Maden faciasının ikinci duruşması görüldü
Karaman'ın Ermenek ilçesinde 28 Ekim 2014 tarihinde meydana gelen ve 18 işçinin hayatını kaybettiği maden faciasıyla ilgili açılan davanın ikinci duruşması görüldü.
Karaman'ın Ermenek ilçesinde 28 Ekim 2014 tarihinde meydana
gelen ve 18 işçinin hayatını kaybettiği maden faciasıyla ilgili
açılan davanın ikinci duruşması görüldü.
Davanın ikinci duruşma öncesinde Ermenek Adliyesi çevresinde polis
ekipleri güvenlik önlemleri aldı. Ermenek Ağır Ceza Mahkemesi'nde
görülen davanın ikinci duruşmasında, tutuksuz sanıklardan başka
illerde olanların SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) ile
ifadeleri alınmasına devam edildi. Eskişehir Adliyesi'nden SEGBİS
yöntemiyle ifade veren 2009-2011 yıllarında Cenne Kömür
İşletmesi'nde teknik nezaretçi maden mühendisi olarak çalışan Ojen
Ünlü savunmasında, "Su sızıyor, birikiyor dediler. Ben
yeraltına indim bütün kontrolleri yaptım. Su çekildikten sonra
raporumu yolladım. O gün için ne gördüysem onu yazdım"
dedi. Abdullah Özbey'in avukatı Tevfik Buğdaycı'nın "MİGEM
size sondaj makinesi eksiği var dedi mi" sorusu üzerine
Ünlü, "Hayır demedi. Dese zaten biz de ona göre tedbir
alırdık. Ben eski imalatla karşılaştığımda su sızıntısı olduğunu
söyledim. Polisteki ifademde sürekli çalışmadığımı söyledim. 15 gün
teknik nezaretçilik yaptım dedim. Madende 4 kere patlama olduğunu
bilmiyorum. Bir kere hafta tatili gününde su sızdığını gördüm. Onu
da Abdullah Özbey'e bildirdim. O zaman alanın eski imalat alanı
olduğunu anladım. Daha sonra imalat haritalarını birleştirme kararı
aldık zaten" şeklinde konuştu.
Tutuklu sanık Ali Kurt'un, "Eski imalat haritalarını
deftere neden işlemediniz, bu çok büyük bir eksiklik" diye
sorması üzerine Ojen Ünlü, "Bu işletmenin daimi nezaretçisi
tarafından işlenir. Ben su patlayan yerin tersi istikametinde
çalıştım. Ben 5 tane sondaj yaptım, hiç eski imalata rastlamadım.
Bulabildiğim haritaları ben birleştirdim" cevabını
verdi.
Has Şekerler Madencilik'te iş güvenliği uzmanı olarak çalışan Engin
Yetim de savunmasında, "Denetim yaptığım süre içinde Ekim
ayında Ermenek'teydim, ocağın denetimin yaptım. Tehlike arz edecek
herhangi bir eksiklikle karşılaşmadım. Sondaj makinesinin alımıyla
ilgili toplantı yapıldığını duyduğum için yetkimi
kullandım" dedi.
ALARM SİSTEMİ İHMALİ
Avukat Şeref Han'ın, "Kontrol sondajını niçin
öngörmüştünüz" sorusu üzerine Engin Yetim,
"Çalışma Bakanlığının belirttiği eksikler nedeniyle
istedik. Kontrol sondajının bulunmasının zorunlu olduğunu bildiğim
için istedim. Bir su patlaması riski görmedim. Görseydim
bildirirdim. Kazadan 1 hafta önce ocaktaydım. Bir ucundan girdim
öbür ucundan çıktım, her yerde gaz ölçümü yaptım. Ancak biz ocaktan
çıktıktan sonra ne yaptığım denetimlerde, ne tespitlerde ocağı ani
kapatmasını gerektirecek bir durumla karşılaşmadım. Eski
imalatların varlığını ilk savcılıkta çakıştırma haritasında
gördüm" şeklinde konuştu.
Mahkeme başkanının, "Acil bir durumda alarm sistemi olsaydı
işçilerin ellerindeki her şeyi bırakıp kaçağı yönünde iddialar var,
bu alarm sistemiyle ilgili neden uyarıda bulunmadınız"
sorusuna ise, "Gezerken alarm sisteminin olmadığını
görmedim. Ben ayda 4 gün geliyorum. Çalışma sürem 40 saat ve madene
gelip 3-4 saat kalıyorum. Tahkimat nasıl, nefeslik var mı, işçiler
baret giyiyor mu ben bunlara bakarım efendim. Açıkçası alarm
sisteminin olmadığını görmedim. Ama acil durum eylem planı vardı.
Acil durumda işçilerin nasıl hareket edeceği söylendi. İş güvenliği
uzmanı olarak işi durdurmaya yetkim yoktur. Sadece eksiklikleri
bildirip önlem alınmasını sağlarız. Sadece işverene önerilerde
bulunuruz. Meydana gelen kazayla ilgili herhangi bir kusurum
bulunmamaktadır. Suçsuzum. Beraatımı talep ediyorum"
cevabını verdi.
Maden Mühendisi Nuray Yetiş ise, avukat Şeref Han'ın, "Eski
imalatın hemen altında binlerce ton suyun altında çalıştığınızı
biliyor muydunuz" sorusuna, "Hayır, kesinlikle
bilmiyordum. Olsaydı birbirimizle paylaşırdık zaten. Farkına
varsaydım yetkilileri uyarırdım. Yer altında birçok yerde su
damlacığı vardı. Su damlacığının yer altında olması normal bir
durumdur. Tehlike olacak bir durum sezmedim" cevabı
verdi.
Daha sonra daimi nezaretçi maden mühendisi Cemile Karaca'nın
savunmasına geçildi. Avukat Şeref Han'ın, "Sizin
bilgisayarınıza yüksek lisans ödeviniz için daha önceki imalat
haritasını aldığınız söyleniyor" sorusu üzerine Cemile
Karaca, "Ben sondajla ilgili bir harita aldım ama o anda
çakıştırılmış bir harita yoktu. Cenne müdürüne gittim, kurtarma
çalışmalarında yardımcı olabileceği için harita istedim ama
kendilerinde olmadığını söyledi" dedi. Avukat Şeref
Han'ın, "Eski imalatlara sizin vardiyanızda girildiği
söyleniyor" sorusu üzerine, "Benim çalıştığım
dönemde girilmedi ama Yavuz beyin çalışması sırasında girildiğini
duydum" cevabını verdi. Avukatın, "Sondaj
makinesiyle alın yönünde sondaj yapılsaydı biriken bu suyun
varlığını tespit etmemiz mümkün olur muydu" sorusuna
Karaca, "Alın yönünde yapıldığında fark edilmezdi. Alın
yönünde yapıldığında kaza bilinirdi deniyor ama bilinmiş olsaydı bu
sondaj her yöne yapılması gerekirdi. Sondaj makinesi veya üretim
haritası olsa bile bu kaza yine olabilirdi" dedi.
Abdullah Özbey'in avukatı Tevfik Buğdaycı'nın, "MİGEM'den
neden gidip haritaları almadınız" sorusunu cevaplayan
Cemile Karaca, "Haritaları MİGEM'den almak benim görevim
değil, teknik nezaretçinin görevidir. Eski imalatın varlığından
kimsenin haberi yok. Olay olduktan 4 gün sonra gidip harita
istiyorum yok diyorlar" şeklinde konuştu. Savunmasına
devam eden Cemile Karaca, "Ben olayın 4'üncü gününde
kurtarma ekibindeydim. Mehmet Zeybek'e numune ocağın imalat
haritasını istedim kurtarma çalışmalarında kullanmak için o da
‘yok' dedi. Haritayı istediğimi kabul etmiyorlar, ben de haritayı
istemeye gittiğimi görüntü olarak kayıt ettim. Yavuz ve Mehmet bey
görüntülerde konuşuyoruz" dedi. Mahkeme başkanının,
"Neden böyle bir şey yapma gereği duydunuz"
sorusuna Cemile Karaca, "Çünkü suçu başkalarına atma
eğilimleri vardı. Ben de ihtiyaten böyle bir şey yapma gereği
duydum" diyerek görüntüleri mahkemeye teslim etti.
BİLGİSAYARDAN DOSYA SİLİNDİ İDDİASI
Cemile Karaca, müşteki avukatlarından birinin, "Olaydan
sonra laptopunuzdan dosya silinmiş buna ne diyorsunuz"
sorusu üzerine, "Olaydan sonra bilgisayarım kurtarma
ekipleri tarafından alındı. Hatta ortadan kayboldu, zor buldum
bilgisayarımda silme yapmadım" şeklinde konuştu.
Sanıkların savunmaları tamamlanırken, madende hayatını kaybeden
işçilerden Ömer Cansu'nun duruşmayı takip eden yürüme engelli
ağabeyi yere düştü. Yürüme engelli ağabey koluna giren iki kişi
tarafından salondan dışarı alındı.
Savunmaların tamamlanmasının ardından Cumhuriyet Savcısı
mütalaasında, adli kontrolün yetersiz kalacağı değerlendirilerek
tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına, müşteki
avukatlarının tutuksuz yargılanan sanıkların tutuklama talebinin
reddine ve sanık Cemile Karaca'nın bilgisayarının gelecek celse
ayrıntılı olarak incelenmesi taleplerinde bulundu.
Tutuklu sanık Saffet Uyar'ın avukatı Şeref Han da, müvekkilinin
oğullarını kaybettiğini belirterek, "Geride kalan
çocuklarına, torunlarına, gelinlerine sahip çıkması için
tahliyesini talep ediyorum" dedi.
Mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar Saffet Uçar, Abdullah Özbey ve Ali
Kurt'un tutukluluk hallerinin devamına, 40 tanığın ifadesi alınmak
üzere mahkemeye zorla getirtilmesine ayrıca sanık Cemile Karaca'nın
bilgisayarının ve gizli çektiği görüntülerin incelenmesine karar
vererek üçüncü duruşmanın 3 Ağustos 2015 tarihinde görülmesine
karar verdi.
(İHA)