Nesilden nesle aktarılan tutku: Atmaca
Rize'de atmaca besleme tutkusu, nesilden nesle aktarılıyor. Çocukları gibi sevdikleri atmacaları kollarından bir an olsun indirmeyen sahipleri, onları et ve organik yumurta ile besliyor.
Rize'de atmaca besleme tutkusu, nesilden nesle aktarılıyor.
Çocukları gibi sevdikleri atmacaları kollarından bir an olsun
indirmeyen sahipleri, onları et ve organik yumurta ile
besliyor.
Rize'de tutulması büyük sabır isteyen atmacalar, daha sonra
bıldırcın avında kullanılıyor. Bölgede sertifika ile atmaca
yakalayabilen avcılar, yılda sadece iki tane yakalayabiliyor. Sezon
boyunca iki tane atmaca yakalayan avcılar, sezonun sonunda ise
birini doğaya salmak zorunda kalıyor.
Dededen toruna bir kültür olarak gelen atmacacılığın sadece
bıldırcın avlamak için olmadığını, birçok insanın atmacasını çocuğu
gibi beslediğini dile getiren emekli öğretmen Cavit Kızılkaya,
"Atmacacılık bir kültürdür. Biz bu kültürü yaşatmak için
yıllardır süregelen bu avcılığı yapmaya çalışıyoruz. Kolay değil,
arazilerimiz uygun değil, düz alan gerekiyor. Bizim Doğu Karadeniz
engebeli araziye sahip. Ata sporudur, bizi kahve kültüründen
alıkoyuyor, dostlukları pekiştiriyor, bizde bununla meşgul
oluyoruz. Bunları çok seviyoruz. Kendimiz et yemeyiz,
atmacalarımıza yediririz. Köy yumurtası yediririz. Kimseye bir
zararı yok, atmacaların ölmesini, zarar görmesini asla istemeyiz.
Gözümüz gibi bakarız. 2001'de çıkan bir yasa ile belgeli bir
şekilde iki tane atmacayı sezonunda yakalayıp, sezon sonunda bir
tanesini doğaya bırakıyoruz. Diğerini bir sonraki sene kullanmak
üzere kışlatmak isteyen kışlatıyor" ifadelerini
kullandı.
"ATMACANIN BİR ÇOCUK GİBİ MASRAFI VAR"
Atmacanın masrafının bir çocuk büyütmek kadar pahalı olduğunu ama
sevgisinin bu masrafa değdiğini dile getiren Kızılkaya,
"Bir çocuk kadar masrafı var. Herkesin besleyebileceği bir
şey değil. Yılda nereden bakarsanız bir küçük danayı yiyor. Benim
atmacam mesela 3 yaşında ve ben 3 yıldır besliyorum onu.
Zannediyorum herhalde bir 100 kilogram et yemiştir. Fedakarlık
istiyor. Biz atmacayı sevmesek bunu kolda taşımak diye bir lüks
olamaz" dedi.
Kızılkaya, atmacanın zorlu yakalanma serüvenini ise,
"Böcekle başlıyoruz, ğaço kuşu tutuyoruz. Daha sonra ğaço
ile atmacayı yakalıyoruz. Atmaca ile de sezon içerisinde sıra
gelirse bıldırcını yakalıyoruz" sözleri ile anlattı.
"EŞİM DOĞUM YAPARKEN BEN ATMACA BEKLEMEYE
GİTTİM"
Eşinin doğum yapacağı gün atmaca tutkusu yüzünden kendisinin atmaca
sürüsünün geçmesini beklediğini anlatan Orhan Özdemir ise,
"Gece rüyamızda, gündüz hayatımızda, işimizde, aşımızda hep
bu var. Ben daha nasıl anlatayım. Mesela eşim doğum yaparken ben
atmaca beklemeye gittim. Bu işin aşığıyım. Beşikteyken yanımda
atmaca bağlıydı, öyle devam etti, öyle gidiyor yani. 6 yaşında bir
oğlum var, onun da kolunda atmaca geziyor" şeklinde
konuştu.
Henüz 14 yaşında olan ve doğduğundan beri atmacalar ile uğraştığını
dile getiren en küçük atmacacı Efe Özkan da, "Atmacacılık
hevesi bana babamdan geçti. Babam atmacalarla uğraşıyordu, bende
onu görerek heves yaptım. Atmacalar çok güzel, ben yürümeye
başladığımdan beri atmacalar ile uğraşıyorum" dedi.
(İHA)