Kalın’dan İdlib açıklaması
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, İstanbul'daki Suriye Zirvesi sonrası İdlib ile ilgili yaptığı açıklamada, "Herkesin ortak kanaati çözümün askeri değil, siyasi olması gerektiği" dedi.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, İstanbul'daki Suriye
Zirvesi sonrası İdlib ile ilgili yaptığı açıklamada,
"Herkesin ortak kanaati çözümün askeri değil, siyasi olması
gerektiği" dedi.
Beşiktaş'taki Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde gerçekleşen Suriye
Zirvesi'ne Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın yanı sıra Rus
Lider Vladimir Putin'in danışmanı Yuri Ushakov, Almanya Başbakanı
Angela Merkel'in danışmanı Hecker ve Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un
danışmanı Etienne katıldı. Saat 14.15'te başlayıp basına kapalı bir
şekilde gerçekleştirilen görüşme saat 18.00'de sona erdi. Zirve
sonrasında Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, zirveye ilişkin
açıklamalarda bulundu.
"HERKESİN ORTAK KANAATİ İDLİB'DE ÇÖZÜM ASKERİ DEĞİL SİYASİ
OLMASI GEREK"
Suriye Zirvesi sonrasında açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanlığı
sözcüsü İbrahim Kalın, "Bugün Türkiye, Rusya, Almanya ve
Fransa liderleri arasında yapılması öngörülen 4'lü zirvenin siyasi
danışmanlar düzeyindeki toplantısını yaptık. Bizim ev sahipliğinde
gerçekleşen toplantıda Suriye merkezli bir müzakere sürecimiz oldu.
Suriye genelinde yaşanan hadiseler ve özellikle İdlib'de yaşanan
gelişmeleri detaylı bir şekilde mevkidaşlarımızla ele aldık. İdlib
hassasiyetini korumaya devam ediyor. Bu konuda mutabakat söz
konusu, özellikle İdlib'e yapılacak olan saldırının sonuçlarının
çok ağır olacağı, hem insani krizlere yol açacağı, göç dalgasına
neden olacağı hem de devam etmekte olan siyasi süreçleri
dinamitleyeceğini dair genel bir mutabakat var. Dolayısıyla bu
felaketi önlemeye yönelik ne tür adımlar atarız, bunları
değerlendirdik. Herkesin ortak kanaati çözümün askeri değil, siyasi
olması gerektiği. Bu çerçevede de Birleşmiş Milletler çatısı
altında devam eden Cenevre sürecinin desteklenmesi Astana
platformunun buna destek sağlaması ve devam eden başka
inisiyatifler var. Bunlarında Cenevre sürecine katkı verecek
şekilde tanzim edecek şekilde bir genel fikir birliği
oluştu" dedi.
"YENİ BİR GÖÇ DALGASI SADECE TÜRKİYE'NİN YÜKÜ
OLMAYACAKTIR"
Pazartesi günü müzakerelerin devam edeceğini ifade eden Kalın,
"Cumhurbaşkanımızın pazartesi Soçi'ye yapacağı ve Putin'le
yapacağı görüşmede ele alındı. Çünkü bu konu artık daha öncelik
almış durumda. Bunu daha ileri bir tarihte yapacaktık ama Pazartesi
olması bir açıdan iyi. Geçen hafta sayın Cumhurbaşkanımız Tahran'da
İdlib'e yönelik yeni bir saldırının olmaması için çok yoğun bir
çaba göstermişti. Bu çabanın devamı olarak biz bugünkü toplantıyı
gerçekleştirdik. Pazartesi'de bu müzakereler devam edecek. Bizim
orada 12 tane askeri gözlem noktamızı var. Askerlerimizin güvenliği
açısından da İdlib'deki insani durumun kontrol altında tutulması ve
mevcut statünün korunması önem arz ediyor. Biz Türkiye olarak bu
görüşümüzü arz ettik. İdlib'in belirli yerlerinde ortaya çıkan
güvenlik risklerinin izale edilmesi önem arz ediyor. Türkiye bu
konuda üzerine düşeni yapmaya hazır olduğunu ifade etti. Teknik
heyetler üzerine görüşmeler devam ediyor. Yeni bir göç dalgası
elbette sadece Türkiye'nin yükü olmayacaktır. Buradan Avrupa'ya
uzanan yeni bir krizler silsilesinin doğmasına yol açabilir.
Dolayısıyla bunu kimse arzu etmiyor. Fakat bunun nasıl önleneceğine
dair bir mekanizme geliştirilmesi gerekiyor" diye
konuştu.
"BÜTÜN YÜKÜ TÜRKİYE'NİN OMUZLARINA YIKMAK NE DOĞRUDUR NE
ADİLDİR"
Suriye krizinin başından bu yana insani koridorların gündeme
geldiğini söyleyen Kalın, "Krizin başından bu yana gündeme
geldi ve zaman zaman insani yardım koridorları oluşturuldu. Fakat
bunların sağlıklı işleyebilmesi, özellikle de mültecilerin geri
dönmesi için orada belirli şartların sağlanması gerek. Özellikle
güvenlik noktasında. Hiçbir mülteci dünyanın neresinde olursa olsun
güvenliği garanti altına alınmadan kendi yerine dönmez. Bunun güzel
bir örneğini Fırat Kalkanı Harekatında gördük. Türkiye o bölgeyi
DEAŞ'tan temizledikten sonra 160 binden fazla insan Cerablus El-Bab
bölgesine geri döndü. Orada şimdi tam bir güven ve huzur ortamı
var. Başka yerlere dönmek istemiyorlar çünkü, orada çatışma var ve
güvenlik yok. PYD, YPG kontrolünde olan ülkeler mülteciler dönmek
istemiyorlar. Köyü kasabası olduğu halde orada başka baskılara
maruz kalacağını biliyor. İnsani ve uluslararası hukuk açısından
bizim tabi ki Suriyeli ve başka mülteciyi zorla bir yere
göndermemiz söz konusu değil. Oradaki çatışma tamamen bitmeden
bunları konuşmak erken olur. Bu müzakerelerde değerlendirdik.
Mültecilerin dönmesi için herkesin el birliği ile çalışması
gerekiyor. Soçi'ye yapacağı ziyaret ve sonrasında girişimler büyük
önem arz ediyor. Bu konunun bütün yükünü Türkiye'nin omuzlarına
yıkmak ne doğrudur ne adildir" şeklinde konuştu.
"İDLİB'İN BOMBALANMASI, SİVİLLERİN VE MUHALİFLERİN HEDEF
HALİNE GETİRİLMESİ KABUL EDİLEMEZ"
Teknik heyetlerin çalışmalara devam ettiğini belirten Kalın,
"Teknik heyetlerin çalışmaları var. Bunun zamana ihtiyacı
var. Kolay bir süreç olmadığını tahmin edersiniz. İdlib gibi bir
bölgeye yani yaklaşık 6 bin 400 kilometrelik bir alana 3 buçuk
milyon insan sıkışmış durumda. Normalde İdlib'in nüfusu 1. 7, 1.8
milyon iken Halep'ten, Doğu Guta'dan başka yerlerden gelen göçlerle
oranın nüfusu iki katına çıktı. Bununla ilgili teknik heyetlerimiz
görüşmelerini devam ettiriyorlar. Onlara bu zamanı tanınması
gerekiyor. Türkiye üzerine düşeni yapacaktır. Ama bu gerekçeyle
İdlib'in bombalanması, sivillerin ve muhaliflerin hedef haline
getirilmesi kabul edilemez. Bunun yaratacağı sonuçları hepimiz
biliyoruz. Cumhurbaşkanımızın girişimleri bu yönde devam edecek.
Bizim uluslararası toplumdan ve liderlerden beklentimiz de burada
Türkiye'ye açık net destek vermeleri, sadece şifai destek değil.
Yani sürecin böyle bir krizin önlenmesini sağlayacak aşama için bir
takım çabalar göstermeleri gerekiyor" ifadelerini
kullandı.
(Serdal Altıntepe /İHA)