(Özel Haber) "Eğitim Sistemindeki Değişiklikler Gelecek Kaygısına Neden Oluyor"
Psikiyatrist Dr. Sıtkı Karaca, Türkiye'de eğitim sisteminde yapılan değişikliklerin çocuklarda gelecek kaygısına neden olduğunu söyledi.
Psikiyatrist Dr. Sıtkı Karaca, Türkiye'de eğitim sisteminde
yapılan değişikliklerin çocuklarda gelecek kaygısına neden olduğunu
söyledi.
Türkiye'de yaklaşık 150 yıldır eğitim sisteminin oturtulamadığını
söyleyen psikiyatrist Dr. Sıtkı Karaca, bunun arada kaybolan
nesilleri meydana getirdiğini belirtti. Karaca, "Çocuk
sınav yılına göre hazırlanıyor. Eğitimi yapboza döndürmemek lazım.
Öyle olduğunda çocukların gelecekle ilgili endişeleri meydana
geliyor. Sınavı ne kadar basitleştirseniz de sistem değiştiğinde
çocukların endişeleri ve güvensizlikleri ortaya çıkar. Sistemin
hakkaniyetli işlediğini ve değişmeyeceğini fark etmesi gerekir.
Siyasilerin uzun çalışmalarıyla eğitim şuralarında konjonktürel
kararlar alınmamalı. Çocukların psikolojisine uygun pedagojik
sınavlar yapılması lazım. Üniversite sınavı şarttır ancak
Almanya'da böyle bir sınav yok. Tıp, mühendislik gibi özel bölümler
için sınava giriliyor. Onun dışında bölümlere ise çocuk okul
ortalamasına göre alınıyor. Çocuklar yeteneğine ve sınav notuna
göre alınmalı. Sürekli sınav haline sokulursa kazanıp kazanamama
endişesinin getirdiği kaygılar karşımıza çıkar. Çocuklar kaygı
nedeniyle topluma uyum sağlamada zorluklar yaşar. Bu kaygı bir süre
sonra toplumsal ve sosyal kaygılara dönüşür, performans kaygılarına
dönüşür. Normalde yapabileceği bir şeyi bile yapamaz hale
gelebilir" dedi.
Her çocuğun aynı sınava sokulmaması gerektiğini de belirten Karaca,
"Bir çocuk sınavda başarılı olamadığı zaman beceriksiz
olduğunu, zeki olmadığını düşünür. Yetersizlik duygusu geliştikçe
istediği ortaya çıkmayacaktır. Her çocuğu aynı sınava sokmanın çok
anlamı olmadığını bilmemiz lazım. Çocuğu kendisini gösterebileceği
mesleğe kaydırmamız gerekiyor" diye konuştu.
AİLELER NE YAPMALI?
Ailelerin çocuklarına baskı yapmaması gerektiğini anlatan Dr. Sıtkı
Karaca, tavsiyelerde bulunarak şöyle devam etti:
"Gelişen toplumlarda iş bulma kaygısı çok fazla. Bu
durumlar elde edilmediği müddetçe ailelerin kabuğunu kırması için
çocuğun okuması noktasında baskı yapıyor, bu da geri tepebiliyor.
Aile, baskı yapmadan çocuğun zeka seviyesini öğrenmesi, psikolojik
sorunlarını, dikkat bozukluklarını bilmesi gerekiyor. Bunları
uzmanla görüşerek özel eğitimle alması lazım. Çocuk yarış atı gibi
değerlendirmeden var olan potansiyelin gelişmesi sağlanmalıdır.
Çocuğun kendi kapasitesi zorlanmamalıdır. Çocuk sadece bir okulda
okumayacak, yaşama atılacak, bunun da bilinmesi lazım. Herkes aynı
mesleği yapamaz. Bunu algılama, zeka kapasitesi, beceri durumuna
göre çocuk kendisini geliştirir. El becerilerinde sorun olan
çocuktan ince işler yapması beklenmemelidir. Başkalarıyla
yarıştırmamanın yollarından bir tanesi kendi akranlarından
hiçbirini örnek göstermemektir. Başka çocuklar daha önde olabilir
ama kendi çocuğumuzu buna zorlamamalıyız. Örnekleme, karşılaştırma
çok yanlıştır. Her çocuğun özel olduğunu bilmemiz lazım.
Çocuğumuzun yaptığı işi severek ve başarıyla yapmasını sağlamamız
lazım. En küçük iş bile mukaddestir. Çocuk her mesleğin değerli
olduğunu yaşam içinde görmelidir."