O artık dünyanın en mutlu ‘cam’ annesi
Cam kemik hastası olan Zeynep Erensayın, doktorların tüm uyarılarına rağmen anne oldu. Sadece 23 kilo olan Zeynep Erensayın, yaklaşık bir ay önce bir erkek bebek dünyaya getirerek, sayılı cam kemik hastası anneler arasına girdi.
Cam kemik hastası olan Zeynep Erensayın, doktorların tüm
uyarılarına rağmen anne oldu. Sadece 23 kilo olan Zeynep Erensayın,
yaklaşık bir ay önce bir erkek bebek dünyaya getirerek, sayılı cam
kemik hastası anneler arasına girdi.
Cam kemik hastalığıyla dünyaya gelen, sürekli kemikleri kırılan, 20
yaşına kadar evden dışarıya bile çıkamayan, iki bacağı da dizinden
kesilen Zeynep Erensayın, yılmadı, hayata küsmedi; üniversite
okumaya başladı, iki kitap yazdı, onlarca kişisel resim sergisi
açtı. 32 yaşında evlenen Zeynep, doktorların, ‘Olmaz, çok riskli,
sen ya da bebek ölürsünüz' uyarılarına ve muayeneyi bile kabul
etmemelerine rağmen en büyük hayali olan anneliği de tattı. Sadece
23 kilo olan Zeynep, yaklaşık bir ay önce bir erkek bebek
doğurarak, dünyadaki sayılı cam kemik hastası anneler arasına
girdi.
Cam kemik hastası 34 yaşındaki Zeynep Erensayın, Diyarbakırlı bir
ailenin ilk çocuğu olarak dünyaya geldi. 3 aylık olana kadar
ailesinin hastalığının farkına varmadığı Zeynep, zorluklar, acılar,
başarılar ve sonunda mutluluğu yakaladığı yaşam öyküsünü İHA
muhabiriyle paylaştı.
"ANNEM KUCAĞINA DAHİ ALAMAMIŞ, SEVEMEMİŞ,
SARILAMAMIŞ"
Anne-babasının akraba olduklarını ve hastalığının akraba
evliliğinden kaynaklandığını anlatarak konuşmasına başlayan Zeynep
Erensayın, "Üç aylıkken annem kıyafetlerimi değiştirirken
bacağım kırılmış. Çok korkmuş ve babaanneme danışmış. Babaannem de
‘sen yapamıyorsun' diyerek, kıyafetlerimi değiştirmeye çalışmış. Bu
sefer de kolum kırılmış. Beni hemen hastaneye götürmüşler.
Diyarbakır'daki doktorlar ailemi Ankara Hacettepe Hastanesi'ne
yönlendirmişler. Orada yapılan muayenede cam kemik hastası olduğum
ortaya çıkmış. O dönemde doktorlar, ‘Hiçbir tedavisi yok, bir ilacı
bile yok' demişler. 7-8 yaşıma kadar kesinlikle annem kucağına dahi
alamamış beni, sevememiş, sarılamamış; sadece beslemiş"
dedi.
O yaşlardan sonra kemiklerinin daha fazla kırılmaya başladığını ve
yeniden Ankara'ya götürüldüğünü ifade eden Erensayın, "O
dönemde Ankara'da bana bir ilaç verilmiş. 15-16 yaşıma kadar
yataktan çıkamadım, oturamadım. 20 yaşıma kadar evden hiç
çıkamadım, okula gidemedim, bir genç kızdım, genç kızlığımı
yaşayamadım. Araştırdım ve Diyarbakır'da bir doktor buldum. Aileme,
‘Beni bu doktora götürün' dedim. ‘Tedavin yok, üzülürsün' dediler
ama ben ısrar edince doktora gittik. Detaylı bir muayenenin
ardından doktor, ‘Kesinlikle bu hastalığın çaresi yok. Ama ampüte
olursan, yani bacaklarını aldırırsan en azından ağrılarından
kurtulursun' dedi" ifadelerini kullandı.
"BACAKLARIM KESİLDİ, HAYATIM TAMAMEN DEĞİŞTİ"
Ailesinin, çevresinin karşı çıkmasına rağmen, çok acı çektiğini ve
ağrılarından kurtulmak istediğini söyleyerek herkesi ikna ettiğini
aktaran Erensayın, ameliyat kararının ardından iki ay içinde iki
bacağının da dizinden kesildiğini anlattı. Bu aşamadan sonra
hayatının tamamen değiştiğini ifade eden Erensayın, 20 yaşından
sonra okumaya başladığını, ilk ve orta öğrenimini açık öğretimde
tamamladığını, şu anda da Açıköğretim Fakültesi İlahiyat bölümünde
okuduğunu söyledi. O yıllarda evde sürekli resim yaptığını belirten
Erensayın, "Suluboya, yağlı boya, kuru boya, guaj, ne
bulursam onunla resim yapmaya başladım ve 2004 yılında resim
sergisi açmaya karar verdim. Bugüne kadar 9 kişisel, 3 tane de
karma resim sergisi açtım. Sonra kitap yazmaya başladım. İlk olarak
bir dergi hazırladım ‘Cam Kız İyileşecek' adında, çünkü
iyileşeceğime inanıyordum. Hayalim; iyileşmek, bir yuva kurmak,
insanlara faydalı olmak, çalışmaktı. En çok da çalışmayı
seviyordum. Yaklaşık 5 yıl özel bir GSM şirketinde müşteri
hizmetlerinde çalıştım. Bu arada kendimi geliştirmek için
İngilizce, işaret dili ve tasarım gibi birçok kursa
gittim" diye konuştu.
"ANNE OLMAYA KARAR VERDİM. HERKES ‘DELİRDİN Mİ, ÖLMEK Mİ
İSTİYORSUN' DEDİ"
Yaklaşık 4 yıl önce Mersin'e yerleştiğini ifade eden Zeynep
Erensayın, Mersin sokaklarında kendi yazdığı kitaplarını ve şeker
satmaya başladığını, o dönemde simit satarak geçimini sağlayan
ortopedik engelli eşi Maşallah Erensayın ile bir alışveriş
merkezinin önünde tanıştıklarını anlattı. Her ikisinin de ailesi
itiraz etmesine rağmen 2017'de evlendiklerini ve bu süreçte
ailelerinden hiç destek görmediklerini belirten Erensayın,
nikahlarını dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Burhanettin
Kocamaz'ın kıydığını, düğün yaptığını ve eşini de belediyede işe
yerleştirdiğini söyledi. Daha sonra anne-baba olmaya karar
verdiklerini vurgulayan Erensayın, "Herkes bana ‘delirdin
mi, ölmek mi istiyorsun' diyerek tepki gösterdi. Kesinlikle
korkmadım, içimde bir cesaret vardı, bir gün anne olacağıma
inanıyordum" şeklinde konuştu.
Birçok doktora gittiğini, hastane hastane gezdiğini ve tüm
kapıların yüzüne kapandığını dile getiren Ersayın,
"Doktorlar bana, ‘Karnın bile yok nasıl anne olacaksın?
Ölümcül, çok tehlikeli, olmaz. Sen de bebek de ölürsünüz' dediler.
Yalvarıyorduk ama her kapıdan geri çevrildik. Sonra geçen yıl
hamile kaldım, doktorlar, ‘Çok riskli, sen ya da bebek öleceksiniz'
dediler. Hastaneye her seferinde korkarak gittim. 7 aylıkken
bebeğimin öldüğünü söylediler. Bebeği sezaryenle aldılar"
dedi.
"ÇOK MUTLUYUM. BU DÜNYAYA BİR EVLAT GETİRMEK GÜZEL BİR
DUYGU"
İlk bebeğini kaybettikten 3 ay sonra yeniden hamile kalan Zeynep
Erensayın, yine doktor doktor gezdiğini ve umudunu kaybettiği bir
gün sosyal medya üzerinden VM Medical Park Mersin Hastanesi Kadın
Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Ayşenur Kaya Kahveci'ye
ulaştığını anlattı. Erensayın, "Gecenin bir yarısı dualar
ederek Ayşenur Hocama sosyal medyadan yazdım ve ‘anne olmak
istiyorum, bana yardım edin' dedim. Bana hemen cevap yazdı ve ‘gel
bakalım' dedi. O gece sabaha kadar o mesaja baktım, o kadar
mutluydum. Sabah hastaneye gittik. Ayşenur Hanım bana normal bir
hasta gibi yaklaştı, riskleri anlattı, kolay olmayacağını söyledi
ve takibimi kabul etti. Ben 8 ay bebeği koruyabildim karnımda. Hiç
korkmadım, cesaretim vardı. Hamilelik süreci diğer kadınlara göre
benim için üç kat daha zordu. Kasılmalarım başlamıştı, normal
muayeneye geldim ve doktorum 30 haftalıkken beni hemen bir saat
içinde sezaryenle doğuma aldı. Uyandığımda eşime ilk sorum ‘yaşıyor
mu' oldu. ‘Evet' yanıtını alınca ‘sağlıklı mı' diye sordum. Bu
dünyaya bir evlat getirmek güzel bir duygu. Allah'ım herkese nasip
etsin. Çok şanslıyız. Çok mutluyum. Zaten pırıl pırıl bir eşim var,
bir de oğlum oldu. Miraç Kandili gecesi doğum yaptığım için
bebeğimizin adını da asistanın önerisiyle Miraç koyduk. Tüm ekibe
çok teşekkür ediyorum. Onlar artık benim ailem"
ifadelerini kullandı.
Zeynep Erensayın, yaklaşık bir ay önce VM Medical Park Mersin
Hastanesi'nde sadece 23 kiloyken 1 kilo 200 gram bir erkek bebek
dünyaya getirdi. Bebeği halen hastanenin yenidoğan bölümünde
kuvözde kontrol altında tutulan Zeynep, hemen her gün hastaneye
gelerek, bebeğine sütünü getiriyor.
"ZEYNEP, TÜM RİSKLERE RAĞMEN BEBEĞİNİ İSTİYORDU. BİZ DE TÜM
DESTEĞİ VERDİK"
VM Medical Park Mersin Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
Op. Dr. Ayşenur Kaya Kahveci ise Zeynep'in 5 haftalık hamileyken
kendisine geldiğini söyledi. Cam kemik hastalığıyla ilgili
bilgileri olsa da kendileri için yeni bir vaka olduğunu belirten
Op. Dr. Kahveci, riskli bir durum olduğundan konuyla ilgili
branşlarla da iletişime geçerek detaylı bir araştırma yaptığını
kaydetti. Zeynep'in anne olmayı çok istemesi ve ‘Bebeğim olmazsa
olmaz' demesiyle bu yola girdiklerini ifade eden Kahveci, şunları
söyledi: "Riskler aileyle paylaşıldı. Zeynep, tüm risklere
rağmen bebeğini istiyordu. Biz de tıbben ne gerekiyorsa bütün
desteği hem gebelik sürecinde hem de doğum sürecinde ekip olarak
verdik."
"EN BÜYÜK RİSK İKİSİNİN DE KAYBIYDI"
Cam kemik hastalığının, sürekli kemiklerin kırıldığı çok hassas bir
hastalık olduğunu dile getiren Kahveci, şöyle devam etti:
"Ama sadece bu değil. Vücutta, bu süreçte bir takım
deformitelere sebep olan, ekstra solunum, kalp sıkıntıları olan;
gebelik açısından erken doğum, bebek kaybı gibi riskler taşıyan bir
hastalık. Tabi annemiz de burada bize çok yardımcı oldu, birebir
söylediklerimizi yerine getirdi. Asla olumsuz bakmadı. Ne
gerekiyorsa bütün talimatlarımıza uydu. Burada en büyük risk
ikisinin de kaybıydı. Biz de bunun önüne geçebilmek için literatür
olarak kitaplar ne diyorsa ona yönelik prosedür uyguladık. Daha
önceki öyküsünden dolayı da elimizde birtakım bilgiler vardı. 26
haftalık bir bebek kaybı vardı. 26 haftaya kadar bebeğini
getirebilmişti. Anneyi-bebeği koruyarak ondan bir adım daha öteye
gitmeye gayret ettik ve olumlu sonuç aldık."
23 KİLOYLA ANNE OLDU
Bebeğin 30'uncu haftada doğduğunu belirten Kahveci, Zeynep'in
hamile kaldığında 21 kilo olduğunu, gebeliğinin sonunda sadece 2
kilo alarak 23 kiloya çıktığını söyleyerek, "60-70 kiloluk
bir anne için 3,5-4 kilo bir bebek anlamına geliyor 1 kilo 200 gram
bebek. Artık solunum sıkıntıları ve mide şikayetleri çok artmıştı.
Ama doğuma almamız doğal doğumun başlamasıyla oldu. Düzenli
kasılmaları başladı ve doğuma aldık" dedi.
Doğumun kendileri için gergin bir süreç olduğunu, ancak bunu
hastaya yansıtmadıklarını anlatan Kahveci, "Anne karnında
bebeğe bir genetik analizimiz yoktu. Gebelik kaybı olur
düşüncesiyle aile genetik tarama istemedi. Her şekilde bu bebeği
isteyen bir aileydi. Dolayısıyla bebekte aynı durum olması, doğum
sırasında bebeğe zarar gelme riski mevcuttu. Ayrıca annenin akciğer
kapasitesi sınırlı, kemiklerinde birtakım hassasiyetleri vardı.
Anestezisi de zorluydu; kemik kırığı olabilirdi, akciğerlerindeki
sıkıntı solunum sıkıntısına neden oluyordu. Ekip olarak biz
takibini yaptık ama hastane olarak herkes elinden geleni yaptı.
Şimdi anne de bebek de sağlıklı. Bebeğimizi yaklaşık üç haftadır
hastanemizin bebek yenidoğan servisinde takip ediyoruz. Olumlu
gidiyor, kendi başına nefes alabiliyor, 1 kilo 460 grama ulaştı ve
sağlıklı. Bir sıkıntımız yok" dedi.
Kahveci, dünyada 20 bin-30 bin vakada bir görülen cam kemik
hastalığında genellikle gebeliklere izin verilmediğini, Zeynep'in
nadir vakalardan biri olduğunu sözlerine ekledi.
(Kıymet Gökçe-Koray Ünlü /İHA)