Kurtulmuş: ’Medya kuruluşlarına verilen cezalar haksız’
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, görsel medya kuruluşlarına verilen cezaları haksız bulduğunu söyledi. Kurtulmuş, "Yüksek Seçim Kurulu (YSK) marifetiyle verilen bu cezaların son derece de haksız cezalar olduğuna inanan biri olarak bunu düzenleyecek çalışmaların süratle yapılmasını temenni ediyorum" dedi.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, görsel
medya kuruluşlarına verilen cezaları haksız bulduğunu söyledi.
Kurtulmuş, "Yüksek Seçim Kurulu (YSK) marifetiyle verilen
bu cezaların son derece de haksız cezalar olduğuna inanan biri
olarak bunu düzenleyecek çalışmaların süratle yapılmasını temenni
ediyorum" dedi.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, İstanbul'da
düzenlenen Televizyon Haberciliği Çalıştayı'na katıldı. SETA
Vakfı'nda düzenlenen çalıştaya Türkiye'de faaliyet gösteren
televizyon kanallarının sorumlu müdürleri ve yayıncılar katıldı.
Çalıştay öncesinde katılımcılara hitap eden Numan Kurtulmuş,
"Türkiye'de sadece medyanın değil, resmi kurumların daha
iyi hale gelebilmesi, sorunların ortadan kaldırılması ve
Türkiye'nin 21. yüzyılın olağanüstü yoğun şartları altında bütün
dünya ile baş edebilecek güçlü bir medyaya sahip olabilmesi için
özel kuruluşlarımızla da çok yakın mesaide bulunarak bu sorunları
çözmek ve Türkiye'yi bu alanda çok daha ileriye götürebilmek
bilinci içerisinde hareket ediyoruz. Bunun için çeşitli sorunları
meslek kuruluşlarıyla, derneklerle, bu alanda faaliyet gösteren
kuruluşlarımızla birlikte çözmenin, daha demokratik ve daha çözüm
bulunacağı kanaatindeyim" diye konuştu.
"TÜRKİYE'DE DEMOKRASİ İLE MEDYA TARİHİ ARASINDA BİREBİR
İLİŞKİ VARDIR"
Türkiye'de demokrasi ve medya tarihi arasında birebir ilişki
olduğuna değinen Kurtulmuş, "Türkiye'de tek partili dönemin
medya anlayışıyla herhalde çok partili medya anlayışı ile var ile
yok arasında büyük bir fark vardır. Türkiye'de 1960 döneminin, 12
Eylül döneminin, 12 Mart döneminin, 28 Şubat döneminin medyası ile
şimdiki dönemin medyası arasında var ile yok arasında bir fark
vardı. Bir zamanlar sadece devlet tekeli içerisinde, devletin resmi
ideolojisinin hemde o dar kalıpların dışına çıkılmaksızın ifade
edildiği bir medya anlayışı vardı. Onun dışında hiç kimsenin söz
söyleyemediği, söz söylemeyi bırakın açık söylemeyi ima yoluyla söz
söyleyebildiği dönemlerde derdest edildiği, içeriye atıldığı,
dergilerinin, gazetelerinin kapatıldığı, matbaaların kapatıldığı
dönemleri Türkiye çok yaşadı. Ya da darbe dönemlerinin hemen
arkasından Türkiye'de nasıl siyaset bütünüyle kapatıldıysa, siyaset
kapatıldıysa medyaya da ihtiyaç yok diyerek medya kurumlarının
üzerine ne kadar ambargo konulduğunu biliyoruz. Dolayısıyla
Türkiye'de demokrasi ile medya tarihi arasında birebir ilişki
vardır. Ve çok şükür Türkiye demokrasisi geliştikçe Türkiye'de
medyada da çok seslilik daha ciddi şekilde görülmektedir"
dedi.
"MEDYADAKİ BÜTÜN KURULUŞLARIMIZIN HER TÜRLÜ SÖZÜNÜ
DİNLEMEYE HAZIRIZ"
Kurtulmuş, "Şimdi geldiğimiz noktada bu çok seslilik
içerisinde biz medyadan hükümet olarak medyadaki bütün
kuruluşlarımızın her türlü sözünü dinlemeye hazırız. Medyanın
üzerindeki yasakların kaldırılması için biz üzerimize ne sorumluluk
düşüyorsa bunları yerine getirmeye hazırız. Kimin medya ile ne
sıkıntısı var ise bunu dile getirmesi lazım. Dolayısıyla iyi bir
diyalog içerisinde bu sorunların çözülebileceğini ümit
ediyorum" diye konuştu.
"Bizim medyadan beklediğimiz, medyanın önemli üç sütun
üzerinde yükselen bir değer olduğunun bilinmesidir" diyen
Kurtulmuş, "Bunlardan bir tanesi fikirlerde çokluk, fikir
özgürlüğü, fikir özgürlüğü üzerinden basın özgürlüğü, medya
özgürlüğüdür. İşte tam da burada demokrasinin en önemli
araçlarından biri olarak sağlam ve değerli bir medyanın varlığını
müşahede etmek durumundayız. Değerli bir medya bu anlamda hem
kendisi bir değer kazandığı gibi seçimlerden seçimlere olan o süre
içerisinde kamuoyunu hem bilgilendirerek hem kamuoyunu açık ve
özgün bir şekilde oluşturarak kamuoyunun fikirlerini siyasete
yansımasına aracı olacaktır. Böyle olan bir medya milletin
beklentilerini, taleplerini siyasete çok rahatlıkla yansıtabilir ve
siyaset kendi mekanizmaları içerisinde kamuoyunun her istediğini
ciddi bir şekilde değerlendirme fırsatı bulur" ifadesini
kullandı.
"İKİNCİ ANA SÜTUN BASIN AHLAKI DEDİĞİMİZ
ŞEYDİR"
Kurtulmuş, "Medyanın üzerinde yükseleceği ikinci ana sütun
basın ahlakı dediğimiz şeydir. Kişisel onurları korumak, insan
haysiyetine, insan şerefine hürmetkar olmak. Bunun en temel şeyi
yalan yanlış şeyler yazmamak, söylememek. Dolayısıyla medyadan
beklediğimiz en temel özelliklerden birisi insan onuru ekseninde
bir yayıncılığın yapılmasıdır. Eleştireceğiz tamam eyvallah, bazı
şeyler söyleyeceğiz, yön vereceğiz eyvallah ama hiçbir zaman
insanların onurlarıyla oynamak, insanların onurları üzerinden
kendilerine medya alanı açarak bunun üzerinden toplumsal bir
duyarlılık oluşturmak asla basının özgürlüğü ile bağdaşmaz. Ve asla
da basının ahlaklı bir şekilde hareket ettiğini göstermez"
dedi.
"ÜÇÜNCÜ TEMEL HUSUS İSE MUTLAKA MİLLİ, MANEVİ VE YEREL
DEĞERLERE SAHİP ÇIKMASIDIR"
Numan Kurtulmuş sözlerini şöyle sürdürdü:
"Medyanın üzerinde yükseleceği üçüncü temel husus ise
mutlaka milli, manevi ve yerel değerlere sahip çıkmasıdır. Bu
ülkenin kültürüne, bu ülkenin değerlerine, birikimlerine sahip
çıkmakla mümkündür. Yerli olmayan, milli olmayan bu ülkenin sesi
olmadan Anadolu-Trakya topraklarının ve yakın coğrafyamızın
hissiyatına ortak olmayan medya kuruluşları suyun üstünde zeytin
yağı gibi dururlar. Dolayısıyla bu bütün medyamızın ortak amacıdır.
Her medya kuruluşu farklı bir görüşe sahip olabilir ama bu ülkenin
ortak değerlerini hepimizin korumak ve hepimizin bu değerleri
çoğaltmak gibi bir sorumluluğumuzun da medyanın üzerindeki
sorumluluklarından birisi olduğunun altını çizmek isterim. Bu üç
ayak bizim medyadan beklentimizdir. Tam manasıyla bir basın
özgürlüğü üzerinde oturan içselleştirilmiş bir basın ahlakını ve
bununla birlikte bu ülkenin milli, yerli kültürünü geliştiren,
bunları sonraki nesillere aktaran bir yayıncılık
anlayışıdır."
"YSK'NIN CEZALARININ SON DERECE DE HAKSIZ CEZALAR OLDUĞUNA
İNANIYORUM"
YSK tarafından kesilen cezaları doğru bulmadığını ifade eden Numan
Kurtulmuş, "Çok güncel olan meselelerden birisi de
yasaklar. Özellikle görsel medyadaki yasaklar. Basın özgürlüğünden
bahsediyoruz. Maalesef hala o tek kamu yayıncılığının olduğu
dönemlere ilişkin yasayla televizyonlara diyoruz ki; sen partiler
arasında herhangi bir basın kuruluşunun yani bunu yazılı basından
istemediğimize göre görsel medyadan niye istiyoruz. Bunun gözden
geçirilmesi ve Yüksek Seçim Kurulu (YSK) marifetiyle verilen bu
cezaların son derece de haksız cezalar olduğuna inanan biri olarak
bunu düzenleyecek çalışmaların süratle yapılmasını temenni
ediyorum. Bu meseleyi toplumla paylaşacak, bu meseleyi önce
meslektaşlarınız arasında paylaşacak ve toplumla eş zamanlı olarak
paylaşacak olan sizlersiniz. Medya kuruluşlarımızdan bize gelen
talepler nihayetinde biz siyaseti şekillendireceğiz. Siyaset
üzerine düşeni yapacak ama bu ve benzeri çalışmalarla bu yasaklarla
ilgili bir duyarlılık oluşturması ve Türkiye'de herkes her
dilediğini söyleyebiliyor ise bu anlamda da herkesin bu bahsettiğim
üç temel prensip dahilinde basın özgürlüğü çerçevesinde hareket
etmesinin imkanlı hale getirilmesi gerekiyor" şeklinde
konuştu.
(İHA)