Osmanlı matbaasının ilk eseri kozmik odada korunuyor
Osmanlı'ya ilk matbaayı kazandıran İbrahim Müteferrika'nın matbaasında bastığı ilk kitap Vankulu Lügatı, Balıkesir'deki kütüphanede parmak izi ile girilen kozmik odada çelik kasalarda özel güvenlik sistemleri ile korunuyor.
Osmanlı'ya ilk matbaayı kazandıran İbrahim Müteferrika'nın
matbaasında bastığı ilk kitap Vankulu Lügatı, Balıkesir'deki
kütüphanede parmak izi ile girilen kozmik odada çelik kasalarda
özel güvenlik sistemleri ile korunuyor.
Balıkesir'de Mutasarrıf Ömer Ali Bey Yazma Eser Kütüphanesi'nde,
Osmanlılar zamanında yetişen fıkıh ve lügat alimi Vankulu Mehmet
Efendi'nin yazdığı ve ilk Türk matbaacısı İbrahim Müteferrika'nın
1729 yılında matbaasında bastığı Vankulu Lügatı titizlikle
korunuyor.
288 yıl önce ilk matbaada, ilk basılan eser niteliği taşıyan ve
yazım tarihi kesin belli olmayan Vankulu Lügatı özel olarak
korunuyor. 800-900 yıl önce yazıldığı tahmin edilen kitabın olduğu
kozmik odaya sadece Mutasarrıf Ömer Ali Bey Yazma Eser Kütüphanesi
müdürü Şahin Gergin girebiliyor. Parmak izi, çift kilitli çelik
kapı, sensör, kamera ve özel yangın söndürme sistemi ile korunan
odaya eldiven ve maske kullanılmadan ise girilmiyor.
Mutasarrıf Ömer Ali Bey Yazma Eser Kütüphanesi Müdürü Şahin Gergin,
İbrahim Müteferrika'nın matbaasında ilk bastığı eserin önemine
dikkat çekerek, "Bizim depolarımızda el yazması tarihi
eserler olduğu gibi matbu eserler de var. Bu matbu eserlerin
içerisinde en önemlisi ise Osmanlı'ya ilk matbaayı getiren İbrahim
Müteferrika'nın matbaasında basılan Vankulu Lügatı'dır. Bu eser
Cevheri'nin kaleme aldığı ve es-Sıhâh adlı meşhur Arapça sözlüğün
Vankulu Mehmed Efendi tarafından el yazmasıyla ile yapılmış
tercümesidir. Daha sonra da İbrahim Müteferrika'nın basmış olduğu
eserdir. 1729 tarihinde basılan ilk matbu Türkçe eser olarak
tarihte geçmektedir" dedi.
Kitabın kozmik odada, son teknoloji sistemler ile korunduğunu
söyleyen Gergin, "Eserlerimizin korunması için gerekli tüm
tedbirleri alıyoruz. Bu kapsamda depolarımızda nem alma, ne verme,
nem ölçme ve iklim cihazları mevcut. Ayrıca eserlerimizin yangın
gibi durumlara karşı da ana binanın yangın sistemine ek olarak
depolarda argon gazlı söndürme sistemlerimiz mevcut. Bu sistemde su
kullanılmıyor. Ortamdaki oksijeni çekilip içeri karbondioksit
veriliyor ve bu sayede söndürme sağlanıyor" diye
konuştu.
Tarihi eserlerin bulunduğu odaya parmak izi tanıma sistemiyle
girildiğini kaydeden Gergin, "Oda çift kilitli çelik kapı
ile korunuyor. Buna ek olarak depolarda harekete duyarlı alarm ve
kamera sistemi mevcut. 24 saat boyunca içerisi gözetleniyor.
Depolara eser girişi çıkışı söz konusu olduğunda ise eserlere
çıplak elle dokunulmaması ve zarar görülmemesi için maske ve
eldiven kullanmak zorundayız" dedi.
(Taşkın Sarıca - Hüseyin Tokmak / İHA)