"Siyaset, canlı bombalarıyla milletimizi tehdit eden örgütle kol kola girmek midir?"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Siyaset, her türlü sapkınlığı savunurken diyaneti ve imam hatipleri kapatmak mı?" diye sordu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Siyaset, her türlü
sapkınlığı savunurken diyaneti ve imam hatipleri kapatmak
mı?" diye sordu.
Topçu Meydanı'nda Şanlıurfa Şehir Hastanesi'nin temel atma ve
yapımı tamamlanan tesis ve projelerin ortak açılışına katılan
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yaptığı konuşmada,
"Eski Türkiye'de bu güzelim yollar yoktu. Tabii burada
bugün sizlerle Cumhurbaşkanınız olarak dertleşmek istiyorum. Ben
sizin kardeşinizim, hizmetkarınızım, asla efendiniz değilim. Şimdi
bu CHP, MHP, HDP Diyanet'e tahsis edilen araca saldırıyorlar.
Kaynak olacakmış. Yahu bu arabanın bedeli 330 bin lira. Bunlara 5
koyun ver, kaybeder gelirler. Şimdi Sayın Bahçeli çıkmış, Diyanet
İşleri Başkanı bunu iade etmeli, istifa etmeli diyor. Sana mı
soracak? O makama söz söylemek sizin haddinize mi? Niye rahatsız
oldunuz? İslam'ın hükümlerini doğru açıkladı diye mi. O makama söz
söyletmeyeceğiz, leke sürdürmeyeceğiz. Siyaset, her türlü
sapkınlığı savunurken, Diyaneti, imam hatipleri kapatmak mı
" dedi.
"SİYASET, CANLI BOMBALARIYLA MİLLETİMİZİ TEHDİT EDEN
ÖRGÜTLE KOL KOLA GİRMEK MİDİR?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye konusunda muhalefetin izlediği yolu
eleştirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kucağında
çocuğuyla, biçare vaziyette bize sığınmış Suriyeli hanım
kardeşlerimizi, dizlerinde kalmış son dermanla, gözü yaşlı bir
şekilde bize sığınmış ak sakallı ihtiyarı, yaşadığı tüm sıkıntılara
rağmen, hala geleceğine umutla bakan çocukları, zalime teslim
edemeyiz. Neymiş? 'Buradan elde ettiği gelirle emeklilere ikramiye
verecekmiş.' Bunların sadece gözü kör, kulağı sağır değil, aynı
zamanda vicdanları nasır tutmuş. Hesap bilmedikleri gibi,
insanlıktan da bihaberler. Biz yaşatmak için mücadele ediyoruz ama
ne yazık ki terör örgütünün arkasında olduğu zihniyet hala kanın,
canın, tehdidin, peşinde. Üstelik bunun adına da 'siyaset'
diyorlar. Bu nasıl siyasettir Allah aşkına? Siyaset, terör
örgütünün silahlarını gölgesinden çıkamamak mıdır? Siyaset, 6-8
Ekim olaylarında insanları sokağa döküp, 50 kişinin ölümüne yol
açmak mıdır? Siyaset, daha dün Çağlayan Adliyesi'nde savcımızı
şehit etmiş, canlı bombalarıyla milletimizi tehdit eden örgütle kol
kola girmek midir? Siyaset, tek amacı bu ülkeye ve millete
düşmanlık olan, Ermeni lobileriyle işbirliği içinde olmak mıdır?
Biz dağları, ovaları aşarak, dağları delerek Şanlıurfa'yı suya
kavuşturuyoruz. Birileri ise maalesef Van'da musluklardan kan
akıtıyor. İşte bölücü terör örgütünün arkasında olduğu belediye bu,
parti bu. Musluktan kan akar mı? İşte ülkeyi bunlar böldü. Bunlar
bu ülkeyi ayrımcılığa tabi tuttu. Kürt dediler, Arap dediler.
Meydana çıkıyorlar, 'biz bölücü değiliz'. Ne bölücü değilsin?
Bölücünün ta kendisisin. Paralel devletmiş, nereden çıktı bu? İşte
Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ne girdi. Burada tek devlet var ve
Pensilvanya şu anda adeta kaçakların yeri oldu. Bakıyorlar ki
'yakalayıp alacaklar bizi', hemen Amerika'ya, Pensilvanya'ya
hareket ediyorlar. Bu mücadele sürecek. Bu can, bu tende oldukça,
bu mücadele sürecek. Bu milleti bölenlere, ümmeti parçalamak
isteyenlere prim vermeyeceğiz."
(İHA)