Serbest Kalan Polisler Adliyeden Ayrıldı
22 Temmuz Operasyonu kapsamında gözaltına alınan ve mahkeme kararıyla serbest bırakılan polisler, adliye çıkışında günlerdir kendilerini bekleyen yakınları tarafından alkışlarla ve sevinç gösterisiyle karşılandı.
22 Temmuz Operasyonu kapsamında gözaltına alınan ve mahkeme
kararıyla serbest bırakılan polisler, adliye çıkışında günlerdir
kendilerini bekleyen yakınları tarafından alkışlarla ve sevinç
gösterisiyle karşılandı.
Tezahüratlar eşliğinde karşılanan polisler, yakınlarına sarılarak
hasret giderdi. Serbest kalan polisler bir süre aileleriyle sohbet
ettikten sonra, adliye önünde basın mensuplarına açıklama
yaptı.
Mahkeme kararıyla serbest kalan İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle
Mücadele Müdürü eski Şube Müdürü Ömer Köse,
"Ben ve arkadaşlarım ne yaptıysak hukuk içinde kanun içinde yaptık.
Yanlış bir işin altına imza atmadık. Özür dilememiz gerektiğinde de
her zaman özrümüzü diledik. Fakat ne yaptıysak hukuk içerisinde
yaptık. Bu yürüttüğümüz soruşturmayla alakalı tutuklansak
üzülmeyecektik. Serbest kaldık sevinmiyoruz. Ne yaptığımızı
biliyoruz. Bugüne kadar herkes konuştu bugün biz konuşacaktık fakat
ifade veremedik. Buradayız. Bu yürüttüğümüz soruşturmada özür
dileyecek bir mevzu yok. Zaten 17 Aralık'tan sonraki süreçte
görevden alındılar. Ben 4 defa tayin edildim. Ardından açığa
alındım. Silah ve kimliğime el konuldu ve en son oturduğum
lojmandan atılmam için yönetmelik değiştirildi. Meslek hayatım
boyunca da yüzlerce taktir aldım. Bunun yanında bir tane bile
uyarma cezası dahi almadım. O yüzden biz haddimizi yerimizi bilen
insanlarız" dedi.
"KANUNSUZ HİÇ BİR İŞ VE EYLEM YAPMADIK"
Köse sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yaklaşık iki buçuk yıllık yürütülen bir soruşturmada baştan da
ifade ettiğim gibi kanunsuz hiç bir iş ve eylem yapmadık. Bütün
yaptığımız iş ve eylemlerin altında Cumhuriyet Savcısı 20 ye yakın
hakimin kararları var. Tutuklanan arkadaşlarım Yurt müdür ya da
diğerleri soruşturmanın yaklaşık 4-5 ayında görev yapmışlardır. Ne
onlar, ne de biz askeri casusluk ya da siyasal casusluk la ilgili
ne emniyet ifademizde ne savcılık ifademizde çıkabilenler
kesinlikle hiçbir delil ve emare gösterilemedi ve soruda sorulmadı.
Neden tutuklandığını bizde bilmiyoruz."
"YAPILANLAR KANUNA UYMUYOR"
Kanunsuz ve hukuksuz bir şekilde gözaltına alındıklarını iddia eden
Emniyet Amiri Gaffur Ataç, "Kanunsuz ve hukuksuz bir şekilde
gözaltına alındık. 8 gün gözaltında kaldık; bir eşya muamelesi
gördük. Yapılanlar kanuna uymuyor. Psikolojik baskı gördük. Hakkımı
helal etmiyorum. Serbest arkadaşlarımız, tutuklu olan
arkadaşlarımızla vedalaşmak istediler; fakat vedalaşmayı bile bize
çok gördüler. Bunu Türk milletinin adaletine bırakıyorum. Normalde
ilk 4 gün yemeklerimiz devlet tarafından karşılandı; ama diğer 4
gün boyunca avukatlarımız, ailelerimi ve buradaki akrabalarımız her
türlü ihtiyacımızı karşıladılar. Fakat bizim namaz kılmamız bile
engellendi. Bizim bir üst katımızda mescit var. Fakat bir bayram
namazı için arkadaşlar rica ettiler, bayram namazımızı bari kılalım
dediler; ama bayram namazını bile çok gördüler. 8 gün süre
içerisinde yaşadıklarımız sıkıntıları anlatmak çok uzun süre değil.
Beklediğimiz asgari insani muameleydi. Başka bir şey beklemedik.
Ekstra kamu görevlisi olduğumuz için bir muamele beklemedik" diye
konuştu.
"YOLSUZLUK MÜCADELESİNDE BEDEL ÖDEMEMİZ GEREKİYORDU"
Kazım Aksoy ise şu şekilde konuştu:
"Biz her ne kadar içeride 8 gün kalsak da fiziki şartlar ağır olsa
da, biz manevi olarak çok huzurlu ve mutluyduk. Hep dışarıdaki
ailelerimizi merak ediyorduk. Onlar bizi hiçbir şekilde yalnız
bırakmadılar. Bizi dualarıyla destekleyen herkese teşekkür
ediyorum. Ben 17-25 Aralık'tan sonra bayağı bir badire atlattım.
Öncelikle Gaziosmanpaşa'ya atandım daha sonra iki kez açığa
alındım. İki kez meslekten ihraç edildim. Daha sonra gözaltına
alındım. 8 gündür de gözaltındayım. Yani rüşvet ve yolsuzluk
operasyonunda yaptık diye pişmiş tavuğun başına gelmeyen her şey
başımıza geldi. Bundan sonra da devam edecektir. Etsin hiç önemli
değil. Çünkü biz hukuksuz ve kanunsuz hiçbir şey yapmadık.
Mahkemenin kararı savcının talimatı haricinde hiçbir şey yapmadık.
Eğer yapmış olsaydık bize gösterirlerdi. Ama kesinlikle böyle bir
şey olmadı. Bizim de nasıl Adnan Menderes'in demokrasi
mücadelesinde nasıl bir bedel ödedi, biz de rüşvet ve yolsuzluk
mücadelesinde bedel ödememiz gerekiyordu. Onu ödedik.
Annem hasta olduğu için bir yıl içerisinde ikinci kez felç
ameliyatı geçirdi. Kayseri Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nden onun
yanında refakatçiyken alındım. Doktorlar kesinlikle annemin
'Sıkıntı stres yaşamaması gerekiyor' dediler Ben anneme haber
vermeden geldim. Halen de haberi yok televizyon seyrettirmiyorlar.
Telefonla görüştürülmüyor. Şu ana kadar halen haberi olmadı. Haberi
olursa telafisi mümkün olmayacak şeyler olacağından endişe
ediyorum."
"BENİ O NEZARETE ATMALARI ÇOK AĞIRIMA GİTTİ"
Emniyet Amiri Oğuzhan Ceylan da yaptığı açıklamada şöyle
konuştu:
"Şırnak'ta Terörle Mücadele Şubesi'nde görev yaptım. Ondan önce de
12 yıl boyunca İstanbul'da çalışmaktan gurur duyduğum Terörle
Mücadele Şubesi'nde gece gündüz demeden çalıştığım ve birçok
başarılı operasyonlara imza attım. Bir Terörle Mücadele Amiri
olarak yaptığım her işle hep gurur duydum. Ta ki tayinimin çıktığı
Zonguldak Devrek İlçesi'nde ev tutmak için gittiğimde öğretmen
evinden apar topar gözaltına alınıp, İstanbul'da o gurur duyduğum
şubeme gittiğimde koluma kelepçe takmaları ve beni o nezarete
atmaları çok ağırıma gitti. Benim için en utanç verici şey
budur."