir ülkeden bahsediyorum. 2017'de 7.4 rekor. Ona da
şimdi çamur atmaya çalışıyorlar. ‘Efendim ekonominin bu kadar
ısınması doğru bir şey değil.' Büyümeyince de ‘Ülke yerinde
sayıyor', büyüyünce de ‘çok büyüdü, sıcaklık arttı.' Ne
istiyorsunuz kardeşim. Bir şey söyleyin. Bunlar siyasi
mülahazalarla yapılan değerlendirmeler. Bizim görevimiz bunlara
itibar etmek değil, milletimiz ve ülkemiz için doğru bildiğimizi
yapmaktır. Doğru bildiğimiz ise üretmek ve istihdam oluşturmak.
Ürettiğimizi satmak ve ülke ekonomisine değer katmaktır. Bunları
yaptığımız sürece söylenenlerin hiçbir değeri yok. Herkes şunu
bilsin Türkiye ayaklarını yere sağlam basıyor. 16 yıl önceki
Türkiye'nin karanlık senaryolarından çok uzaktayız. Bu istikrar ve
güven olduğu müddetçe küresel sermaye ve teşviklerle büyümemiz
devam edecek. Büyümedeki hedefimiz sürdürülebilir. Her yıl üst üste
son 16 yılda başardığımız yüzde 6'lık büyümeyi 2018, 2019'da ve
devam eden yıllarda sürdürmemiz lazım. İstikrar ve güven var. Terör
bugün Türkiye'nin birinci meselesi değil. Birinci meselemiz reel
sektörümüzün daha fazla üretmesi için gereken destek ve katkıyı
sağlamak. Bu toplantının amacı da bu. Üniversite ve sanayinin
işbirliğini nasıl başardınız diye sordum. Rektör ise bir vakıf
kurduklarını, mütevelli heyetine de bütün sanayicileri davet
ettiklerini onları dahil ettiklerini söyledi. Ne oldu onlar işin
sahibi oldu. Marifet iltifata tabidir. Bir kere işin içine
sorumluluğu dahil ettiğiniz zaman ne yaptılar onlar da bu sefer
ellerini taşın altına koydular. Ar-Ge projelerine ve yenilikçi
çalışmalara, bilimsel çalışmalara, ilgilerini daha çok artırdılar.
Gerçek anlamda üniversite ve sanayi işbirliği başlamış
oldu."
"ÜLKEMİZLE GURUR DUYALIM. 7 DÜVEL ÜZERİMİZE
GELİYOR"
"Evellallah Avrasya Coğrafyasında öyle dik duruyoruz ki
Türkiye'ye, bölgeye hiza vermek isteyen süper güçler de Türkiye'ye
bakmaya başladı. Kolay bir iş değildir. İki süper gücün arasına
kılıç gibi girip Suriye'de istikrarı, güveni, terörü dize getirmek
kolay bir iş değildir" diyen Başbakan Binali Yıldırım,
şöyle devam etti:
"GTÜ ‘ben büyüğümü, sen büyüksün' meselesini bırakmış,
Türkiye'nin geleceği araştırmada, geliştirmede teknolojik ürünler
üretmede demiş. Bir adım atmış. Şimdi 11 tane teknik üniversitemiz
var. 3 taneydi, 11 oldu. Ne kadar büyük bir imkan. İstanbul Teknik
Üniversitesi 1773'te kurulmuş. Övünüyoruz gayet güzel. Ama bir iki
tane değil. Gebze Teknik Üniversitesi 4 yıllık geçmişi var. Ama
öyle bir hızlı geliyor ki asırlık üniversitelerin ensesinde. Bu da
onlara bir mesaj veriyor. ‘Ey aklınızı başınıza alın. Şanınızın
yüksek olması bir şey ifade etmez. Marifetiniz ancak sizi geleceğe
taşıyabilir.' Gelecek Türkiye'nin, Türkiye gelecektir. Ülkemizle
gurur duyalım. 7 düvel üzerimize geliyor. Evellallah Avrasya
Coğrafyasında öyle dik duruyoruz ki Türkiye'ye, bölgeye hiza vermek
isteyen süper güçler de Türkiye'ye bakmaya başladı. Kolay bir iş
değildir. İki süper gücün arasına kılıç gibi girip Suriye'de
istikrarı, güveni, terörü dize getirmek kolay bir iş değildir. Bu
başarı Türkiye'nin başarısıdır. Çünkü biz bu topraklarda yaşıyoruz.
Babaannemin bir tabiri var, 'Sel gider, kum kalır.' Oraya
uzaklardan gelen seldir, kalacak olan biziz. Bölgenin kaderinden
kendimizi soyutlayamayız. Bölgenin geleceğine karar veren ülke
Türkiye ve Türkiye'nin komşuları olmalıdır. Uzaklardan gelen güçler
100 yıl önce yaptıkları taksimin ne kadar yanlış olduğunu bugün
yaşayarak, büyük bedeller ödeyerek görüyorlar. Ama bütün bunlar
geride kalacak. Geleceği inşa etmek için bilim, teknoloji alanına
yatırım yapmaktır. Bilgi üretmek konusunda mazeretimiz kalmadı.
Daha geçen gün 824 öğrencimizi yurt dışına yüksek lisans ve doktora
için gönderdik. Bir iki öğrenciyi yurt dışına eğitime göndermek
mesele olurdu. Allah'a şükür her sene bin kişi gönderiyoruz. Devlet
eliyle. Ayrıca gidenlere bak 5 bin kişi gidiyor. Ülkemizde 100
değişik ülkeden okuyanlar var. Türkiye'de okuyorlar. Bu kadar
okuyan insan memleketine dönüyor. Türkiye ile yatıyor Türkiye ile
kalkıyor. Bizim bedava elçimiz oluyor. Bunları servet harcasanız
sağlayamazsınız. Bu bir geleceğe yatırımdır. Sizin ülkenizin
güzelliklerini anlatan, değerlerini yaşayan dünyanın her tarafında
insanların olması demek orada sizin her zaman gündemde olmanız
demek. 2002'de bu farkındalık bu kadar değildi. Ama 15 yılda çok
ciddi mesafe aldık. Politikalarımızı güncelledik. Yanlışlarımızı
düzeltme fırsatı bulduk. Ülkenin teknolojik alt yapımı için Ar-Ge
projelerinden, pazarlama stratejilerine kadar her alanda
desteğimizi artırdık. Artırıyoruz. Şu anda 77 teknoloji geliştirme
bölgesinden 56'sı faaliyete geçti ve devam ediyor. 21'nin de alt
yapı çalışmaları sürüyor. Ar-Ge merkez olma niteliğini kazanan,
belgesini kazanan 857 şu anda firma var. Şartlarını yerine getirmiş
ve almış. Bu da ne gösteriyor bize artık firmalar geleceğin
Ar-Ge'de olduğunun farkına varmış. Tasarım merkezi sayısı 195
olmuş. Bunlar olmayan şeylerdi. Ama şimdi akla para vermezsen ömür
boyun onun bedelini ödersin. Yanlış bir proje yaparsın, o üç kuruş
tamah ettiğin paranın on katını yüz katını ömür boyu ödemek zorunda
kalırsın. Onun için Japonların bir prensibi var. Bir Japon bir işe
karar verdiğinde işe başlamadan önce 5 yıl çalışır, 5 dakikada
uygulamaya koyar. Amerika 5 dakikada karar verir, 5 yılda işin
içinden çıkamaz. Bugünlerde de görüyoruz. Her gün bir karar
değiştiriyorlar. Türklerin de bir özelliği var. Son dakika
davranışı. Onu da unutmayalım. Hiç kimsenin bu işler hayatta bitmez
dediği işi Türkler bitirir. Biz bunu Marmaray, Avrasya Tüneli'nde,
Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nde yaşadık. Son dakika davranışı. Ama
böyle olmasın. Kararlı istikrarlı, kendimizi de çok yormadan,
hırpalamadan, strese girmeden doğru olur. Ama temel prensip ne zor
hemen yapılır, imkansız biraz zaman alır. 2014 yılından bu tarafa
Ar-Ge'de 25 ilde 422 projeye teknolojik ürün belgesi verilmiş. 857
Ar-Ge, 195 tasarım merkezimizde şu anda üzerinde çalışılan proje
sayısı 12 bin. 100 proje çalışırsınız 95'i işe yaramaz. Bir
tanesini tuttursanız Türkiye'yi uçurmaya yeter. Gelişmiş ülkeler
böyle yapıyor. Harcıyor, uğraşıyor. Sonunda fark oluşturacak,
diğerlerin önüne geçecek bir şey buluyor. O zaman da köşeyi
dönüyor. Onun için Ar-Ge ve yenilikçilik önemli. Bizim doğal
zenginliğimiz ve mutlak üstünlüğümüz yok. Bazı ülkelere Cenab-ı
Allah vermiş. Dolduruyor dolduruyor içiyor. Biz akıl terimizle
ülkemizi kalkındırıyoruz. Bizim ki daha kıymetli sürdürülebilir.
Ama o kaynaklar tükenir veya tükenmezse de biri el koyar. Racon
keser. O kadar biriktireceğine milleti kalkındır kardeşim. Neyse o
taraf onların işi. Biz işimize bakalım."
"CANLARINI SIKMAYA DEVAM EDECEĞİZ"
Türkiye'de terör meselesinin aşağı sıralara indiğini ancak
bitmediğine vurgu yapan Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye'nin
edilgen ülke grubundan çıktığını da hatırlatarak sözlerini şöyle
tamamladı:
"Bugün bu zirvenin de konusu olan üniversite sanayi
işbirliği için SAN-TEZ projesini başlattık. 46 sektörden 53 ilde 90
üniversiteye şimdiye kadar 29 projede 235 milyon destek vermişiz.
Teknoloji sermayesi desteği programıyla 2009'dan bu tarafa 1933
işletmeye 185 milyon ödeme yapılmış. İşin özü şu; bugün Türkiye her
açıdan farklı bir noktaya gelmiştir. Türkiye edilgen ülke grubundan
çıkmıştır. Yani sürece tabi olan değil sonucu belirleyen ülke,
etken ülke. Bu önemli bir kazanım. Bu milletimizin her şeyden önce
özgüvenini artırıyor. Geleceğe olan inancını artırıyor. Bu
sayedededir ki üç terör örgütüyle aynı anda yurt içi ve yurt
dışında mücadele ettik. Bugün ülkemizi en büyük bela olan terör
belasını gündemin aşağılarına doğru çektik. Bitti demiyorum. Bu
mücadele devam edecek. Bizim onu önceki Diyarbakır Valimiz bilir.
Ama o günler ile bugünler arasında fark var. Şimdi halkımız özgürce
sokağa çıkıp bayrağını dalgalandırabiliyor. Devlet otoritesi, kamu
idaresi bugün her şeye hakim. O yıkılan evler, o sokaklar yeniden
yapıldı. Yeni bir Sur, Şırnak, Nusaybin, İdil, Cizre. Buraların
hepsi yeniden yapıldı. Muazzam bir dönüşüm yaşıyoruz. İnsanların
geleceğe umutla baktığını, gençlerin dağa değil geleceğe
yöneldiğini görüyoruz. Bütün bu güzel şeyler olunca bundan rahatsız
olanlar da oluyor. Ne oluyor bu adamlara kardeşim, petrolleri,
doğalgazları yok. Bu kadar büyüyorlar. Terörle de bu kadar içeride
ve dışarıda mücadele ediyorlar. ‘Biz her bir koldan onları diz
çöktürmek için mücadele ediyoruz' diyorlar. Biz canlarını sıkmaya
devam edeceğiz. Ülkesine inanan milletine sevdalı bir
Cumhurbaşkanı, Recep Tayyip Erdoğan var. Bu çalışmaları ülkemiz ve
milletimiz için bütün gücümüzle sürdürmeye devam
edeceğiz."
Başbakan Binali Yıldırım, programın ardından İstanbul'a hareket
etti.
(Murat Kanber - Oğuzhan Eke - Uğur Konuk/İHA)