Levent Türkkan: 'Teheccüde kalkıyoruz' diye kaldırdılar ve o gece soruları verdiler
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar'ın darbe girişiminin ardından tutuklanan emir subayı Levent Türkkan'ın ifadesinde, "Adil Abi Genelkurmay Başkanı gibiydi. Herkesle görüşmezdi. Ama benimle görüşürdü. Dinleme cihazlarını bana o verdi" dedi.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın, Fetullahçı Terör
Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminin ardından tutuklanan emir subayı
Yarbay Levent Türkkan'ın sulh ceza hakimliğindeki sorgusu ortaya
çıktı. Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Necdet Özel'in
emir subay yardımcısı olduktan sonra "Adil Abi" olarak bahsettiği
kişinin kendisine dinleme cihazı verdiğini, kendisinin de dört yıl
süreyle her sabah cihazı makam odasına koyduğunu, akşam da aldığını
belirtti.
Tutuklama kararı veren hakimlikteki 20 Temmuz 2016 tarihli
sorgusuna ilişkin tutanağa göre Türkkan, vücudunda yara ve yanıklar
bulunduğunu, eziyet görmediğini, gözaltına alınırken yere
yatırıldığında asfaltın sıcak olması nedeniyle yanıklar oluştuğunu
söyledi. Hayatında ilk defa hür iradesiyle konuştuğunu" ifade eden
Türkkan, ortaokul birinci sınıftayken "bir örgütün" üyesi olduğunu
fark bile etmediğini kaydetti.
Annesinin ve babasının köylü olduğunu aktaran Türkkan, şöyle devam
etti: "Gariban ama akıllı bir çocuktum, zeki bir çocuktum ve o
yaşlarda kanıma girildiğinin farkında değildim. Dinimi öğrendim,
bana sahip çıkıldı. Güzel şeyler yaptım. Hayatım bu noktaya kadar
böyle geçti. O insanların kötü olabileceğini hiçbir zaman
düşünmedim, hiçbir zaman sorgulamadım. İnsanlar şu anda uzaktan
konuşabiliyorlar, 'Ya niye böyle oldu, niye şöyle oldu'. Allah'a
yatıp kalkıp dua etsinler ki annelerinin, babalarının yanında
büyümüşlerdir ve anneleri, babaları onlara sahip çıkmışlardır. Ben
o kişilerin yerinde, o kişiler de benim yerimde olabilirlerdi.
Vatan haini değilim. Ben Osmanlı'nın kökünün köküyüm, Müslüman'ım,
Türk'üm. Bundan da hiçbir zaman pişmanlık duymadım. Hep bu
duygularla yaşadım ve bu hadde gelene kadar da hep bana vatan,
Allah dendiği için yaptım, gözümü kırpmadan yaptım. O işleri nasıl
gözümü kırpmadan yaptıysam, şimdi bu işi de gözümü kırpmadan
yapıyorum."
Türkkan, ortaokul birinci sınıftayken "bu gruba" girdiğini, bunun
kendi isteği olmadığını ifade ederek, gelip kendini
kandırdıklarını, ders çalıştırdıklarını, kendisinin de o zamanlar
bundan şikayetçi olmadığını kaydetti. Türkkan, FETÖ'ye girdiği
dönemi anlatırken, "Her şey güzeldi, söyledikleri hiçbir şey kötü
değildi. Namaz kılıyorlardı, oruç tutuyorlardı, teheccüd
kılıyorlardı. 'Hayır ya, bu böyle olmaz' dediğim hiçbir şey olmadı.
Her şey o kadar güzel ki tam bana hitap ediyordu. Yani dinimi
yaşıyordum" ifadelerini kullandı.
'IŞİD'DEN FARKI YOK'
Bir musibetin, bin nasihatten iyi olduğunu, bu musibetin yaşanması
gerektiğini ifade eden Türkkan, "Yaşanması gerekiyordu belki ve
yaşandı. Çünkü başka türlü bu Türkiye Cumhuriyeti devleti bu
şerefsiz FETÖ paralel terör örgütünden kurtulamazdı. Bu ayyuka
çıkamazdı. Başka türlü temizlenemezdi. Şimdi bitti mi, onu bilemem
ama en azından herkes artık her şeyin ne olduğunu gördü ve
biteceğine inancım tamamen güçlendi. Artık bunun ötesi yok. Bu IŞİD
kafası bitmez zorundadır" ifadesini kullandı.Ortaokulda Bursa
Cumhuriyet Lisesi pansiyonunda kaldığını anlatan Türkkan, o dönemde
gelen "abiler" ile maç yaptıklarını, onların kendilerini ders
çalıştırdığını ve yemeğe götürdüklerini ifade etti. Ortaokulun
ardından askeri liseye gitmek istediğini bildiren Türkkan, "Şu anda
anlıyorum ki onların ekmeğine yağ sürülmüş. Beni subay yapmak için
özel ders vermeye çalıştılar. Orta üçte benimle çok ilgilendiler"
dedi.
'TEHECCÜD DİYE KALDIRIP SORULARI VERDİLER'
Her bir "abi"ye 2-3 kişi düştüğünü, dersleri bu kişilerin evlerinde
verdiklerini aktaran Türkkan, şu bilgileri verdi: "Sınava girmeden
önceki son gece saat 02.00'de 'Teheccüde kalkıyoruz' diye
kaldırdılar ve o gece soruları bana verdiler. Atıyorum, 100 soru
varsa 80-85 soru, 'Hepsini sen yaparsın ama yine de bu sorulara
bak, şıkları ezberle' dediler 1989'da. Ben de bunlara baktım,
hepsini ezberledim. Zaten kendime güveniyordum. Ertesi gün sınava
girdim. Zaten soruları almışım. Aynı, bire bir çıktı."Türkkan,
askeri lisede de ayda ya da iki ayda bir "Serdar" kod adlı kişiyle
görüştüğünü, bunu askeri liseden kimsenin bilmediğini, son iki
yılda da yine veteriner fakültesinde okuyan "Musa" kod adlı kişinin
kendisiyle ilgilenmeye başladığını anlattı.Askeri liseden sonra
devam ettiği Harp Okulunda da bu kişiyle görüşmeyi sürdürdüğünü
bildiren Türkkan, bu kişinin kendisine, "namazlarını aksatma, şunu
yapma, bunu yapma, dikkat et" türü şeyler söylediğini ancak okulda
görüşebileceği birilerinden bahsetmediğini ifade etti. Harp
Okulundan sonra Tuzla Piyade Okulunda ise adını hatırlamadığı sivil
bir kişinin kendisiyle ilgilendiğini belirten Türkkan, askeriyedeki
herkesin, bir sivil "abi"ye bağlı olduğunu söyledi.
MAAŞIN YÜZDE 10'U HİMMET OLARAK VERİLİRDİ
Bildiği kadarıyla maaşın yüzde 10'unun "himmet" olarak verildiğini
anlatan Türkkan, bu alınırken, "Allah rızası için bir sürü yerlere
okul açılıyor, şu, bu..." denildiğini, 3-4 ay ödemeyince "himmet"in
öneminden bahsedilmeye başlandığını, "Hz. Ömer malının yarısını
bağışladı" gibi örnekler verilerek, tekrar "himmet" alındığını
kaydetti.
Okulun ardından görev yaptığı Trabzon'da, Rize'den gelen bir "abi"
ile ayda ya da iki ayda bir görüştüğünü aktaran Türkkan, görüşme
taleplerinin hep "abi"lerden geldiğini bildirdi. Görüşmelerde dini
sohbetler yapıldığını, Fetullah Gülen'in kitaplarının okunduğunu
ifade eden Türkkan, buralarda Gülen'den "hocaefendi" olarak
bahsedildiğini, "Mehdi" diyen "abi"lerin de olduğunu anlattı. Daha
sonra görev yaptığı yerlerden KKTC ve Uzunköprü'de de "abi"lerin
olduğunu ancak 6 aylığına görev yaptığı Kosova'da olmadığını
bildiren Türkkan, örgüte düzenli "himmet" ödediğini
belirtti.Türkkan, sonraki görev yeri Kızıltepe'de de aynı ödeme ve
görüşmelerin devam ettiğini, ardından 2010'da Ankara'ya,
Genelkurmay Başkanlığı Destek Kıtaları Hizmet Taburuna geldiğini
ifade ederek, "Şu andaki algıma göre söylüyorum, mesela
Genelkurmayın tayin dairesi vardır. Genelkurmaydaki bütün subay,
astsubay, uzman tayinleri oradan yapılır. Tayin dairedeki
astsubayından, subayından, generaline kadar, orada paralelci
olmayan bir Allah'ın kulu yoktur" iddiasında bulundu. Ankara'daki
"abi"nin adının "Recai" olduğunu ve Türk Telekom'da çalıştığını
bildiğini aktaran Türkkan, bir sonraki "abi"yi Emniyette teşhis
ettiğini, evini gösterdiğini anlattı.
'BİR ÜST BİRİM ABİSİ ADİL'Dİ'
Türkkan, atandığı yerde kantin başkanıyken, şu anda emekli olan o
dönemde Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Necdet Özel'in emir
subayı "Şevket Albay" ve 2. Başkanın emir subayı "Alpay Albay"ın
kendisini beğendiklerini belirtti. Bu kişilerin "paralelci
olmadıklarına emin olduğunu" söyleyen Türkkan, "Bu paralel terör
örgütünün beni oraya aldırdığına inanmıyorum. Çünkü teklif Şevket
Albay'dan geldi. 'Bak kardeşim, temiz çocuksun, iyi çocuksun,
çalışkan çocuksun, benim yardımcım olur musun?' dedi" bilgisini
verdi. Bunu "Recai" kod adlı "abi"ye aktardığını, onun ise "kabul
et" dediğini ifade eden Türkkan, 2011'de, emekli Orgeneral Özel'in
yanında, "Şevket Albay"ın yardımcısı' olarak, çalışmaya başladığını
bildirdi.
Türkkan, "3-4 ay çalıştık. Daha fazla da olabilir. Ondan sonra
abiler bana komutanımızı dinlememiz gerektiğini, ki orada dönen
olayları bilip, ona göre reaksiyon göstermemiz gerektiğini
söylediler ve bir tane böcek cihazı verdiler" dedi. O dönemde artık
"üst birim abileri" de tanımaya başladığını bildiren Türkkan,
"Recai"nin kendisini, "Selahattin" adlı "abi" ile tanıştırdığını,
onun bir üst birim "abisi"nin ise "Adil" olduğunu ifade etti.
Dinleme cihazını "Adil abi" olarak bahsettiği kişinin verdiğini,
komutan gelmeden her sabah cihazı koyduğunu, akşamları aldığını,
bunu 4 yıl sürdürdüğünü aktaran Türkkan, pili değiştirildiği sürece
cihazın 3-4 defa kullanılabildiğini, sinyal vermediğini, ortamı
kaydettiğini anlattı. Türkkan, 2015'te "Şevket Albay"ın emekli
olduğunu, kendisinin Özel'in emir subaylığına başladığını, artık
komutanla aynı anda gelip gittiği için dinleme cihazı koymadığını
dile getirdi. Türkkan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Akar zamanında
dinleme cihazı koymadığını ancak birilerinin bunu yaptığını
bildiğini belirterek, "Sonradan öğrendim, diğer iki tane bizim emir
astsubayları başçavuş yapmış" dedi.
Mehmet Akkurt, Gökhan Eski ve 2. Başkanın emir subayı yardımcısı
ile Genelkurmay Başkanı emir astsubayları Şener Başçavuş ve Serhat
Başçavuşun da "bu işlere bulaştığını" savunan Türkkan, cihazdaki
kayıtları kendisinin hiç dinlemediğini söyledi."Adil abi" dediği
kişinin Genelkurmay Başkanı seviyesinde olduğunu, örgütten herkesle
görüşmediğini ancak kendisiyle görüştüğünü ifade eden Türkkan,
"Genelkurmay Başkanlığına etki etmeye yönelik veya isim tavsiyesi,
'Şuna referans olma' falan gibi, abilerinden isim filan geldi mi?"
sorusuna, şu yanıtı verdi: "(İkinci Başkan Yaşar Güler, 2. Ordu
Komutanı olsun. Hani sana öyle bir görüş sorulursa, sonuçta
oradasın, bunu söylersin. Erdal Öztürk de 2. Başkan olsun) diye
deklare ediyorlardı. Çünkü bu olaylar olmasaydı Yaşar Güler
Paşa'nın Jandarma Genel Komutanı olması bekleniyordu. Çünkü Galip
Mendi Paşa emekli olacaktı. Ama buradan uzaklaştırma adına, hani
'2. Ordu Komutanlığını tavsiye et, hem daha iyi yapar, şu bu
dersin, o da buradan gitmiş olur'. Erdal Öztürk Paşa için de 'İyi
bir paşa, vatanını, milletini seven, güzel insan. O da 2. Başkan
olsun ki devlet için daha iyi işler yapsın diye, onu da 2.
Başkanlığa tavsiye et' diyorlardı."
'AKIN ÖZTÜRK KUKLA'
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'ın, Fetullahçı Terör
Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişiminin ardından tutuklanan emir subayı
Yarbay Levent Türkkan, sulh ceza hakimliğindeki sorgusunda, darbe
girişimini 1994 mezunu subayların planladığını değerlendirdiğini
belirterek, "Mesela ben işin başında Akın Öztürk Paşa olduğuna
inanmıyorum. Akın Öztürk sadece orada kukla veya kullanılan bir
isim. Yani mutlaka o da içindedir, planlamıştır, şudur, budur, ama
icraatı yöneten o değil" dedi.
Darbe girişiminden iki gün önce, Genelkurmay Başkanı Başdanışmanı
Kurmay Albay Orhan Yıkılkan'ın kendisine "Sen Cumhurbaşkanı'nın,
Başbakan'ın, Efkan Ala'nın, MİT Müsteşarı'nın evlerini biliyor
musun" diye sorduğunu savunan Türkkan, bunları bildiğini
söylediğini ancak konuşmaya anlam veremediğini ifade etti.Aynı gün
birkaç saat sonra Yıkılkan'ın, "Bir şeyler olabilir. Sen daha
hiçbir şey düşünme, hiçbir şey bilme ama yarına bir hazırlık yap
istersen. Hani yakında kimler olsun, nasıl olsun falan filan"
dediğini kaydeden Türkkan, perşembe günü Yıkılkan'ın, ertesi gün
gece 03.00'te darbe olacağını, Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar,
bürokratlar ve kuvvet komutanlarının alınacağını söylediğini
anlattı.
'TEBLİGATI DİŞLİ YAPTI'
Türkkan, 15 Temmuz saat 16.00-17.00 civarında MİT Müsteşarı Hakan
Fidan'ın, Orgeneral Akar'ın yanına geldiğini ifade ederek, "Hakan
Bey çıktıktan 2 dakika sonra veya 5 dakika sonra, bir anda Özel
Kuvvetler içeri girdi. 20 kişilik tim, tam teçhizat. Orhan Albay
geldi, Mehmet Dişli Tümgeneral Paşa geldi, 'Faaliyet başlıyor, gece
03.00'ten şimdiye alındı' dendi" ifadelerini kullandı. Dişli'nin
"Ben komutana tebligat yapacağım" diyerek içeri girdiğini aktaran
Türkkan, "Dişli, 'Anlatacağım. Zaten beni biliyor, seviyor. Ben de
onu seviyorum. Kabul edecek ve güle oynaya bitecek', gibi bir sürü
şeyler söyledi. 'Kenan Evren olur musun?' diye soracağım. İşin özü
bunu soracağım. O da evet derse, zaten diyecek, problem yok'
demişti" beyanını verdi.
Dişli'nin çağırması üzerine içeri girdiklerini söyleyen Türkkan,
şöyle devam etti:"Anladığım kadarıyla ikna olmamış ki ben içeri
girdiğimde Hulusi Paşa 'Yanlış yapıyorsunuz' diyordu. Biz girdik.
Benim yardımcım Serdar Yüzbaşı komutanın ağzını kapattı.
'Komutanım, rahat olun' dedi. Benim elimde silah vardı. 'Komutanım,
kalkın şuraya oturun' dedim. Komutan zaten hiç zorluk çıkarmadı ama
'Yanlış yapıyorsunuz, yanlış yapıyorsunuz' diye bağırdı. Komutanı
oturttuk. Ondan sonra bir sakinledi. 'Ben su istiyorum' dedi. Su
verdik. Ondan sonra 'Abdest alıp namaz kılacağım' dedi. Abdest
aldı, namaz kıldı. Ondan sonra da zaten Özel Kuvvetler direkt içeri
girdi. Dişli Paşa 'Gidiyoruz' dedi. Helikopter geldi, hemen Orhan
Albay tarafından koordine edildi. Yüzünü, gözünü, hiçbir şeyini
bağlamadılar, normal koluna girdiler, helikoptere bindi ve sonradan
öğrendiğimiz Akıncı'ya gitti. Ben onlarla gitmedim."
Türkkan, olayları organize eden Orhan Yıkılkan'ın, tankları,
uçakları, helikopterleri yönlendirdiği bilgisini verdi. "Yani
'gidin emniyeti vurun' talimatını verdi mi?" sorusu üzerine
Türkkan, "Hayır, onlar zaten önceden planlıdır diye düşünüyorum.
Emir vermeye gerek yok" dedi.
DARBECİLERİN GÖREV LİSTESİ
Darbecilerin hazırladığı göreve devam listesi gösterilen Türkkan,
bu listede ekstra unvan verilen kişilerin kesinlikle paralel terör
örgütünden olduğunu düşündüğünü söyledi. Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Hulusi Akar'ın bu listede karşısının boş olduğunu
belirten Türkkan, bunun "kabul edebilir de etmeyebilir de" anlamına
geldiğini aktardı. Bu listede "emrine" ifadesi kullanılanlar
bulunduğunun belirtilmesi üzerine Türkkan, "Emrine olanlar, onlar
işte vatan haini, kötü insan, tutukla gitsin" ifadelerini
kullandı.