Mor beyin tuzağını ortaya çıkaran ekipten ByLock raporu
FETÖ'nün Mor beyin tuzağını ortaya çıkartan ekip, yeni bir ByLock raporu hazırladı.
FETÖ'nün Mor beyin tuzağını ortaya çıkartan ekip, yeni bir
ByLock raporu hazırladı.
FETÖ'nün Mor beyin tuzağını keşfeden ve 11 bin 480 kişinin
telefonunun iradeleri dışında Bylock'a yönlendirildiğini ortaya
çıkaran hukukçu Levent Mazılıgüney, avukat Gizay Dulkadir, avukat
Ali Aktaş ve adli bilişimci Koray Peksayar, bu kez sivil bir bylock
raporu hazırladı. Bylock konusunda mağduriyetlerin devam ettiğine
değinilen 54 sayfalık raporda, yargılamalarda yaşanan problemlere
ve telefon operatörlerinden elde edilen CGNAT verilerindeki
hatalara dikkat çekildi. Raporda FETÖ'nün Bylock uygulaması ile
kendi tabanını kontrol etmeye çalıştığı, üyelerini perdelemeye
çalıştığı ve olası mağduriyetlerden faydalanmayı amaçladığı
vurgulandı.
"ÜLKEMİZİN FETÖ İLE MÜCADELEDE DE HAKLI İKEN HAKSIZ
POZİSYONA DÜŞMESİNİ İSTEMİYORUZ"
Raporu hazırlayan isimlerden Avukat Gizay Dulkadir, İHA'ya yaptığı
açıklamada, "Raporumuzda mor beyin ve benzeri uygulamalarda
olmak üzere, öncelikle listede hatalı olabileceğini düşündüğümüz
tespitler üzerinde durduk. Bu hataların neden kaynaklandığı
üzerinde durduk. Özellikle CGNAT sisteminden kaynaklı hataları
geniş biçimde izah etmeye açıklamaya çalıştık. Tabi bu hata payının
en büyük oranda içeriği tespit edilememiş insanlar arasında
olduğunu düşünüyoruz. Bununla birlikte şunu da söylemek isterim ki
içeriği tespit edildiği insanlar arasında da bir takım hatalar
olduğuna dair tespitlerimiz ve eleştirilerimiz var. Raporu hem
teknik bakımdan hem de bir hukuki değerlendirme bakımından yaptık.
Çünkü yürütülen sürecin FETÖ-PDY ile girişilen bu haklı mücadeleye
zarar verebilecek noktalara geldiğini düşünüyoruz. Özelikle
Uluslararası yargıda bylock yargılamalarında elde ediliş biçimi
gerekse de delillerin dosyaya hiç sunulmuyor oluşu, ya da bu dosya
ya sunma anlayışı sebebiyle uluslararası yargıda daha sonra bu
bylock yargılamaların Türkiye aleyhine dönebileceğini düşüyoruz.
Ülkemizin FETÖ ile mücadelede de haklı iken haksız pozisyona
düşmesini istemiyoruz. Aynı zamanda da mağduriyetlerin yaşanmasını
istemiyoruz" diye konuştu.
"BYLOCK İLE HİÇ ALAKASI OLMAMIŞ İNSANLARINDA ŞUAN HALA
LİSTEDE OLDUĞUNA İNANIYORUZ"
Bylock mağduriyetinin halen devam ettiğini vurgulayan Dulkadir,
"Hiç bylock kullanmamış hayatı boyunca bylock ile hiç
alakası olmamış insanlarında şuan hala listede olduğuna inanıyoruz.
Bu raporu bu yüzden hazırladık. Geniş bir çalışma yaptık. Bylock'a
dair her şeye cevap vermeye çalıştık. Çıkabilecek tüm ihtimalleri
değerlendirmeye çalıştık ve raporu kamuoyuna sunduk. Raporda temel
hedefimiz yargıya ulaşmak. Hakim ve savcı meslektaşlarımıza raporun
bir katkı sunmasını en temelde hedefliyoruz. Raporu eleştirilere
açtık ve sunduk" ifadelerini kullandı.
"ŞUANA KADAR TEPKİLER ÇOK OLUMLU"
Rapora hukuki camialardan olumlu tepkiler aldıklarını anlatan
Dulkadir, "Bir kere rapor çok hızlı bir şekilde yayıldı.
Pek çok hakim, savcı meslektaşımız da kısa süre içerisinde rapordan
haberdar oldu. Raporda bir takım kısımların eksik kaldığını biraz
daha genişletilmesine yönelik gayet olumlu ve yapıcı eleştirilerde
bulunan meslektaşlarımızda oldu. Bu hususların üzerinde de
çalışmaya devam ediyoruz" şeklinde konuştu.
"30 BİN KİŞİNİN BYLOCK KULLANICISI OLMADIKLARI YÖNÜNDE
CİDDİ ŞÜPHE VAR"
Bylock soruşturmalarında 30 bin kişinin henüz içerik bilgilerinin
tespit edilmediğine dikkat çeken Dulkadir, şunları söyledi:
"Dolayısıyla bu 30 bin kişi bakımından bylock kullanıcısı
olmadıkları yönünde çok ciddi bir şüphe var. Şuan liste 90 bin
mertebelerine kadar düştü. Geriye kalan 60 bin kişi bakımında da
bir içerik tespiti yapılmış ama bu tespitlerde hatalar
olabileceğine dair ciddi şüphelerimiz var. Mağduriyet çok ciddi
boyutlara da ulaşabilir. Her seferinde yeni bir liste
yayınlanmasını beklememeliyiz. Eğer elimizde şüpheli kesin net
tartışmasız bir veri, tartışmasız bir kullanım gösterecek bir veri
yoksa ki CGNAT kaydı asla böyle bir veri değildir. Bu şartlar
altında insanların tutukluluğunun devam etmesi ve ceza almasını
açıkçası çok doğru bulmuyoruz"
"Bylock yönlendirmelerinin daha geniş bir tarih aralığında
da olabileceğini gördük"
Raporda imzası bulunan bir diğer hukukçu Levent MazılıGüney ise 11
bin 480 kişinin iradeleri dışında bylock programına
yönlendirildiğinin tespit edildiği mor beyin kumpasını
hatırlatarak, "11 bin 480 kişilik belirlenmesi aşamasında
resmi bir açıklama yapılmasa da sonrasına çalışmalarımız gösterdi
ki bu inceleme 20 Ağustos 2014 ve 15 Kasım 2014 Aralık ile sınırlı
tutulmuş. Sonrasında mağdur olduğunu bu ülkeye devletine bağlı
olduğunu hiç bir şekilde terörist bir örgütle iltisaklı olduğunu
kabul etmediğini söyleyen bir çok insan bize ulaşmaya çalıştılar.
Biz de onların verilerine baktığımız da bu hataların devam
edebileceğine, daha geniş bir tarih aralığında da söz konusu
olabileceğini gördük. Özellikle operatör kayıtları nedeni ile
oluşan ciddi miktarda hata olduğunu değerlendirdik"
açıklamalarında bulundu.
"OPERATÖR KAYITLARINDAN KAYNAKLI HATALARA DEĞİNMEK
İSTEDİK"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın mağduriyetler konusunda
yaptığı açıklamaların kendilerine cesaret verdiğini söyleyen
Mazılıgüney, "Cumhurbaşkanımız, ‘Siyaset ya da bürokrasi
bir hata yaparsa bunu düzeltecek merci yargıdır. Ancak yargı bir
hata yaptığında bunu düzeltecek başkaca bir merci yoktur' dedi. Bu
listenin açıklanmasında sonra yargıda ki meslektaşlarımızın da yeni
bir liste beklentisi yani yeni bir liste de eğer varsa bir kişinin
ismi onun tutukluluk halinin devam etmesi yargılanmasının devam
etmesi ve ceza alması yönünde genel bir inisiyatif kullandıklarını
gördük. Halbuki bu işin çözüm yeri yargı olmalıdır. Hukuken de
doğru olan budur. Unutulmamalı ki 11 bin 480 kişinin tamamının
operatör kayıtlarına göre bylock sunucusuna bağlanmış gözüküyordu.
Operatör kayıtlarından kaynaklı hatalara değinmek istedik. Buna
vurgu yaptık" diye konuştu.
Mor beyin kumpası ile bylock serverlarına yönlendiren 10
uygulamanın tespit edildiğini ancak bir başka uygulamanın da aynı
yönlendirmeyi yapmasının muhtemel olduğunu belirten Mazılıgüney,
"Şuan 10 tuzak uygulamasının tespit edilmiş olması 11'inci
tuzak uygulamanın olmadığı anlamına gelmeyecektir. Bu sadece tuzak
uygulamalar yoluyla değil her hangi bir internet sitesi
aracılığıyla da yönlendirme olabilir. Bizim bu raporda ilk defa
belirtiğimiz bir husus da var. Bylock sunucusunun kullandığı IP
adresleri başka adresler tarafından da kullanılmış olabilir. Biz bu
raporda bylock sunucusunun aktif olduğu dönemde aynı IP'yi kullanan
4 ayrı adresi yazdık. Bunlar yabancı internet siteleri. Diğer 8 IP
için de farklı internet siteleri olabilir. Bir çok site doğal
olarak kullanmış olabilir. Ya da bir çok farklı siteden de
yönlendirme olabilir" dedi.
"BYLOCK İÇERİĞİ OLMAYANLAR RAHATLAMALI"
Bylock konusunda yargılanan ve içeriği olmayanlara yönelik
incelemelere öncelik verilmesi gerektiğini savunan Mazılıgüney,
"İçeriği olmayanlara öncelik verilmesi ve onların bir an
evvel rahatlatılması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü içerik ne demek
? Öncelikle insanın kullanıcının bir adresi olacak bir de şifresi
olacak bu kullanıcı numarasını şifresini kilitli bir kapının
anahtarına benzetebiliriz. Bu anahtar olmaksızın o kapıdan girmek
mümkün değil. Kapıdan giremeyeceğine göre sadece operatör kayıtları
üzerinden kullanıcı olduğunun iddia edilmesi mağduriyet oluşmasına
neden olacaktır. Ülkemizi de sıkıntıya sokacaktır"
ifadelerini kullandı.
(Ömer Faruk Aydemir /İHA)