’’Kendi topraklarına dönmeleri mümkün değil’’
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Suriyelilerin uzun bir süre kendi topraklarına dönmelerinin çok mümkün görünmediğini belirtti.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Suriyelilerin uzun bir süre
kendi topraklarına dönmelerinin çok mümkün görünmediğini
belirtti.
Kurtulmuş, "Dolayısıyla Suriyeli kardeşlerimizle ile ilgili
kalıcı, onların nesillerini kaybettirmeyecek, onların bu
topraklarda gerçekten temel insan hak ve özgürlükleri içerisinde
yaşamalarını sağlayacak bir takım kalıcı politikaları üretme
mecburiyetimiz var." dedi.
AK Parti Genel Merkezi Sosyal İşler Başkanlığınca organize edilen
ve üçüncüsü Şanlıurfa'da düzenlenen "Mülteciler Zirve
Çalıştayı"nın açılışını Başbakan Yardımcısı Prof. Dr.
Numan Kurtulmuş yaptı. Şanlıurfa Cevahir Konuk Evi'nde düzenlenen
Mülteciler Zirve Çalıştayı'nın açılışında konuşan Kurtulmuş,
"Göçmenler meselesi öyle görünüyor ki, uzun bir süre
Türkiye'nin meselelerinden birisi olmaya devam edecektir. Maalesef
Suriye'deki kriz bu şekli ile devam ettiği sürece, daha doğrusu
Ortadoğu coğrafyasındaki bu kriz devam ettiği sürece Türkiye'ye
bunun yansımaları olacaktır. Biz Türkiye olarak başından itibaren
Suriye krizin başlangıcından itibaren açık kapı kapı politikasını
benimsedik. Yani kim gelirse gelsin, hangi şartlar altında gelirse
gelsin, hangi nedenle gelirse gelsin, Suriye savaşından kaçan,
oradaki iç savaştan, oradaki rejimin Suriye halkına karşı
sürdürdüğü barbarca, vahşice saldırılardan kim kaçarsa kaçsın
onlara kapılarımızı açtık. Dolayısıyla başından itibaren özellikle
Suriye'den kim gelirse gelsin kabul ettik. Arap Sünnileri kabul
ettik, Türkmenleri kabul ettik, Ezidileri kabul ettik, Kobani
olayları dolayısıyla Kürt kardeşlerimizi kabul ettik. Türkiye'nin
bu anlamıyla ortaya koymuş olduğu perspektif her gittiğimiz uluslar
arası platformda yüzümüzü ağartacak kadar fevkalade önemli işler
yapılmıştır, fevkalade ciddi bir başarı öyküsüdür. Sadece bunları
fiziki olarak ağırlamak, sadece temel ihtiyaçlarını karşılamadan
ötede çok şeyler yapmamız lazım. Bu anlamıyla Türkiye toplumu
olarak Suriyeli mültecilerle ilgili uzun dönemli çalışmalarımızı
sürdürmemiz gerekiyor. Bu süre içerisinde Nisan 2011'den itibaren
Suriyeli mültecilerin, Suriye'den göç edenlerin Türkiye'ye
getirdiği bir maddi yükte var. Bunu çok fazla dile getirmiyor, bir
Ensar anlayışı içerisinde, Türkiye'nin pahası ne olursa olsun bu
yükü karşılayacağını biliyor ve her vesile ile ilan ediyoruz. Ama
sadece hatırlatmak babından söylüyorum. Türkiye'nin bu süre
içerisinde yaptığı hizmetlerin toplamı 4.5 milyar doları aşmış
seviyesindedir. Bunun içinde 800 bin dolar sivil toplum
kuruluşlarımızın katkıları vardır. Ama maalesef uluslararası
camianın Türkiye'nin bu insanı drama katkısı fevkalade kabili ihmal
bir seviyededir, yaklaşık 200 milyon dolardır" dedi.
"SURİYELİLERİN UZUN BİR SÜRE KENDİ TOPRAKLARINA DÖNMELERİ
ÇOK MÜMKÜN GÖRÜNMÜYOR"
Türkiye'nin mülteci politikası geliştireceğini belirten Kurtulmuş,
"Suriyeli göçmen ensar kardeşlerimizin hep ilk
geldiklerinde şöyle bakıldı; Suriye meselesi 3-5 ayda biter, bu
insanlar tekrar geri dönerler. Maalesef öyle görünüyor ki, Suriyeli
kardeşlerimiz, bu topraklarda olan yada kendi topraklarını terk
ederek Ürdün veya başka yerlere gitmiş olan Suriyelilerin uzun bir
süre kendi topraklarına dönmeleri çok mümkün görünmüyor bugünkü
koşullar altında. Dolayısıyla Suriyeli kardeşlerimizle ile ilgili
kalıcı, onların nesillerini kaybettirmeyecek, onların bu
topraklarda gerçekten temel insan hak ve özgürlükleri içerisinde
yaşamalarını sağlayacak bir takım kalıcı politikaları üretme
mecburiyetimiz var. Bunlardan bir tanesi özelde Suriyeliler için,
genelde Türkiye'nin geneli için bir mülteciler politikası, nasıl
bir mülteci politikası olmalıdır, bu politikanın temel kuralları,
temel şartları ne olmalıdır, bunun üzerinde düşünmemiz, bunun
üzerinde her platformda düşüncelerimizi üretmemiz gerekiyor. İkinci
alan, Suriyeli mültecilere yönelik kalıcı politikaların eğitimde,
sağlıkta, meslek edindirmede, çalışma hayatında. Kültür alanında,
her alanda bunların ortaya konulması. Özellikle buraya gelen genç
nesillerin, birde artık biliyorsunuz, kamplar da doğan veya
şehirlerde doğan Türkiye doğumlu Suriyeliler var. Bu insanların, bu
çocukların bundan sonraki dönemlerde gerçekten iyi eğitim
almalarını sağlamamız lazım. Bu eğitim almada da tabii ki Türkiye
kültürünü, Türkçe lisanı öğretmek durumundayız. Ama bu insanlara
kendi kültürlerini de öğretmek durumundayız. Onlar burada hiçbir
şekilde asimile olmadan, Türkiye toplumunun içinde evet bir parçası
olacaklar, ama kendi kültürlerini, kendi geleneklerini, kendi
geçmişlerini de bilmelerini sağlayacak bu alanlardaki politikaları
geliştirmek mecburiyetindeyiz. Uzun dönem meselelerinde biride
uluslararası camiayı uyandırmaktır. Uluslararası camia Suriye
meselesinde hem savaşı önlemede, hem savaşın sonuçlarını
hafifletmekte sınıfta kalmıştır. Çok açık söylüyorum. Maalesef
Suriye'de nasıl bir gelecek olacağına dair yol haritası olmayanlar,
Suriye'de savaşın nasıl bitirileceğine dair yol haritası
olmayanlar, bugün Suriye savaşını bitiremedikleri gibi buradan
ortaya çıkan muazzam göç dalgalarının nasıl uluslar arası camia
tarafından sorunsuz bir şekilde yada az şekilde geçilebileceğine
dairde ne yazık ki bir perspektife sahip görünmüyorlar"
diye konuştu.
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "Hepimiz biliyoruz ki,
Suriye'deki bu mesele böyle devam ettiği sürece maalesef yeni göç
dalgaları da kapıdadır. Allah muhafaza Halep'teki durumun bir türlü
değişmesi ve sadece Halep için söylüyorum, yeni bir göç dalgısının
birinci derece Türkiye'yi ve bölge ülkelerini etkileyeceğini
biliyoruz" dedi.
"DÜNYANIN BİRÇOK YERİ YENİ KRİZLERLE KARŞI KARŞIYA KALMAYA
ADAYDIR"
Suriye'deki meselenin dünya sisteminin sorun çözmede nasıl
başarısız olduğuna son derece somut bir gösterge olduğunu kaydeden
Kurtulmuş, "Maalesef yakın dönemde dünyanın birçok yeri
yeni krizlerle karşı karşıya kalmaya adaydır" dedi.
Halep'te göç gelmesi halinde hazırlık olup olmadığı ile ilgili
soruya Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "Önce göçü nasıl
karşılayacağız, bununla ilgili artık bir modülümüz var. Kim nereden
girerse AFAD bunu çalıştı ve çok başarılı bir sistem ortaya
konuldu. Gelen herkes biyografik kayıtları da yapılarak bundan
sonra rahatlıkla içeri alınacak. Önce bir güvenlik arındırması,
arkasında kayıtları arkasından yaşam alanlarının hazırlanması ile
ilgili çalışmalarımızın hepsi tamdır. İnşallah böyle bir şeye
ihtiyaç olmaz. İhtiyaç olmasını temenni etmeyiz, ama insanı yardım
bakımından hazırlıklarımızın tam olduğunu ifade etmek
isterim" şeklinde bir cevap verdi.
Toplantıya Suriye Geçici Hükümeti Başbakan Yardımcısı Samir Hafez,
AK Parti Genel Başbakan Yardımcısı Prof. Dr. Yasin Atay, AFAD
Başkanı Fuat Oktay, Sanatçı-BM İyi Niyet Elçisi Muazzez Ersoy ile
kurum ve kuruluş temsilcileri, sivil toplum kuruluşu temsilcileri
katıldılar.
(İHA)