Prof. Dr. Ortaylı’dan Demirel yorumu
Prof. Dr. İlber Ortaylı, insanların basma kalıp sözlerini eleştirerek, "'Demirel'in devrinde ne yapılmış?' diyor adam. Üstelik Demirel'i de sevmezdim yalan söylemeyeyim ama yarın işi gücü bırakıp anma toplantısına gideceğim. Bazı şeylerin insanın kafasına dank etmesi için yaşayıp görmesi gerekiyor" dedi.
Prof. Dr. İlber Ortaylı, insanların basma kalıp sözlerini
eleştirerek, "'Demirel'in devrinde ne yapılmış?' diyor
adam. Üstelik Demirel'i de sevmezdim yalan söylemeyeyim ama yarın
işi gücü bırakıp anma toplantısına gideceğim. Bazı şeylerin insanın
kafasına dank etmesi için yaşayıp görmesi gerekiyor"
dedi.
Tarihçi-yazar Prof. Dr. İlber Ortaylı, DEÜ tarafından 29 Ekim
Cumhuriyet Bayramı kutlamaları kapsamında DEÜ Sabancı Kültür
Sarayı'nda düzenlenen ‘Cumhuriyet ve Rejimler' konferansında
konuştu. Prof. Dr. Ortaylı, sohbet ortamında geçen konferasta,
"‘Demirel'in devrinde ne yapılmış?' diyor adam. Bana
anlatıyor. Üstelik Demirel'i de sevmezdim yalan söylemeyeyim ama
yarın işi gücü bırakıp anma toplantısına gideceğim. Bazı şeylerin
insanın kafasına dank etmesi için yaşayıp görmesi gerekiyor.
Demirel döneminde çok şey yapıldı. O Kemalist Türkiye idi. Bu çok
açıktır. Vefa Lisesi, Kastamonu Lisesi, Diyarbakır Lisesi, Adana
Lisesi aynı eğitimi veriyordu. Böyle okullar olmasa
başbakanlarınızın çoğu başbakan olamazdı" diye
konuştu.
"BUNU SÖYLEYENLER CAHİLDİR"
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşu hakkında konuşan Prof. Dr.
Ortaylı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Cumhuriyetimizin adını koyduktan sonra gelişmelerine
bakmak zorundayız. Yüzde 90 küsur cahille kapattık Devlet'i Aliyye
hayatını. Bunu benim ‘cahil'im anlamında değil, okuma yazma bilmez
anlamında kullanıyorum. Yoksa öbür türlü cehalet devam ediyor. Bu
rakam çok korkunçtu ama Rusya da aynı rakamla kapattı. Mühim olan
geri kalan yüzde 10'un nasıl okuryazar olduğudur. Bunu halletmek
için bu memleketin bazı atılımları olmuştur. Bunu kabul etmek
zorundasınız. Türkiye'de Arap harflerinin kaldırılması hiçbir
şekilde kültürel kargaşaya neden olmaz. Bunu söyleyenler cahildir.
Bunlar bilmeden öz Türkçecilik yapıyorlar, Osmanlıca diye bir
dilden bahsediyorlar. ‘Kültürümüz gitti' diyorlar. Gitmedi, sen
okumuyorsun zaten. Harp eden ülkelerin içinde harpten önceki
iktisadi düzeye en erken ulaşan ülke Türkiye. Böyle bir dünyada,
Türkiye bir şeyler yaptı. İnsanlar etnik kimliklerine sahiptiler.
Başkalarına saldıracak halleri yoktu. Bu memleket bir şeyler
başardı. O imkanlarla o şeyler yapılmayabilirdi ama
yapıldı."
"BURASI HAFIZ ESAD'IN SURİYE'Sİ DEĞİL"
Demokrasi hakkında da konuşan Prof. Dr. Ortaylı, "Demokrasi
illa cumhuriyet ile yeşerecek bir rejim değil. Hafız Esad'ınki gibi
demokrasiler de var Allah korusun. Suriye'nin entelektüel yapısı
Türkiye'den hiçbir şekilde aşağı değil. Yer yer üstünlük bile
gösterir. Ne hale getirdiler görüyorsunuz. Senin cumhuriyetinde her
şey süt gibi olmadığı açık ama burası Hafız Esad'ın Suriye'si değil
çünkü ideoloji mühim. Hitler'in cumhuriyeti de çıkar, Stalin'in
cumhuriyeti de çıkar. ABD demokrasisi gibi kendine göre üç
kağıtları olan da çıkar. Monarşi deyince Mısır da, İran da,
İngiltere de, Hollanda da var. Rejimde mühim olan şey parlamentonun
temsil etmenin görevidir" dedi.
Demokrasilerde eşitlik için insanların eşit kazançlara sahip olması
gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Ortaylı, eğitimle ilgili de şöyle
konuştu:
"Eğitim tabii ki çok önemli, abartmamak lazım. Herkes
üniversite mezunu olacak değil. Herkes üniversite mezunu olacak
diye çer çöp eğitim kurumları yapamazsınız. 2. Dünya Savaşı'ndan
sonra bu bütün dünyada başlayan bir hastalıktır. Türkiye'de de çok
kötü devam etmiştir. Her şeye rağmen insanları demokraside
fikirlerini ifade etmek hakkıdır. Lakin yüksek sesle düşünmek çok
ayıp bir şeydir. İnsan düşünürken yüksek sesle düşünmez. Evinde
düşünür, yakın arkadaşların ile tartışırsın. Türk cemiyeti yüksek
sesle düşünen dengesiz, eğitimsiz bir toplum haline dönüştü. Bu
demokrasi değil."
"ÜLKEMİZ MESAFE KAT ETTİ"
Konferansın açılış konuşmasını yapan DEÜ Rektörü Prof. Dr. Nükhet
Hotar ise şunları söyledi:
"Ülkemiz açısından baktığımızda uzun yıllar tarihe
duyduğumuz ilginin akademi ve bu alana ilgi duyanların dışında pek
fazla gelişmediğine şahit olduk. Bir anlamda cumhuriyet dönemine
kadar olan tarihi yeni yeni keşfeden bizlerin yakın tarihin
gerçekliklerini, bağlantılarını veya olayların arka planını fark
edecek bilgisi ve isteği olmadı. Ülkemiz son yıllarda, toplumun her
noktasına ulaşma ve tarihi bilinçlenme konusunda başlattığı değişim
hamlesi ile temel eğitim ve yükseköğretim alanında mesafe kat
etmiştir."
(Ceren Atmaca - Sinan Yeniçeri/İHA)