"Sadece iki alanda arzu ettiğimiz seviyeye ulaşamadık"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin son 14 yılda pek çok alanda tarihi başarılar imza attığını belirterek, "Sadece iki alanda arzu ettiğimiz seviyeye ulaşamamış olmaktan dolayı üzgünüm. Bunlardan biri eğitim diğeri ise kültür-sanattır. Önümüzdeki dönem, bu iki alanı önceliklerimizin en başına çıkartmak mecburiyetindeyiz" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin son 14 yılda pek çok alanda
tarihi başarılar imza attığını belirterek, "Sadece iki
alanda arzu ettiğimiz seviyeye ulaşamamış olmaktan dolayı üzgünüm.
Bunlardan biri eğitim diğeri ise kültür-sanattır. Önümüzdeki dönem,
bu iki alanı önceliklerimizin en başına çıkartmak
mecburiyetindeyiz" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve
Sanat Büyük Ödülleri Törenine katıldı. Cumhurbaşkanlığı
Külliyesi'nde düzenlenen törende konuşma yapan Cumhurbaşkanı
Erdoğan, Türkiye'nin kültür, sanat ve ilim hayatına katkı sağlayan
herkesin bu ülkeye çok büyük hizmet verdiğini belirterek, şunları
söyledi:
"Biz bu ödüllerle teşekkürü ziyadesiyle hak eden kültür,
sanat ve ilim insanlarımıza, devletimizin ve milletimizin
şükranlarını ifade etmeyi amaçlıyoruz. Hiç şüphesiz onların gerçek
yeri milletimizin kalbidir, gönlüdür, hafızasıdır. Verdiğimiz ödül
sadece bu ahde vefanın tescilidir. Kültür, sanat ve ilim
insanlarımızın ülkemize katkıları güvenlikten ekonomiye, sağlıktan
spora kadar diğer alanlardaki hizmetlerden daha aşağı görülemez.
Kültür-sanat alanında gelişemeyen bir ülkenin gerçek manada
bağımsız olabilmesi, en azından bağımsızlığını sürdürebilmesi
mümkün değildir. Ülke olarak maalesef bu gerçeği yeteri kadar idrak
edemediğimizi kabul etmek mecburiyetindeyiz. Sadece yeni değerler
yetiştirme noktasında değil, sahip olduğumuz kıymetleri küresel
düzeyde anlatma ve büyük kitlelerin onları tanımalarını, onlardan
etkilenmelerini temin etme konusunda da katetmemiz gereken çok
mesafe var. Cumhurbaşkanlığı olarak marifet iltifata tabidir
sözünden hareketle, hiçbir saplantıya kapılmadan tamamen kültür,
sanat ve ilim insanlarımızı taktir ve teşvik amaçlı bu ödülleri
veriyoruz. Bu ödüllerin değerlerimizi öncelikle kendi
insanlarımıza, onlarla birlikte tüm dünyaya tanıtma konusunda arzu
ettiğimiz neticelere vesile olmasını diliyorum."
Erdoğan, "bu yılki Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük
Ödülleri, edebiyat alanında Mustafa Kutlu'ya, tarih alanında Prof.
Dr. Kemal Karpat'a, müzik alanında Prof. Dr. Erol Parlak'a, sinema
alanında Şener Şen'e, geleneksel sanatlar alanında Feridun
Özgören'e verilmiştir. Bir müzik üniversitesi kurma noktasında da
adımlarımızı atalım. Vefa ödülü içinde Ordinaryüs Prof. Dr. Süheyl
Ünver belirlenmiştir. Ödül alan kültür, sanat, ilim adamlarımızı
tebrik ediyorum. Yaşadığımız coğrafyada 200 yıllık Selçuklu,
ardından 600 yıllık Osmanlı ve bir asra yaklaşan Cumhuriyet
tecrübeleri ile yaklaşık bin yıllık bir geçmişimiz var. Medeniyet
müktesebatımız çok daha geniş coğrafyayı kaplıyor. Aynı şekilde
Orta Asya'dan Avrupa'ya kadar uzanan engin bir kültür havzamız söz
konusudur. İnsanlığın en kadim yerleşim yerlerinden olan
coğrafyamızın da, kendi içinde çok zengin bir geçmişi biliniyor.
Millet olarak bu muhteşem tarih, kültür ve medeniyet mirası
üzerinde oturuyoruz. Kesintisiz bir beka mücadelesiyle ve farklı
arayışlarla geçen son 200 yılımızın bizi götürdüğü veya getirdiği
yer, kökü mazide olan ati anlayışıdır" diye konuştu.
"KÜLTÜR SANAT ALANINDA DA BANA GÖRE YANLIŞ BİR STRATEJİYİ
TERCİH ETTİK"
Kültür, sanat ve ilim denilen unsurların bir anda üretilip bir anda
yok edilebilen kıymetler olmadığına dikkat çeken Erdoğan,
"Hepsinin arkasında çok eski ve güçlü birikim vardır. Sizin
sağlam bir ekonomik, askeri, siyasi gücünüz yoksa; sanatınızı,
ilminizi, kültürünüzü yaşatmakta, geliştirmekte, yaygınlaştırmakta
zorluk çekersiniz. Bu hakikat hem bedihi hem de popüler
kültür-sanat alanları için geçerlidir. Türk Sanat Müziğinizi
kaybederken Türkülerinizi muhafaza edemezsiniz. Hat ve tezhip
sanatınızı tarihe gömerken; ahşap, bakır, halı, kilim sanatlarınızı
yaşatamazsınız. Gerileme başlayınca, çöküş başlayınca hiçbiri bunun
dışında kalamaz. Türkiye olarak, Türk milleti olarak böyle bir
felaketi kısmen yaşadık, yaşıyoruz. Son 2 asırdır arka arkaya maruz
kaldığımız travmalar, bizi beka sorunumuza öylesine odakladı ki
diğer hususlara yeteri kadar zaman ayıramadık. Sonuçta yeni
devletimizi dışarıdan kurarken pek çok alan gibi kültür-sanat
alanında da bana göre yanlış bir stratejiyi tercih ettik. İletişim
imkanlarının geliştiği ve yaygınlaştığı bir dönemde, elbette
kendimizi bir cam fanusun içine hapsedemeyiz. Karşılıklı etkileşim
mutlaka olacaktır ama biz bu etkileşimi tek taraflı yaptık. Diğer
alanlarla birlikte kültür-sanatta da sadece üzülerek söylüyorum
kopya çektik. Üstelik onları da kötü bir şekilde yaptık. Kendimize
ait olanları geliştirmek ve biraz önce ifade ettiğim etkileşimi
sağlamak şöyle dursun, mevcuda dahi sahip çıkamadık. Bu sürecin
sonunda ise ne özü nede şekli itibariyle dünyaya söyleyecek sözü
olmayan bir ülke ve toplum haline dönüşme tehlikesi ile karşı
karşıya kaldık. Bu demek değildir ki bugüne kadar hiçbir şey
yapılmamıştır. Çok güzel, çok önemli kültür-sanat ürünleri ortaya
konmuş, ilmi faaliyetler gerçekleştirilmiştir. Bunların hepsi çok
sınırlı bir alanda kalmış, bırakınız dünyayı, kendi toplumumuza
dahi ulaşmakta zorlanmıştır" ifadelerini kullandı.
"Hayatın dinamizmi hiçbir alanı boş bırakmıyor"
diyerek sözlerini sürdüren Erdoğan, "Siz kendi mimarinize
sahip çıkmazsanız, bu yönde bir vizyon ortaya koymazsanız;
kendinizi gecekondulara, çirkin betonarme binalara, son dönemlerde
olduğu gibi modern görünümlü çelik ve cam yığınlarına mahkum olmuş
bulursunuz. Bunları konuştuğumuz kişilerin bize karşı tezleri
inanın bizleri öyle yoruyor ki artık illallah der noktasına
geliyorsunuz. Çünkü tek şey para para para. Siz kendi
edebiyatınızı, sinemanızı, müziğinizi üretecek zemini inşa
edemezseniz, bireysel gayretlerle sınırlı kurumsallaşamamış dar bir
alana sıkışıp kalmış bir kültür-sanat ikliminin ötesine
geçemezsiniz. Bu acı gerçekler başımızı çevirdiğimiz her yerde tüm
çıplaklığıyla karşımıza çıkıyor" açıklamasında
bulundu.
"KÜLTÜR SANATLA TAHKİM EDİLMEMİŞ BİR KALKINMANIN BİZİ
GÖTÜRECEĞİ YER ZEVKSİZLİKTİR, KARANLIKTIR"
Türkiye'nin geçtiğimiz 14 yılının altyapıdan ekonomiye, dış
politikadan sağlığa kadar pek çok alanda tarihi başarı
hikâyeleriyle dolu olduğunu kaydeden Erdoğan, konuşmasına şöyle
devam etti:
"Mutlaka eksikler vardır. Hayata geçirilen projeler, elde
edilen neticeler gurur vericidir. Sadece 2 alanda arzu ettiğimiz
seviyeye ulaşamamış olmaktan dolayı üzgünüm. Bunlardan biri eğitim
diğeri ise kültür-sanattır. Önümüzdeki dönem, bu iki alanı
önceliklerimizin en başına çıkartmak mecburiyetinde olduğumuza
inanıyorum. Eğitim ile kalıcı hale getirilmemiş, kültür-sanatla
tahkim edilmemiş bir kalkınmanın bizi götüreceği yer zevksizliktir,
karanlıktır. Bunun sancılarını her alanda yaşıyoruz. Ödül tevdi
edeceğimiz kültür, sanat, ilim insanlarımızın her biri, ülkemiz
için böyle bir anlama sahiptir. Kendi alanlarında çok önemli
başarılara imza atmış bu değerlerimiz, gelecek nesiller için birer
kutup yıldızıdır, birer rehberdir."
(Derya Yetim - İlker Turak / İHA)