MHP liderinden canlı yayında önemli açıklamalar
Habertürk TV, Show TV ve Bloomberg HT ortak canlı yayınında Didem Arslan Yılmaz'ın sorularını yanıtlayan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den önemli açıklamalar.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Habertürk TV, Show TV ve
Bloomberg HT ortak canlı yayınında Didem Arslan Yılmaz'ın
sorularını yanıtladı. Bahçeli gündeme dair görüşlerini anlattığı
programda 15 Temmuz gecesinden Yenikapı'ya uzanan 'Cumhur İttifakı'
ruhunu örnekleriyle anlattı.
Cumhur İttifakı'nda kararlı olduklarını belirten MHP Lideri
Bahçeli, Cumhuriyet'in 100. yıldönümü kutlamalarının da bu iktidar
tarafından gerçekleşmesinin önemine dikkat çekti. 31 Mart
seçimlerinde katılımın yüksek olacağına dair tahmini bulunduğunu
ifade eden Bahçeli, sandıktan yüzde 52'den fazla oy alacaklarını
söyledi.
HDP ile Kürtler'in aynı gösterilmesi gibi vahim bir yanlış
yapıldığına dikkat çeken MHP Lideri, "Bizim partimizde Doğu ve
Güneydoğu Anadolu'dan Kürk kökenli arkadaşlarımız var. Onları
nereye koyacaksınız?" diye sordu.
Millet İttifakı'nın Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mansur
Yavaş'ın adaylıktan çekilmesi gerektiğini savunan Bahçeli, "Vergi
ödemedi, şunu yaptı vs. gibi birçok şeyler varken siz bunu marka
diye takdim ediyorsunuz. Kötünün markası olur mu? Siyaseti
kirletmemek, siyaset yapanları sıkıntıya sokmamak için diyorum ki,
adaylıktan çekilin. Sayın Kılıçdaroğlu Türkiye'ye rahatlatın,
partinizi rahatlatın, seçimleri rahatlatın. Ankara belediye başkan
adayı bu şekilde seçime girmemelidir. Kendisini yıpratmasın" diye
konuştu.
57. Hükümet'te koalisyon ortağı iken idamın kaldırılmasına karşı
çıktıklarını anlatan Bahçeli, aynı tavırda olduklarını yineledi.
Bahçeli konuşmasının son bölümünde futbol ile seyrettiği televizyon
dizileri hakkında değerlendirmede bulundu.
İşte Bahçeli'nin açıklamalarından
satırbaşları:
Cumhur İttifakı 15 Temmuz gecesini biraz geçe ruhen kurulmuş
olduğunu söyleyebiliriz. Ama esas 7 Ağustos Yenikapı ruhuyla bir
adım atılmıştır. 16 Nisan halkoylamasıyla birlikte Cumhur İttifakı
tamamen bir anlayış birliği içerisinde vücut bulmuştur. 24 Haziran
seçimlerinde de yasal zeminde gelişmiştir. Siyasal kurumlar
birbirlerine karşı saygılı, sevgili ve uyumlu çalışma alışkanlığını
kazanmış bir yapıyla yoluna devam etmektedir. Mahalli idareler
seçiminde böyle bir yasal zemin olmamıştır. Ama bu birliktelik
buraya da yansımıştır. Şu an için Cumhur İttifakı sağlıklıdır,
kararlıdır ve uyumludur, hiçbir sorunla karşı karşıya
bulunmamaktadır. 31 Mart akşamı inşallah bunun sonucunu
göreceğiz.
"15 TEMMUZ GECESİ BU SUYA BENZİYOR RENKSİZ VE KOKUSUZ
DEDİM"
15 Temmuz akşamı ben saat 9,30 civarında partiden ayrılıp eve
geçmekteydim. Çok sert alçak uçuşlar, gürültülü bir hareketlenme
vardır. Bu normal gözükmedi bana. Tatbikat olsa genelkurmay ve
valiliğin açıklamalarda bulunarak halkı aydınlatması lazımır. Her
evde yaşlı, hasta, çocuk vardır. Anormal bir durum sözkonusuydu.
Hemen partiye döndüm, saat 10'a 10 kala partide oldum. Bazı
arkadaşlarımız da oradaydı. Parti yöneticisi arkadaşlarımla makam
odasında değerlendirme yaptık. Bu kalkışma bir özelliği taşıyor. Su
gibi renksiz ve kokusuz. Ben özel kaleme talimat verdim Başbakan'la
görüşmek istedim. Başbakan'ın Ankara'da olmadığını, aradığınızı ilk
temasında söyleyebileceği ifade edildi. Ben o zaman söyledim, bu
bir kalkışma hareketidir, kabul edilemez, iktidarın yanındayız
dedim. Sayın Başbakan bize dönüş yaptı. Çok dikkatli davrandık. Bir
karşı duruş gelişti. Allah'a çok şükür 15 Temmuz gecesi Türkiye
Cumhuriyeti'nin yönetimini tehdit edecek bir aşamaya gelmeden
sonuçlanmış oldu.
"DAHA SONRA BİRARAYA GELDİK VE HAYIRLI BİR NETİCE
OLDU"
İttifakı belli bir şekilde uygulanabilir bir konuma getirmek kolay
olmuyor. Bazı anlaşmazlıklar, farklı uygulamalara geçişler oluyor.
Bütün bunlar partileri de yöneticileri de rahatsız ediyor. Cumhur
İttifakı'nın genel seçimlerindeki üslup devam etmeyecekse o zaman
mahalli idareler seçimlerinde kendi adaylarıyla seçimlere
katılacağını ifade etmişti. O cümleden hareketle MHP Türkiye'nin
her seçim çevresinde seçimlere kendi adaylarıyla gireceğini ifade
ettik ve arkadaşlarımıza başarılar diledik. Aynı gün sayın
Cumhurbaşkanı, AK Parti'nin grup toplantısında o şartlar altında
biz de yolumuza devam ediyoruz, ifadesini kullandılar. Her parti
Türkiye genelinde seçimlere kendi adaylarıyla gireceği şeklinde
kanaat oluştu. Daha sonradan gelişmeler dikkate alınca biraraya
gelmek sözkonusu oldu. Neticede hayırlı oldu.
"SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ İNCELİK GÖSTERDİ VE ADAY
ÇIKARTMADI"
Büyük şehirlerde ve Türkiye'nin genelinde konuşulmaya başlandı. 30
büyük şehirde Cumhur İttifakı anlayışı içinde, 51 ilde ise tamamen
partiler kendi adaylarıyla çıkma prensibine ulaşıldı. Sayın
Cumhurbaşkanı incelik gösterdi, Osmaniye'de aday çıkartmayacağını
ifade ettiler. Biz de buna karşılık Rize'de aday çıkartmıyoruz
dedik. 50 ilde adaylarımız belirlendi, 30 büyük şehirde de anlaşma
çerçevesinde uygulamaya geçildi.
"CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİ HEP ÜLKEDE KRİZ
OLMUŞTUR"
Türkiye'de çok partili siyasi hayata geçildikten sonra parlamenter
sistem içerisinde Cumhurbaşkanlığı seçimleri ara rejim tehditleri
dışında normal gelişmedi. Her Cumhurbaşkanlığı seçimi tartışmaya
sebebiyet veriyor siyaseten krize neden oluyor. Bunları hep
yaşadık. Uzun zamanlar Genelkurmay Başkanlığı yapmış bir kişinin
emeklilik hayatı yaşayacağı yerde Cumhurbaşkanı olmayı düşünüyor.
Siyasilerin içerisinde artık Cumhurbaşkanı biz de olabiliriz
deniyor ve krizler yaşanıyor. Hatırlamak gerekirse 1980 öncesinde
Cumhurbaşkanlığı seçimi Meclis'teki turlama ve d eğerlendirmeler
ışığında 101 turlama oldu. Rahmetli Süleyman Demirel ve rahmetli
Bülent Ecevit belli bir uzlaşmayla sonuçlandırmayınca seçilememe
hali yaşanmakta olan anarşi ortamında 12 Eylül yaşandı. Bu sistemi
rahmetli Turgut Özal'la beraber bir partinin genel başkanı
parlamenter sistemi içinde belli destekle seçilebilme şansını
yakalandı. Arkasından Süleyman Demirel'le uygulandı. Parlamentoda
askerlerin darbe ve darbe sonrasında Cumhurbaşkanı olma hevesi ve
kararlılığı yerine siyasilerin biz de olabiliriz diyerek bir adım
daha demokratikliğe ulaşmış oldu.
"AHMET NECDET SEZER BÖYLE BİR DURUM KARŞISINDA
SEÇİLDİ"
Süleyman Demirel rahmetlinin süresine yakın bir dönem içeresinde
5+5 formülü gündeme geldi. Böyle bir durum sonuç vermedi. O zaman
normal Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecine girilmeye başlandı. Biz
57.Hükümet olarak üç partinin varlığı ile koalisyon yapısı
içerisinde bulunuyorduk. 2 tane parlamentoda temsil edilen parti
bulunmaktaydı: RP, DYP. Önümüze Cumhurbaşkanlığı seçimi geldi.
Koalisyonda rahmetli Ecevit'in siyasi tecrübesinden kaynaklanan
yöntemle liderler zirvesi biraraya gelir, hükümetin çalışmaları,
dünya ve Türkiye'nin gelişmeleri gözden geçirilirdi. Peki
Cumhurbaşkanını nasıl seçeceğiz derken. Meclis'te çoğunlukta olduğu
için koalisyonu oluşturan üç parti bunu nasıl yapacağını planladı.
Her parti parlamento içinden ve bir aday çıkartsın dendi. İlk
temaslar sırasında DSP, Prof. Dr. Mehmet Haberal parlamento
dışında, parlamento içinden rahmetli İsmail Cem. Biz ise parlamento
içinden Sabahattin Çakmakoğlu ve dışından Prof. Dr. Kamil Turan'ı
gösterdik. ANAP ise Yılmaz Karakoyunlu Bey'i aday olarak takdim
etti. Bir türlü mutabakata varılamıyor. Bu durumda rahmetli Bülent
Ecevit Bey, Başbakan olarak krize dönüşmemesi için Batı ülkelerinde
görülen bir uygulama vardır, en yüksek yargı organının başkanını
Cumhurbaşkanı yapabilirsek krize dönüşmez. O zaman Anayasa Başkanı
olan şahsiyet öne çıktı. Parlamentoda bulunan 5 partinin önemli
uyumu ile gerçekleşecekse koalisyon mutabakata varabilir. Ahmet
Necdet Sezer karşılıklı önerge imzalanarak aday gösterildi ve
Meclis seçildi.
"SAYIN MESUT YILMAZ BEY'İN TAKDİR ETTİĞİM NOKTASI BU
OLDU"
Anavatan Partisi Genel Başkanı sayın Mesut Yılmaz Bey, dönemin
İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen Bey'le bir görüşme isteğini
bize bildirdi. 23 Nisan resepsiyonunda, Meclis'te şimdi CHP'nin
Grup odası olarak MHP'nin grup odasında ben oturuyordum. Kazım
Rüştü Bey, 'Ben müsaade istiyorum' dedi, çıktı. Sayın Mesut Bey
oradda kendisinin Ankara'da ikamet ettiği binada partisinin üst
yönetiminde bulunan değerli şahsiyetlerin biraraya gelerek
kendisinin Cumhurbaşkanı olmasını istediğini söyledi. O da MHP
Genel Başkanı'nın kanaatini almak istiyorum diyor. 'Ben de MHP'nin
kanaatini alayım ondan sonra karar verelim dedim' diye konuştu. Ben
de kendilerine nazik bir üslupla zatı alinizin hakkıdır ama böyle
bir durumda size oy veremem dedim. Koalisyonda bir şeyler
yapacaksınız. Böyle bir durum karşısında sayın Mesut Yılmaz Bey'i
takdir ettiğim nokta burası oldu. Bunu bir alınganlık haline
getirmedi. Koalisyonda uyumsuz hale getirmedi.
"31 MART SEÇİMLERİNDE İNŞALLAH HAYIRLI SONUÇ
ÇIKARSA..."
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yavaş yavaş oturuyor. Her şey çok
iyi gidiyor demek yerine bunu zamanla, bu yapının oluşmasını
beklemek daha doğru olacaktır. Sabırla uygulamayı takip edeceğiz.
Çok aşırı derecede eleştirilerle yapıyı zorlamakta veyahutta
çalışamaz hale getirmek doğru değil. Böyle bir ortamda mahalli
idareler seçimleri çıktı. Sonuçları 25 Haziran seçimlerinde oluşmuş
olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin kökleşmesi, kalıcı hale
gelmesinde fayda getirecektir. Onu da bekliyoruz. 31 Mart akşamı
inşallah hayırlı bir sonuç çıkarsa 4,5 yıl süre var. Birçok şeyler
yapılabilir.
"RAHMETLİ ÖZAL İLE DEMİREL PARTİSİYLE İLİŞKİSİNİ KESTİ
Mİ?"
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçiş sırasında AK Parti Genel
Başkanının Cumhurbaşkanlığı seçimine katılması ve genel başkan
olarak devam etmesi muhalefet tarafından eleştiriye tabi tutuldu.
Geçmişte Turgut Özal'ı, Süleyman Demirel'i unutmuş oluyorlar.
Beraber çalıştığınız o milletvekilleriyle kendi partisiyle olan
ilişkisini açığa vurmasa da devam ettiriyor. Böyle bir örtülü işlem
yerine madem ki AK Parti'nin genel başkanı aynı zamanda
Cumhurbaşkanlığı seçimine giriyorsa bizim açımızdan bir mahhzuru
yok. Cumhurbaşkanlığı makamı ile parti genel başkanlığı makamının
ruhu, üslubu, çalışma düzeni itibarıyla çok nazik ilişklerin
oluştuğu bir ortamdır. Devlet yerine partiyi öne çıkararak, ille de
ben böyle düşünüyorum, devletin müesseseleri ne derse der, diyerek
öne çıkarırsa olmaz. Bugüne kadar yapılacağını görmedik.
"BİZE BUNU VERECEKSİNİZ DİYE PAZARLIĞIMIZ SÖZKONUSU
DEĞİLDİR"
Partiyi çok yakın tanıyan, 50 yılını bu partide geçiren bizim bu
hükümetten bir beklentimiz olmamıştır. Kadromuzun yönetimde
olduğunu ihtimal vermiyorum. Çünkü yok. Bazı insanlar var
bürokrasiden gelme. Hangi siyasi parti olsun o kişiyle çalışma
arzusu taşır. Biz size bu desteği veriyoruz siz de bunu bize
vereceksiniz diye bir pazarlık sözkonusu olamaz. Bir siyasi partide
bir belediye başkanı aday olunca hemen kimliği koyuyorlar, diyorlar
ki 'bu eski ülkücü', bürokraside böyle bir şey varsa biz de
bilelim. Kendi kabiliyetiyle bürokraside mesafe katetmiş bir kişiyi
sadece MHP'lidir diye dışlamak doğru değildir.
"BU İKTİDAR CUMHURİYET'İN 100.YILINI KUTLAYACAK
İKTİDARDIR"
Cumhur İttifakı olarak yola çıkmışızdır, iyi günde de kötü günde de
beraber olmak lazımdır. İyi günde beraberiz, seçimde şöyle oldu
diye herhangi bir şeye girmeyiz. Cumhur İttifakı sonuç alacaktır
diye düşünüyorum. Cumhurbaşkanlığı Sistemi 2023'de Cumhuriyetin
100. yılını kutlayacak bir iktidardır. Böyle bir ittifak bozulamaz.
Bu günkü iktidara biz 100. yılı hayata geçirebilecek iktidar
gözüyle bakıyoruz. İnşallah bu hedeften sapmazlar. Biz 40
milletvekiliyle Cumhuriyetin 100. yılını kutlayacak halimiz yok.
Diğer siyasi partilerin vatansever milletvekilleriyle Cumhuriyet'in
100. yılına hazırlanmamız lazım.
"BAZI BURUKLUKLAR OLDU AMA ŞİMDİ ÖYLE BİR PROBLEM
GÖZÜKMÜYOR"
Zaman içerisinde anlaşıldı. Özellikle benim zillet ittifakı diye
nitelendirdiğim oluşumun ne şekil aldığı görülünce o zaman Cumhur
İttifakı'nın ne anlama geldiği anlaşıldı. Şu an içinde bir sıkıntı
görünmüyor. AK Parti il ve ilçeler konusunda bazı adaylar konusunda
bazı tartışmalar doğabilir. Bizde de var. Biz Cumhur İttifakı'nın
mahalli idareler seçimlerinde uygulaması olmadığı yerde birçok
arkadaşımız hazırlık yaptı. Sonra ittifakla farklılıklar doğdu.
Bazı arkadaşlarımız biraz burkuldu. Şimdi öyle bir problem
gözükmüyor.
"NİTEKİM BEN İZMİR'DE KÜRSÜDE BOZKURT İŞARETİ
YAPMADIM"
Adalet ve Kalkınma Partisi'yle MHP Cumhur İttifakı'na dayalı her
iki partiden bir yetkiliyi görevlendirmek suretiyle çalışma
yaptılar. Cumhur İttifakı kabul edilince bu ittifakın ne olduğu,
nasıl davranılması gerektiği, mitinglerin nasıl olması gerektiği
prensibe bağlandı. Şimdi bu prensibi aşmamamız lazım. İzmir'de ben
konuşma için kürsüye çıktığımda bozkurt işareti yapmadım, elimi
salladım. Orada bir tane MHP bayrağı göremezsiniz, protokolde yok
çünkü. Sayın genel başkan yardımcımız Semih Bey bir genelgeyle
teşkilatımızı uyardı. Cumhur İttifakı'nda mutlak surette seçimlerde
24 Haziran seçimlerinde alınmış olan oyun üzerinde bir sonuçla
başarı sağlamak durumundayız. Bu mecburiyettir. Seçimlerde yüzde
52'nin altına düşmemek lazım. Bunun üstünde bir çabada olmamız
lazım. O zaman Cumhurbaşkanlığı sisteminin meşruiyeti üzerinde
tartışma olmaz. Türkiye ve bürokrasi rahatlar. Siz bunu tartışma
ortamına çekerseniz birtakım çevreler birtakım istismar konuları
doğurur.
"SONUÇ NE OLURSA OLSUN CUMHUR İTTİFAKI KARARLI
DAVRANACAKTIR"
Allah göstermesin Cumhur İttifakı'nın mahalli idareler seçimlerinde
yüzde 52'nin üzerinde olacaktır. Bazı çevreler bunu
tartışılıyor.Bunları duyup da cevap vermemezlik olmaz. Hiç canınızı
sıkmayın sonuç ne olursa olsun 24 Haziran'da oluşan yapı,
Cumhuriyetin 100. yıldönümünde bu kararlılık devam edecektir. Bizi
Cumhur İttifakı ruhundan koparamazsınız demek istiyorum.
"FETÖ TEHLİKESİ VE PKK TERÖRÜ KAZINMADIKÇA BEKA MESELESİ
VAR"
Bu tehditler iç ve dış unsurlardan kaynaklanabilir. Geçmişteki
yaşanan olaylar bunu göstermektedir. 15 Temmuz'un FETÖ darbesiyle
ilgili ortaya çıkmış olan durum netleşmeden, FETÖ'nün kökü
kazınmadan birtakım tehditleri görmezden gelemezsiniz. Devam eden
bir PKK terörünü de görmezden gelemezsiniz. İç ve dış uzantıları
var. Suriye, Irak, İran, ABD var. Trump'ın her gün yeni ortaya
koyduğu Ortadoğu'da değişimlere vesile olabilecek yanlış ifadeler
var. Türkiye yakın bir tehdit ve tehlike ile karşı karşıya. Bunun
boyutu nedir olaylar gösterir. Devletin yöneticileri daha
derinlemesine bilir. Biz sezinleriz. Biz devletin varlığını,
milletin bütünlüğünü ortadan kaldırılacak olaylara müsaade
edilmemesi gerektiğini düşünüyoruz.
"HDP İLE KÜRTLERİ BİR VE AYNI GÖRMEK ÇOK
YANLIŞTIR"
Bu millet saf değil. Kalkıp İsrail'le ilgili Trump'ın aldığı
kararlarla Filistin sorununun nereye taşınacağını bu millet
anlıyor. Bunları görünce Türkiye'ye bir zarar verir mi diyor. Bazı
programlarda bazı konuşmacılar oluyor. Diyorlar ki, Türkiye'de bir
HDP gerçeği var. Bunların da önemli bir oyu var deniyor. Yani siz
Güneydoğu Anadolu'nun kış şartlarında her türlü zor hayatın devam
ettiği bir ortamda terörü dağdan indirip yok ediyorsunuz. Ama
Türkiye'de HDP'in oyu var 4 milyon, 6 milyon var, bu o oydur
diyorsunuz. Bu ifadeler yanlıştır. MHP'de Doğu ve Güneydoğu
Anadolu'da Kürt kökenli çok kardeşimiz var bizim. Bazı
konuşmacılara göre bunların hepsine HDP'li dolayısıyla PKK'lı
olarak nitelendirirsek ne yapacağız? Böyle kurnazlıklar var
Türkiye'de. Çıkıyor diyor ki, ne yapacaksınız, İstanbul'da şu kadar
HDP diyor. HDP demeyi bıraktılar, Kürt oylarını nasıl alacaksınız
diyor. Yok edilen bir şeyi şehre indirdiniz, belediyeler aracılığı
ile Sur'daki belediyeyi Ümraniye'ye getirdiniz. Bunları dikkate
aldığınızda beka tehdidi devam ediyor. Beka meselesinin şakası
olmaz. Terörle mücadelede sayın İçişleri Bakanı'nın rakamlarını
dikkate aldığınızda FETÖ ve PKK mücadelede yılmaz bir sonuç
alınmış.
"TÜKENMEKTE OLAN PKK'YI SİYASETEN CESARETLENDİRMEKTİR
BU"
Kürtlerin hepsini HDP'nin oyu kabul eder, oradaki eş başkan
İmamoğlu seçilirse arkasında bu vardır derse bu partiler bu oyları
alayım derken Antalya'da olduğu gibi tamam biz sizinle ittifak
yapmıyoruz ama oylarınızı bize verin bir iki tane bir şeyler
verelim size... Onlar mahalli idareler seçimlerine sızıyorlar. HDP
PKK ile hiç alakası yoktur derseniz farklı bir olay. Böyle bir olay
yok. Bunlar da televizyonlarda siyasilerin ağzında. Şu kadar oya
sahip olan Kürtlerin partisi HDP'dir diyor. Peki o zaman MHP'deki
Kürt oylarını ne yapacaksınız? Onlar bizim kardeşimiz, onların
içinde HDP'li çok az sayıda insan vardır. Kürtlerin hepsini HDP'nin
oyuymuş gibi tükenmekte olan PKK terörünü siyaseten cesaretlendirip
belli bir güce getirmek istiyorsunuz. Kayyum öncesi gibi
davranılırsa, imkanlar PKK'ya aktarılırsa yeniden kayyum atanması
lazım. Bunun demokrasiyle alakası yoktur. Tekrar onlar da bu hataya
düşmemeleri lazım.
"FETÖ'NÜN SEKİZ AYAĞI VAR! SEKİZİNCİ AYAĞI
ARIYORUZ"
FETÖ hareketinin devleti ele geçirme faaliyetleri devam ediyor. Her
gün FETÖ ile ilişkisi olan iltisakı diyorlar şimdi ona olan
insanlar yakalanıyor. Demek ki bi şeyler var. Böyle bir durum
karşısında FETÖ yani paralel devlet yapılanması 8 ayak üzerine
gelişmiş. TSK, yargı, eğitim kurumları, basın ve medya, iş
çevreleri ve bir de bunların siyaseti olması lazım. Sekizinci ayak
siyaset. Onu arıyoruz bizde. Darbe Yurtta Sulh Konseyi olarak
TRT'yi ele geçirmiş bildiri okuyorlar. Geçmişte de MBK, MGK gibi.
Bunlar geçişlerdir. 15 Temmuz günü televizyonlarda veya ondan evvel
Yurtta Sulh Konseyi olduğunu söylüyorsunuz. Askeri ayağı yavaş
yavaş ayıklanıyor. Diğerleri nerede? Siyasi partilerden silahlı
kuvvetlerdeki, emniyet, yargı, iş hayatındaki ayıklanma yapılmazsa
15 Temmuz'u ileride kutlamak mümkün olabilir.
"MHP'NİN YETKİLİ BİR DURUMUNDA BUNLARIN HEPSİNİ
ÇIKARIRIZ"
MHP'deki biliyoruz, tahmin ediyoruz. Nasıl güçlü yapılara sahip
olduğunu hissediyoruz. Geçmişte bir olağanüstü kongre talebi oldu.
Hangi hakim kime ne yardım yapmışsa şu anda FETÖ'den içeride.
Bunlar bir siyasi partinin kongresine neden ilgi gösteriyoruz.
Bunlar şimdi çıkmıyorsa, MHP'nin yetki kazanması halinde bunların
hepsini çıkarırız. Çaycısı, çorbacısı varsa Amerika'ya kaçan bilim
insanı nerede? Abant Toplantıları'nda bildiri sunanlar nerede. FETÖ
ile mücadelede devlet bütün bilgilere vakıf oluyor ve bunların
üzerine gidiyor. Devletin elindeki bilgiler ne ise bunu çıkartması
istiyoruz. FETÖ'yü bir zamanlar sevdiklerine dair şahitliklerimiz
var. Birisi Pensilvanya'da birisi Ankara'da, bu sevgiyi nasıl ispat
edeceksiniz?
"BEKA YOK İSE DOMATESİN FİYATI NE OLURSA
OLSUN..."
Vatandaşın gündemi birinci derecede geçimdir. Bu onun günlük
hayatta yapması gereken bir konudur. Bu konular istismar edilir,
başka türlü alanlara çekilir, Gezi gibi olaylar içerisinde
farklılıklar arz ederse o zaman bu bir beka meselesi hale gelir.
Öncelik bize göre bekadır. Beka yok ise domatesin fiyatı ne olursa
olsun. Mayıs ayının sonuna doğru normal döneme girecek. Mersin'de,
Antalya'da domatesi yollara döktüler, bunlara şahit olmadık mı?
Domatesi tehdit unsuru haline getirmenin ne alakası var? Yarın
mevsimi geldi her taraf patlıcan oldu. Bunlar tahrik unsuru olarak
kullanılıyor. Biz buna karşıyız. Bu durumun seçime yansımaması
mümkün değil. Seçmen zaman zaman kendi şartlarını öne çıkararak ben
daha iyi yaşamak istiyorum diye birtakım davranışlar içine
girebilir. Yiyenlerle yemeyenlerin kavgası haline dönüştürmek doğru
değil.
"BU SEÇİMDE KATILIMIN DAHA YÜKSEK OLACAĞI
KANAATİNDEYİM"
Bütün siyasi partilerin toplantılarında açık veya kapalı,
televizyon konuşmalarında sürekli olarak seçime katılmayı çok
yüksek tutmayı istiyorlar. Sonuçların milli irade zemininde güçlü
olması açısından toplantılarımızda mutlaka sandığa gitmelerini
tavsiye ediyoruz. Onun için bütün partilerde bu talep var. Bu
seçimde biraz daha katılımın yüksek olacağı kanaatindeyim. Onu da
arzuluyorum ve söylüyorum.
"ADAYLIKTAN ÇEKİLMELİDİR! SEÇİMİ, DEMOKRASİYİ
RAHATLATSIN"
Yetkililer konunun üzerinde tartışıyor. Soruşturmalar devam ediyor.
Böyle bir ortam içinde gündeme geldi. Bunun hukuki ve siyasi boyutu
var. Bir aday olmamış olsa, hukuki boyut üzerinde tartışılır.
Türkiye'de ona benzer ne olaylar var. Siyasi boyutu var. Siz
Türkiye'nin başkentinde belediye başkan adayı olmayı
düşünüyorsunuz. Siz beni önlemek için kumpas kuruyorlar derseniz,
Kılıçdaroğlu artık bu isim marka oldu diyor. Yarın mahkeme karar
verirse nasıl marka olacak. Vergi ödemedi, şunu yaptı vs. gibi
birçok şeyler varken siz bunu marka diye takdim ediyorsunuz.
Kötünün markası olur mu? Siyaseti kirletmemek, siyaset yapanları
sıkıntıya sokmamak için diyorum ki, adaylıktan çekilin. Sayın
Kılıçdaroğlu Türkiye'ye rahatlatın, partinizi rahatlatın, seçimleri
rahatlatın. Ankara belediye başkan adayı bu şekilde seçime
girmemelidir. Kendisini yıpratmasın.
"BEN İSTANBUL'DA YAŞASAM OYUM BİNALİ YILDIRIM'A
OLURDU"
Küskünlükle siyaset olmaz. İstanbul'a talip iki kişi var. Yolda
karşılaştıklarında kaldırım değiştirecek halleri yok. Sayın Binali
Yıldırım Bey'in yüksek bir tecrübesi var. Geçenlerde sizin
yönetiminizde üç gazeteci arkadaşımızın katılımıyla sayın Binali
Bey'le İstanbul konuşuldu. O programı ciddi takip ettim.
İstanbul'da oy kullanmış olsam oyum Binali Yıldırım'a olur. Cumhur
İttifakı'ndan değil, oradaki bilgiler ışığında. İstanbul'da
yaşamanın güzelliğine talip olmak açısından oyumu veririm. Nerede
ne yapılacağını, kaç liraya yapılacağını biliyor. Programınızdaki
sorular, sorular karşısında verilen cevaplar, esprilerle yüklenmiş
olması, daha iyi anlaşılmasına vesile olacak sabır içerisinde
konuşulmasından dolayı. Partide de arkadaşlara söyledim.
İstanbul'da Binali Yıldırım'ın başkan olmasında fayda olacağı
kanaati olmuştur dedim.
"BİZ YAPILAN ANKETLERE İNANMIYORUZ ANKET DE
YAPTIRMIYORUZ"
Anketlerimizin yasal zemini yok. Önüne gelen dün domates
fiyatlarının belirlenmesindeki birtakım faaliyeti yapanlar şimdi
toplumdaki seçmen iradesinin faaliyetine yönelmiş. Ne kadarı
doğrudur, ne kadarı haklıdır. Kamuoyu oluşturmak mı istiyor,
kamuoyunun düşüncesini mi almak istiyor. MHP'nin teşkilat yapısına
bakıyorsunuz. Üzüm salkımı gibi sallasanız yere düşenleri
topladığınızda yine yüzde 2'yi geçer. MHP'yi yüzde 2 diye sabahtan
akşama tekrar etmenin anlamı yok. O yüzden biz kamuoyu araştırması
yaptırmıyoruz. Yapılmış olanlar bize ulaştığında şöyle bir kapağına
bakıyoruz. İkinci el arabaların ekspersiz raporu isteniyor, kamuoyu
araştırmaları yapanların da ekspersiz raporu istensin.
"ARADAKİ FARKI KAPATMAK İÇİN KARARSIZLARI NİYE
KULLANIYORSUN?"
Kararsız seçmen olabiliyor. Ne zamana kadar,sandığa kadar. Ya
sandığa gidiyor veyahut gitmiyor. Esas yanlışlık kararsız oyların
partilere dağılımı hatasıdır. Kararsızları dağıtıyor yüzde 3 AK
Parti, yüzde 5 CHP, yüzde 0,5 bize... Kararsızları niçin
dağıtıyorsun. Aradaki farkı kapatmak için kararsızları niye
kullanıyorsun?
"BEN YENİ PARTİ KURANLARIN BU HATAYA DÜŞMEMESİNİ
İSTERİM"
Siyasi parti sözü seçim öncesinde, siyasi parti içerisinde
beklenilenin olmaması halinde sıklıkla gündeme getirilen bir
kavramdır. Çok partili hayatın içerisinde en fazla partilerden daha
fazla bunlar konuşulur. Bazen insanlar dolduruşa getirilir parti
kurdutturulur. Aydın Menderes, Cem Boyner, Abdüllatif Şener
bunlardan birkaçı. Siyasi partiler mevcut demokrasimizin akan
nehirleridir. Her türlü dünya görüşünü benimseyerek akan
nehirleridir.Bu nehirlerin debisini yükseltmek lazım. Parçalayıp
dere gibi akıtmanın manası yok. Bu sözlerin bazıları da partiler
arasında konuşuluyor.Ben bu hataya düşmemelerini tavsiye
ediyorum.
"SEÇİME 8 GÜN KALA OY SAPMASI VE GÖLGE
YAPMASINLAR"
Böyle bir faaliyetin olduğu konuşuluyor. Bize de ulaşıyor. Böyle
bir tartışmaya vesile olan insanlar. O partide genel başkan
yardımcılığı yapmış veya Cumhurbaşkanlığı yapmış olan insanlar
seçime giren, Cumhurbaşkanlığı sistemi için adım atan bir partiye
değerlendirmelerde bulunmaları lazım. Hangi partide kim varsa.
Seçime 8 gün kala oy sapması yapacak, gölgeler bırakacak
davranışlara gerek yoktur. Vazgeçsinler.
"NETENYAHU'YA BUNU SÖYLERSENİZ ONU
YEŞERTİRSİNİZ"
Çok tehlikeli açıklama. İşgal edilmiş olan Golan tepelerini İsrail
egemenliğine taşımış olması dünyada ve ABD'de huzuru, barışı zora
sokan bir hatadır. ABD olarak elindeki imkanı siyasi konumunla
Golan tepesindeki egemenliği nasıl vermeye çalışıyorsun? Sen
kimsin? Bir İsrail devleti var. Dünyada ve Türkiye'de yahudi
vatandaşımız var. Bu çılgınlığa onların dur demesi lazım. Yolsuzluk
yapan Netenyahu'ya bunu söylersen onu yeşertirsin.
"SAĞ SOL YERİNE İNSANLIĞIN HUZURU PROJESİNİN OLMASI
LAZIM"
Bu vahşi bir olay. Bu bir sapık, cani olayı, bir manyak olayı
değil. Bunu bu şekle getiren insanlar bunu kullanıyorlar. Ama
oradaki mesaj silahın üstünde var. 1683'ü niye yazarlar, Türk
yiyici diye niye yazarlar? Bu işin arkasında İslam düşmanlığı
yapan, Batıda kaynağını bulan birtakım zihniyet ve anlayışlar var.
Burada bilim insanlarının araştırmasını istiyorum. 2020 yılında
Müslüman toplumunun Hıristiyan toplumundan daha fazla olacağını
iddia ediyor. Hıristiyanların önüne geçmeyecek bir İslam'ı yok
etmeye çalışıyor. Barış, istikrar, demokrasi, insan hakları. Dört
kavram. Hiçbirinin içinde olmayan davranışlar. Benim bir düşüncem
var tabii hayata geçirmek oldukça zor. Artık sağ, sol gibi şeyler
yerine. Türkiye'de barış, demokrasi gibi cilalı sözler yerine,
insanlığın huzurlu kalması projeyi hayata geçirmesi lazım. BM'nin
de bu yönüyle yeniden yapılanması lazım. Artık insanlar huzur
istiyor.
"7 SAAT 23 DAKİKA İDAMIN KALDIRILIP KALDIRILMAMASINI
TARTIŞTIK"
İdamın kaldırılması büyük hata oldu. Caydırıcılık vasfını tamamen
ortadan sildi. İdamın kaldırılması konusunda bazı AB ilişkiler
çerçevesinde idamı getirmeyecek noktalara götürdüler. Türkiye'nin
bir irade ortaya koyması lazım. Bunu bütün partiler desteklemesi
lazım. Türkiye'nin uluslararası ilişkilerde bunu değerlendirilmesi
lazım. Bunu klasik bir söz diye söylemiyoruz. 49 milletvekili ile
idamı kaldırıyoruz dersek, ama nasıl hayata geçireceksiniz. Bu
parlamentoda bulunan partilerin meselesidir. Bu Öcalan denilen cani
Türkiye'ye getirildiği zaman mahkemeler başladı ve idam kararı
verildi. Sonra bu idam hayata geçsin mi, geçmesin mi tartışmaları
yapıldı. O zaman biz idam edilmesi konusunda kesin kararlılık
ortaya koyduk. 57. koalisyon hükümetinde 7 saat 23 dakika
tartıştık. DSP Genel Başkanı sayın Ecevit ben idama hem insani
olarak hem partimiz olarak karşıyım dedi. ANAP Başkanı idamı
benimsemediklerini söyledi. Ben de 7 saat 23 dakikada devamlı
idamdan yana oldum. Sonunda bir metin çıkardık. 3 maddede şunlar
şunlar gerçekleşmezse idam meclise gönderilir. Meclis'te 52 idam
kararı var. 20'ye yakın PKK'lı vardı. Birtakım tartışmalardan sonra
idamı kaldırdılar.
"SAYIN DEMİREL'İN MASASINDAKİ KAĞIDA T CETVELİ
ÇİZMİŞTİM"
Bizim İktisadi Ticari İlimler Akademisi'nde muhasebe dersinde t
cetveli vardır. Aktif ve pasiftir. Muhasebe sistemi. Rahmetli
Süleyman Demirel'den randevu talep ettim. Masasındaki beyaz kağıdı
kullanabilir miyim dedim. Buyrun dedi, bir t cetveli çizdim. Aktif
bölümü idam yapılsın, pasif bölümünde kaldırılsın. Ben aktif
bölümünü anlattım. Birtakım yazarlar da yapılmaması konusunda
kararları var. Sayın Demirel Türkiye'nin bugünkü şartlarında idam
pek mümkün gözükmüyor dedi. Türkiye'nin beka meselesi de oydu.
"AF VE ERKEN EMEKLİLİK GÜNDEMİMİZDE HER ZAMAN
VARDIR"
Biz aftan ziyade ceza indirimi olarak kararlılığımızı sürdürüyoruz.
Bizde hiçbir düşünce rafta eskimez. Çıkarmak için gayret
gösteriyoruz. 360 küsur cezaevi var. Bunlara cevap vermek lazım.
Cezaevi şartları çok iyi değil. Bizim gündemimizde erken emekli
meselesi vardır. Parti programımızda da vardır. Şimdiki seçim
arefesinde bunu istismar etmeye gerek yok. Eğer Türkiye'nin
ekonomik şartlarını olgunlaştırarak müşterek bir çözüm bulmaya
gidilebilir.
BEŞİKTAŞ 3-0 ÖNDEYDİ SONRA 3-3 OLDU! NASIL OLDU MERAK
ETTİM
Türk futbolunda üç tane köklü kulüp var. Bunlar 1900'lü yıllardan
beri devam ediyor. Fenerbahçe bir süreç yaşıyor. Yönetim
değişikliği oldu. Bazı maçlarda bekleneni alamıyorlar. Beşiktaş'la
derbi maçı yapacaklar. Üç büyük kulüp birbirlerini incitmesin diye
tavsiye ettim. Ama Beşiktaş 3-0 öndeydi sonra 3-3 oldu. Nasıl olur
diye merak ettim.
TELEVİZYONDA DEVAMLI SEYRETTİĞİM İKİ YERLİ DİZİ
VAR
Dizinin tam saatinde olmasa da tekrarı oluyor. Eşkiyadan Hükümdar
Olmaz'ı seyrediyorum. Oradaki kişiler fevkalade. Bir de Adanalıyım,
Bir Zamanlar Çukurova'yı takip ediyorum. Arada sırada bazı dizilere
başkalarını da seyrediyorum. Düzenli olarak bu ikisini
seyrediyorum. Sizin programlarınızı izliyorum. Türkiye'de olayları
analiz eden, tartışmayı yönlendiren bir program. En fazla sevdiğim
kelimeniz de karşınızdakini kesmeden 'Söyleyiniz' diyorsunuz.