Sıcaklarda besin zehirlenmesine dikkat
Ağustos ayına girdiğimiz şu günlerde tüm yurtta sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi pek çok riski de beraberinde getirirken, uzmanlar aşırı sıcaklarda sıkça görülen ancak dikkat edilmediğinde ölüme bile yol açabilen besin zehirlenmelerine karşı vatandaşları uyardı.
Ağustos ayına girdiğimiz şu günlerde tüm yurtta sıcaklıkların
mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi pek çok riski de
beraberinde getirirken, uzmanlar aşırı sıcaklarda sıkça görülen
ancak dikkat edilmediğinde ölüme bile yol açabilen besin
zehirlenmelerine karşı vatandaşları uyardı.
Meteorolojiye göre önümüzdeki günlerde daha da artması beklenen
sıcaklıkların aşırı nemle birlikte Ege'de 38-40, Akdeniz'de 36-39,
Güneydoğu Anadolu'da 44-45, Doğu Anadolu'da 38-40 dereceye kadar
çıkması öngörülüyor. Yaşar Üniversitesi Uygulamalı Bilimler
Yüksekokulu Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi
Yrd. Doç. Dr. Eylem Ezgi Fadıloğlu, hava sıcaklığının bu denli
arttığı günlerde insan sağlığını tehdit eden risklerin başında
basit gibi görünen ancak ölüme kadar varabilen besin
zehirlenmelerinin geldiğine dikkat çekti. Yrd. Doç. Dr. Fadıloğlu,
"Hava sıcaklığında yaşanan dalgalanmalar, birtakım sağlık
sorunlarını da beraberinde getiriyor. Sıcak havalarla birlikte
artan besin zehirlenmelerine karşı da tedbirli olunmalı. Böyle
havalarda yanlış ya da ihmalle oluşan uygulamalar nedeniyle
besinlerin bozulma riski artar, mikroorganizmalar da daha çabuk
ürer. Bu da besin kaynaklı zehirlenmelere neden olur. Besin
zehirlenmeleri çoğunlukla hafif seyirli ve kısa süreli hastalıklar
olmalarına karşın zehirlenmeye yol açan besinle ve kişiyle ilgili
bazı faktörler hastalığın zaman zaman daha ağır seyretmesine, hatta
ölümcül olmasına yol açabilir. Özellikle yaz aylarında dışarıda ve
açıkta satılan yiyeceklerin tüketiminden kaçınılmalı; et, balık,
yumurta gibi çabuk bozulan potansiyel riskli besinler açıkta
bekletilmemeli" diyerek uyarıda bulundu.
Sıcak havada mikroorganizmaların hızlı ürediği için gıda
zehirlenmesi riskinin de arttığını vurgulayan Fadıloğlu,
"Artan hava sıcaklıkları ile birlikte vücutta su ihtiyacı
da artar. Besin zehirlenmesine neden olan mikroorganizmalar ise
sulu ve sıcak ortamda hızla gelişebilir. Bu nedenle
mikroorganizmalar nedeniyle mikrop bulaşan sıvıların içilmesi veya
gıdaların tüketilmesi sonucunda genel olarak kusma ve ishal
vakaları ile beliren gıda zehirlenmeleri görülebilir. Bağışıklık
sistemi zayıf kişiler, hamileler, bebekler, çocuklar ve yaşlılar
daha duyarlı olduğu için daha büyük sıkıntılar
yaşanabilir" dedi.
"YİYECEKLER UYGUN ORTAMDA SAKLANMALI"
Yrd. Doç. Dr. Fadıloğlu, besin zehirlenmesine karşı tedbirler
alınması gerektiğini belirterek, şunları söyledi:
"Meyve ve sebzeler tüketilmeden önce bol su ile yıkanmalı.
Çiğ ve pişirilmiş besinler, birbirine temas etmeyecek şekilde üzeri
açık hava ile temas halinde olmadan saklanmalı. Yemekler mümkünse
günlük olarak hazırlanmalı, birden çok kez ısıtılmamalı. Uygun
saklama ve servis koşulları dışında sunulan dışarıda ve açıkta
satılan yiyeceklerin tüketimi kontrol altına alınmalı, besinler
güvenilir yerlerden satın alınmalı. Kırık, çatlak, ambalajı
zedelenmiş gıdalar satın alınmamalı. Özellikle konserveler satın
alınırken kutusu zedelenmiş, kapak kısımları şişme yapmış ürünler
seçilmemeli. Her türlü gıda maddesi satın alırken etiket bilgisi
okunmalı, üretim ve son kullanma tarihi ve saklama koşullarına
dikkat edilmeli. Yiyecekler satın alındıktan sonra açıkta ve oda
sıcaklığında bırakılmamalı, tüketilene kadar buzdolabında muhafaza
edilmeli. Kurubaklagil ve tahıl gibi kuru gıdalar nemsiz, kuru ve
15C-20C arasındaki sıcaklıklarda muhafaza edilmelidir. Çabuk
bozulan, bakterilerin hızlı üreyebildiği yüksek risk grubundaki et,
süt, yumurta, balık gibi besinler açıkta uzun süre bekletilmemeli,
bu besinlerin hazırlanması ve pişirilmesi sırasında hijyen
kurallarına dikkat edilmeli."
Dondurulmuş ürünler satın alınıyorsa paketin içinde ya da alt
kısımlarında buz kristallerinin olmamasına dikkat edilmesi
gerektiğini belirten Fadıloğlu, "İçme suları güvenilir
kaynaklardan alınmalı, damacanaların güneşte bekletilmesinden
kaçınılmalı. Mutfakta kullanılan bezler, tutaçlar, bulaşık
süngerleri kullanım sonrası iyice dezenfekte edilmeli, nemli ve
sıcak ortamda bırakılmamalı. Daha önce et doğranmış bir tahta iyice
yıkanmadan kesinlikle salata yapımı için kullanılmamalı, bıçak
kesinlikle yıkanmalı ya da değiştirilmeli. Yemek yaparken eldiven
kullanılamıyorsa yüzük, künye gibi aksesuarlar çıkarılarak eller
sık sık yıkanmalıdır. Çatal, bıçak gibi malzemeler bir kez
kullanılıp yıkanmalı" diye konuştu.
DOĞRU BESLENMEYE DİKKAT
Bunun yanı sıra sıcak havalarda doğru beslenmenin önemini de
vurgulayan Eylem Ezgi Fadıloğlu, "Sıcaklıkla beraber artan
sıvı ve mineral kaybının önlenmesi için her gün en az 2-2.5 litre
(10-12 su bardağı) su içilmeli. Su haricinde süt, ayran, soda,
limonata, soğuk bitki çayları, şekersiz kompostolar ve taze
sıkılmış meyve suyu gibi içecekler doğru tercihlerdir. Yaz
aylarında vücudun iyon ve mineral kaybının oldukça fazla olması
nedeniyle öncelikle her gün bir şişe doğal maden suyu içilmeli.
Yağlı besinlerin ve yağda kızartmaların tüketiminden kaçınılmalı.
Kızartma yerine haşlama, ızgara, kendi suyunda pişirme gibi
sağlıklı pişirme yöntemleri uygulanmalı. Ana ve ara öğünler mutlaka
tüketilmeli. Vücut direncini artırmak ve yeterli miktarda vitamin
ve mineral alınmasını sağlamak için sebze ve meyve çeşitlerinden
yararlanılması önemli. Enerjisi yüksek kızartılmış ve hamur
tatlıları yerine sütlü tatlılar, meyve tatlıları, dondurma gibi
tatlılar tercih etmek doğru seçimlerdir" ifadelerini
kullandı.
(İHA)