PKK silah bırakacak mı bırakmayacak mı ?
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Parlamentoya daha güçlü gireceğiz, biz PKK'ya silah bıraktıracağız. Cezaevlerini de dağları da bizler demokratik uzlaşı içinde boşaltacağız" dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Parlamentoya
daha güçlü gireceğiz, biz PKK'ya silah bıraktıracağız. Cezaevlerini
de dağları da bizler demokratik uzlaşı içinde
boşaltacağız" dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin grup
toplantısında yaptığı konuşmada, yaşanan iş kazalarına işaret
ederek, "10 işçi öldüğünde bir işyerinde en küçük hesap
verme kaygısı yoksa iş güvenliği yok demektir. Uluslararası para
babalarına senin paran varsa benim ülkeme getir, Türkiye'de işçinin
canı çok ucuz diyor. Biz hesap sormayız, fatura kesmeyiz' mesajını
vermiş oluyor. Mesele bir işyeriyle ilgili mevzu değil. Alnının
hakkıyla çalışanların sermayeye peşkeş çekilmesinin örneğidir
bunlar. O inşaatta ölen işçiler var ya grev yapmış olsa velev ki
caddeyi kapatmış olsa, 10 dakika orayı o sokağı kapatsalar o
işçileri döverler. İşçiye verdikleri mesaj şudur, grev yapamazsın.
Hakkını arayamazsın. Devlet olarak burnundan fitil fitil getiririz
diyorlar. Gün gibi ortadadır. Daha yakın zamanda grevi yasaklayan
bunlar değil miydi? Geçen hafta sonu Maltepe Üniversitesi
Hastanesi'nde 98 işçi 85 gündür grevdeler ve çadır kurmuş orada
oturma eylemi yapıyorlar. Ne yaptılar peki her bir işçiye 4-5 polis
düşecek şekilde işkencelerle gözaltına aldılar. 2 işçinin kolu
çıktı. Ne yapmış işçiler hakkımızı istiyoruz diye Rektörlük
binasına pankart asmışlar. Bugün 3 Mart kampanyanın güçleneceği
gündür. Bütün işçi emeklerin ilerici sendikaların, sendika olup da
içi patronlar dolu olanları demiyorum. Çalışanların durumu böyle
ama resmi olarak 3 milyon 100 bin işçi var. Bu rakam evde
oturanlar, üniversite öğrencileriyle 10 milyonu buluyor. 3 milyonun
1 milyonu üniversite öğrencileridir. Bu gençler okul okuyabilsin
diye aileleri dişinden tırnağından artırmış. Üniversiteyi bitirmiş
bu çocuklar iş yok. Mecbur muyuz diyor her üniversite mezununa iş
bulmaya diyorlar. Üniversite mezunu işsizler ordumuz var"
şeklinde konuştu.
"ANAYASAYI İHLAL EDİYOR"
"Ülkenin yüzde 60-70'i perişan durumda" diyen
Demirtaş, "Bu insanları peki ne yapacaklar? Nasıl
engelleyecekler. Bir iki yıl yalanla dolanla götürdün nereye kadar
gidecek bu. Seçim öncesi büyük ekonomik kriz çıkmasın diye
Cumhurbaşkanı sürekli merkez Bankası'na talimat yağdırıyor. Dolar
fırlıyor, Cumhurbaşkanının umurunda değil. Alışveriş canlansın ki
ekonominin tıkırında gittiğini zannetsinler. Seçim öncesinde kriz
olmasın diye ülkenin Cumhurbaşkanı elinden geleni yapıyor. Ekonomik
kriz patladığında, işverenleri başta olmak üzere en büyük
mağduriyeti yaşayacaklar. Seçimi bir kazanayım umurumda değil
gerisi' diyor. Kendi bakanını azarlamak. Merkez Bankası Başkanını
vatan haini ilan ederek her şeyi yapıyor. Bizler, böyle bir
anlayışın iktidara yeniden daha güçlü geldiğinde nasıl bir
başkanlık sistemi uygulayacağını bunlara bakarak anlayabiliriz.
Cumhurbaşkanının böyle bir yetkisi var mı, yok. Anayasayı ihlal
ediyor, umurunda mı? Yok. 'Ben diyor kendime güzel bir anayasa
yapacağım' diyor. Bunun için küçük bir eksik var, 400 milletvekili
lazım. Bunu da halktan istiyor, bu kadar başka bir vaadi yok. Bunu
durduracak kim bir tek güç var, HDP. Bize bu kadar yüklenmelerinin
nedeni bu."
"BU İDDİALAR KOMPLO"
Demirtaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Cumhurbaşkanının Merkez Bankası Başkanını azarlama,
talimatlar yağdırmasından 60 tane saray yapacak para havaya uçup
gitti. Cumhurbaşkanı bilerek bunu ısrarla yapmaya devam ediyor.
Doların tansiyonu düşürülememesine rağmen ülkenin Cumhurbaşkanı
bunu yapıyor. Bu kadar uyarılara rağmen, ekonomiden sorumlu bakan
istifa, intihar noktasına geldi. Merkez Bankası Başkanı bırakmak
istiyor Başbakan engelliyor. Her gün Cumhurbaşkanının hakaretlerine
katlatmak zorundalar. Düşünün ki bir de Başkan olmuş, düşünmeyin
daha doğrusu çünkü böyle bir şey olmayacak. Biz bu ülkede böyle bir
anlayışın gelişmesine izin vermeyeceğiz. Sizler HDP'yi yakından
takip edenler iyi biliyor ki Türkiye halklarının adil, barış içinde
yaşamı. demokratik sistemde yaşamı için ne gerekiyorsa bugüne kadar
onu yaptık. Bundan sonra da tavrımız asla değişmeyecek. Kapalı
kapılar ardından pazarlık yaptılar diyenler dönüp mücadele
geçmişimize baksınlar. Bu tür iddialar sadece HDP'nin seçim
yürüyüşünü durdurmuş komplolardır. Bizim seçim sonrası veya
öncesinde AKP ile hiçbir uzlaşmamış yoktur. Bizimle birlikte bu
mücadeleyi yürüten Türkiye'nin bütün ezilmiş halkları, Ege'den
Doğu'ya İç Anadolu'ya kadar HDP'yi geleceğin kurtuluşu olarak
benimsemişler bizim garantimizdir. Bu halk hareketi Türkiye'nin
gerçek teminatı olmuştur. Panik bu nedenle giderek büyüyecektir.
Bizi her türlü iftirayla yıpratmaya çalışacaklar. Kendi
kirlilikleri kapatılamayacak boyutta olduğu için artık çamur at izi
kalsın politikası da tutmuyor. Hükümetin her alandaki yanlışını
eleştirmek bizim görevimiz temel misyonumuzdur."
"HÜKÜMETLE AYRIŞTIĞIMIZ NOKTA.."
Demirtaş, konuşmasında şunları kaydetti: "Bu zihniyetle
birlikte ülkeye barış getireceğim diyen politikayı nasıl
bağdaştıracağız. Ortak açıklamadan sonra herkes çok iyi hatırlar ki
biz uzun süredir bu açıklama için uğraşıyoruz dedik. Bu açıklama
yapılsın diye katkımız var. Elbette ki bu ülkede silahlar susmalı,
bu HDP ve HDP'yi destekleyenlerin arzusudur. En kısa zamanda bu
çağrının gereğinin yapılması için herkesin hazırlık yapmasının
gereğini belirttik. Burada hükümetin rahatsız olduğu ne var? Biz,
bu hükümetin barış getireceğine inanmıyoruz demişiz, bunu dersen
süreci bozmak istiyorsun anlamına geliyormuş. Hükümetle barış
anlayışında anlaşamadığımız en temel konu budur. Onlar barış
hayalini satmak istiyorlar, biz barışı halkımıza armağan etmek
istiyoruz. Neden kızgınlar? Seçime 3 ay kala barış hayallerini
halka pazarlayacaktık buna engel oldun diyorlar. Biz, sizin bu
ülkeye özgürlük ve barış getireceğine zerre kadar inanmıyoruz.
Açıklama benden dolayı 25 gün gecikmişmiş. Ben sormak istiyorum
bunu soran kişiye, açıklama 7 ay önce yapılacaktı, 7 ay geciktiren
kişi kimdir? O çağrı 7 ay önce gelecekti, ortak açıklama. 7 ay niye
yaptırmadınız bu çağrıyı. Şu 25 günlük gecikmeyi soruyorsun da 7
aylık gecikmeyi neden sormuyorsun? Hükümet olarak bunun cevabını
verin. Neden biliyor musunuz, seçime yakın yaptırıp barış
rüyalarını pazarlamak istiyorlar. Parlamento bir ay daha çalışacak,
Bunun tamamı da neredeyse güvenlik yasası denen zırvayla geçecek.
Parlamentodan hangi yasa çıkacak? Takvim de uygun değil, o nedenle
seçime 3 ay kala bu açıklamayı yaptırıyorlar. AKP'ye güvenmiyoruz.
Bu kısmı çıldırtıyormuş bunları, güvenmiyoruz. Sen parlamentoda iç
güvenlik yasa tasarısını tekme tokat geciren iktidarsın. Neyine
güveneceğiz senin? Seçim barajını mı düşürdün, neyine güveneceğiz?
Ne yaptın barış konusunda? Türkiye halklarına barış konusunda ne
verdiniz ki ne istiyorsunuz? Bu tavrımızın iyi anlaşılması lazım.
Bu hükümet bu ülkeye kalıcı barışı getiremez. O nedenle HDP'nin
büyümesi HDP'nin alternatifi olması lazım."
"SİZİNLE BU POLEMİKLERE GİRMEYECEĞİZ"
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'a seslenen Demirtaş,
"Ülkenin gerilime ihtiyacı yok. Seçim ortamına gidiyoruz.
Bu kadar antidemoktarik uygulamaya rağmen biz kendi özgücümüzle
kazanacağımıza inanıyoruz. Sizinle bu polemiklere girmeyeceğiz.
Bize destek vercek olan halktır, AKP'nin minnetine ihtiyacımız yok.
Böylesine zalim bir iktidara karşı direnmek bile kutsaldır, bırak
kazanmayı. Güvenlik Paketi'ni geri çekin tartışalım diyoruz,
gruplar olarak uzlaşalım, parlamentoya birlikte getirelim, yok. Hem
barış yapacağım diyor, hem de katliama yol açacak yasayı
çıkaracağım diyor. Silah bırakılır mı bırakılmaz mı o ayrı ama
öyleymiş gibi diyorlar seçim öncesi. PKK silah bırakacak ama biz
bıraktıracağız. Parlamentoya daha güçlü gireceğiz, biz PKK'ya silah
bıraktıracağız. cezaevlerini de dağları da bizler demokratik uzlaşı
içinde boşaltacağız. İsteyen talep eden olmayacağız, kendi
sorunlarımızı kendimiz çözeceğiz. Türkiye'de herkes iktidarda
olsun,birlikte yönetelim istiyoruz ama bu anlayış Türkiye'yi
felakete götürüyor. Cezaevleri artık insanın orada bir saat
kalacağı vahşet ortamına dönüştürülmüş durumda. Tecavüzler,
işkenceler bu ülkenin çocukları bizim çocuklarımız suça itilen
çocuklar. Bunu duydunuz. Adalet Bakanı Sayın Bekir Bozdağ, vicdanın
nasıl elverdi de uyudun? Anında o cezaevine gidip yetkililerden
hesap sorman gerekmez miydi? Çocuklar cezaevine bile konulamaz.
Çocuklar için özel eğitim, rehabilitasyon merkezine ihtiyacımız
var. Çocukları suç ortamına iten bu toplumdur. Ama yetmiyor bu
çocuklar cezaevlerinde bırakın çocukluklarını insanlıklarını
kaybediyorlar. Bu ülkede yanından arabayla, minibüsle geçtiğimiz
yüksek duvarların arkasında bunlar yaşanıyor. O çocuklar bizim
çocuklarımızdır. Adalet Bakanı Sayın Bekir Bozdağ, sizi kişi olarak
iyi bir insan olarak bilirim Şakran Cezaevi'ne bizzat gidin,
müfettiş göndermeyin. Sorumluların hakkından gelin ki bir daha
cezevinde böyle bir şey yaşanmasın. Önce suça itilmiş çocuklarımızı
kurtarmakla işe başlayalım diyorum" ifadelerini
kullandı.
SANDIK BAŞINA GİDEMEYECEK SEÇMENE NAKİL YAPTIRMALARI İÇİN ÇAĞRI
9 Mart'ın yani 6 gün sonrasının seçmen olarak naklin yaptırılacağı
son gün olduğunu belirten Demirtaş, "7 Haziran günü sandık
başında olamayacaksanız ayın 9'una kadar naklinizi yapın. Avrupa
başta olmak üzere yurtdışında yaşayan seçmen kardeşlerimiz
nakillerinizi yaptırın. Tek bir oyun ne kadar kıymetli olduğunu
gösterin istiyoruz. Seçimde bağımsız kalacak adaylarımız, bizimle
alanlarda meydanlarda bu mücadele içinde olanları yoldaş
belirledik. Biz, hepsine kardeşimiz gözüyle baktık. Seçim döneminde
de Haziran ayı içinde dayanışma içinde olacağız" diye
konuştu.
(İHA)