Kalın, Rusya'nın gerçek niyetini açıkladı
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, Rusya sığınmacı göçüyle Avrupa ve Türkiye'yi cezalandırmak istiyor
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim
Kalın, Rusya'nın sivilleri bombalayarak, büyük bir sığınmacı
akımına yol açmak ve Avrupa ve Türkiye'yi cezalandırmak istediğini
belirtti.
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim
Kalın, "Daily Sabah" gazetesinde kaleme aldığı "Savaş, diplomasi ve
Suriye trajedisi" başlıklı yazısında, Batılı ülkeler, Suriye'de
siyasi çözümden bahsederken, Rusya'nın olayların gidişatını
değiştirmek için askeri saldırılarını yoğunlaştırmaya devam
ettiğini vurguladı.
Kalın, yazısında "11 Şubat Cuma gecesi Münih'te varılan,
saldırıların durdurulmasına dair anlaşmanın Suriye'deki durumu
değiştirmesi olası değil" ifadesine yer verdi.
Geçen iki yılda, Rusya da dahil savaşın taraflarının, Suriye'deki
iç savaşa askeri bir çözüm bulunmadığı sloganını tekrarladığını ve
diplomatik bir çözüm sunduklarını hatırlatan Kalın, Rusya-İran-Esed
rejimi üçlü ittifakının söylediklerinin tersini yaptığını
belirtti.
'AVRUPA VE TÜRKİYE'Yİ CEZALANDIRMAK İSTİYOR'
"Rusya diplomasisi, Rusya'nın Suriye'deki askeri eylemlerini üstünü
örtmeye hizmet ediyor. Suriye'deki Rus askeri saldırıları ayrıca,
dikkatleri Rusya'nın çok sayıda soruna yol açtığı ve bu meselerin
hiçbirinin çözülemediği Ukrayna'dan uzaklaştırmak için de
kullanılıyor" ifadelerine yer veren Kalın, Rusya'nın sivilleri
bombalayarak, büyük bir sığınmacı akımına yol açmak ve bu şekilde
Avrupa ve Türkiye'yi cezalandırmak istediğini belirtti.
Rusya'nın bu şekilde, ABD'ye stratejik duruşu hakkında mesaj
gönderdiğini de kaydeden Kalın, Rusya Devlet Başkanı Vladimir
Putin'in, birçok bakımdan, Batı'nın kararsızlığının doğurduğu
stratejik boşluğu doldurduğunu anlattı.
"BİNLERCE SURİYELİ ESED REJİMİ VE RUS BOMBARDIMANLARINDAN
KAÇIYOR"
Kalın, yazısında "Suriye rejimi her gün düzinelerce insanı
öldürmeye devam ederken, DAEŞ'e karşı tek taraflı stratejinin
ahlaki meşruiyeti sorgulanabilir hale geliyor. Evet, DAEŞ'e karşı
mücadele devam etmeli ve DAEŞ bozguna uğratılmalı. Ancak bu, Suriye
Devlet Başkanı Beşşar Esed ve onu destekleyenlere askeri zafer
sunarak yapılmamalı ve yapılamaz. Binlerce Suriyeli, DAEŞ
teröründen değil Esed rejiminin uyguladığı devlet teröründen ve Rus
bombardımanlarından kaçıyor" değerlendirmesinde bulundu.
Kalın, yazısına şöyle devam etti:
"ABD yönetimi, Fabius'un vurguladıklarını teyit eder gibi, Rusya ve
Esed rejimine sahada büyük bir askeri avantaj vermek pahasına
askeri desteğini neredeyse tamamen Demokratik Birlik Partisi (PYD)
ve onun silahlı kanadı YPG'ye yoğunlaştırdı. PYD ve YPG, aynı anda
ABD, Rusya ve Esed rejiminin hepsinden aynı anda silah, mühimmat,
istihbarat ve hava koruması alıyor. PYD, bu şekilde kendini DAEŞ'e
karşı en etkili güç olarak gösteriyor ve bu da PYD'ye verilen
desteğin gerekçesi olarak kullanılıyor. Böyle bir destek alan her
grup DAEŞ'e karşı etkili bir güç olabilirdi. Bununla birlikte PYD,
DAEŞ'e karşı mücadele kisvesi altında, Suriye'nin kuzeyinde ilan
ettiği özerk bölgeyi genişletiyor. Bu arada da kaliteli destek ve
eğit-donat programı sözü verilen Suriyeli muhalif güçler bir yanda
Rusya ve rejim güçleri diğer yandan DAEŞ tarafından yok
ediliyor."
10 Şubat'ta meydana gelenlerin bunun tipik bir örneği olduğuna
işaret eden Kalın, "YPG, Rus hava desteğiyle, muhalif gruplara
saldırarak Mingh Hava Üssü'nü ele geçirdi. Amaç, Afrin
yakınlarındaki köyleri de alarak, PYD'nin bölgedeki kontrol ettiği
alanı genişletmek. Ben bu satırları yazarken YPG güçleri, Halep ve
Türkiye sınırı arasındaki ana yol olan Azez kenti dışında
bekliyorlar. Üzücü bir ironidir ki geçen yıl Kobani'yi DAEŞ'ten
kurtarmak için PYD'nin yardımına gelen Özgür Suriye Ordusu, şu anda
YPG'nin saldırısına uğruyor" ifadelerini kullandı.