Soylu'dan Gülmen ve Özakça açıklaması: Eylemciler DHKP-C mensubu
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, açlık grevindeki Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın DHKP-C mensubu olduklarını söyleyerek "Birçok eylem altına imza atmışlar" dedi
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu açlık grevinde olan ve tutuklanan
Semih Özakça ve Nuriye Gülmen hakkında açıklamalar yaptı. Soylu,
"Kasım ayından bu yana bu kişilere destek veren milletvekilleri ve
basın kuruluşları bu kişilerin DHKP-C terör örgütü üyesi olduğunu
hiç söylediler mi?" dedi. Gülmen'in ‘şirin fotoğraflarının
basıldığı' savunan Soylu, ‘Ben size anlatayım' diyerek Gülmen'in
DHKP-C ile örgütlü bağlantısı olduğunu ve bunun OHAL öncesine
dayandığını söyledi.
Soylu'nun açıklamalarından satırbaşları şöyle:
ŞİRİN GÖSTERİYORLAR
Nuriye Gülmen'i zamanında Fehriye Erdal'a yaptıkları gibi şirin
gösteriyorlar. Böyle bir mağduriyetler, şirinlikler. Ben size
Nuriye Gülmen'in kim olduğunu söyleyeyim. DHKP-C'nin açık alan
yapılanması içinde olduğu gerekçesiyle hakkında arama kararı
çıkarılıyor. Daha sonra yakalanıyor, gözaltına alınıyor,
tutuklanıyor, 1 Nisan 2015'te salındıktan sonra örgüte yönelik bir
operasyon sırasında yeniden gözaltına alınıyor. 10 Nisan 2015'te
açığa alınıyor. Arkadaşlarımız uzun bir liste vermişler. Afiş asma,
örgüt adına çalışma, örgüt adına açıklama yapma ve bunların
ötesinde birçok şey. Bu anlattıklarım OHAL'den çok önce. DHKP-C'nin
memur yapılanması, devrimci memur hareketi içerisinde yer aldığı
bütün raporlarda yazıyor. Bu mu şimdi akademisyen? OHAL'den sonra
25 kez gözaltına alınmış. Sonra greve başlamışlar.
YİYORLAR, İÇİYORLAR, YERLERİNE GİDİYORLAR
Yiyorlar, içiyorlar, ertesi sabah 9'da oradaki yerlerine
gidiyorlar. Doktora muayeneye gidiyorlar, kendi istedikleri gibi
rapor vermedi diye doktoru hedef gösterip linç etmeye çalışıyorlar.
Meclis'teki iki parti de bunlara sahip çıkan, bunları mağdur gibi
gösteren bir anlayış ortaya koyuyorlar. Böyle bir kişiye devlet
neden maaş versin, çocuklarımızın eğitimlerini bunlara mı teslim
edeceğiz?
BİRİ ÖĞRETMENMİŞ, BİRİ AKADEMİSYEN…
Siyaset terör örgütlerinin kuklası olmamalı. Bir babanın evladını
DHKP-C'den korumak için nasıl dövündüğünü, DHKP-C mensupları
tarafından nasıl tehdit edildiğine hep beraber tanıklık ettik. Biri
öğretmenmiş biri de akademisyen kusura bakmasınlar biz
çocuklarımızı terörist olarak eğitsinler diye okula göndermiyoruz.
Bu kişilerin DHKP-C ile doğrudan bir organik bağı söz konusudur.
Birçok eylem altına imza atmışlar. Garip olan şey şu; bir kere
doktora muayeneye gidiyorlar kendi istedikleri gibi rapor vermedi
diye DHKP-C'nin gazetelerinden doktoru linç etmeye çalışıyorlar. Bu
eylemi 2 siyasi parti masum gibi göstermeye çalışan bir anlayış
ortaya koyuyor. Çocuklarımızın eğitimini bu kişiye neden teslim
ettiğini sorgulamayacak mıyız? Semih Özakça; bu kişinin silahlı
terör örgütüne üye olma, kemiklerin kırılmasına sebebiyet verecek
derecede kasten yaralama suçlarından yürüyen ceza davaları olduğunu
kimse neden yazmıyor. Açlık grevi eylemine başladığı günden
itibaren toplam 14 kez gözaltına alınmış. Bu kariyer çocuklarımızı
eğiten bir öğretmen için normal mi? Elinizi vicdanınıza koyun,
böyle davaları olduğunu bildiğiniz bir öğretmene evladınızı emanet
eder misiniz? Bu kadar suç kariyeri yüksek bir kişiye öğretmenlik,
akla, vicdana uygun bir davranış mıdır? Devletin böyle bir kişiyi
memur yapmasını herhalde kimse tasvip etmez. Bu iki ikişinin
eylemine destek veren DHKP-C ve aşırı sosyalist unsurlarca yurt
dışında yapılan gösteri ve eylemler de cabası.
TÜRKİYE İÇİN GİTMEDİLER
Kanada, Ottowa Parlamentosu önünde eylem yapılıyor bu iki kişi
için. ABD'de Beyaz Saray önünde, Fransa'da Paris'te, Belçika'da
Brüksel'de. Bunların Türkiye'nin menfaatleri için bir kez Beyaz
Saray önüne gittiklerine kimse şahit olmuş değil. Terör örgütleri
el birliğiyle Türkiye'nin dış dünyada yükselmesini engelleyebilmek
için ellerinden gelen her şeylerini ortaya koyuyorlar. Ayrıca
Yunanistan televizyonu ve BBC'de konuya ilişkin haber ve
röportajlar yer alıyor. Batı cephesinde değişen bir şey yok.
Yapılmak istenen algı çok açık ve nettir. Terörle mücadelemiz
sulandırılmaya çalışılmaktadır. Olay nettir. DHKP-C'ye yönelik bir
tutuklama söz konusudur. Hükümetimiz bunların aileleri ile de
görüştü. Onlar söylediler; ‘evlatlarımızı bu örgütlerin elinden
kurtarın'. Kurul oluşturuldu, orada her şey açık bir şekilde ortaya
çıkarılacaktır. Teröre değil destek, moral verene bile tahammülümüz
yoktur.