Müge Anlı: Perişanım, ağlamaktan gözlerim şişti!
Müge Anlı ile Tatlı Sert programında kızı tarafından öldürülen Abdullah Gazi Akbıyık'ın eski eşi Yasemin Hanım anlattıklarıyla herkesi dehşete düşürmüştü. 18 Ocak'ta babasını öldürdüğünü itiraf eden genç kız ve annesi, tutuklanarak cezaevine gönderildi. Müge Anlı konu ile ilgili Yüksel Aytuğ'a içini döktü.
Müge Anlı'nın programında, annesini korumak için babası Abdullah
Gazi Akbıyık'ı öldürmek zorunda kaldığını ifade eden genç kızın
söyledikleri herkesi şoke etti.
Günaydın köşe yazarı Yüksel Aytuğ, Müge Anlı'nın programında
gerçeklerin nasıl ortaya çıktığını ve kızı tarafından öldürülen
Abdullah Gazi'yi kaleme aldı.
İşte o yazı…
"Perşembe günü akşam üzeri Müge Anlı ile telefonda rutin
konuşmalarımızdan birini yapıyorduk. "Sorma..." dedi, "Perişanım,
ağlamaktan gözlerim şişti." Anlattıkça sesi titriyordu. "Güzeller
güzeli bir genç kız. Annesi programdan sonra kocasını öldürdüğünü
itiraf etti. Ama sonra kızının itirafı geldi. Meğer babasını o
öldürmüş. Nasıl bir aile dramı anlatamam. Yarın izlerken eminim sen
de kendini çok kötü hissedeceksin..." Aynen öyle oldu...
Sadece benim mi? Bütün Türkiye'nin ciğeri yandı. Bir yanda,
boşandığı halde hâlâ o evde oturup hem karısına, hem kızına şiddet
uygulayan bir baba, diğer yanda evladını korumak için cinayeti
üstlenmeye çalışan bir anne ve anasına kıyamadığı için cinayeti
kazayla da olsa işlediğini itiraf eden pırıl pırıl bir genç
kız...
Aslında olayın neresinden tutmaya çalışsanız elinizde kalıyor. Adam
zaten daha önce ailesine şiddet uyguladığı ve polise direndiği için
hapse girmiş. 14 Ocak'ta 'şartlı' serbest bırakılmış.
18 Ocak'ta karısına dayak ve silah zoruyla senet imzalatmaya
çalışırken, kızı eziyete daha fazla dayanamayarak araya girmiş,
silah patlamış, adam ölmüş. Yakınları, ortadan kaybolan adamı
bulmak için Müge Anlı'ya başvurmuşlar. Müge, hem tecrübesi, hem de
sıra dışı sorgulama yöntemleri ile çelişkili ifadeleri yüzünden
şüpheleri üzerinde toplayan anneyi sıkıştırmış. Anne, "Ben size
programdan sonra her şeyi anlatacağım" demiş.
Ardından çifte itiraf gelmiş.
Müge, gözyaşları arasında kızı polise teslim etmiş...
Aslında bu olayı pazar günü kaleme alacaktım ama hem neşeli bir
hafta sonu geçirmenize engel olmasın, hem de biraz bekleyip
tepkileri değerlendireyim diye bugüne bıraktım. Ama olayın içindeki
'önemli detayı' kimse dile getirmedi.
Yahu bu adam o kızcağızı çırılçıplak soyup boynuna ip bağlayarak
kömürlükte dakikalarca dövmüş. Allah'ın her günü karısına ve
çocuklarına eziyet etmiş. Hakkında uzaklaştırma kararı olmasına
rağmen hapishane çıkışında evine gidip oturmaya başlamış.
Herkesin gözü önünde eve yabancı kadınlar getirmiş.
Peki bunca eziyete, hukuk ihlaline nasıl göz yumulmuş?
Anne ve kızı, bizzat hukuk eliyle adeta cinayete azmettirilmiş.
Şimdi bu mahkemenin sonucunu büyük bir merakla bekliyorum.
Takım elbise giyip kravat takanlara 'iyi halden' indirim
uygulandığı bir ülkede, 'meşru müdafaa' ve 'ağır tahrikin' gerçekte
ne olduğunu bu davanın sonucunda görüp iyice anlamak ve içime
sindirmek istiyorum.
Asıl itiraf ise cuma günkü programda sevgili Müge Anlı'dan geldi.
Gözyaşları içinde şöyle dedi: "Ne kadar adaletli olduğumu sizler
iyi bilirsiniz. Ama bu sefer 'Keşke bu olayı işlemeseydim'
dedim..." Amacım tabii ki hukuk sürecini etkilemek değil. Ben
vicdanımın sesini yazıya döküyorum sadece. Ama Müge Anlı'ya bile
"Keşke" dedirten bu davanın sonucu, eğer Türkiye'de kadın
cinayetleri ve kadına şiddet olaylarında 'emsal' oluşturacak
ibretlik bir finalle noktalanmazsa, yüreğim asla
soğumayacak."