"Onlar eğitimci değil, DKHP-C üyesi"
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, tutuklanan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın terör örgütü DKHP-C üyesi olduğun belirterek, "Biz çocuklarımızı terörist olarak eğitsinler diye okula göndermiyoruz. Çocuklarımızı eğitim alsınlar diye terör örgütü mensuplarının eline asla teslim edemeyiz" dedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, tutuklanan Nuriye Gülmen ve
Semih Özakça'nın terör örgütü DKHP-C üyesi olduğun belirterek,
"Biz çocuklarımızı terörist olarak eğitsinler diye okula
göndermiyoruz. Çocuklarımızı eğitim alsınlar diye terör örgütü
mensuplarının eline asla teslim edemeyiz" dedi.
İçişleri Bakanı Soylu, Vilayetler Hizmet Birliği Genel Kurulu'nun
açılışında yaptığı konuşmada 5 Mayıs'ta Sıla Atabay adında bir
DHKP-C mensubunun etkisiz hale getirildiğini belirterek,
"Hepimiz babasının feryadını günlerce gazetelerde ve
televizyonlarda izledik. Bir babanın evladını DHKP-C'den kurtarmak
için hangi gayretleri ortaya koyduğunu, nasıl başarısız olduğunu,
nasıl dövündüğünü ve gidip kendi çocuğunu kurtarmak isterken DHKP-C
mensupları tarafından nasıl işkence yapıldığını, dövüldüğünü, bir
daha oralara gelmemesi için çaba sarf edildiğini, tehdit edildiğini
hep beraber takip ettik. Daha dün yine bir gazetede vardı. 14
yaşındaki oğlunu PKK'dan alabilmek için gitmediği yer kalmamış.
Bütün bunlar terörle mücadeleyi amansız bir şekilde yürüten
ülkemizin önünde gerçekleşen, milletimizin gözünün önünde cereyan
eden maalesef ailelerin bazen çaresiz kaldığı olaylar olarak
karşımızda durmaktadır" diye konuştu.
"KUSURA BAKMASINLAR BİZ ÇOCUKLARIMIZI TERÖRİST OLARAK
EĞİTSİNLER DİYE OKULA GÖNDERMİYORUZ"
Soylu, açlık grevi yapan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça ile ilgili
şunları söyledi:
"Bugüne kadar birçok bombalı eylemle masum sivil
vatandaşlarımızı şehit eden DKHP-C'nin üyesi olduğunu, ihraç
edilmelerinin çok öncesinde birçok kez bu sebeple gözaltına
alındıklarını söylediler mi? Bir yerde eylem yapılıyor. Polisimiz
kamu düzeninin, huzurun ve sükunun devamı için müdahale ediyorlar.
Gözaltına alınıyorlar. Bu kişiler onların içerisinde defalarca
gözaltına alınmışlar. Sadece bu eylemde 25 kez gözaltına alındılar.
Defalarca tutuklanmışlar. Devlet memurları. Bu kişiler devletin
maaş verdiği insanlar. Biri öğretmenmiş, diğeri de akademisyen.
Kusura bakmasınlar biz çocuklarımızı terörist olarak eğitsinler
diye okula göndermiyoruz. Çocuklarımızı eğitim alsınlar diye terör
örgütü mensuplarının eline asla teslim edemeyiz. Bir akademisyen
gerçek bir akademisyense bombalı ve silahlı eylem yapan bir terör
örgütü adına basın açıklaması yaparken tutuklanabilir mi? Nuriye
Gülmen. Bir zamanlar Fehriye Erdal'a yaptıkları gibi böyle şirin,
güler yüzlü fotoğraflarını basıyorlar. Ben size macerasını
anlatayım. Terör örgütü DHKP-C'ye yönelik operasyonların
çerçevesinde örgütün açık alan yapılanması içerisinde olduğu
gerekçesiyle hakkında arama kararı çıkıyor. 9 Mayıs 2012 tarihinde
yakalanıyor. Gözaltına alınıyor, tutuklanıyor, hapse atılıyor ve
sonra 1 Nisan 2015'de salındıktan sonra örgüte yönelik bir
operasyon sırasında tekrar gözaltına alınıyor. Hakkında adli
kontrol ve yurt dışına çıkış yasağı konuluyor. 10 Nisan 2015'te
açığa alınıyor. Arkadaşlarımız uzun bir liste vermişler. Afiş asma,
örgüt adına basın açıklaması yapma, DHKP-C mensubu kişilerle aynı
evde örgüt adına çalışma ve bunun ötesinde birçok eylem. Bu
anlattıklarım hep OHAL çıkmadan önce yaşanan hadiseler. Bu kişinin
DHKP-C ile doğrudan organik bir bağı söz konusu. Sabahleyin saat
9'da eyleme geliyorlar, akşam saat 7-8-9 gibi eylemden ayrılıp
evlerine gidip yiyorlar içiyorlar, ertesi sabah yine saat 9'da
eyleme geliyorlar. Defalarca doktorlar acaba tıbbi sıkıntı olabilir
mi diye müracaat ediyorlar. ‘Bizde hiçbir sıkıntı yok' diyorlar.
Bir kere de doktora muayeneye gidiyorlar, kendi istedikleri gibi
rapor vermedi diye DHKP-C terör örgütünün gazetelerinden ve sosyal
medya sitelerinden doktoru hedef gösteriyorlar ve linç etmeye
çalışıyorlar. Buna da Meclisteki iki siyasi parti bir şekilde sahip
çıkmaya, bu eylemi mazlum gibi göstermeye çalışan anlayışı ortaya
koyuyor. Bu mu şimdi akademisyen, bu mu eğitimci, bu mu devlet
memuru?"
"MİLLETİN REY VERDİĞİ MİLLETVEKİLLERİ BUNUN İÇİN NASIL
POLİSİMİZLE KARŞI KARŞIYA KALIYORLAR"
Öğretmen Semih Özakça'nın Mardin Mazıdağ'da sınıf öğretmeniyken
ihraç edildiğini söyleyen Soylu, "Bu kişinin silahlı terör
örgütüne üye olma, kamu malına zarar verme, kemiklerin kırılmasına
sebebiyet verecek şekilde kasten yaralama, terör örgütü
propagandası yapma, görevi yaptırmamak için direnme suçlarından
yürüyen ceza davaları olduğunu niçin kimse yazmıyor. Suç
kariyerinden özetler vermek istiyorum. 27 Mart 2015 tarihinde
DHKP-C'nin memur alan yapılanması kamu emekçileri cephesi eylemine
katılmış, uyarılara rağmen eylemi bitirmedikleri için gözaltına
alınmış. 29 Aralık 2015'te başka bildiri ve direnme eylemi
nedeniyle yine gözaltına alınmış. Açlık grevine başladığı günden
itibaren de toplam 14 kez gözaltına alınmış. Bu normal midir? Bu
saydığım kariyer çocuklarımızı emanet ettiğimiz bir öğretmen için
normal midir? Bunu nasıl normalleştiriyorlar? Milletin rey verdiği
milletvekilleri bunun için nasıl polisimizle karşı karşıya
kalıyorlar. Onlara hakaret ediyorlar. Elinizi vicdanınıza koyun,
böyle davaları olduğunu bildiğiniz bir öğretmene evladınızı teslim
eder misiniz? Bu iki kişinin yaptığı açlık grevi eylemine destek
verenler DHKP-C ve aşırı sosyalist unsurlarca yurt dışında yapılan
gösteri ve eylemler de cabası. Bunun sadece masum bir iş olduğunu
kimse düşünmesin. Kanada Ottawa parlamentosu, ABD New York'ta ve
Beyaz Saray önünde, Fransa'da, Paris'te, İsviçre'de, Brüksel'de
etkinlikler düzenliyor, stantlar açılıyor. Kim yapıyor bunları?
Oradaki DHKP-C mensupları ve aşırı sosyalistler. Bunların
Türkiye'nin menfaati için bir kez Beyaz Saray'ın önüne gittiğini
kimse görmüş değil. Bunların ülkemizin menfaati ve iyi bir hayır
işi için Paris'te, Brüksel'de, Ottowa'da, Berlin'de bir eylem
yaptığını, elinde ay yıldızlı bayraklarla yürüdüğüne kimse şahit
değil. Terör örgütleri el birliğiyle Türkiye'nin dış dünyada
büyümesini, zenginleşmesini, özgürleşmesini, yükselmesini,
kardeşliğini engelleyebilmek için ellerinden gelen her şeyi ortaya
koyuyorlar. Kadrolu elemanlarla, militanlarla birlikte Türkiye
aleyhine eylem gerçekleştiriyorlar" açıklamasında
bulundu.
"DHKP-C TERÖR ÖRGÜTÜ MENSUBU KİŞİLERE YÖNELİK BİR İHRAÇ VE
TUTUKLAMA SÖZ KONUSUDUR"
Batı'nın ise her zamanki gibi yine terör örgütünün adamlarına kucak
açmış durumda olduğunu kaydeden Bakan Soylu, "Batı
cephesinde değişen bir şey yok. Yapılmak istenen ve yaratılmak
istenen algı çok açık ve nettir. İhraçlar masum insanlar üzerine
yapılmış gibi gösterilmeye ve terörle mücadelemiz sulandırılmaya
çalışılmaktadır. Oysa olay nettir, doğrudan DHKP-C terör örgütü
mensubu kişilere yönelik bir ihraç ve tutuklama söz konusudur.
Yapılan her şey kanun ve hukuk çerçevesinde yapılmaktadır"
ifadelerini kullandı.
(Goncagül Özcan - Nurullah Geylani / İHA)