"Olayın provokasyon olduğu tespit edilememiştir”
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na yapılan saldırıyla ilgili gözaltına alınan 9 kişinin Akkuzulu sakini olduğunu belirterek, "Bizim bunu tasvip etmemiz elbette ki mümkün değildir. Neresinden bakarsanız bakın, müessif bir hadisedir. Bu olayın, dışarıdan kaynaklanan bir provokasyon olduğu tarafımızdan tespit edilememiştir" dedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu'na yapılan saldırıyla ilgili gözaltına alınan 9
kişinin Akkuzulu sakini olduğunu belirterek, "Bizim bunu
tasvip etmemiz elbette ki mümkün değildir. Neresinden bakarsanız
bakın, müessif bir hadisedir. Bu olayın, dışarıdan kaynaklanan bir
provokasyon olduğu tarafımızdan tespit edilememiştir"
dedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, düzenlediği basın toplantısında CHP
Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Çubuk'ta şehit cenazesinde
uğradığı saldırıya ilişkin açıklamada bulundu. Yurt genelindeki
bütün şehit cenazelerinde, İçişleri Bakanlığı olarak hem o günün ve
olayın gerektirdiği şartlara göre hem de katılan devlet erkânına
göre uygulamakta olan birtakım ilave güvenlik önlemlerin mevcut
olduğunu belirten Bakan Soylu, "Şehitlerimizin dördünün de
cenaze törenlerinde yine aynı şekilde güvenlik önlemlerimiz ve
ilave tedbirlerimiz söz konusu olmuştur. Şehit Yener Kırıkçı'nın
cenaze merasimi ailesinin talebi doğrultusunda 21 Nisan 2019 pazar
günü öğle namazını müteakip çubuk ilçesi Akkuzulu Mahallesi'nde
gerçekleştirilmek üzere gerekli hazırlıklar yapılmıştır. cenaze
merasimine Milli Savunma Bakanımız, Milli Eğitim Bakanımız,
Genelkurmay Başkanımız, Emniyet Genel Müdürümüz, Vali Vekilimiz, İl
Jandarma Ve İl Emniyet Müdürümüz; il ve ilçe protokolümüz ile
birlikte yaklaşık 12 bin kişi katılmıştır. Akkuzulu Mahallesinin
Jandarma Bölgesi olması münasebetiyle cenaze merasiminin
güvenliğini sağlamak üzere 1 Jandarma Komando Bölüğü; 13 Jandarma
Asayiş Timi, 9 yanısıra yine 1 TOMA, 1 kobra araç, bomba arama,
kom, tem, jandarma özel koruma ve istihbarat unsurları; ayrıca il
ve ilçe emniyet müdürlüğü tarafından trafik ve 2 de asayiş ekibi, 2
özel harekat timi görevlendirilmiştir" dedi.
Tören esnasında yaşanan olaylara ve alınan önlemlere ilişkin
bilgiler veren Bakan Soylu, "Önce Sayın Mansur Yavaş alana
geliyor ve kendisine karşı, orada bulunan köylü kadınların kısmi
bir protestosu söz konusu oluyor. Daha sonra alana Cumhuriyet Halk
Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu geliyor. Bu sefer
kendisine dönük yoğun sözlü protestolar oluyor. Ardından cenaze
namazına geçiliyor. Namaz kılındıktan sonra şehidimizin cenazesi,
top arabası ve merasim eşliğinde mezarlığa intikal ettirmek üzere
cenaze saygı töreninin ardından cenaze arabasına konuluyor. Törenin
bu kısmı sona erdikten sonra şehit yakınlarının bulunduğu alandan
Kemal Kılıçdaroğlu, aracına doğru giderken kendisine önce sözlü
ardından da kamera görüntülerinden de açıkça görülen bir saldırı
söz konusu oluyor. Kendisinin aracına güvenli şekilde ulaşması
mümkün olmadığı anlaşılınca İl Jandarma Komutanı ile birlikte
mahalledeki bir eve giriliyor ve ilk etapta evin çevresinde tedbir
alınmak suretiyle kendisinin güvenliği sağlanıyor. Ardından;
merasimin yapıldığı alandaki yol tek yön olduğu ve cenazeye gelen
araçlarla bu yol tamamen kapandığı için oradaki yolun açılması ve
yoğunluğun azalması bekleniyor. Tabi törendeki bu hareketlenme
başlar başlamaz, Akkuzulu Mahallesi'ne 1 Jandarma Komando Bölüğü,
15 Jandarma Asayiş Timi, 2 Jandarma Özel Harekat Timi; 1 Toma, 1
Kobra Aracı; Jandarma İstihbarat Komutanlığından 20 personel ve
ayrıca Ankara İl Emniyet Müdürlüğü tarafından 300 çevik kuvvet, 9
özel harekat timi, 3 polis asayiş ve 1 polis trafik ekibi, 6 TOMA,
1 şortland, 2 ejder zırhlı araç daha takviye olarak gönderilmiştir.
Evin çevresindeki kalabalığın dağılması için gerek il jandarma
komutanımız, Gerek Vali Vekilimiz, Çubuk Kaymakamı, İl Emniyet
Müdürü, Emniyet Genel Müdürü Yatıştırıcı mahiyette konuşmalar
yapıyorlar. Milli Savunma Bakanımız, Milli Eğitim Bakanımız, Genel
Kurmay Başkanımız, Çubuk Belediye Başkanımız da devreye girerek,
vatandaşlarımıza yine aynı mahiyette teskin edici konuşmalar
yapıyorlar. Genel durum sakinleşip, yol açılınca CHP Genel Başkanı
zırhlı bir araçla güvenli bir şekilde evden çıkarılıyor. Hadisenin
genel seyri bu şekilde gerçekleşiyor" ifadelerini
kullandı.
"BİZİM BUNU TASVİP ETMEMİZ, ELBETTE Kİ MÜMKÜN
DEĞİLDİR"
Yaşan olaydan duyduğu üzüntüyü ifade eden Bakan Soylu, "Dün
yaşanan bu hadisedeki temel üzüntümüz şudur: Biz şehit
cenazelerini, milletçe huşu içinde gerçekleştirir ve acımızı da hep
birlikte yaşayarak, paylaşarak hafifletmeye çalışırız. İnancımızın
gereği, geleneğimiz ve alışkanlığımız da budur. Bunu teminen de
cenaze namazını kıldıran müftülerimiz, imamlarımız, özellikle
slogan atılmaması hususunda, her zaman şehit cenazelerinin
katılımcılarına tembihatta bulunurlar. Elbette ki siyasetçiler
zaman zaman gerek şehit cenazelerinde gerekse başka ortamlarda
birtakım sitemlerle, bireysel veya bir grup tarafından tepkilerle
karşılaşabilir. Ancak burada, bu tepkinin fiziki saldırıya
dönüşmesi söz konusudur ve Bizim bunu tasvip etmemiz, elbette ki
mümkün değildir. Neresinden bakarsanız bakın, müessif bir
hadisedir; alışkanlıklarımızla, kültürümüzle, yaşantımızla
örtüşmeyen bir hadisedir" şeklinde konuştu.
"BU 9 KİŞİNİN TAMAMI AKKUZULU
MAHALLESİ'NDENDİR"
Olayla ilgili adli ve idari soruşturanın başlatıldığını ve 9
kişinin gözaltına alındığını sözlerine ekleyen Bakan Soylu,
"Eldeki verilerle hadiseye karıştığı anlaşılan 4 kişi
tespit edilerek ifadeleri alınmak üzere ilçe jandarma karakoluna
getirilmiş; bu 4 kişi ile birlikte yine fiziki saldırıya karışan il
dışındaki şehit yakını da getirilerek savcılığa teslim edilmiştir.
Yani toplam 5 kişi. Ardından biri kadın olmak üzere 4 kişi daha
yine ilçe jandarma komutanlığınca savcılığın talebi üzerine
getirilerek teslim edilmiştir. Bu 9 kişinin tamamı Akkuzulu
Mahallesi'ndendir. Burada bir detayı da ifade etmek isterim:
Akkuzulu Mahallesi'ne kısa bir süre önce plaka tanıma sistemi ve
güvenlik kamera sistemleri kurulmuştu. Yani cenazeye kimin
katıldığı, kimin geldiği bellidir. Kameralarla tespit etmek
mümkündür. Arkadaşlarımız hemen sonra kamera görüntülerini ve diğer
tüm görüntüleri incelemek suretiyle ilk verileri elde etmiştir.
İnternetin, iletişim imkanlarının ve sosyal medyanın da etkisiyle,
son yıllarda meydana gelen toplumsal olayların ilk saatlerinde;
ciddi bir bilgi ve açıklama kirliliğiyle karşılaşıyoruz. Bu
itibarla, bu üzücü hadise meydana geldiği andan itibaren, güvenlik
kuvvetlerimiz, tam ve doğru bilgilere ulaşabilmek; olayı tüm
yönleriyle aydınlatabilmek için yoğun bir çalışma ortaya
koydular" diye konuştu.
"KILIÇDAROĞLU'NA YUMRUK ATTIĞI GÖRÜLEN KİŞİNİN DE
ŞEHİDİMİZİN HISIMI, YAKINI VE KÖYLÜSÜ OLDUĞU TESPİT
EDİLMİŞTİR"
"Maalesef bu olayda da, yaşananlara ilişkin bazı yanlış
bilgi ve değerlendirmelerin olduğunu gördük" diyen Soylu,
"Dünden beri hem sosyal medyada hem de Cumhuriyet Halk
Partisi yöneticileri tarafından, ‘hadisenin dışarıdan kaynaklanan
bir provokasyon olduğu, başka yerlerden otobüslerle insan
taşındığı' gibi birtakım iddialar dile getirildi. Biz de bu
iddiaların gerçek olup olmadığını araştırmak için müfettişlerimizi,
ilgili emniyet ve jandarma birimlerimizi görevlendirdik. Şimdiye
kadar yapılan çalışmalarda olayın dışarıdan bir provokasyonla
ilgisi olduğuna dair herhangi bir bulguya, somut bir delile, kişiye
veya kişilere rastlamadığımızı ifade etmek isterim. Ayrıca
fotoğraflarda Sayın Kılıçdaroğlu'na yumruk attığı görülen kişinin
de şehidimizin hısımı, yakını ve köylüsü olduğu tespit
edilmiştir" dedi.
"BU OLAYIN, DIŞARIDAN KAYNAKLANAN BİR PROVOKASYON OLDUĞU
TARAFIMIZDAN TESPİT EDİLEMEMİŞTİR"
Olayın provokasyon olduğuna dair herhangi bir veri elde
edemediklerini belirten Soylu, gözaltına alınanların ve olaya
karıştıkları tespit edilen kişilerin Akkuzulu Mahallesi'nin
sakinleri olduğunu söyledi. Bakan Soylu sözlerini şöyle
sürdürdü:
"Şehit cenazelerine Anadolu'nun her yerinden insan gelir.
İnsanımız bunu bir dua olarak görür. Dünkü olayda Sayın
Kılıçdaroğlu'nun çevresindekilerin büyük çoğunluğunun Çubuk
ilçesinde ve Akkuzulu Mahallesi'nde yaşadığı tespit edilmiştir.
Ancak tüm kamera ve fotoğraflar üzerinden tespit çalışmalarımız da
devam etmektedir. Doğal olarak Akkuzulu Mahallesi'nin dışından da,
Çubuk'tan da, komşu ilçelerden de cenazeye katılanlar elbette ki
olabilir. Yaptığımız tespitlerde bu olayın, orada bulunan Akkuzulu
Mahallesi'nin sakinleri, şehitlerin komşuları ve yakınlarının
bulunduğu alanda gerçekleştiği anlaşılmıştır. Bizim ilk yaptığımız
değerlendirmelerde, ortada organize bir provokasyon olmadığı;
dışarıdan adam taşıma gibi bir organizasyon ve buna ait bir delil
veya bulgu da mevcut olmadığı görülmüştür. Elbette ki tepkinin bu
hale dönüşmesi ne kadar yanlışsa, bu karşı karşıya kalınan olay
üzerinden siyasal bir rant çıkarmak da o kadar tehlikeli ve
yanlıştır. Sorumluluk noktasındaki insanlar, siyasetçiler ve devlet
adamları, özellikle bu tür hassasiyeti olan olaylarla ilgili
beyanlarında, sağlam ve gerçek bilgilerle hareket
etmelidir."
"KEMAL KILIÇDAROĞLU'NUN BU CENAZEYE GELİŞİ HABER
VERİLMELİYDİ"
CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun cenazeye katılacağının herhangi bir
güvenlik birimine bildirilmediğini ifade eden Soylu, provokasyon
iddialarının da doğru bir yaklaşım olmadığını söyleyerek,
"Bu tip olaylarda insanları, toplumu, devletin birimlerini
zor durumda bırakacak, toplumu, milletimizi yanlış bilgilendiren,
gerginlik oluşturacak adımlardan kaçınmak, herkesin temel prensibi
olmalıdır. çok güçlü bir siyasi rekabetin olduğu, dönem dönem
siyasi rekabetin gerginlikler oluşturduğu bir seçim ortamından
geçtiğimiz açıktır ve muhakkaktır ki her seçim, arkasında birtakım
tortular bırakır. Seçimin hemen akabinde bu tortuları, bu
hassasiyeti hesaba katmak, elbette ki herkesin sorumluluğudur. Bir
durum daha paylaşmak isterim. Böyle hassas bir dönemde, bir genel
başkan bir cenazeye gelecekse, en azından genel başkanın güvenlik
ekibinin, bunu güvenlik birimleriyle paylaşması esastır. Kemal
Kılıçdaroğlu'nun cenazeye geleceğinden ne kaymakamımızın ne il ilçe
jandarma komutanımızın, il ilçe emniyet müdürümüzün, valiliğimizin
herhangi bir bilgisi söz konusu değildir. Bunu daha da önemli hale
getiren şudur: seçimin hemen akabinde oluşan bir cenaze
olmasındandır. Takdir edersiniz ki seçimdeki pozisyonları açık ve
nettir. Cumhuriyet Halk Partisi'nin HDP ile olan teması ve HDP'nin
PKK'dan kendisini ayrıştırmayan politikaları tamamen kamuoyunun
önünde gerçekleşmiştir. PKK'nın terörist saldırısıyla evladımızı
şehit ettiği, acının ve duygusallığın oluştuğu bir cenazede bu
hesap edilmeli; Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu cenazeye gelişi haber
verilmeliydi. Kemal Kılıçdaroğlu'nun, o cenaze merasimine
geleceğine dair güvenlik birimlerimize herhangi bir bilgilendirmesi
olmamıştır. Ne kendileri ne kendi güvenlik birimleri ne de parti
yetkilileri bu noktaya dikkat etmemiştir. Dolayısıyla kimsenin
haberinin olmadığı bir katılıma yönelik olarak örgütlü bir
organizasyon iddiasında bulunmak da hakkaniyetli ve doğru bir
yaklaşım değildir. Ayrıca, bir olayı da gözden kaçırmamak
gerekir" diye konuştu.
"2,5 YILDIR İÇİŞLERİ BAKANLIĞI YAPIYORUM VE
SORUMLULUKLARIMIN BİLİNCİNDEYİM"
"Özellikle de bir gün önce Sayın İmamoğlu- Pervin Buldan Ve
Selahattin Demirtaş arasındaki güzellemeler, kamuoyu tarafından da
takip edilmiştir" diyen Soylu, "Biz bütün bu
tedbirleri alırken, tedbirlerin yoğunluğunu değerlendirirken esasen
seçim dönemindeki CHP HDP yakınlaşmasını, az önce anlattıklarımı ve
bu psikolojik ortamı da göz önüne alırız. Herhangi bir toplumsal
olayda, bir cenaze merasiminde, bu kadar yoğun kalabalıklarda ve
duygusal ortamlarda olaylarla ilgili alınacak tedbirler elbette
buna göre hesaplanır. Ben 2,5 yıldır İçişleri Bakanlığı yapıyorum
ve sorumluluklarımın bilincindeyim. Sayın Kılıçdaroğlu Ankara'dan
İstanbul'a yürüdü, en küçük bir güvenlik ihmali meydana gelmedi,
getirmedik. İçişleri Bakanlığım döneminde birçok seçim kampanyası
oldu. Sadece kendisine değil hiçbir siyasi parti yöneticisinin
güvenliğine de bir halel meydana gelmedi. Herkes güven esası içinde
seçim kampanyalarını ve siyasi çalışmalarını yürüttü. Buna
memleketimizin Doğu Ve Güneydoğu Bölgeleri başta olmak üzere bütün
bölgeleri dahildir. Çünkü gerekli irtibatlar kuruldu, gerekli
tedbirler alındı" dedi.
"BU MESELEYİ BİZE YIKIP BURADAN SİYASİ RANT ELDE ETMEYE
ÇALIŞTIKLARI AÇIKTIR"
Kılıçdaroğlu'nun ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin tutumunu eleştiren
Bakan Soylu, "Tam da bugün ihtiyaç duyduğumuz yapıcı ve
birleştirici bir bakış değildir. Olay sonrasındaki adımları da
meseleye nasıl baktıklarını teyit etmektedir. Genel başkan
yardımcılarının davranışları; CHP genel merkezinin önünde bir
mitinge davet etmek; genel başkan yardımcılarının sürekli şahsımı
hedef göstermesi; meseleyi kendilerine dönük bir organize bir eylem
gibi anlatıp buradan bir siyasi rant çıkarmaya çalışmaları; sosyal
medya üzerinden şahsıma, aileme dönük hakaretler ve küfürler
yağdırmaları; Alelacele genel merkeze topladıkları insanlara
şahsıma dakikalarca küfürler, galiz sözler ve hakaretler
ettirmeleri bu meseleyi değerlendirirken hangi anlayışta
olduklarını açıkça göstermektedir. Kemal Kılıçdaroğlu bunları
dinledi ve bundan keyif aldı. Genel başkan yardımcılarıyla bu
meseleyi bize yıkıp buradan siyasi rant elde etmeye çalıştıkları
açıktır. Sayın Kılıçdaroğlu meseleyi içişleri Bakanına yıkacağına,
bu olayın nedenini birlikte ortaklık yaptığı siyasi ortaklarına
sormalıdır. Bu siyasi ortaklıklar da milletin gözü önünde
gerçekleşmiştir. Bir taraftan PKK'nın siyasi koluyla, HDP ile
ortaklık yapıp daha sonra çıkan olayları içişleri bakanına yıkmak
tam anlamıyla, ‘seçim zamanında aldığı tutumda hafıza kaybıdır'
Sizin hafızanız unutabilir ama milletin hafızası unutmamaktadır ve
bu da bir güvenlik riski oluşturmaktadır. Her seçimde, elbette ki
partilerin söylemleri olmuştur ve olacaktır. Ancak seçimler
yapılmıştır ve bitmiştir. Bizim seçimlerde de şimdi de söylediğimiz
çok açıktır ve nettir. Herkes PKK terörü karşısında tavrını almak,
safını belli etmek zorundadır. Hayır ve evetli, yani
"havet"li yaklaşımlar, ikircikli tutumlar, millet
tarafından kayıt altına alınmaktadır ve milletimizin hafızası bu
konuda çok güçlüdür. Seçim bitmiştir ve yeni bir dönem
başlamıştır" diye konuştu.
"BUGÜN HDP, PKK İLE ARASINA HERHANGİ BİR DUVAR
ÖRMEMİŞTİR,"
Türkiye'nin terörle olan mücadelesinin devam edeceğini söyleyen
Soylu, "Buradan sarf-ı nazar etmemiz mümkün değildir. Hiç
kimse, PKK terör örgütünün siyasi kolu HDP ile yaptığı ortaklığı,
mahalle baskısı oluşturarak meşrulaştırdığını ve
normalleştirdiğini; bu olay üzerinden saldırarak PKK terör örgütüne
alan açtığını; toplumun bu ilişkiyi unutmasını sağladığını
düşünmemelidir. Oluşturulmaya çalışılan iklim ve kurgu bellidir.
Buradaki etkiyle seçim dönemindeki işbirliğinin tartışılması
engellenmek istenmektedir. Bugün HDP, PKK ile arasına herhangi bir
duvar örmemiştir, reddetmemiştir ve reddetmemektedir. Tam tersi
seçim sonrasında da seçim öncesindeki keskin söylemleri ve
eylemlerine devam etmektedirler. Bilinmelidir ki terörle
mücadelemiz ve bu iklimle mücadelemiz aynı kararlılıkla devam
edecektir. Buradan sarfınazar etmemiz mümkün değildir. Bu
psikolojik iklime de, bu iklimi oluşturmak isteyenlere de teslim
olmayız. Burada bir noktaya daha temas etmek isterim. Herkes
sağduyu ve itidal tavsiye ediyor. Bunu biz de tavsiye ediyoruz. Ama
bunu tavsiye etmek yetmez, gereğini de yapmak gerekir"
dedi.
"BUNUN TAYİN EDİCİSİ DE KILIÇDAROĞLU VE AVANESİ
DEĞİLDİR"
Hakkında yapılan istifa açıklamalarına ilişkin konuşan Soylu,
"Yapılan açıklamaların maalesef kendisi dahil olmak üzere
tüm yöneticilerinin ve genel başkan yardımcılarının yaptığı
açıklamalar yangına körükle gitmek, Kendilerinin dışında bir başka
görüşe yer vermemek ve esas gerçeği örtmeye dönüktür. Ben Sayın
Cumhurbaşkanımızın kabinesinde görevliyim ve az önce de ifade
ettim, sorumluluk sahibi bir insanım. Benim için ülkemin ve
milletimin menfaati her şeyden önce gelir. Ülkemin, milletimin
menfaatlerine bir halel gelmesinde her zaman sorumluluk hissederim
ve bunun gereğini yapmaktan da hiçbir zaman çekinmem. Bunun da
bilinmesini isterim. memleketime, ülkeme, milletime yapmış olduğum
hizmetin bedelini de ödemeye hazırım. bunun tayin edicisi de
Kılıçdaroğlu ve avanesi değildir. Bunun tayin edicisi bana bu
görevi veren sayın Cumhurbaşkanımız ve Cumhurbaşkanımıza bu yetkiyi
veren aziz milletimizdir. Bu vesileyle, yaşanan hadiseden büyük
üzüntü duyduğumuzu; geçmiş olsun dileklerimizi tekrar ettiğimizi;
gerekli tüm adli ve idari tahkikatların sürdüğünü, ifade etmek
istiyorum" dedi.
(Hülya Keklik /İHA)