"Şiddetin beslendiği hiçbir referans İslami olamaz"
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, "Şiddetin beslendiği hiçbir referans insani, ahlaki, hele İslami olamaz. Bunu insanımıza iyi anlatmalıyız. Zaman zaman bu tür yanlışların dine, İslam'a mal edildiğini üzülerek görüyoruz" dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, "Şiddetin
beslendiği hiçbir referans insani, ahlaki, hele İslami olamaz. Bunu
insanımıza iyi anlatmalıyız. Zaman zaman bu tür yanlışların dine,
İslam'a mal edildiğini üzülerek görüyoruz" dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, ‘Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik
Şiddetin Önlenmesinde Din Görevlilerinin Katkısının Sağlanması
Projesi Eğitici Eğitimi' kapsamında eğitim alan din görevlileriyle
bir araya geldi. Rıfat Börekçi Eğitim Merkezi Konferans Salonu'nda
düzenlenen programda konuşan Erbaş, ailenin büyük bir hazine
olduğunu söyledi. Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığının aile
bütünlüğünün ve huzurunun sağlanması ve korunması noktasında
çalışmalar yürüttüğünü belirtti. Eğitimin amacına işaret eden
Erbaş, "Aile bağlarını zayıflatarak birliğimizi ve
beraberliğimizi tehdit eden en ciddi tehlikelerden birisi nedir
diye sorulduğunda aklımıza ne geliyor? Şiddet. Bununla kim mücadele
edecek? Bizler mücadele edeceğiz" dedi.
"CAN TAŞIYAN HER VARLIĞA KARŞI MERHAMETİ MERKEZE ALARAK
HAREKET ETMELİYİZ"
Aileyle ilgili Kur'an-ı Kerim'den ve hadislerden örnekler veren
Erbaş, "Maalesef sorumluluk ve değerlerin ihmal edildiği
günümüzde sabır, anlayış ve akl-ı selim ile çözülebilecek sorunlar
ve krizler yönetilememekte ve neticede hepimizin yüksek sesle
şikayetçi olduğu şiddet realitesiyle karşı karşıya kalmaktayız.
Şiddetin asla ve asla aile içerisine girmemesi gerekiyor. Bu
noktada onurlu yaşamı idealize eden bir dinin mensupları olarak
bizlere büyük sorumluluklar düşüyor. Buna göre can taşıyan her
varlığa karşı merhameti merkeze alarak hareket edip, öfkemizin
aklımızı, vicdanımızı, merhametimizi esir almasına mani
olmalıyız" ifadelerini kullandı.
"ŞİDDETİN BESLENDİĞİ HİÇBİR REFERANS İNSANİ, AHLAKİ VE
İSLAMİ OLAMAZ"
"Sizin en hayırlınız, ailesine karşı en hayırlı
olanınızdır. Ben de aileme karşı en hayırlı olanınızım"
hadis-i şerifini hatırlatan Erbaş, "Cinsiyet ayrımına
dayalı yaklaşımlarla hareket ederek kadınlarımızı
değersizleştirmenin, aşağılamanın ve onlara şiddeti reva görmenin
dini bir yönü, dayanağı ve mazereti asla olamaz. Zira şiddetin
beslendiği hiçbir referans insani, ahlaki, hele İslami olamaz. Bunu
insanımıza iyi anlatmalıyız. Zaman zaman bu tür yanlışların dine,
İslam'a mal edildiğini üzülerek görüyoruz. Bu algıyı bizlerin,
hocaların en kısa zamanda kaldırması gerekiyor" dedi.
Erbaş, cahiliye anlayışının sadece bir çağı değil, bir zihniyeti ve
yaşam tarzını ifade ettiğini söyleyerek, kadına şiddeti reva gören
her türlü anlayışın karşısında yer almak ve şiddetin her türlüsüyle
mücadele etmek gerektiğine vurgu yaptı. Veda Hutbesi'nde kadınların
Allah'ın emaneti olarak ifade edildiğine işaret eden Erbaş, şunları
kaydetti:
"Bugün yüce dinimizin rahmet ve merhamet ikliminden
uzaklaşarak kadına şiddet uygulayan ahlak eğitiminden yoksun
kimselerin varlığı hepimizi derinden üzmektedir. Allah'ın
bahşettiği cana kıymanın haram oluşu sabitken, töre ve namus adı
altında cana kastedenlerin sorumsuz ve sabırsız davranarak
hanımını, çocuğunu incitip rencide edenlerin varlığı, vicdanları
yaralamaktadır."
Şiddet kavramının sadece fiziki boyutla sınırlı olmadığını ifade
eden Erbaş, "Sözü doğru ve yumuşak kullanmayı ve tevazuyu
emreden Kur'an-ı Kerim apaçık karşımızda dururken bir canı sözle de
olsa incitmek, ona rahatsızlık vermek, beden dilini insanları hiçe
sayarcasına ben merkezli bir imaja büründürmek de şiddetin değişik
türleridir" ifadelerini kullandı.
"İNSAN ONURUNU ZEDELEYEN HER TÜRLÜ ANLAYIŞLA MÜCADELE
ETMEK, İNSANİ VE İSLAMİ BİR VAZİFEDİR"
Erbaş, amaçlarının ailenin muhabbet dolu ortamını korumak ve
huzurlu yuvaların oluşmasına katkı sağlamak olduğunu ifade ederek
şöyle konuştu:
"Yıkım, acı, gözyaşı ve nedametle neticelenen şiddetin
vicdan ve insaftan yoksun fotoğrafı karşısında susmak ve hiçbir şey
yapmamak, mümine muvafık bir tavır değildir. Dolayısıyla insan
onurunu zedeleyen, yaşama, inanç, düşünce ve tercihte bulunma
hakkını gasp eden, insanlığa tahakküm edici bir düşünceyi dayatmaya
çalışan her türlü oluşum, yaklaşım ve anlayışla hep birlikte
mücadele etmek, her şeyden önce insani ve İslami bir vazifedir.
Diyanet İşleri Başkanlığımız bütün görevlileriyle kadınlarımızın,
çocuklarımızın ve insanlığın maruz kaldığı şiddet hadiselerinin son
bulup bundan sonra yaşanmaması için etkili, sürekli ve somut
önlemlerin alınması adına yapılacak çalışmalarda bireysel ve
kurumsal sorumluluğunun gereklerini yerine getirmeye azim ve
kararlılıkla devam edecektir."
Erbaş, hocaların toplumda önderlik vasfı bulunduğunu, şiddetin
önlenmesi ve merhametin yerleşmesi için hocalardan azami gayret
beklediklerini belirterek, "Şiddetin her türlüsünün
önlenmesi mevzusunda farkındalık ve duyarlılığı artırmak, cami ve
cami dışı mekânlarda vatandaşlarımızı bilgilendirmek ve
bilinçlendirmek, kısaca yüce dinimizin adalet ve merhamet
ilkelerini ve sevgili peygamberimizin örnek hayatını toplumun bütün
katmanlarına ulaştırmak öncelikli hedefimiz olacaktır"
açıklamasında bulundu.
Projenin başarılı olması niyazında bulunan Erbaş, "Diyanet
İşleri Başkanlığımızın bütün mensupları, fedakâr ve özverili
çalışmaları ile özellikle Aile ve Dini Rehberlik Bürolarıyla
milletimizin aile huzuruna rehberlik etmektedir. Bu çalışmalar
hepimizin katkıları ile her geçen gün nitelik ve nicelik olarak
daha da gelişecek ve güçlenecektir" dedi.
Üç gün sürecek eğitim programının açılışına Diyanet İşleri Başkan
Yardımcısı Prof. Dr. Huriye Martı, Din Hizmetleri Genel Müdürü
Bünyamin Albayrak ve 81 ilden gelerek eğitime katılan Aile ve Dini
Rehberlik Bürosu (ADRB) koordinatörleri katıldı.
(İHA)