"Kadroya geçiş vaadini imza altına alacağız"
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, "Amalı, fakatlı cümlelere tahammülümüz yok artık. Kamuda görev yapan taşeron işçilerin, memur işi yapıp, işçi kadrosunda bulunanların, beklentilerinin zamana yayılmasını, üzerinde çalışılmasını değil, atılan imzaya sadık kalınmasını, kadroya geçiş vaadinin toplu sözleşmeyle imza altına alınmasını isteyeceğiz" dedi.
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, "Amalı, fakatlı
cümlelere tahammülümüz yok artık. Kamuda görev yapan taşeron
işçilerin, memur işi yapıp, işçi kadrosunda bulunanların,
beklentilerinin zamana yayılmasını, üzerinde çalışılmasını değil,
atılan imzaya sadık kalınmasını, kadroya geçiş vaadinin toplu
sözleşmeyle imza altına alınmasını isteyeceğiz" dedi.
Türkiye'nin en büyük emek hareketi olan Memur-Sen, 1 Mayıs Emek ve
Dayanışma Günü'nü Kütahya'da kutladı. On binlerce kişinin katıldığı
1 Mayıs kutlamaları Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Talepler
Kütahya Zafer Meydan'ında dile getirilerek, emek, kardeşlik,
dayanışma ve birlik mesajları verildi.
Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, "1 Mayıs'ta birlik
mayasının yüreklere çalındığı, kardeşlik harcının inançla
karıldığı, beylikten devlete geçiş kararının alındığı diyardayız.
Tarihte, ilk toplu sözleşmenin yapıldığı yer olan Kütahya, kamu
görevlilerinin ilk toplu sözleşmesini imzalayan Memur-Sen'i,
Memur-Sen'lileri bağrına basıyor" dedi.
"ANADOLU'NUN HER YERİNİ, HER MEYDANINI 1 MAYIS MEYDANI
BİLDİK"
Tarihte 1 Mayısların olaylı geçtiğini hatırlatarak sözlerini
sürdüren Yalçın, "1 Mayıs'ı emeğin hakkını haykırmak yerine
kışkırtma ve provokasyon fırsatı olarak görenler olabilir. Kan,
vandalizm, anarşizm üzerinden emeğin itibarına, dayanışma zeminine
zarar verip, meydanları germek isteyenler olabilir. Biz
paylaşmanın, hakça bölüşmenin erdemini anlatma derdindeyken
çatışmanın, restleşmenin tezgahını kurmaya, yakmaya, yıkmaya,
kırmaya, dökmeye odaklananlar olabilir. Haklarımızı artırmanın,
kazanımları çoğaltmanın, çalışma şartlarını insanileştirmenin
peşine düşmek yerine geçmişin acıları üzerinden zihinleri
bulandırmaya yeltenenler olabilir. Marjinal gruplar 1 Mayıs'ı
Taksim'e çıkma ayini görebilir. Aymazlık gösterip bazıları örgütlü
gücü ideoloji değirmeninde öğütebilir. Biz bu tuzaklara
düşmediğimiz için Anadolu'ya çıktık ve ülkenin her şehrini her
meydanını 1 Mayıs Meydanı bildik. Memur-Sen olarak, Ne Taksim'i
kutsamayı, Ne de 1977'de Taksim'de yaşanan acıyı yok saymayı da
doğru bulmadık. '1 Mayıs sadece Taksim'de kutlanmalı' anlayışını
haksız, '1 Mayıs kesinlikle Taksim'de kutlanmamalı' bakışını yersiz
bulduk" değerlendirmesinde bulundu.
"1 MAYIS 1977 TAKSİM OLAYLARI AYDINLATILSIN"
"Buradan 1 Mayıs vesilesiyle hükümete ve siyasi partilere
sesleniyorum" diyen Yalçın, şu çağrıda bulundu:
"1 Mayıs 1977 olaylarını aydınlatacak Meclis Araştırma
Komisyonu kurun, faili bulun, 1977 üzerinden alanları gerenlerin
sermayelerini de ellerinden alın. Kim yaptı, kimler kan akıttı ise
ortaya çıkarın. Gözyaşı dökenler ile kan dökenler birbirinden
ayrılsın. Faili meçhul aydınlansın. Hayatını kaybedenlerin
ailelerinin gönül huzuru sağlansın. Her 1 Mayıs öncesi haber
başlıklarında 'Taksim ısrarı' yerine, 'Emekçiler milli gelirin adil
bir şekilde taksimini istiyor' manşetleri yer alsın. Emek, hangi
meydandan, hangi şehirden, hangi ülkeden ses verirse versin. Bakın
biz Kütahya'dayız. Kütahya Zafer Meydanı'nda milletimizle,
halkımızlayız. Emeğimiz, haklarımız, kazanımlarımız için buradayız.
Daha önce de Ankara'da, Çanakkale'de, Diyarbakır'da, Konya'da ve
Maraş'taydık. Emek dayanışmasını her yıl Anadolu'nun farklı bir
ikliminde gerçekleştiriyoruz. Yeni, büyük, güçlü Türkiye iradesine
destek için buradayız. 4. Dönem Toplu Sözleşme için kurulacak
masaya getireceğimiz teklifleri deklare etmek için
meydanlardayız."
"TOPLU SÖZLEŞME MASASINDA TEKLİFLERİMİZ KAZANIMA
DÖNÜŞMELİ"
Konuşmasında, Ağustos ayında yapılacak 4. Dönem Toplu Sözleşmesi'ne
ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Yalçın, "Toplu
sözleşmede tekliflerimiz kazanıma dönüşmeli" diyerek,
talepleri şu şekilde sıraladı:
"İş güvencesi kırmızı çizgimiz 4/B'lilerin, 4/C'lilerin
kadroya geçirilmesi en büyük hedefimiz. Amalı, fakatlı cümlelere
tahammülümüz yok artık. Kamuda görev yapan taşeron işçilerin, memur
işi yapıp, işçi kadrosunda bulunanların, beklentilerinin zamana
yayılmasını, üzerinde çalışılmasını değil, atılan imzaya sadık
kalınmasını, kadroya geçiş vaadinin toplu sözleşmeyle imza altına
alınmasını isteyeceğiz. Ekonomik gelişmişlikten, refah artışından
pay isteyeceğiz. Özel sektöre KDV indirimi ile bazı yüklerden muaf
tutulurken, kamu görevlilerinin vergi matrahı ile maaf edilmesine
hayır diyeceğiz. Türkiye'nin makro ve mikro ekonomik
göstergelerinde sürekli bir iyileşme, yükselme ve artış var. Fakat
kamu görevlilerinin ek göstergelerinde hala bir artış yok. Genç
nüfusumuz bizi, hem bölgede hem de AB nezdinde avantajlı kılıyor.
Anayasamız da, aile toplumun temelidir diyor. Eş ve çocuk yardımı
hatırı sayılır rakamları bir türlü göremiyor. Yetkili sendika
üyeleri ile diğer sendika üyeleri hatta sendika üyesi olmayan kamu
görevlileri arasında hiçbir fark yok. Yetkili sendika olmanın ya da
yetkili sendika üyesi olmanın farklılık oluşturmadığı sendikal
örgütlenme ve toplu pazarlık sistemini değiştirmeyi teklif
edeceğiz. Toplu sözleşme ikramiyesinin yetkili sendika üyelerine
artırımlı ödenmesini, yetkili sendikaya dayanışma aidatı
verilmesini isteyeceğiz. Yapanın da, çatanın da, yatanın da aynı
değerlendirildiği bir adaletsizlik kabul edilemez. Dayanışma aidatı
gelmeli, örgütlü olanla örgütsüz olan, yetkili olanla yetkisiz olan
ayrılmalı, üretim sektöründe nasıl ki patent hakkı ödeniyorsa,
dayanışma aidatı da ödenmeli ve bedavadan geçinme dönemi bitmeli,
adalet yerini bulmalı. Maaş zammına gelince. Enflasyona karşı
koruyan değil, enflasyonun üstünde konuşlanan; Gerçekleşen
enflasyon ile tahmini enflasyon verileri arasındaki makası
kapatacak, erime riski oluşturmayan oran teklifleriyle masada
olacağız. Taban aylıkta artış, emekliliğe etki eden tazminat
yansıtma oranlarında yukarı yönlü bakış isteyeceğiz. 16 Nisan'da
Türkiye'yi evet ile vesayetten kurtardık ama kamu görevlileri hala
1982 model, Kenan Evren patentli kılık kıyafet yönetmeliğinin
vesayeti altında. Toplu sözleşme masasında; kılık-kıyafet serbest
olmalı, kamu görevlileri nefes almalı diyeceğiz."
"İŞ GÜVENCEMİZ KIRMIZI ÇİZGİMİZ"
İş güvencesinin kırmızı çizgileri olduğunun altını çizen Memur-Sen
Genel Başkanı Ali Yalçın, "Kütahya Zafer Meydanı'ndan bir
kez daha deklare ediyoruz; iş güvencesi Memur-Sen'in kırmızı
çizgisidir. Emek ve Dayanışma Günü'nde bir kez daha haykırıyoruz.
Çalışma mevzuatı üzerinde restorasyona evet, iş güvencesini
deformasyona hayır. İş güvencesine; dokunulmasına da, iş
güvencesinin yıpratılmasına da, bunun üzerinden kamu görevlilerinin
hedef gösterilmesine de seyirci kalmayız. Tepkimizi verir, alanlara
sığmayız. İş güvencesine yönelik her olumsuz adımı, emeğimize,
helal ekmeğimize saldırı, taciz sayarız. Performans sistemi
diyerek, başarı değerlendirme diyerek, surda gedik açma, iş
güvencesi kalesinin altına tünel kazma çabaları varsa; o gediği
açtırmayız, o tüneli kazdırmayız. Kaliteli kamu hizmetine,
verimliliğe, etkinliğe dair her tür çabanın öncüsü ve paydaşı
oluruz. Fakat bu kavramları ve sistemleri Truva atına dönüştürüp iş
güvencesinin işgaline ve iptaline izin vermeyiz"
ifadelerini kullandı.
"MÜLAKATA HAYIR, GÜVENLİK SORUŞTURMASINA EVET"
Yalçın sözlerini şu şekilde sürdürdü:
"Siyaset ve bürokrasi, iş güvencesini yok etmenin değil,
ihanete tevessül etmeyecek insanları istihdam etmenin peşinde
olmalı. Bu yüzden, kamuya istihdamda güvenlik soruşturmasına
tereddütsüz evet, fakat adil soruşturma yapılması kaydıyla. Bununla
birlikte kamu hizmetine ilk defa alınmada mülakata kesinlikle ve
kararlı bir şekilde hayır diyoruz. Çünkü mülakatta, adil davranılıp
davranılmadığının denetlenemeyeceğini biliyoruz. Kamu işvereni,
tekliflerimizi reddetmek için geçmişte mali disiplin ve bütçe
imkanları başlıklarıyla gerekçe üretiyordu. 16 Nisan'daki
'Evet'lerle bu gerekçeler, gerçekle ilişkisi olmayan bu cümleler
hükmünü yitirdi. Kamu işvereni, Toplu Sözleşme masasına, mali
disiplin söylemine sığınarak değil, kamu maliyesine güvenerek
oturmalı. Biz şimdi bahane kalmadı 'Evet' diyeceğiz. Onlar da
'Evet' demeli. Gelin kamu personel sisteminde de sessiz fakat ses
getirecek bir devrim yapalım. Kamu görevlilerini mağdur eden kadro
ve derece sınırlamalarını artık kaldıralım. İşçilikte geçen
süreleri hizmetten sayalım. Ulaşım ve yemek giderini dahi
karşılamayan 'fazla mesai ücreti'ni yükseltelim. Kıdem aylığında
süre sınırlamasını kaldıralım, gösterge rakamını artıralım. Yemek
yardımının doymaya, giyecek yardımının uygun elbiseyi almaya,
yardımların tüm kamu görevlileri için olmaya ihtiyacı var. Emekli
maaşı ve ikramiyesi emekleme dönemini geride bırakmalı. Yürüme bile
değil, koşma evresine geçmeli. Emekli olunca aile ve çocuklar
buharlaşmıyor ama maaşlar buharlaşıyor. Bu tezadı ortadan
kaldıralım."
"MEMURA SİYASET HAKKI VE GREV İSTİYORUZ"
Yalçın, konuşmasında, memura siyaset hakkı ve grev istediklerini
vurguladı. Yalçın, "Gelin memura siyaset hakkını verelim.
Referandumda gençlere meclisin yolunu açtık. Meclis kapısının
memura da açalım. Kamu görevlilerine yönelik siyaset yasağını da,
memura grev yasağını da kaldıralım. İşçi isen siyaset hakkın var.
Memursan siyaset hakkın yok. Böyle bir şey olabilir mi? Allah
aşkına. Memur-Sen olarak, 'Memur-Sen'e Davet, Tercih Evet' derken,
evet irademizi salonlardan alanlara, sandıklara aktarırken aynı
zamanda paketin eksikliğine vurgu yaptık ve bu paket ülkeye
istikrar getirir ama siyasette kalite 'Memura Siyaset Hakkı'
verilerek olur dedik. Türkiye'nin gelecek hikayesini
destanlaştıracak bu değişime onay veren milletimize bir kez daha
şükranlarımızı sunuyoruz" diye konuştu.
"16 NİSAN'DA KAZANAN TÜRKİYE OLDU"
16 Nisan'da yapılan ve yüzde 51.4 "Evet"
tercihiyle sonuçlanan referandumu değerlendiren Yalçın, şöyle
konuştu:
"16 Nisan'daki evet sadece yerel vesayeti bitirmedi.
Küresel vesayetin fay hatlarını da titretti. Evet'ler sadece
Anayasayı değiştirmekle kalmadı, küresel çetelerin, içimizdeki
lejyonerlerin kirli tezgahlarını da bozdu. Referandum sürecinde
içeride kurulan tezgahları, dışarıda yürütülen kirli kampanyaları,
ihanette ve bölücülükte ortaklığı hepimiz gördük. Almanya ve
Hollanda'nın ırkçı tavrını, demokrasi kisveli faşizmini müşahede
ettik. Terör örgütlerine sahne kuranları, Cumhurbaşkanına,
Bakanlarına, milletvekiline engel çıkaranları, Türkiye'ye kin ve
nefretini kusanları hem milletimiz hem de tarih kaydetti.
Referandumda hayır diyen hiçbir vatandaş kaybetmedi. Hayır çıkması
için kamp kuran, kamplaşma ve kutuplaşma senaryoları yazan ülkeler,
örgütler, sahte müttefikler, vesayetçi muhterisler kaybettiler.
Uluslararası çeteler, millet iradesine şaibe şalı atmaya, AGİT
heyeti diye Kandil heyetini dünyaya yutturmaya kalktılar. Peki,
sonuç ne oldu? Elbette ki avuçlarını yaladılar. 16 Nisan'daki irade
sadece küresel vesayet odaklarını rahatsız etmedi. Kestane
pazarında yetiştirip, ihanet pazarına sürdükleri Fetanyahu'nun
tansiyonu da fırlattı. Kandil'de taşları yerinden oynattı. PKK'nın,
FETÖ'nün, DAEŞ'in, DHKP-C'nin heveslerini kursaklarında bıraktı.
Evet'ler sadece terör örgütlerini kudurtmadı. AB'sinden, ABD'sine,
Hollanda lalesinden, İskandinav tilkisine, Almanya'nın Merkel'ine
Brüksel sinsisine, hepsine okkalı bir Osmanlı tokadı vurdu.
Referandum sürecinde yaşadıklarımız yanında yanı başımızda
Suriye'de, Irak'ta yaşananlar, Filistin'de, Arakan'da yaşananlar
tarihin bizi çağırdığını gösteriyor. Mazlumların, mahzunların,
açlıkla, susuzlukla imtihan edilenlerin, kaynakları sömürülenlerin
bizi beklediğini gösteriyor. İnsanlığın, kadim medeniyetimizin
değerlerine, inanç iklimimize ihtiyacı var. Dünyanın, hakkı üstün
tutan, adaleti esas alan, zulme karşı dirayeti, mazluma merhameti
kuşanan yeni bir düzene, küresel adaleti işleten bir sisteme
ihtiyacı var. Akılla, idrakle, şuurla şekillenen ve insanı
önceleyen, adaleti hedefleyen bir direnişi başlatmak
durumundayız."
15 Temmuz direnişinde 4 şehit veren Memur-Sen üyelerini de anan
Yalçın, "15 Temmuz'da FETÖ'nün mankurtlarına,
Pensilvanya'nın haydutlarına had bildiren, 27 gün, 27 gece milli
irade nöbeti tutan kardeşlerim, Bu 1 Mayıs, 15 Temmuz'dan sonraki
ilk 1 Mayıs. Kahramanmaraş'taki 1 Mayıs'ta aramızda olan 4 üyemizi
15 Temmuz'da şehit verdik. Biz biliyor ve inanıyoruz ki şehitler
ölmez, şehitler için öldü denilmez. O halde soruyorum sizlere;
Enerji-Bir-Sen üyemiz ve Şehidimiz Cuma Dağ burada mı? Diyanet-Sen
Üyemiz ve Şehidimiz Ali Alıtkan burada mı? Eğitim-Bir-Sen üyemiz ve
Şehidimiz Yusuf Elitaş burada mı? Eğitim-Bir-Sen üyemiz ve
Şehidimiz İlhan Varank Hocamız burada mı? Evet, onlar aramızdalar.
Evet, onlar soylu mücadelemizde daima yanımızdalar. Onlar bu
şahitlikleriyle soylu mücadelemizin yıldızları olarak yaşayacaklar.
Bize yol göstermeye, ışık vermeye, rehberlik etmeye devam
edecekler" dedi.
"EMEĞİN İDEOLOJİSİ OLMAZ"
Konuşması sık sık sloganlarla bölünen Yalçın, yurt dışında
yürüttükleri faaliyetlere ilişkin, "Bugün bu meydanda yurt
dışından konfederasyonlarla imzaladığımız 'eğitim-işbirliğ'
protokolü gereği ülkemizde 2 ay misafirimiz olan dünyanın farklı
ülkelerinden 25 sendikacı kardeşimiz var. TODAİE, SESRİC ve
MEMUR-SEN işbirliğiyle düzenlediğimiz uluslararası eğitim
programıyla 25 kardeşimiz ülkelerine 'dış ilişkiler uzmanı' olarak
dönecekler. Medeniyet havzamızdaki ülkelerden, farklı kıtalardan bu
programa katılan kardeşlerimize, hem programa iştirak etmeleri hem
de Emek ve Dayanışma Günü'nde bizim heyecanımıza refakat etmeleri
nedeniyle teşekkür ediyorum. Kendilerine kuvvetli bir alkış
istiyorum. Ayrıca, istiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un
sılasından, Arnavutluk'tan misafirlerimiz var. Sendikacı
dostlarımız var aramızda. Arnavutluk'un en büyük konfederasyonu
olan Arnavutluk Bağımsız İşçi Sendikaları Konfederasyonu (BSPSH)
Genel Başkanı değerli dostum Gezim Kalaja Bey'e ve beraberindeki
heyete de şahsım, Memur-Sen ailesi ve Türkiye'nin emekçileri, kamu
görevlileri adına teşekkür ediyorum" diye konuştu.
"İLO DELEGELİĞİ MEMUR-SEN'İN HAKKIDIR"
"Memur-Sen olarak sınırlarımızın dışına sendikal yolculuğu
önemsiyor ve bunun için büyük bir gayret gösteriyoruz"
diyen Ali Yalçın, "İslam İşbirliği Teşkilatı içerisinde
emek komitesi kurulması için inisiyatif aldık. 58 Ülkeden 120
sendikacı ile 'İstanbul Deklarasyonuna' imza attık. İstiyoruz ki
İLO'nun yükü hafiflesin. 57 Ülkeyi kapsayan yeni bir Çalışma Örgütü
daha göreve başlasın. Memur-Sen öncülüğünde atılan bu yeni adım
emek kesiminde büyük yankı uyandırdı. Amacımız küresel sorunlara
küresel çözümler ortaya koymak. Bu arada İLO'da Türkiye'yi temsil
yetkisi 65 yıl sonra Memur-Sen'e geçti. Ülkemizdeki en büyük
konfederasyon İLO'da çalışanları temsil ediyor. 15 Mayıs 2016
verilerine göre Memur-Sen en yakın konfederasyona 67 bin fark
atmıştır. Fark atmakla kalmamış İLO'da Temsil Yetkisine de hak
kazanmıştır. Türk-İş Başkanı Sn. Atalay'ın 'Madencilerin hakkını
ILO'da Memur- Sen mi savunacak? İşçilerin fazla mesai
çalışmalarını, madendeki çalışma koşullarını, özel sektördeki
sorunlarını Memur- Sen mi anlatacak? Sorunları bilmeden nasıl çözüm
önerisinde bulunacak?' Anlaşılıyor ki Türk-İş ILO'da kamu
görevlileriyle ilgili, bizim emeğimizle ilgili hiç cümle kurmamış.
Bizim de öyle yapacağımız sanıyor. Anlaşılan o ki Türk-İş başkanı
madenlerde, madenlerin galerilerinde memurların da görev yaptığını
dahi bilmiyor. Çalışma hayatının emeğin her kesimini kapsadığını,
ILO delegeliğini koruma refleksiyle sümen altı ediyor. ILO'yu
işçilerin Uluslararası kuruluşu olarak göstermeye çalışıyor.
Sorunları yaşayanlardan öğrenmek çözümleri paydaşlarla geliştirmek
ortak akıl, etkili diyalog ve emek için uzlaşma Memur- Sen
sendikacılığının temelidir. Sn. Atalay'a buradan sesleniyorum; ne
yetki delisi, ne de haksızlığın boyun eğicisi oluruz. Biz Türk-İş
le beraber, Hak-İş le beraber ILO'da, bütün dünyada emeğin hakkını
haykırmaktan, haklarımız için bir arada olmaktan onur
duyarız" ifadelerini kullandı.
Yalçın, konuşmasının sonunda Memur-Sen Konfederasyonu'na bağlı
sendikalara ve komisyonlara teşekkür etti.
Ali Yalçın, "1 Mayıs'ta; birlik mayasının yüreklere
çalındığı, kardeşlik harcının inançla karıldığı, beylikten devlete
geçiş kararının alındığı diyardayız. Tarihte, ilk toplu sözleşmenin
yapıldı yer olan Kütahya, kamu görevlilerinin ilk toplu
sözleşmesini imzalayan Memur-Sen'i, Memur-Sen'lileri bağrına
basıyor" dedi.
Hüseyin Efe - Mehmet Saka - Hüseyin Can Aksu/İHA)