'Önceden bir görüşme, sufle etme söz konusu değil'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Baskın seçim, danışıklı dövüş" iddialarıyla ilgili, "Önceden böyle bir görüşme, sufle etme söz konusu değil." dedi.
İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NTV'de
yayımlanan "Siyasi İşler Özel" programında gündeme ilişkin soruları
yanıtladı.
Erdoğan, "Siyasi İşler Özel" programına başlarken, programın erken
seçim kararıyla ilgili planlanmadığını, sözünü çok önceden
verdiğini belirtti.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin erken seçim açıklamasına
ilişkin değerlendirme yapan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bizim hafta başında da Sayın Bahçeli ile hafta içinde bir görüşme
arzumuz olmuştu. Bu görüşme arzumuza da Sayın Bahçeli'nin çarşamba
günü saat 13.30 için bir mutabakatı olmuştu. Salı günü de böyle bir
durum ortaya çıkınca, ilk yapmam gereken arkadaşlarımla aynı gün
malum benim de grup konuşmam vardı. Grup konuşmamda dikkat
ederseniz ben 2019'u yine vurguladım. Çünkü arkadaşlarımın henüz ne
diyeceğini bilmiyordum. 2019 Kasım'ına göre hareketle konuşmamı
bitirirken, daha sonra bizim grup odamızın arkasında ufak bir
toplantı odamız var. Orada arkadaşlarımla ilk değerlendirme yaptım.
Bu değerlendirmeden sonra bir de geniş çaplı değerlendirelim
istedim. O değerlendirmeden sonra bizim için artık erken seçim
noktasında sadece bir tarih ve bu konuyla ilgili takvimin
belirlenmesi kalıyordu."
Çarşamba günü bir toplantı daha yaptıklarını ve MHP Genel Başkanı
Bahçeli ile görüşmeye bu şekilde girdiklerini anlatan Erdoğan,
görüşme esnasında Bahçeli'ye tekliflerini, kendi tekliflerine karşı
bir teklif olarak sunduklarını aktardı.
Bahçeli'nin de olumlu yaklaştığını, gerek ülkede okulların
kapanması düşünülerek, gerekse üniversite imtihanlarının yapılacağı
göz önüne alınarak 24 Haziran tarihinin belirlendiğini ifade eden
Erdoğan, "Toplantıdan çıkar çıkmaz YÖK ile görüşme yaptık. Malum
YÖK Cumhurbaşkanlığına bağlı. Burada bir gerçek de ortaya çıkıyor.
Çok seri karar alabilmenin bu bir ispatı oluyor. Hemen sayın
başkana arkadaşlarım konuyu ilettiler. YÖK bir hafta sonraya
üniversite giriş imtihanlarını aldı. Biz de böylece 24 Haziran
kararını aleniyete geçirmiş olduk. O gün basın toplantısına
çıktığımda da bunları masanın üzerinden kaldırmış olarak çıktım, 24
Haziran tarihini erken seçim tarihi olarak Cumhurbaşkanlığı
Külliyesi'nde yaptığım basın toplantısında açıklamış oldum. Böylece
şimdi 24 Haziran artık yaz tatiline gitmeden, bayramın ertesinde,
üniversite imtihanlarına hazırlık noktasında bir haftalık süreyi
ortaya koyarak giriyoruz. 24 Haziran ülkemiz ve milletimiz için
inşallah hayırlara vesile olsun. Bütün milletimiz bu yola çıkarken
tabii ki en ağır görev Yüksek Seçim Kuruluna düşecek. Yüksek Seçim
Kuruluna da başarılar diliyoruz." diye konuştu.
Devlet Bahçeli'nin erken seçim çağrısını canlı olarak izleyip
izlemediği sorusu üzerine Erdoğan, o esnada yolda olduğunu,
Bahçeli'nin grup konuşmasına başladığı anı dinlediğini, fakat grup
konuşmasına yönelik vakti yaklaştığı için bir kısmını dinleme
imkanı olduğunu söyledi.
Erdoğan, yolda bir kısmını dinlediği konuşmada dile getirilen 26
Ağustos tarihini TBMM'ye geldiğinde Başbakan Binali Yıldırım ve AK
Parti Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı ile kısaca
değerlendirdiğini kaydetti.
"Erken seçimle yattılar, erken seçimle kalktılar"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Baskın seçim, danışıklı dövüş" iddialarıyla
ilgili şunları söyledi:
"Bu iddiaların hepsi ortada. Çünkü ana muhalefet, erken seçim
konusunu aylardır gündemde tutuyor. Erken seçimle yattılar, erken
seçimle kalktılar. Böyle bir durum söz konusu değil. Fakat bizim de
malum erken seçim konusu, AK Parti olarak bizim prensiplerimiz
arasında hiç olmamıştır. O süreçlerde özellikle bu konulara, 'bizim
için gündemde erken seçim yok' demişiz. Son cumhur ittifakını
beraber olgunlaştırdığımız müttefikimizin bu açıklaması durumu
değerlendirmemizi gerektirdi. Bunun üzerine durumu değerlendirelim
istedik. Değerlendirdik ve böylece buraya geldik. Yoksa önceden
böyle bir görüşme, sufle etme söz konusu değil. Nitekim yola da
böyle çıkışımız oldu."
24 Haziran erken seçim kararından önce Cumhurbaşkanlığı seçimine
yaklaşık bir buçuk yıl olduğunu hatırlatan Erdoğan, şunları
kaydetti:
"Yani bu ne demektir? Ben 1,5 yıl daha cumhurbaşkanlığı koltuğuna
oturma rahatlığına erişebilirdim. Biz bunu düşünmedik. Bizim
düşündüğümüz tek şey var, ülkemizin huzuru, refahı nerede? Burada
ana muhalefetin madem ki böyle bir hırsı var, onların hırsını da
rahatlatalım istedik. Onun için adımı atalım, onlar da
rahatlasınlar. Durmadan 'er meydanı, er meydanı' diyor. Biz de her
meydanı dedik. Buyursunlar şimdi her meydanında inşallah milletimiz
bedeli ödetecek, soracak. Eğer bize 'devam' derse milletimiz, devam
ederiz, 'tamam' derse saygı duyarız, yapılacak iş budur. Biz
eserlerimizle ortadayız. Muhalefetin hangi eseri var bilemiyorum.
Demokrasiyse, demokraside bizim eserlerimiz ortada. Hak ve
özgürlüklerse, hak ve özgürlükler konusunda her şeyimizle
ortadayız. Adalet, kalkınma ve atılım noktasında yaptıklarımız
ortada. Dolayısıyla bu noktada bizim herhangi bir sıkıntımız zaten
yok."
"Tehdit stratejik ortaklardan geliyor"
"Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu tehdit ve risklerden
bahsederken neleri kast ettiniz?" sorusuna karşılık Erdoğan, şu
yanıtı verdi:
"Bu konuda tüm Batı'nın bir tehdit projeksiyonu olduğunu, bu tehdit
projeksiyonu içinde özellikle güneydeki malum PYD, YPG, PKK,
DEAŞ... Şimdi şu söyleniyor, DEAŞ'a karşı bu bir mücadeledir veya
ona karşı bir savaştır gibi laflar ediliyor. Buna nereye kadar
inanacağız? Bir yere kadar bunu yuttuk diyelim. Fakat ben şuna
bakıyorum, Suriye'nin kuzeyine kaç tır silah geldi. 5 bin tır
buraya Amerika silah gönderiyor. Aynı şekilde 2 bin kargo uçağıyla
yine buraya malum silahlar geliyor. Çünkü burada 20 kadar üs var.
Bu üslere bunlar indiriliyor."
Türkiye, Amerika'da NATO'da müttefik olmasına rağmen, Türkiye'nin
Amerika'dan silah alamadığını ifade eden Erdoğan, "Ama bu terör
örgütlerine Amerika, koalisyon güçleri ücretsiz olarak bu silahı
verebiliyor. Demek ki tehdit nereden geliyor? Stratejik ortaklardan
geliyor. Sıkıntı burada. Gelin, oturalım beraber bu işi çözelim.
Bunu Sayın Obama döneminde de çok uğraştık. Bizim bir zeytinlik
operasyonumuz söz konusuydu, aylarca gündemdeydi biz bunları
yapamadık. Gerçekleştiremedik, sürekli oyaladılar. Bu döneme
geldik, artık baktık ki bu olmayacak, bunun üzerine biz kararımızı
verdik, göbeğimizi kendimiz kestik ve adımı attık." diye
konuştu.
"Aynı mutluluğu Afrin halkına yaşatmak istiyoruz"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fırat Kalkanı Harekatı'nda
Cerablus'tan başlayarak El-Rai, El-Bab ve 2 bin kilometrekarelik
alanı DEAŞ'tan temizlediklerini, 3 binin üzerinde DEAŞ'lıyı
oralardan derdest ettiklerini anlatarak, Afrin'de de durumun farklı
olmadığını, 2 bin kilometrekarelik alanı da teröristlerden
temizlediklerini söyledi.
İşin henüz bitmediğini, arzularının Afrinlilerin yerlerine
yerleşmeleri olduğunu belirten Erdoğan, "Nasıl Cerablus ve
çevresinde oranın insanları yerleşiyorsa, nasıl bir mutluluk
içerisindeyseyler, aynı mutluluğu Afrin halkına yaşatmak istiyoruz.
Bizde kamplarda olanlar geri dönmeye başladılar. Bizde de 3,5
milyon Suriyeli var. Bunların içinde Fırat Kalkanı'nın yapıldığı
bölgenin insanları olduğu gibi, Afrin'in, İdlib'in, Halep'in
insanları var." dedi.
"Cenevre bugüne kadar sonuç doğurmadı"
Erdoğan, Astana sürecinin ön planda ciddi manada yer aldığını,
birinci Soçi'nin aynı şekilde ardından Ankara görüşmelerinde Rusya,
Türkiye ve İran'ın bir araya geldiğini, üçüncüsünü Tahran'da
yapacaklarını, bu çalışmaları bu şekilde devam ettireceklerini
aktardı.
Astana'nın öneminin korunması gerektiğini ancak Astana'yı
Cenevre'nin önüne çıkarmak gibi bir dertlerinin olmadığını ifade
eden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Biz burada ancak 3 ülke bir araya gelebildik. Başkalarına da yasak
koymuş değiliz. Ama Cenevre bugüne kadar sonuç doğurmadı, yani
sonuç odaklı çalışmadı. Biz buralardan çıkacak neticeyle derdimiz
Suriye'nin kuzeydoğusuna doğru barış bölgesini yaygınlaştırmak.
Çünkü buralar bize hep sınır. Ciddi tehditler aldığımız yerler var.
Bunlardan en önemlisi biri Ayn el-Arab'tır. Buradan hep tehditler
aldık."
"Temayül yoklamasını yapacağız"
Seçim kampanyasının ana mesajlarına ilişkin soru üzerine Erdoğan,
"Ana mesajları şu anda açıklamam doğru olmaz, zira arkadaşlarım
çalışmaya başladılar, çalışıyorlar. Tabii hafta başından itibaren
bizzat bu çalışmaların içeresinde ben de bulunacağım ve
arkadaşlarımızın hazırlıklarını beraberce gözden geçireceğiz.
Buradaki bütün hedef, Yüksek Seçim Kurulu'nun açıklayacağı seçim
takvimidir. Onlar resmi seçim takvimini açıklayacak ki biz de gerçi
önceden bazı hazırlıklar var ama kendi takvimimizle onu
örtüştüreceğiz. Böylece yol haritamızı da ona göre belirleyeceğiz.
Temayül yoklamasını yapacağız, çünkü temayül olmadan milletvekili
adaylarımızı belirlemek doğru olmaz." diye konuştu.
Erdoğan, "Eski sistemde nelere dişinizi sıkmak zorunda
kalıyordunuz? 25 Haziran'dan itibaren Türkiye'de neler değişecek?"
sorularına, şu yanıtları verdi:
"Öyle bir bürokratik oligarşi var ki bu bürokratik oligarşi, sizin
atacağınız her adımda adeta bileklerinizde bir kelepçe.
Başbakanlığımın ilk anından itibaren ben bürokrasiye karşı adeta
savaş verdim. Ama siz parlamenter demokraside bunu bir yere kadar
başarabiliyorsunuz, bütünüyle başaramıyorsunuz. Örneğin şimdi durum
böyle olmayacak, daha farklı olacak. Burada karar verme noktasında
en güzel şeyi bu işin malum, yasama, yürütme, yargı... Kuvvetler
ayrılığı noktasındaki güç, bu dönemde çok daha farklı ama çok daha
güçlü çalışacak, ama devleti bağlayıcı bir güç olmayacak. Bana göre
devleti destekleyen, güçlendiren bir güç haline gelecek. Bu bizim
için önemli. Nedir bu? Mesela yürütmede parlamentodan kabine
oluşturmuyorsunuz, dışarıdan bir kabine oluşturuyorsunuz.
Oluşturduğunuz bu kabine sizin için bağlayıcı mı? Siz bu kabineyle
her an istediğiniz gibi, bunları alıp bir kenara koyabilirsiniz.
Gelenler de zaten bunu bilecek. 'Ya ben başkanla beraber giderim
veyahut da başarılı olamazsam her an gidebilirim.' gibi bir durum
olacak. Dolayısıyla o da altındakilere karşı böyle bir davranış
içinde olacak. Çünkü netice almak, başarılı olmak
mecburiyetinde."
"Belki başka ittifaklar da olacak"
Erdoğan, "İttifakın dışındakiler gayri milli mi oluyor? Oraya oy
verecek vatandaşlar kendisini dışlanmış mı hissedecek? Bir
mesajınız olur mu?" soruları üzerine, şöyle konuştu:
"Onu, o şekilde değerlendirmemiz doğru olmaz. Şu var, ana
muhalefetin ülkenin kalkınmasına bakış anlayışı milli değil, yerli
değil. Bakıyorsunuz sizi Batı'ya gidip sürekli olarak şikayet eden
bir ana muhalefet anlayışını milli olarak değerlendirebilir
misiniz? Türkiye'ye cephe açan ülkelere gidip sizi şikayet eden bir
siyasi partiyi milli olarak değerlendirebilir misiniz? Şu anda
arkasında terör örgütünün olduğu malum, sözde bir parti ülke ülke
dolaşıp kimi şikayet ediyor? Bizleri şikayet ediyor. Böyle bir şey
olabilir mi? Sen gel ülkende çalış, halkına kendini ideal bir
şekilde anlat, halkın da seni en ideal şekilde değerlendirsin. Ama
anlatamayınca, Türkiye de bir hukuk devleti olduğuna göre, bu hukuk
devletinin içerisinde bu kurallar senin için de işleyecektir,
diğerleri için de işleyecektir. Biz, neredeyse Anayasa'yı
değiştirme çoğunluğuna sahip olduğumuzda bile Anayasa Mahkemesi
bizimle ilgili kapatma davası açtı ya. Anayasa'yı değiştirecek
güce, potansiyele parlamentoda sahip olduğumuz zaman. O zaman ana
muhalefet 'Ankara'da savcılar var.' diyordu. Biz bunları yaşadık.
Ama hayırlısıyla o dönemi de atlattık. Şimdi yeni bir sürece
inşallah yerli, milli, 'tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek
devlet' anlayışıyla gireceğiz ve yoğun bir çalışmayla da inşallah
bu asrın Türk asrı olmasını dünyaya göstereceğiz."
"Cumhur ittifakı"nın protokolünün başlıklarına yönelik soruya
Erdoğan, "Benim önümde ayın 6'sı var, 6'sına kadar hep beraber
çalışacağız. İstanbul kongresinde inşallah bu merakını
gidereceğiz." karşılığını verirken, "Belki başka ittifaklar da
olacak." dedi.
28 Şubat davası
28 Şubat davası kararlarına ilişkin değerlendirmeler yapan Erdoğan,
sürecin devam edeceğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ne kadar daha sürer bunu bilemeyiz. Bu
kararların bitişi ve bu sanıkların yaşlarının durumu vesaire
bunlarla ilgili tabii yasal durumlar söz konusu. Temenni ederim ki
buradaki mağdurların, mazlumların bir defa her şeylerince tatmin
olmasıdır. Onların durumu hepsinden öte bir durumdur. Bu süreci de
tabii daha fazla da bizim elde tutmamızın bir anlamı yok ama
yargının kararı esastır ve bu esasa da biz uyarız." diye
konuştu.
"Gabon'dakileri eşleriyle beraber alıp geldik"
Erdoğan, FETÖ ile mücadelenin kararlı bir şekilde devam edeceğini
vurgulayarak, "Benim buradan taviz vermem mümkün değil. Çünkü bu
FETÖ denilen adam benim milletimi böldü, parçaladı. Ümmeti böldü,
parçaladı. Anayı evladına, evladı anasına, aileyi kendi içinde
parçaladı. Birçok bildiğim arkadaşlar var ki şu anda evlatlarından
ayrı yaşar hale geldiler. Bunların müsebbibi bu adamdır."
ifadelerini kullandı.
Şu an itibarıyla 83 FETÖ'cüyü Türkiye'ye getirdiklerini ve bu
sürecin kararlılıkla devam ettiğini dile getiren Cumhurbaşkanı
Erdoğan, bunların Türkiye'deki gözaltı ve yargı süreçlerinin ayrıca
devam ettiğini belirtti.
"Milli İstihbarat Teşkilatımız bunları yerinde paketleyip alıp
geliyor." diyen Erdoğan, bu konuda kararlı olduklarını
vurguladı.
Erdoğan, "Darbe girişimine yönelik şu ana kadar 285 dava açıldı.
137 davada karar verildi. 1433 sanığa hapis cezası verildi.
Bunlardan 1433 sanığın 530'u müebbet, 399'u ağırlaştırılmış
müebbet, 504'ü ise 1 yıl 2 ay ile 20 yıl arasında değişen hapis
cezalarına çarptırıldı. Bir diğer tarafta şu anda 19 değişik
ülkeden biz 83 FETÖ yöneticisini getirdik. 10 ülkede FETÖ
bağlantılı 76 okul kurduğumuz Maarif Vakfına devredildi. Bir
tarafta yine 25 ülkede de FETÖ iltisaklı okulların devri veya yeni
okulların açılması için protokollerde imzalandı. OHAL kapsamında
yayınlanan KHK'larla 107 bin 175 kişi kamu görevinden ihraç edildi.
FETÖ'nün birinci aşama mahrem ve kripto yapısına mensup Türk
Silahlı Kuvvetleri içinde de şu anda binlerce kişi deşifre edildi.
Bunların da takipçisiyiz."
"Takipteyiz, bazı bağlantılar kurulmuş vaziyette"
Erdoğan, FETÖ'nün sözde "Hava Kuvvetleri Komutanlığı imamı" firari
Adil Öksüz'e ilişkin soruyu yanıtladı.
Bu konuda takipte olduklarını dile getiren Erdoğan, "Takipteyiz.
Son bilgiler, kendisinin burada hangi ülkede filan söylemem belki
uygun olmaz ama iz sürüyoruz, bazı bağlantılar kurulmuş vaziyette.
Temennim odur ki şu anda aldığımız istihbarat doğru çıkarsa
herhalde onunla ilgili adımı da attığımız gibi gerçekleştirmiş
olacağız." dedi.
"Kur faiz ilişkisini Batılılar gibi düşünmüyorum"
Ekonomiye değindiği konuşmasında Erdoğan, her şeyden önce kur
meselesinde yerli ve milli parayı çok önemsediğini vurguladı.
İthalat ve ihracatta yerli ve milli paranın daha fazla
kullanılmasıyla kur baskısından TL'yi kurtarmış olacaklarını dile
getiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasını şöyle
sürdürdü:
"Ben kur-faiz ilişkisini şu anda Batılılar gibi düşünmüyorum.
Burada bizim için kur noktasında en ideal olanı yerli ve milli para
konusudur. Kesinlikle kur baskısını ortadan kaldırır. Faizi
düşürdükçe o da kuru ciddi mana da aşağıya çekecektir. Kararlar
noktasında ise Cumhurbaşkanlığının bu kararname çıkarma yetkisi bu
işi kolay kılacaktır. Daha rahat adım atma noktasına getirecektir.
Kurumlardaki çalışmalar bu noktada ilişkiler noktasında çok daha
farklı olacaktır. Ona göre de adımlarımızı atarak çok seri karar
alma noktasına ulaşacağız."
MHP ile miting
MHP'den talep gelirse veya görüşmelerde bu yönde bir karar
alınırsa, beraber miting yapılabileceğini dile getiren Erdoğan, 7
Ağustos'da bu birlikteliğin sağlandığını hatırlattı.
Erdoğan, böyle bir birlikteliğe imza atmanın dünyaya büyük bir
mesaj olabileceğini vurgulayarak, bundan kaçınmayacaklarını, her
zaman için ittifakta hayır olduğunu dile getirdi.
"Yarışa girsin"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanlığı
adaylığına ilişkin Erdoğan, şunları kaydetti:
"Gönlüm ana muhalefetin başındaki zatın yarışa girmesini ister,
yarışa girsin. Hiç endişe etmesin, başkasını aramasına falan da
gerek yok. Kendisi meydana çıksın. Milletin ona ne kadar oy
vereceğini görmesinde çok fayda var. Bugüne kadar çok şey söyledi,
'Yüzde 40' dedi. 40'ı alamadı, 20'lerde kaldı. Hadi gel,
Cumhurbaşkanlığı noktasında aday ol, bak bakalım millet sana ne
kadar oy veriyor görelim."
"Saadet Partisi ve BBP ile görüştük"
Saadet Partisi ile iki üç kez ittifak için görüştüklerini ifade
eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ben ve arkadaşlarım herhangi bir netice alamadık. Gördüğümüz
kadarıyla CHP ile daha uyumlu, daha ideal anlamda görüşmeleri
oluyor. Ama BBP ile görüşmelerimiz oldu. Onlarla ilgili bu
noktadaki ittifakımız çok farklı bir zeminde oluşacaktır. Onun da
arkadaşlarımızla değerlendirmelerini yapıp, ona göre adını
koyacağız." diye konuştu.
İYİ Parti'nin seçimlere girip giremeyeceğine yönelik tartışmalara
ilişkin ise Erdoğan, "YSK ile Yargıtay Başsavcılığının müşterek
yapacağı veya yaptığı görüşmelerin ki bugün görüşmeleri olacaktı.
Ora ne karar verecekse hemizin saygı duyması lazım. 'Girmesi
gerekir' diyorsa girer. Aksi bir durum olursa aksi olur. Girmesi,
girmemesi noktasında bizim bir sıkıntımız söz konusu değil."
ifadelerini kullandı.
"Macron, OHAL döneminde seçim kazandı"
Erdoğan, mühürlü, mühürsüz pusula ve OHAL üzerinden seçimlere
ilişkin sürdürülen tartışmalara değinerek, sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Bu konuda heyetlerin yaptığı görüşmeler gayet verimli bir şekilde
sonuçlandı.Mühürlü, mühürsüz pusula noktasında bu seçimlerde artık
böyle bir sorun yok, kalkıyor ortadan. OHAL noktasına gelince, OHAL
dönemleri içerisinde Türkiye'de bugüne kadar seçimler yapıldı ve
hep bir bahane olarak ortaya atıldı. Tam aksine OHAL seçimde bütün
ortaya çıkacak muvazaaları da yok edecek bir tedbirdir. Burada tam
aksine bir sıkıntı yaşanmayacaktır. OHAL'in olmadığı dönemlerde
terör bölgesi diyebileceğimiz yerlerde çok sıkıntılar yaşandı.
Vatandaşın can güvenliği yok, sıkıntı içinde sandığa dahi gidemedi.
Oylarını birileri onlar adına kullanmak suretiyle PKK destekli
partiler seçildi. Fransa'da bile Macron, OHAL döneminde seçim
kazandı."
"Sayın Macron'a duyurulur"
DEAŞ'la mücadeleye ilişkin rakamları da paylaşan Erdoğan, "Aynı
şekilde DEAŞ'la mücadelede Fırat Kalkanı Harekatı'nda 3 bin 60 DEAŞ
mensubu. Bu Sayın Macron'a duyurulur. Çünkü sık sık hep bizi DEAŞ'ı
koruyan, böyle gösteriyor. Kendisine bunları anlattığım halde yine
aynı şeyi söylüyor." dedi.
Yurtiçindeki operasyonlarda 146 DEAŞ mensubunun etkisiz hale
getirildiğini, DEAŞ'la iltisaklı 14 derneğin kapatıldığını, 53 bin
781 kişiye ülkeye giriş yasağı konulduğunu, 5 bin 540 kişinin
DEAŞ'la bağlantılı olarak sınır dışı edildiğini belirten Erdoğan, 5
bin 402 zanlının da gözaltına alındığını, 902'sinin tutuklandığını
kaydetti.
Münbiç'e ilişkin ABD ile yapılan görüşmelerin sorulması üzerine
Erdoğan, "Yeni Dışişleri Bakanı Pompeo henüz daha göreve tam
manasıyla başlamadı ama ancak bazı açıklamalar geliyor. Fakat
mesela Münbiç'le ilgili olarak aldığımız duyumlarda Fransızların,
özellikle Münbiç'e yönelik bazı gayretlerinin olduğunu şu anda
gözlemliyoruz." dedi.
"Asker gönderme mi?" şeklindeki soru üzerine "Evet. O yönde"
cevabını veren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Şimdi tabii bu yaklaşım tarzı hoş değil ama zaten bunlar koalisyon
güçleri olarak beraber hareket ettiler ama ne kadar kişiyle şu anda
oradalar bunu bilemem. Fakat temennim odur ki bu noktada yani
kendilerini üzecek bir iş yapmasınlar. Çünkü bu konuda oradaki
aşiretler vesaire yüzde 90'ı oranın Arap'tır. Eğer onlar orada
PYD'yle veya YPG'yle müşterek hareket etme durumuna gelirlerse
aynen Afrin'de olan tablo orada da meydana gelebilir. Çünkü oranın
yerli halkı ki ağırlıklı aşiretlerdir, bu aşiretler kesinlikle
bunları kabul etmiyorlar. Hep bize gelen şey 'Bizi bunlardan
kurtarın' ve 'Biz burada her türlü mücadeleye hazırız'. Biz de
onlara diyoruz ki Fransızlara, Amerikalılılara, 'Bakın siz bize
başta söz verdiniz, Sayın Obama bize söz verdi. Biz buradan en kısa
zamanda çıkacağız, Fırat'ın doğusuna geçeceğiz. Siz de aynı şeyi
söylediniz ama yapmadınız. Hala yapmıyorsunuz. Eğer müttefiksek,
bölgede müşterek bazı hareketlerin içine gireceksek gelin bu
adımları beraber atalım. Yoksa kusura bakmayın."
"Türkiye'de seçim hiçbir zaman şaibeli olmamıştır"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD'den seçimlere yönelik yapılan
eleştirilerinin hatırlatılması üzerine, sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Bu beyanlara ben önem vermiyorum. Biz kendimiz bu konuda ne
diyoruz, o önemlidir. Bugüne kadar AGİT sürekli gözlemcilerini
göndermiştir ama Türkiye'de seçim hiçbir zaman şaibeli olmamıştır.
Tam aksine bir Amerika bile bizim yaptığımız seçimleri
yapamamıştır. Biz, yüzde 86 katılımla seçimler gerçekleştirmiş bir
ülkeyiz. Onlara baktığınız zaman en kabadayısı yüzde 40, 45, 48
buralarda görürsünüz. Hatta Avrupa'da yüzde 35'lerde seçimler yapan
ülkeler var. Onlar kendilerine baksın."
"Yurt dışındaki seçim hazırlıkları tamamlandı"
Yurt dışındaki seçim hazırlıklarının tamamlandığını belirten
Erdoğan, şunları kaydetti:
"10-11 bin kişilik bir spor salonunda bir uluslararası kuruluşun
toplantısında bulunacağım ve orada Türk vatandaşlarıma
sesleneceğim. Büyük ihtimalle Avrupa'yı orada toparlayacağız.
Konuşmamızı yapacağız. Demokrasi mücadelesi öyle kolay kolay
kısıtlanabilecek, önü kesilebilecek bir mücadele değildir."
Erdoğan, ana muhalefetin mühürlü oy noktasındaki yaklaşımına
dikkati çekerek, "Burada sandık kurulundaki mühürden öte YSK'nın
mührüdür. YSK zaten bu mühür işlerini bitirerek, bunları torbalıyor
ve ilgili yerlere gönderiyor. Bu konuda her herhangi bir sıkıntı
söz konusu değil." ifadelerini kullandı.
"Bizim artık barışa ihtiyacımız var"
Ege'deki kayalıklar konusunda Yunanistan'ın gerginlikler
ürettiğinin hatırlatılarak, "Nedir Yunanistan'ın amacı size göre?"
şeklindeki soru üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:
"Böyle üç tane kendini bilmez gelip de o kayalıklarda böyle bir
bayrak asma yarışına, hastalığına nereden kapıldı? Siz bunu
bilmiyor musunuz ki buralarda böyle bir şey yapılırsa anında
cevabını bulacaktır. Nitekim bunu yaptılar ve anında da bizim SAT
komandolarımız oraya müdahale edip oradan onların bayrağını indirip
tekrar kayalıkları kendi haline dönüştürdü. Yani biz bütün bu süreç
içinde bir suların ısınması diye bir şeyi istemiyoruz. Böyle bir
gayretin içinde değiliz. Biz Yunanistan'a bir komşumuz olarak
bakıyoruz. Öyle veya böyle bazı sıkıntılar olsa bile bütün bunları
aşalım istiyoruz."
Bunların yaşanmamasını istediklerini vurgulayan Erdoğan, şöyle
konuştu:
"Oturalım masaya, yani bu işleri artık bir kenara koyalım. Yok
bilmem şu kadar ölçü, bu kadar ölçü filan falan. Bu deniz, hava...
Buradan uçaklar, gemiler rahatlıkla gelsin geçsin. Herhangi bir
fiili müdahale olmadıktan sonra niçin şu güzelim barışı
gölgeliyoruz, lekeliyoruz? Bizim artık dünyada barışa ihtiyacımız
var. Kaldı ki sizlerle olan barışımız bizim, hiçbir ülkeyle olan
barışa benzemez. Yıllar yılı ülkemizde bizim Rum vatandaşlarımızın
sayısı az değildi. Öyle mi? 10 binler, 100 binler... Böyleydi. Ama
maalesef bizim ülkemizde de olan bazı hatalı davranışlar sebebiyle
tabii buradan çok Rum vatandaşımız ne yazık ki Yunanistan'a gitmek
durumunda kaldı. Bizim de hatalarımız var. Bunu da görmemiz lazım.
Şimdi diyoruz ki gelin, Yunanistan'da Çipras bir başbakan olarak
genç, dinamik, 'Yeni bir adım atalım' arzusundadır, isteğindedir.
Son ziyaretimde cumhurbaşkanını aynı havada gördüm. Gelin o zaman
bunları masaya yatıralım, ama 'Sen mi daha fazla aldın? Ben mi daha
fazla verdim?' filan bu kavgaları bırakalım. Sonunda bu deniz ya,
öbürü hava. Buralarda rahat rahat gemiler geçsin, uçaklarımız uçsun
vesaire. Bunu yapamamak bize başka sıkıntılar getiriyor. Getirince
de işte ne yazık ki bedeli bu işin ağır oluyor. Biz istiyoruz ki
artık buna noktayı koyalım."
"Türkiye, Yunanistan için bir tehdit mi?" sorusu üzerine Erdoğan,
"Onlar öyle kabul ediyorsa, ben bir şey diyemem. Ama bizim böyle
durup dururken kimseyi tehdit etme hastalığımız yok." dedi.
Erdoğan, "Biz zaten bugüne kadar bu ülkede hep hizmetleriyle anılan
hükümetler kurduk. İnşallah şimdi de başkanlık sisteminin özellikle
çerçevesini farklı oluşturacağı bir dönemin içerisinde olacağız.
Tüm ülkem için hayırlı olsun." dedi.