MHP’li Yalçın’dan cemaate ağır eleştiriler
MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili E. Semih Yalçın, "Bir zamanlar iş birliği yaptığı ama sonradan zarar gördüğü için 'CHP-HDP muhipliğine soyunan' cemaat kalemleri ve sözcüleri, kurguladıkları yeniden onarımcı cepheye MHP'yi katamayınca partimize hücuma geçmişlerdir" dedi.
MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili E. Semih
Yalçın, "Bir zamanlar iş birliği yaptığı ama sonradan zarar
gördüğü için 'CHP-HDP muhipliğine soyunan' cemaat kalemleri ve
sözcüleri, kurguladıkları yeniden onarımcı cepheye MHP'yi
katamayınca partimize hücuma geçmişlerdir" dedi.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Yalçın, MHP'ye yönelik eleştirilerle
ilgili yaptığı açıklamada, "CHP'nin bir şekilde AKP'yi
iktidardan indireceği hevesine kapılanlar, 7 Haziran seçim
sonuçlarından sonra umutlarını MHP'ye bağlamışlardır. Ancak
yalnızca MHP'nin desteği yeterli olmayacağı için MHP'yi bölücü
terör örgütünün siyasi kanadıyla ortak hareket etmeye
zorlamışlardır. Ne var ki bekledikleri desteği alamayınca 'Vurun
abalıya' misali MHP'ye var güçleriyle saldırıya geçmişlerdir. Bir
iki gündür öyle şeyler yazılıp çizilmektedir ki MHP bugüne kadar
Türk siyasetinde olup bitenlerin hepsinin sorumlusu olarak
gösterilmektedir. Bu arada kullanılan dil ve üslup da aklı başında,
temiz ve seviyeli bir siyasi literatür ikliminden sapmış, lağım
edebiyatına evrilmiştir" ifadesini kullandı.
"Bilhassa birtakım gedikli sol kalemler CHP'nin adayının
Meclis Başkanı seçilmemesine fena halde içerlediklerinden Meclis
Başkanlığı seçimleriyle ilgili yorumlarını MHP'ye yönelik linç
kampanyasına dönüştürmüşlerdir. Bunlar utanmasalar, 7 Haziran
seçimlerinde ortaya çıkan tablonun müsebbibi olarak da MHP'yi
göstereceklerdir" diyen Yalçın, bir siyasi partinin köşe
yazarları tarafından eleştirilmesinin olağan olduğunu belirterek
şunları dedi:
"Ama bunun bir ölçüsü, seviyesi, yolu ve yordamı vardır.
Bazı solcu kalemler o kadar zıvanadan çıkmışlardır ki ne ölçü ne
izan ne de insanlık kalmıştır. Bunlar, içlerinde eskiden kalma kin
ve nefreti mürekkeplerine zehir niyetine katarak en ağır sözleri
kullanmaya başlamışlardır. MHP'ye yönelik eleştiriler artık köşe
yazarı aydın bakışı olmaktan çıkmış; MHP düşmanlığına, husumet ve
gareze varmıştır. Bazı yazarlar kendilerini kaybedip bilhassa MHP
Lideri Devlet Bahçeli hakkında alçakça ifadeler kullanmaya
başlamışlardır. Bunlardan biri de Rahmi Turan isimli tokmak kafalı
yazar taslağıdır. Rahmi Turan kendisini uyardığımız halde günlerden
beri ısrarla benzer kelimeleri tekraren kullanarak MHP liderine
saldırmaktadır. Bu kötü niyetli, ucuz gazeteciyi ve ona köşesini
açan 'CHP yanlısı' Sözcü gazetesini şiddetle kınıyoruz. Gazeteci
Ertuğrul Özkök, sol basının yaşadığı bu cinneti oldukça net
ifadelerle açıklamıştır. Özkök, 'Bizim mahallenin MHP refleksi yine
hortladı' diyerek durum tespiti yapmış, MHP'yi itham edenlerin
akılsızlıklarını dile getirmiştir. Bu refleks, Meclis Başkanı
seçiminin rüzgarı solcu basının üzeri küllenmiş MHP düşmanlığını
yeniden kor haline getirmesiyle ortaya çıkmıştır."
"Hangi şartlarda olursa olsun, hatta bu AKP'nin iktidardan
düşmesini sağlayacak bile olsa asla MHP'ye oy vermeyecek olanlar,
CHP'nin Meclis Başkanı adayına oy vermediğimiz için bize
sövmektedir" diyen Yalçın şunları kaydetti:
"Türkiye'de CHP destekçisi sol basının çapı budur. Meşrebi,
seviyesi ve tıyneti budur. Aynı zihniyettekiler, Ekmeleddin
İhsanoğlu CHP'nin cumhurbaşkanı adayıyken de yeterince destek
vermeyip Tayyip Erdoğan'ın ekmeğine yağ sürenlerdir. Erdoğan'ın
temsil ettiği AKP zihniyetinin Türkiye'de revaç bulmasının en büyük
sebebi Atatürk'ün ölümünden sonra CHP'de yuvalanan solun, inkılap
yobazlığı yaparak muhafazakâr kitleleri Cumhuriyet muhalifi veya
düşmanı hâline getirmesi olmuştur. İnkılap yobazlarının bugünkü
temsilcilerinden biri de CHP'nin sosyalist Genel Başkan Yardımcısı
Haluk Koç'tur. Son günlerde yobazlık kokan ve en çok da Haluk
Koç'un söz etmekten hoşlandığı bir koltuk değneği edebiyatı yeniden
alıp yürümüştür. MHP, AKP'nin koltuk değneği olmakla suçlanmıştır.
Oysa Türkiye'de asıl koltuk değneği CHP zihniyeti ve malum sol
basındır. Türkiye'nin başına açılan yığınla bela önce bunların
kanatları altında büyümüştür. Vaktiyle aynı zihniyet, demokrasi ve
insan hakları bahanesiyle PKK'nın uzantılarını Meclis'e taşımıştır.
Bunların kanatları altında Meclis'e giren PKK yanlıları sonra da
AKP tarafından bu günlere getirilmiştir. PKK'nın iki koltuk değneği
vardır. Biri CHP'nin temsil ettiği sol zihniyet, diğeri de AKP'nin
temsil ettiği gayrimilli zihniyettir. O sebeple bu iki anlayış
birbirine yaslanmakta, birbiriyle yarışmakta, biri diğerinden ilham
almaktadır. Milli Görüş'ten CHP zihniyetine intisap eden Mehmet
Bekaroğlu'nun duruşu buna en çarpıcı örnektir. CHP'yi neresine
sığdırdığını kamuoyunun anlamakta zorlandığı Bekaroğlu, yeni
partisini öylesine benimsemiştir ki Meclis Başkanlığı seçiminden
sonra hemen MHP Lideri Sayın Bahçeli'ye laf yetiştirme uğraşına
girmiştir. Mehmet Bekaroğlu'nun muhafazakarlıkla inkılap yobazlığı
arasında gidip gelen dengesiz ve tutarsız psikolojisiyle nasıl
psikiyatrist olabildiği de anlaşılması güç bir muammadır. Bu
CHP'liler bir garip âdemlerdir. Binlerce insanımızın, polisimizin,
askerimizin, kundaktaki bebeklerin katili olan, doğu ve güneydoğuda
hâlâ cinayetlerini sürdüren, Türkiye'nin başka bölgelerinden gelen
memur ve başka konumdaki insanlara hayat hakkı tanımayarak terör
estirmeye devam eden eli kanlı katillerin partisine oy verirler ama
MHP'ye asla rağbet etmezler. Aynı adamlar CHP adayını Meclis
Başkanı seçtirmeye gelince öncelikle MHP'den destek beklerler. Bir
kısım sol, akılsız olduğu için hep yanlış hesap yapmaktadır.
Tutmayınca da öz eleştiri yapmak yerine MHP'ye çamur atmakta ve
lağım kıvamında bir üslup kullanarak layığını teşhir
etmektedir."
Bazı yazarların seçim sonuçlarıyla oluşan tabloya bakarak AK Parti
dışındaki partileri yeniden onarım cephesi gibi gösterdiğini
vurgulayan Yalçın, şöyle devam etti:
"Bunların başında cemaat medyası gelmektedir. Bir zamanlar
iş birliği yaptığı ama sonradan zarar gördüğü için 'CHP-HDP
muhipliğine soyunan' cemaat kalemleri ve sözcüleri, kurguladıkları
yeniden onarımcı cepheye MHP'yi katamayınca partimize hücuma
geçmişlerdir. Zaman'da yazan Lale Kemal, önceki gün yayımlanan
yazısının ilk paragrafında Erdoğan'ın Baykal'ı ve CHP'yi ters köşe
yaptığından söz etmektedir. Daha sonra MHP'nin de oyuna geldiğini
söylemektedir. MHP'nin başından beri tavrı belliyken böyle bir
zorlama yorum getirmek, hem maksatlıdır hem de burada ciddi bir
mantık hatası vardır. Bir kere HDP'yi 'yeniden onarım cephesi'nde
göstermeye çalışmak safdilliktir. Yıllardır ülkede kırıp dökmedik
şey, yıkmadık toplumsal mutabakat ve barış, altını oymadık değer
bırakmayan bir güruhu onarım cephesinde göstermek, eşkıyaya
vezirlik payesi vermek anlamına gelir. Bu Zaman'cı hanımefendinin
MHP'nin siyasetin önünü tıkadığı yolundaki iddiasıysa kendisinin
hüsnü kuruntusudur. MHP siyasetin değil, PKK'nın siyasi kanadının
önünü tıkamıştır. Kendisine soruyoruz, CHP'nin adayı Meclis Başkanı
seçilse siyasetin önü açılacak mıydı? Sayın Baykal Meclis Başkanı
olsaydı, AKP hükümeti ortadan mı kalkacaktı? Seçimler biter bitmez
Erdoğan'la gizli görüşme yaparak şaibenin merkezine koltuk dayayan
bir siyasi, olsa olsa cumhurbaşkanı vekili olacaktı o kadar. Ayrıca
CHP'nin Erdoğan'la görüşerek şüpheleri hem kendisinin hem de
partisinin üzerine çeken Baykal'a neden mahkum olduğu ve bu
partinin cumhurbaşkanı adayı olan Ekmeleddin İhsanoğlu'nunsa Mecis
Başkanlığı seçiminde neden CHP tarafından desteklenmediği ise
irdelenmemektedir. Yıllardır MHP olarak bas bas bağırıyoruz. Ama
sesimiz duymazdan geliniyor. Müstemleke basını, Türkiye'nin doğu ve
güneydoğusundaki fiili PKK hâkimiyetinden söz etmemektedir. HDP'nin
nasıl bir misyonun temsilcisi olduğunu gündeme getirmemekte ısrar
etmektedir. Bir yerlerden talimat ya da emir almışcasına HDP, bir
Türkiye partisi gibi gösterilmeye ve gerçek niyeti gizlenmeye
çalışılmaktadır. MHP, barışın dilini kullanmamakla suçlanmaktadır.
Buna karşılık HDP'lilerin devleti ve devlet güçlerinin yanında yer
alan unsurları açık açık tehdit etmesi, HDP'nin İmralı canisi ve
Kandil tarafından yönetilmesi görmezden gelinmektedir. Bunlar
MHP'yle uğraşıp uyurken düşman uyumamaktadır. Bunları Suriye'nin
kuzeyinde yaşananlar ve Suriye Türkmenleri'nin feryadı da
ayıltmamaktadır. Takındığı tavır anlaşılmaya çalışılmadan MHP
suçlanarak sadece bölücü terör örgütünün, bölücübaşı Öcalan'ın ve
Kandil güruhunun meşrulaşmasına, emellerine adam adım ulaşmasına
zemin hazırlanmaktadır. Ne yazık ki AKP'den canı yanan herkes
yılana sarılmaktadır. Oysa HDP, eline fırsat geçtiğinde denize
düşenlere aman vermeyecek kadar acımasız bir örgütün siyasi
temsilcisidir. Millet gazetesinin Yeni Şafak'tan kovulma yazarı
Murat Aksoy'un sandığı gibi HDP, Türkiye partisi değildir.
Türkiye'yi bölme partisidir. Bölücü terör örgütünün siyasi kanadını
bile bütünleştirici bir parti sayıp MHP'yi 'zihinsel bölünmeye
katkı yapan parti' olarak lanse etmek; özürlü bir beynin, şaşkın ve
çarpık bir zihni faaliyetin, bir zavallının içinde çırpındığı fikir
cinnetinin yansımasıdır. Bazı köşe yazarlarıysa CHP'nin adayı
Meclis Başkanı seçilemeyince MHP'ye öyle kinlenmişlerdir ki 10-15
yıl öncesinde kalan dosyaları karıştırarak partimizi vuracak belge
bulmaya çabalamaktadırlar. Partimize yönelik saldırılar ve karalama
kampanyaları, MHP'nin haklılığının delilidir. MHP'nin bu süreçten
zarar göreceğini sananlar aldandıklarını anlayacaklardır. MHP,
husumet ve şer erbabının alayının hakkından gelebilecek kudrette
bir camianın partisidir. Ayrıca MHP'ye yönelik bu saldırıların ters
tepeceğine, aziz milletimizin husumet erbabına itibar etmeyeceğine
şüphemiz yoktur."
(İHA)