Köroğlu Dağları'nın turizm alanı ilan edilmesini bilirkişi uygun bulmadı
BOLU'da, orman arazilerini de kapsayan 51 bin 450 hektarlık yeşil alanın turizm koruma ve gelişim bölgesi ilan edilmesine karşı Danıştay'da açılan yürütmeyi durdurma davasında bilirkişi, söz konusu alanın turizme açılmasını, doğal dengenin olumsuz etkileneceği görüşüyle uygun bulmadı.
BOLU'da, orman arazilerini de kapsayan 51 bin 450 hektarlık
yeşil alanın turizm koruma ve gelişim bölgesi ilan edilmesine karşı
Danıştay'da açılan yürütmeyi durdurma davasında bilirkişi, söz
konusu alanın turizme açılmasını, doğal dengenin olumsuz
etkileneceği görüşüyle uygun bulmadı.
Köroğlu dağlarının eteklerinde bulunan Kartalkaya Kayak Merkezi ile
Karacasu Termal Turizm Merkezi arasında kalan yaklaşık 51 bin 450
hektarlık yeşil alan, 22 Ağustos 2015 tarihinde, 'Köroğlu Dağı
Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi' ilan edildi. Bolu
Merkez, Dörtdivan, Kıbrıscık ve Seben ilçeleri sınırları içinde
kalan ve Abant'ın 7 katı büyüklüğünde olan Seben Taşlıyayla Gölü
ile Aladağ Göleti ve kamp alanlarını da kapsayan yeşil alan, doğa
ve turizm yatırımları için teşvik kapsamına alınarak imara
açıldı.
MİMARLAR ODASI DAVA AÇTI
Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı'na karşı
söz konusu kararın yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle
Danıştay 14'üncü Dairesi'nde dava açtı. Danıştay'ın talebi ile
görevlendirilen bilirkişi heyeti, geçen yıl Ekim ayında turizm
alanı ilan edilen bölgede yapılan keşif doğrultusunda raporunu
hazırladı. Söz konusu alanı 4 bölgeye ayırarak inceleyen bilirkişi
heyeti raporunda, 1'nci ve 3'üncü bölgelerin turizm alanı olarak
belirlenmesinde bir sakınca görmedi.
ENDEMİK BİTKİ TÜRLERİ KORUMA İÇİN YETERLİ
Ancak raporda 2 ve 4'üncü alanların turizm alanı ilan edilmesinin
sakıncalarına dikkat çekildi. Raporda, 2'nci bölge olarak
tanımlanan alanda yaşlı ormanlar ve alpin çayırlar olmak üzere
önemli bazı doğal değerler ile hassas bölgelerin yer aldığına
işaret edilerek şöyle denildi:
"Doğal yaşlı ormanlar, alpin çayırlar ve bu iki ana ekosistem
arasında bir geçiş bandı oluşturan dış müdahaleye karşı hassas
yüksek dağ ormanları, bu ortamlarda yaşayan binlerce canlı türü,
alanın doğal değerini artırmaktadır. Yeryüzünde sadece burada
yaşayan birden fazla endemik bitki türünün varlığı bile koruma için
başlıbaşına bir gerekçe oluşturmaktadır. Kurulumuz, doğal niteliğe
haiz yaklaşık 10 bin hektarlık bu alanın, doğa sporları rezerv
alanı adı altında turizm koruma ve gelişim bölgesi sınırları içine
alınarak çok sınırlı da kalsa kullanma kararı kapsamına sokulmasını
doğru bulmamaktadır."
TAM DOLULUĞA ULAŞMAMIŞ KIŞ TURİZM ALANI VARKEN
4'üncü bölge olarak tanımlanan alanın da turizm koruma ve gelişim
bölgesine alınmasının anlaşılmadığına dikkat çekilen raporda,
"Coğrafi Bilgi Sistemi kullanarak en uygun kayak alanlarını
saptamak amacıyla yaptığımız modelleme, 4'üncü alanın kayak pisti
olarak kullanılmasına uygun olmadığına işaret etmektedir. Bölgede
hala tam doluluğa ulaşmamış bir kış turizm alanı varken, en az bu
alan kadar büyük bir alan olan 4'üncü alanın potansiyel kış turizmi
alanı olarak değerlendirilmek istenmesinin teknik açıdan haklı bir
dayanağı bulunmamaktadır" denildi.
Raporda ayrıca, bölgenin adeta her noktasını potansiyel bir turizm
alanı olarak gören ve bölgeyi bu yönde değerlendirmeye öncelik
veren etüt çalışmalarını veri alacak planlama çalışmalarında
koruma-kullanma dengesinin nasıl sağlanacağının belirsizliğine de
işaret edildi. Söz konusu karar alınırken bölgedeki ekolojik
değerlerin, önemli doğa alanları ile habitatların, belli başlı
ekosistem hizmetlerinin ve bu hizmetleri sunan değerlerin
araştırılmamış ve tespit edilmemiş olması da eksiklik olarak
değerlendirildi.
DOĞAL DENGEYİ OLUMSUZ ETKİLER
Raporun sonuç bölümünde, "Özet olarak yapılan değerlendirmeler
doğrultusunda, dava konusu sınır tespit işleminin, bilimsel ve
teknik açılardan yeterli bir inceleme ve araştırmaya dayanmaması ve
alandaki hassas doğal dengeyi olumsuz etkileyeceğinden uygun
olmadığı görüşüne ulaşılmıştır" denildi.
FOTOĞRAFLI