Kemal Kılıçdaroğlu'ndan canlı yayında flaş sözler
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Fatih Altaylı ile Teke Tek programına konuk oluyor. Kılıçdaroğlu, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Habertürk TV'de Fatih
Altaylı ile Teke Tek programına konuk oldu. Kılıcdaroğlu'nun
konuşmasından satır başları söyle:
"Biz anayasa değişikliğine karşı değiliz. Karşı olmadığımız TBMM
Başkanı'na yazdığımız mektupla açıkladık. Güçlü bir parlamenter
rejim istiyoruz. Siyasi partiler yasası, seçim yasası, anayasada
köklü değişiklikler istiyoruz. Bunları biz yazıyla bildirdik. Siz
illa başkanlık istiyoruz diyorsanız buna karşı olduğumuzu söyledik.
Biz geleneklerimize bağlıyız. 140 yıllık bir gelenek var neden ve
hangi gerekçeyle değiştirelim? Parlamenter sistemin 12 Eylül'den
sonra bozulduğunu biliyoruz. Bunu yapanın darbeciler olduğunu da
biliyoruz. Hep beraber gelin darbe hukukundan arındıralım diye
defalarca söyledik. Neyi istiyorsunuz dediler. Onu da yazdık. Onu
da bildirdik. Yüzde 10 seçim barajı. Milli iradenin parlamentoya
yansıması gerekiyor mu? Gerekiyor. Yüzde 1 oy alan partinin başkanı
da gelsin ne olacak?"
"MASAYI KENDİLERİ KALDIRDILAR"
"Millet kendi vekilini seçmiyor birbirimizi kandırmayalım. Sadece
ön seçim yapan biziz. Lider oturuyor, arkadaşlarını topluyor
milletvekili listesini yazıyor millete oy vereceksin diyor. Kim
getirdi bunu darbeciler. Kim karşı çıkıyor biz. Pek çok ülkede
örneği var onları getirelim dedik evet demediler. Ayrıca biz hak ve
özgürlüklerin daha da güçlenmesini istiyoruz. Güçler ayrılığı
arasında ihtilaf çıktığı zaman bunu kim çözecek? En somut örneği
cumhurbaşkanının tarafsızlığı. Meydan meydan gezdi. Bir parti
lehine konuşamazdı. YSK'ya bildirdik. Seçime müdahale ediyor diye.
YSK da benim işim değil dedi. Başka bir organa başvurduk o da benim
işim değil dedi. E kimin işi bu? Bütün bunları teklif ettik kabul
edilmedi. Masayı kendileri kaldırdı. Çekildik ya da vazgeçtik
değil."
"İNANÇ AÇISINDAN DA DEMOKRATİK AÇIDAN DA DOĞRU
DEĞİL"
"Ben sayın Bahçeli ile yaptığım görüşmede anayasa değişikliğinin
Türkiye için hangi felaketlere yol açacağını ifade ettim. Güçler
ayrılığı ortadan kalkıyor. Türkçe söylemek gerekirse camiye,
kışlaya, adliyeye siyaset girecek. Çok tehlikeli. Türkiye böyle
giderse çok daha derin bir yarılmanın içine girecek. Hiçkimsenin
mal ve can güvenliği kalmayacak. Bir kişi istediğini yapabilecek.
Aynı zamanda cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, genelkurmay başkanı,
meclis başkanı olacak. Bunlar doğru değil. Bir kişiye bu kadar yük
verilmez. İnanç açısından da doğru değil, demokratik açıdan da
doğru değil. İslamiyette istişare vardır. Burada öyle bir şey yok.
Her şeye tek başına karar verecek. Böyle bir pozisyonu var.
Dolayısıyla Türkiye'yi tam bir felakete sürükleyecek."
"KİŞİYE ENDEKSLİ DÜZENLEME TÜRKİYE'Yİ FELAKETE
GÖTÜRÜR"
"Bu tartışmayı mevcut cumhurbaşkanı bağlamında yapmıyorum. Sanki
Erdoğan bağlamında yapılıyormuş gibi yansıtılıyor. Bundan sonraki
yıllarda da devam edecek bir süreç. İleride basiretsiz bir kişi
geldi, bir kişi öldü ne olacak? Yardımcısı seçimle gelen birisi
değil. Seçimle gelmeyen biri Türkiye'yi mi yönetecek? Demokrasiden
tamamen uzaklaşmak demektir. Bunlar tartışıldı mı? Hayır. Anayasayı
değiştiriyoruz. Anayasanın değişmesi kolay değildir. Hele bu kabul
edildikten sonra değişmesi çok daha zor. Kişiye endeksli düzenleme
Türkiye'yi felakete götürür. Fiili durum var anayasal koşullara
uygun hale getirelim diyorlar. Anayasaya aykırı bir
uygulamadır."
"KİMSE KUSURA BAKMASIN KIVRAK DEĞİLİZ"
"Devletin bekası söz konusudur. Nasıl bunu yapıyorsunuz? Erdoğan'a
göre yapılmıyor. Hepimiz faniyiz. Bugün buradayız yarın yokuz. Bir
kişiye göre anayasa yapıp kalıcı hale getiriseniz felaket olur.
Başkanlık sistemine karşı çıktığımızı, getirdikleri model ABD'deki
gibi değil zaten. En zayıf halka başkan orada. Büyükelçi bile tayin
edemez. Farklı bir yöntem getiriyorsunuz. İlk anayasa uzlaşma
komisyonu toplandığında parlamenter demokratik sistemin güçlenmesi
gerektiğini üç siyasi parti de söyledi. Tek karşı çıkan AKP'ydi.
MHP'nin de görüşü öyleydi. O da demokratik parlamenter sistem
istiyordu. Bahçeli'nin yaptığı konuşmalar var. Meclis Başkanı'na da
yazdık. Her türlü katkıyı veririz zaten 60 madde üzerinde uzlaşı
var gerekirse büyütebiliriz. 4 parti bir araya gelmiş 60 madde
üzerinde uzlaşmış. Bunu da söyledik. Ama fiili durumu, yani
başkanlık sistemini getirelim anayasayı buna uyduralım dedikten
sonra kimse kusura bakmasın kıvrak değiliz. Bunlar darbenin üvey
çocukları"
"BASIN HÜR MÜ? HAYIR"
"Seçim barajı olduğu gibi duruyor. Düşünceyi açıklama özgürlüğü
önündeki engeller olduğu gibi duruyor. Sayın Davutoğlu'na da
söylemiştim. Anayasa diyor ki basın hürdür sansür edilemez. Yeni
anayasa yapsak ne yazacağız? Aynı şeyi. Peki basın hür mü? Hayır.
Neye göre değil? Darbe döneminde çıkan yasalara göre. Onu
değiştirmeliyiz. Toplantı ve gösteri yürüyüşleri. Şimdi böyle mi?
İki kişi yan yana bile yürüyemiyor. Biz demokrasiyi savunuyoruz hiç
ayrım yapmadan. Siyasi görüşler kimlikler farklı olabilir. Hepimiz
aynı şeyi düşünmek zorunda değiliz. Ama biz diğer partilerden
ayrılıyoruz. Katıksız saf dürüst namuslu şekilde demokrasiyi
savunuyoruz."
"EGEMENLİĞİ MİLLETTEN ALIP SARAYA VERİYORUZ"
"Bir partinin mutfağında anayasa hazırlanır mı? Öbür parti buna
koşulsuz destek veriyorum der mi? Demez. İlk anayasa kuruluş
anayasasıdır. O anayasa çok önemlidir. Birinci maddesi "Egemenlik
milletindir" der. Düne kadar saraydaydı. Tek parti vardı
dolayısıyla ikinci bir parti yoktu oturuldu anayasa yazıldı
egemenlik millete verildi. Burada egemenliği milltten alıp saraya
veriyoruz. Başa döndük. Parlamento var ne yapacak? Üstelik sayıyı
550 yetmiyor 600'e çıkaracak. Hangi yasaları çıkaracak? Yasaları
çıkaracak olan cumhurbaşkanlığı kararname ile. Şimdi salt çoğunluğa
gerek yok. Parlamentonun yetkisini kanun yapma yetkisi parlamentoya
aittir. Rejim ne olursa olsun. Kanun yapma tekeli vardır. Siz bu
tekeli veriyorsunuz. Ayrıca sayın cumhurbaşkanı Meclis'i feshetme
yetkisi veriyorsunuz. 82'de 71'de olanlar da darbe sonrasıydı. O
anayasaların düzeltilmesi gerektiğini söyledik zaten. Karşı
çıkmadık. Nasıl olması gerektiğini de söyledik."
"DÜNYANIN HER TARAFINDA BÖYLEDİR"
"Demokrasini olmazsa olması uzlaşmadır. Dayatma kültürünün olduğu
yerde demokrasi yoktur. Siz bunu kabul edeceksiniz diyorlar. Bir
siyasal partinin bir kişiye teslim edilmesi demek bu. 27 buçuk
yılımı bürokraside harcadım. Bir kanun tasarısı bürokraside
hazırlanır. Dünyanın her tarafında böyledir. Çünkü bürokrasi yasal
değişiklikte diğer yasaların nasıl etkilenip etkilenmediğine
bakarlar, uzun çalışma yaparlar belli bir olgunluğa ulaştırıp
siyasete teslim ederler. Kanun tasarılarının arkasında bürokratik
emek vardır. Siyasetçiler getirdiler çıkardılar değil."
"KİMSE MİLLİ İRADEYİ FESH EDEMEZ"
"Eğitim sistemi allak bullak olduysa 4+4+4 yüzünden. 5 milletvekili
kanun teklifi verdi hiçbirisi eğitimci değildi. Ama eğitim sistemi
allak bullak edildi. Bu teklif toplumda ciddi bir travma yaratıyor.
Çünkü teknik altyapısı oluşturulmadığı için. Gazi Mustafa Kemal
Atatürk en güçlü dönemindedir. Parlamentoya gelir anayasal
düzenleme TBMM'yi feshi yetkisini verelim derler. 2 genç
milletvekili çıkar hayır sizi çok seviyoruz ama kimse milli iradeyi
fesh edemez der. Biz buraya milletin oylarıyla geldik derler ve o
yetki verilmez. Şimdi biz o yetkiyi bu anayasa değişikliği ile
veriyoruz. Yüzde 51'le seçilen cumhurbaşkanı yüzde 100'lük iradeyi
fesh ediyor. Kaldı ki istediği kanun parlamentodan geçmezse ne
olur? Sabah der ki parlamentoyu fesh ettim der. Başkanlık niye
gitsin? Seçime gidecek"
"MİLLETİN AKLIYLA ALAY ETMEK DEMEKTİR"
"Sistemin kendisi sakat. CHP'li de başkan olsa ona da karşı
çıkarız. Bu sistem doğru bir sistem değil. Bütün yetkiler bir
kişiye verilemez. Kendisi partinin genel başkanı olacak. Gelecek
parlamentoya ben tarafsız davranacağıma dair yemin ediyorum. Bir
partinin genel başkanı tarafsız olabilir mi? Nasıl yemin edecek? Bu
milletin aklıyla alay etmek demektir, yazık günahtır. Biz
tarafsızlık üzerine yemin içmeyiz. Hiçbir siyasi partinin genel
başkanı tarafsızım diyemez. O zaman nasıl oluyor da gelip yemin
edecek? Bir partinin gelen başkanı anayasa mahkemesinin 15 üyesinin
12'sini atayabilecek. Nasıl oluyor bu? Bana dünyada bir örnek
gösterin"
"TÜRKİYE'DE HANGİ SORUNUN ÇÖZECEK BU?"
"Oralarda ahlak var, hukuk var, insan hakları var, gerçek anlamda
adalet var. Adalet mülkün temelidir. Biz adaleti tamamen
bitiriyoruz. Benim tayin ettiğim adamlar beni yargılayacak. Böyle
bir adalet olur mu? Siz anayasa değişikliği diye toplumun önüne
getiriyorsunuz. Bununla ne olacak? Türkiye'de hangi sorunu çözecek
bu? Anayasa değişikliği gerçekleşinceye kadar terörün arkasında biz
varız itirafıdır. Tek başına iktidar değil mi bunlar? MİT bunlara
bağlı değil mi? Genelkurmay bunlara bağlı değil mi? Biz bu filmi
çok gördük. 1 Kasım öncesinde gördük. Patlayan bombaları gördük. 12
Mart 1971 darbe öncesi gördük, 12 Eylül darbe öncesi gördük. Terör
tırmandı geldiler iktidara. 7 Haziran'dan sonra malını canını
unuttu gidip oy verdiler. 15 yıldır tek başına iktidardalar.
Koalisyon olsa engel oldular deriz. 2 soruyu hep sordum. 15 yıldır
tek başına iktidarsınız arzu edip de çıkaramadığınız kanun var mı?
Yok. 15 yıldır iktidarsınız ve bütün bakanlar size ait almak
isteyip alamadığınız karar var mı? Anayasa değişikliği ile terör
duracak mı? Nasıl duracak? Terör örgütleri vazgeçecek yani?"
"NUMAN BEY BAZEN VİCDANININ SESİNİ DİNLİYOR"
"PKK'ya en ciddi desteği veren AK Parti'dir. Suç duyurusunda
bulunduk. Hiçbir savcı cesaret edip dava açamıyor. Şehir içinde
bomba da yerleştiriyordu, kontrol de yapıyorlardı. Türkiye'nin
bildiği gerçekler bunlar. Bütün bunların hepsi hangi terörü
bitiririm diye yapıldı? En baştan barış süreci de sakat dedik. Bu
yol yol değildir demiştik. Söz söylediğimiz zaman geride kalıcı bir
şey olmuyor. Mektupla belgeliyoruz ki biz duymadık demesinler.
Bizzat kendim götürdüm verdim. Suriye için de aynı şeyi söyledim.
Numan bey bazen vicdanının sesini dinliyor. Suriye baştan yanlıştı
dedi. Bizim söylediklerimizi itiraf etti. Terörü tırmandırarak
referandumda anayasaya evet demenin yollarını arıyorlar. 1 Kasım
seçimlerinde olduğu gibi. Ankara'da 103 kişi hayatını kaybetti.
Önlemler de alınmıştı. Kimdi iktidar? Kim izin verdi bunlara? O
kişiler polisin kayıtlarında vardı. Polisi serbest bıraksınlar
bütün suçluları yakalarlar. Müdahale etmesinler. Ankara garında
önlem alınmadı. Toplanma yeriydi. Kendileri de garda önlem
almadıklarını söylediler"
"15 YILDA DEVLET OLDULAR"
"Suruç'ta önlem alınmadı. Neden? Medyanın yüzde 90'ı iktidarın
elinde. Sorun medya sahiplerinin medya dışında başka işlerle
ilgilenmiş olmalarıdır. Sorun oradan kaynaklanıyor zaten. Medya
dışındaki işleri var dolayısıyla hükümetin baskısı altında
yılıyorlar. Gerçekleri yazamıyorlar. Belgeleri yazamıyorlar. Bu
bizim demokrasimiz için kayıp. Ortada parti devleti ile karşı
karşıyayız. Valisi, hakimi, polisi, jandarması. Bunu çok samimi
olarak söylüyorum. Bunu gayet iyi biliyoruz. Çünkü bizim her
halükarda belli katmanlarla temaslarımız var ve bunları biliyoruz.
Siyasi parti devleti yönetmeye gelir. 15 yılda devlet oldular.
Anayasal kurallara uyması lazım değil mi? Uymam diyor
cumhurbaşkanı"
"REFERANDUMDA VATANDAŞLARDAN İSTEDİĞİMİZ ŞEY
ŞUDUR..."
"Bahçeli düne kadar başkanlığa da onay vermiyordu. İlk 4 madde
değiştirmeyiz diyordu yarın değiştirebilir. Sadece AK Parti anayasa
komisyonu üyesi demedi. Cumhurbaşkanı'nın danışmanları defalarca
ilk 4 maddeyi değiştirmek hedefimiz dediler. Belki bayrakla,
başkent Ankara'yla sorunları var. Demokraside geldiğimiz bu nokta
nedir? Hukukta, insan haklarında geldiğimiz nokta nedir? İlk 4
maddeyi kaldıracağız demek Mehmet Akif Ersoy'u tanımıyoruz
demektir. İlk 4 madde bizim istiklal marşımızdır. Meclis
kürsüsünden bunu söylüyorlar. Biz itiraz ediyoruz kürsüye geliyor
yine aynı şeyleri söylüyor. Yarın göreceksiniz. Bunu kendileri de
başlangıç diyorlar. Yarın tekrar Bahçeli'yi ikna edecekler fiili
durum öyle değil bu, gelin değiştirelim diyecekler. Referandumda
vatandaşlarımdan istediğim ister sağcı, solcu, liberal, dindar,
milliyetçi olsun düşünerek sandığa gitmemiz lazım."
"ABD'deki devletin yapısını kastettim. Hakim kimsenin önünde ayağa
kalkmaz. Siyasetçi yolsuzluk yaptığında görevinden istifa eder.
Siyasi parti diğer siyasi partinin telefonlarını dinleyince istifa
ederler. Bizde bunları yapanlar ne oldu? Ahlaktan bunu
kastediyorum. Siyasi ahlak vardır. Söz vermiştik iktidar olursak
ilk yapacağımız iş siyasi ahlak yasasını çıkarmak diye. Buna
ihtiyacımız var. Biz hep doğruları söyledik. İnandığımız yol ve
yöntem budur. Mesela Japonya. 4 saat sular akmadığı için istifa
ediyorlar. Bizde bırakın 4 saati, 15 hafta 10 hafta sular akmadı.
Kimsenin istifa ettiğini duyduk mu? Grev vardı işçiler çöp
toplamıyordu."
"70 İLDEN IŞİD'Ê MİLİTAN KATILDI"
"Ülkesini seven, demokrasiyi savunan hangi görüşten olursa olsun
'Hayır' demeye davet ediyoruz. Tarihimizde böyle bir düzenleme yok.
Mete Han'dan bu yana böyle bir şey yok. Bir kişiye özgü olarak
kalıcı hale getirilmek istenen düzenleme. Türkiye bölünebilir, iç
çatışma çıkabilir. Binali Yıldırım 'başkanlık gelmezse Türkiye
bölünür' dedi. 15 yıldır yönetiyorsunuz niye bu noktaya geldik? Bu
sorunun cevabı verildi mi? Ortadoğu'yu bu hale kim getirdi?
Suriye'nin iç işlerine karışmayın dedik. Defalarca söyledim. Bütün
terör örgütleri buraya gelecektir dedim. IŞİD'e bunlar destek
verdi. Önce IŞİD'e destek verdiler. 70 ilden IŞİD'e militan
katıldı. Bir ilden IŞİD'e militan gidiyorsa taban tutmuş demektir.
Buralarda tedaviler edildi. El Nusra'ya silah gönderdiler. Böyle
bir tablo olabilir mi? Başka ülke bizim ülkede terör örgütüne silah
verince kızmıyor muyuz? Aynı şeyi biz yapıyoruz. Şimdi paşa paşa
gidip Esad'la aynı masaya oturdular. Adama sormazlar mı Türkiye'de
sadece 3 milyon kişi var"
'20 MİLYON DOLARA İTİBARIMIZI SATTILAR'
"Ortadoğu'nun oyun kurucusu bizdik diyorlardı. Size oyun
kuruyorlar. Mavi Marmara'da 20 milyon dolara Türkiye'nin itibarını
sattılar. Bizimkiler vakıf adresi verdiler para oraya gitti.
Davadan tek taraflı vazgeçtik. Kendi haklarımızdan vazgeçtik.
Gazze'ye herkes gidecekti. Adamlar hayır dediler."
"KİMSENİN CAN VE MAL GÜVENLİĞİ OLMAYACAK"
"Kör topal da olsa demokrasimiz var. Bu ülke demorkasiden
vazgeçmemiştir. Sağcısı, solcusu neyse insanlarımız bir arada pek
ala barış içinde yaşayabiliyoruz. Hepimiz bir şekilde kendi
aramızda farklı düşünsek de bir araya geliyoruz. Demokrasiden
vazgeçince kimsenin can ve mal güvenliği olmayacak. Şu anda hükümet
herkesin mal varlığına el koyabilir, hepsini yapabilir. Bu doğru
mu? Yabancı sermaye niye gelsin? İngilizler Bodrum'da ve diğer
yerlerdeki Datça'daki evlerini satıyorlar. Türkiye'yi terk
ediyorlar. Herkes dışarıya kaçıyor. Yetişen gerçekten ufuk açan
yeni insanlarımız bilim insanlarımız yurtdışına gidiyorlar.
Sanatçılar Türkiye'de yaşamak istemiyorlar"
"TOPLUM İÇ ÇATIŞMAYA KOŞAR ADIM GİDİYOR"
"Önceden siyasi parti liderleri televizyonlarda tartışırlardı. Son
15 yıldır bu bitti. Niçin bitiyor? Oturup tartışmak varken uygarca.
Vatandaş da kimin doğru söyleyip söylemediğini öğrenecek.
Birbirimizi dinlemek zorundayız. Bu memleket bizim memleketimiz.
Beni sevmeyenler olabilir. Herkes sevmek zorunda değil. Herkes
benim gibi düşünmek zorunda değil. Ama benim düşüncelerimi
benimsemeyen insana saygı duymam gerekiyor. Ama oturup uygarca
konuşabilmeliyiz. 15 yılda Türkiye devasa bir ayrışma noktasına
geldi. Toplum iç çatışmaya koşar adım gidiyor. Neden bu kadar
silahlanma oluyor?"
"ESAD REJİMİNİ SAVUNMADIK"
"Libya'da da, İran'da da cumhuriyet vardı. Bizim rejimimizle
onlarınki aynı mı? Suriye anayasasını kopyaladık getirdik. Bu
teklifle tıpa tıp benzer olduğunu ortaya koyduk. Hem Esad'a
karşıyız diyip o rejimi getiriyorsunuz. Biz hiçbir zaman Esad
rejimini savunmadık. Biz sadece ve sadece başka bir ülkenin iç
işlerine müdahale etmeyi doğru bulmadık. Hep bunu söyledik.
Suriye'de demokratik haklar ihlal ediliyorsa BM'de çıkın konuşun.
BM Güvenlik Konseyi uluslararası hukuka uygun müdahale ederseniz
sorun yok. Siz gizli kapaklı silah gönderirseniz yakışmaz. Bizim
söylediğimiz bu. Türkiye üzerinden bütün cihatçı grupları Suriye'ye
göndermek doğru değil. Niye şimdi ABD'ye düşmanlar? Bir devleti
yönetenler 3 adım sonrasını göremiyorsa o devleti felakete
sürüklerler. Bunların geldiği nokta da o. Bir ülkedeki başkanın
değişimini umut ya da umutsuzluk olarak görebilir misiniz? Siz
ülkenizi yönetemiyorsunuz demektir. Trump ne yapacak umut
bağladılar"
"ESAD'IN 2 TANE KOLTUK DEĞNEĞİ KALDI DİYEN BEN
DEĞİLDİM"
"Suriye hava sahasının ne kadar güçlü olduğunu bilmezseniz
Türkiye'yi dış politikada batağa sürüklersiniz. Bu yüzden bataklığa
saplandık. Türkiye'yi oradan çıkarmanın yolu Esad'ı kabul etmekti.
Ettiler. Bunun liderlikle falan alakası yok. Çıkıp da Esad 2 tane
koltuk değneği kaldı 15 gün sonra gidecek diyen ben değildim,
Davutoğlu da değildi. O söylüyordu. Davutoğlu Başbakan olmadan adım
bile atmazdı. Oturacak tek başına dış politika mı belirleyecekti
Davutoğlu? Diğer bakanlıkları yok mu saydılar? Devlette liyakat
sistemini ortadan kaldırırsanız çöker. Devlet çökmüş durumda.
Türkiye gerçek anlamda devleti koruyabilseydi bu tablolar olmazdı
zaten"
"DEVLETİ ZOR AYAĞA KALDIRIRSINIZ DEDİM"
"Saray'a gidince 'liyakatı bozduğunuzda devleti zor ayağa
kaldırırsınız' dedim. Ben bürokrasideyken Başbakan'la tartışırdım.
Doğruları yanlışları söylerdim. Kimse de itiraz etmedi. Bürokrat
olarak artıyı eksiyi söyleriz siyasetçi kararını verir. Siyasetçi
ilerde hataya düştüğünde 'beni neden uyarmadın?' diyemez. Devlet
emekliye maaş vermem diyemez zaten. Emeklilik yaşını 65'e
çekmelerine rağmen."
"AKILCI POLİTİKALAR ÜRETMEK LAZIM"
"Hayır denirse referandumda değişen bir şey olmaz. Cumhurbaşkanı,
Başbakan ve parlamento yerinde kalır. Geçmişte nasıl gidiyorsa
benzer şekilde yolumuza devam ederiz. Terör konusunda ciddi bir
mücadele olursa devletin güvenlik güçlerinin önlerindeki engeller
kaldırılırsa akılcı bir politikayla terör bitirilebilir. Akılcı
politikalar üretmek lazım. Muhalefet oalrak desteği vermeye
hazırız. Burada Ortadoğu'da IŞİD konusunda El Nusra konusunda
Türkiye'nin arasına çok net mesafe koyması lazım. İçeride de bu
konuda mücadele lazım. Bunların internet siteleri yerleri yurtları
dernekleri vardı. Bütün bunların hepsi biliniyor. İzleniyor da. En
son Beşiktaş'taki saldırıda canlı bombanın minibüste çekilmiş
fotoğrafını Başbakan'a gösterdim. Demek ki izleniyordu. Oraya kadar
gelmesi bir sorun olduğunu gösteriyor. İstihbarat CHP'yi izliyor.
Sen git terörle mücadele et bizimle ne uğraşıyorsunuz. İstedikleri
kadar dinlesinler.