Köksal Şengün tanık olarak dinlendi
Ergenekon Davası'na bakan, 7 eski hakim ve savcının Yargıtay'da yargılanacağı davayla ilgili olarak Eski İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün tanık olarak talimat ile ifade verdi.
Ergenekon Davası'na bakan, 7 eski hakim ve savcının Yargıtay'da
yargılanacağı davayla ilgili olarak Eski İstanbul 13. Ağır Ceza
Mahkemesi Başkanı Köksal Şengün tanık olarak talimat ile ifade
verdi.
Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca Ergenekon davasına bakan 7 eski
hakim ve savcı hakkında, çeşitli suçlardan 600 yıla kadar hapis
cezası istemiyle iddianame hazırlanarak, Yargıtay'a yollanmıştı.
İddianameyle alakalı olarak Yargıtay 8. Ceza Dairesi, eski hakimler
Hüsnü Çalmuk, Sedat Sami Haşıloğlu, Ercan Fırat, Fatih Mehmet Uslu,
Nihat Topal ve eski savcılar Mehmet Ali Pekgüzel ile Mehmet Murat
Dalkuş, hakkında "cebir, tehdit veya hile kullanarak kişiyi
hürriyetinden yoksun kılma, görevi kötüye kullanma, suç uydurma,
resmi belgede sahtecilik, suç delillerini yok etme"
suçlarından iddianameyi kabul ederek, ilk duruşmanın 16 Kasım
2018'de görülmesine karar verdi. Bu sanıklarla ilgili FETÖ üyeliği
suçundan açılan davalar ise ayrılmıştı.
Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı
iken FETÖ kumpasıyla görevden alınan emekli hakim Köksal Şengün'ün
tanık sıfatıyla dinlenmesi için Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesine
talimat yazılmasına da karar verilmişti.
Bu kapsamda Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen talimat
duruşmasında, müşteki Dursun Çiçek, Veli Küçük'ün avukatı Zeynep
Küçük ve tanık Köksal Şengün hazır bulundu.
Tanık Köksal Şengün, "Dava konusu olaya ilişkin dava
açıldıktan sonra, Temmuz 2011 yılına kadar İstanbul 13. Ağır Ceza
Mahkemesi Başkanı olarak görev yaptım. Bu dönemde son soruşturmanın
açılması kararında adı geçen hakimler Hasan Hüseyin Özese, Sedat
Sami Haşılıoğlu, Hüsnü Çalmuk, Cumhuriyet Savcısı olarak ta Mehmet
Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın ile birlikte çalıştım"
dedi.
"O DÖNEMDE FETÖ TERÖR ÖRGÜTÜ DİYE BİR ÖRGÜT
YOKTU"
"Son soruşturmanın açılması kararında sanıklara isnad
olunan eylemler ile ilgili bilgi ve görgüm olması
muhtemeldir" diyen tanık Köksal Şengün sözlerini şöyle
sürdürdü: "O dönemde FETÖ Terör Örgütü diye zikredilen bir
örgüt yoktu. Bu sebeple üye hakimler tahliye ya da tutukluluk
durumunun devamı konusunda görüşlerini bildirir durumda idiler.
Bence o görüşler doğru görüşler değildi. Dosya kapsamına göre bu
insanların tahliye olması gerekirken devam yönünde oy kullandılar.
Bu da bana yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu hissettiriyordu.
2008 yılı Temmuz ayında 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde mevcut bulunan
hakimler arasında iki heyet olarak belirlemeyi ben yaptım. 2'inci
heyetin hakimlerini ben görevlendirdim. Onlar Beşiktaş'taki Özel
Yetkili Mahkeme'de görev yapıyorlardı. Kurulmuş bir heyet vardı,
yanlış doğru heyetler arasında hakim değiştirmek etik olmadığından
heyetler bu şekilde değişiklik yapılmadan çalıştı. Dosyanın içinde
delil olarak gösterilen cd, flash bellek gibi delilleri biz
TÜBİTAK'a gönderiyorduk. TÜBİTAK'tan gelen raporların ve belgelerin
bana gösterilmediğini saklandığını düşünüyordum. Daha sonradan bu
belgeler kalemde elimizin altından çıktı. Ben bu belgeleri hiçbir
zaman görmedim. Bu belgeler çıktığı zaman ben görevden ayrılmıştım.
Böyle olduğunu duydum" ifadelerini kullandı.
İfadenin alınmasının ardından mahkeme heyeti, talimat evrakına ekli
olarak gelen belgelerin çıktısının çok kapsamlı olması, UYAP
sisteminin donması sebebiyle alınamadığını belirterek, dosya ve
içeriği görülemediğinden tanığa sorulacak soruların sağlıklı
değerlendirilemediği kaydedildi.
Mahkeme, tanığın beyanın alınmasında bu açıdan zorluk çekildiği
değerlendirerek, tanığın beyanının ilgili Yargıtay Ceza Dairesi'nde
vereceğini beyan etmesi de gözeterek, dosyanın mahkemesine iadesine
karar verdi.
(İHA)