Muğla’ya özel serbest bölge
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Muğla Odaları aylık istişare toplantısına katıldı. Bakan Zeybekci, meclise gönderilen yeni serbest bölge kanunu ile Muğla'nın özel serbest bölge olacağının altını çizdi.
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Muğla Odaları aylık istişare
toplantısına katıldı. Bakan Zeybekci, meclise gönderilen yeni
serbest bölge kanunu ile Muğla'nın özel serbest bölge olacağının
altını çizdi.
Muğla Ticaret ve Sanayi Odası (MUTSO) salonunda yapılan toplantıya
Vali Amir Çiçek, Muğla'daki Ticaret, Ticaret ve Sanayi Odaları ve
Ticaret Borsası başkan ve yönetimleri katıldı. Toplantının
açılışında konuşan Muğla Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Bülent
Karakuş, Muğla odalarının çalışmaları ve yaşanan sorunlar hakkında
bilgi verdi.
"3 AY TURİZM İLE MUĞLA'YA HAKSIZLIK EDİLİYOR"
Toplantıda konuşan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, "Muğla
dünyanın en güzel şehirlerinden ve en güzel özelliklerinin olduğu
bir yer. Bu kadar daracık bir alana turizm mahkûm edilemez. 3 ay
turizm yaparak Muğla'nın zenginliklerini değerlendirirseniz,
Muğla'ya çok büyük haksızlık yapmış olursunuz. Muğla 12 ay ful
olmalı. 3,5 milyar dolar turizm geliri var. Bu kadar devasa bir
zenginlik sadece 3,5 milyar dolarlık bir paraya pazarlanamaz. En az
20-25 milyar dolarlık bir zenginlik çıkmalı Muğla turizminden. Her
alanda. Denizi, tarihi, kültürü, yazı, kışı, dağı, ovası, köyü her
yönden. Bu kadar zenginliğimiz var çünkü. Onun için Muğla'da bizi
biz yapan değerler var. Hiçbir partili bir diğerine ben senden daha
milliyetçiyim diyemez, böyle bir hakkı da yoktur. Bir başka değer
de herkesi tek şemsiye altında toplayan hepimiz Muğlalıyız. Tüm
siyasi partililer Muğlalıdır. Muğla söz konusu olduğu zaman Muğla
şemsiyesi altında çok rahatlıkla toplanırız. Onun için hiçbir
Allah'ın kulu İzmir'den gelip de Dalaman'da yapacak olduğumuz yat
limanının engellenmesini cesaret edememeli. Muğla ayağa kalktığı
zaman hep beraber bacakları titremeli. Sen Muğla'nın içinde
yaşayanlardan daha fazla mı hak sahibisin. Tek dertleri var
olmasın. İzmir'de de böyleleri var. İzmir'de taş üstüne taş koymaya
kalk, yaptırmazlar. Sen gel yap, yapmaz. Böyle bir hastalık
var" dedi.
MUĞLA'YA ÖZEL SERBEST BÖLGE
Bakan Zeybekci, meclise gönderilen yeni serbest bölge kanunu ile
Muğla'nın özel serbest bölge olacağının altını çizdi. Bakan
Zeybekci, "Muğla ve Aydın için dağlarından yağ, ovalarından
bal akan bir coğrafyadır. Muğla'nın sahil şeridini ölçtüğünüz zaman
o Bin 800 km. İspanya'nın hem Akdeniz, hem de Atlas Okyanusu
sınırlarından daha uzun bir sınır. Ve her bir metrekaresi de,
müthiş zenginliklerin olduğu bir şehir. Şimdi meclise yeni sevk
ettiğimiz serbest bölgeler içinde çok özel bazı bölümler var.
Maalesef ıskaladık. Yani dünya serbest bölgeler ile ilgili çok
böyle büyük bir aşama kaydederken. Dünyada bunun çok başarılı
örnekleri dururken, son 12 senede serbest bölgelerde istihdam
edilen insan sayısı 20 bin kişiden 63 bin kişiye çıkarıldı. Şu an
itibari ile yaklaşık olarak 25 milyar dolarlık bir ticaret hacmine
ulaşıldı. Ama biz biraz böyle yine beceremedik, tek bir konu
üzerinde hem fikir olamadık ve bu dönemi ıskaladık. Şimdi meclise
gönderdiğimiz yeni serbest bölge kanununda Orman ve Su İşleri
Bakanı ile vardığımız mutabakatta, ihtisas serbest bölgeler ama
Muğla için ‘Özel Serbest Bölge'. Sahil boyuncu bu özel serbest
bölgeler öyle olacak ki, içinde Türk yatırımcısı olacak. İçinde
Türk sermayesi ve Türk emeği olacak. Tamamı da serbest bir nokta
olacak. Yatı ile ve diğer ulaşım araçları ile geldiğinde ve içeri
girdiğinde turizmi ile alışverişi ile sağlığı ile tam anlamı ile
ticaretin çok iyi noktalara geldiği, Yunan adalarının hepsine açık
olduğu, sadece Ege değil, ayrıca Akdeniz, İsrailli ise, Lübnanlısı
ile, Mısırlısı ile tüm insanların geleceği özel ve dünyada bunun
örneği yok. Yer tespitlerini de inşallah sizlerle birlikte nerde
olacağını birlikte yaparız. Orman alanı olacak ama bir tek ağaca
bile dokunmadan. Maksimum yüzde 2 bile oradaki tabiata uygun
yapılaşmanın olduğu, ama içeride inanılmaz bir ticaret
kapasitesinin ve hacminin olduğu serbest bölgeler ile inşallah
Muğla'yı inci taneleri gibi sahilde bunları kuracağız. Sadece gelen
turistlere değil, Ege ve Akdeniz havzasındaki herkesin evet gidelim
diyeceği, çünkü başka kimse bunu yapamaz. Eğer Akdeniz'de ve Ege'de
yat üretilecek ise, bu Türkiye'de olur artık. Türkiye'de bu ancak
gerçekleştirilebilir. Bununla ilgili şu anda Antalya'da çok
başarılı bir denememiz var. Şu anda 70 tane 50 metreye yakın büyük
devasa lüks yatların üretildiği bir yer. Her birinin fiyatının 20,
30 ve 50 milyon dolara kadar gittiği başarılı bir örneğimiz oldu.
Dünyanın ayağı artık oraya doğru dönmeye başladı. Körfez
ülkelerinde hali vakti yerinde olanlar bile artık yatlarını orada
yaptırmaya başladı. Ege'nin en büyük yat üretim tesisleri de artım
bence burada olmalı" dedi.
SAĞLIK TURİZMİ
İki yılda yaklaşık 80 bin Türkiye'ye tedavi için gelen turistler
demiyorum, tedavi amaçlı geldiği için teşvik verdiğimiz, tedavi
gördüğü hastanede teşvik verdiğimiz hasta sayısı 496 bine çıktı.
Artık insanlar Türkiye'ye gelmek istiyor. Gerek kozmetik amaçlarla,
gerekse diğer sağlık tedavileri amacıyla Türkiye'ye giderim diyor.
Türkiye'de sağlık operasyonumu geçiririm, üstelik tatilimi de
yaparım, üstüne de para attırırım diyor. Şöyle 1,5 milyar nüfuslu
coğrafyaya baktığımızda Türkiye'den başka daha cazip bunu
yapabilecek başka bir ülke yok, başka bir coğrafya yok. Direk
tedavi amaçlı. Ama ben size çok daha önemli bir şey söyleyeceğim.
Yaşlanan gelişmiş ve zengin ülkeler Avrupa, Kuzey Avrupa ve Rusya
dahil, Japonya, Kanada, Amerika. Bütün bu coğrafyanın en büyük
problemi ve gelecekte de altından kalkamayacakları en önemli
problemlerinden bir tanesi emekli ve yaşlılarına bakım. Ortalama 6
bin Euro civarında emeklinin, yani genç, dinç dinamik kendine
bakanlar dahil içinde ortalama kendi ülkelerinin maliyesine
maliyeti. Kimisinin 7 bin Euro'nun üzerinde. 6 bin Euro ortalaması
var şu anda. Benim ülkemin farklı bir özelliği var"
dedi.
GÜMRÜK BİRLİĞİ ANLAŞMASI REVİZE EDİLDİ
Mayıs ayının 12'sinde Avrupa Birliği ile bir anlaşma üzerinde
mutabık kalındığını belirten Zeybekci, "20 yıldır bir
zulüm gibi başımızın üzerinde duran Gümrük Birliği anlaşmasının
revize edilmesi ile ilgili bir anlaşma imzaladık. Orada dört konu
üzerinde uzlaştık. Bir; Türkiye'nin Gümrük Birliği'nin karar alma
mekanizmasında eşik bir hakla yer alması. İki; Üçüncü ülkelerin AB
ile imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarına Türkiye'nin otomatik
olarak taraf olması, Üç; Türk ihraç ürünlerinin Avrupa Birliği
sınırları içinde bire bir Avrupa Birliği ürünü gibi serbest olarak
dolaşması, taşımacılığımızın, Lojistiğimizin önünde hiçbir kotanın,
engelin olmaması. Dördüncü madde bu madde çok daha önemli bir
madde. Gümrük Birliği anlaşması imzalanırken kapsam dışında
bırakılan hizmet sektörü, kamu alımları, yani devlet ihaleleri,
tarım ve gıda Gümrük Birliği kapsamına girecek. Hizmet sektörü
demek işte bu demek. Biz o ülkeler ile sosyal güvenlik anlaşmasını
da yaptığımız zaman o ülkenin emeklisi, aynı benim vatandaşım gibi,
benim ülkemin emeklisi aynı onların vatandaşı gibi bunu
sağladığımız zaman işte o zaman biz Muğla'yı 3,5 milyara değil, 20
milyara, 30 milyar ve 40 milyar dolara ciroya bile beğenmez hale
geliriz. Düşünsenize, çok mu sıcak geldi, gel seni dağdaki
tesislere götüreyim, sen sıcak mı istiyorsun, deniz mi istiyorsun
gel seni aşağıya götüreyim. Böyle imkânlar sunduğumuz zaman ki bunu
dünyada sağlayacak bir başka ülke yok" dedi.
"REEL SEKTÖR OLMAZSA, BİR TEK MEMURUN MAAŞI
ÖDENMEZ"
Türkiye'de milletin canı sıkıldığı zaman, millet tepki koyduğu
zaman çok güçlü iktidar üretebildiğini, ama ne yaparsa yapsın, asla
güçlü muhalefet üretemediğini belirten Zeybekci,
"Zannediyorlar ki Türkiye'de bir kapı var ve o kapıyı
açıyorsun ve kapının arkasında hazineler dolu ve oradan Türkiye'de
maaş ödüyorsun. Öyle zannediyorlar. Türkiye'de reel sektör
olmadıktan sonra bir tek memurun bile maaşı ödenmez, devlet
çalışmaz, bayrak dalgalanmaz. Onu da söyleyeyim. Üretmeden,
çalışmadan, gayret etmeden yaşamaya kalkan milletler başkalarını
esiri olmaya mahkûmdur. Türkiye'nin en büyük problemi, ama tek ve
en önemli problemi, Türkiye'de bu sistem, milletin canı sıkıldığı
zaman, millet tepki koyduğu zaman çok güçlü iktidar üretebiliyor.
Ama ne yaparsa yapsın, asla güçlü muhalefet üretemiyor. Bizim en
büyük problemimiz, hem ekonomik, hem ticari, hem demokratik, hem
hukuk, hem de insani en büyük problemimiz iktidar ümidi olmayan
muhalefet. Türkiye sistemini gözden geçirmek zorunda. Ortada bir
vaka var. Milletin idaresi ile iktidara gelme ümidi olmadığı zaman
muhalefet yoldan geçen gayri demokratik, gayri hukuki ne varsa
peşine takılarak iktidar olma ümidi içinde, çaresizlik içine
giriyor. Türkiye olarak her şeyden önce bunları düzeltmemiz
gerekiyor. Bunun karşılığı ve muhatabı A partisi B partisi değil,
ben ülkem için söylüyordum bunları. Doğrularda mutabık olmamız
lazım" dedi.
(İHA)