"Kadına şiddet insanlığa ihanettir"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, "Tüm dünyada yaygın olan kadına yönelik şiddet ise tek kelimeyle insanlığa ihanettir. Ne yazık ki yaşamları boyunca her üç kadından biri fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kalıyorlar. Biz ülkemizde bu sorunla büyük bir kararlılıkla mücadele ediyoruz" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan,
"Tüm dünyada yaygın olan kadına yönelik şiddet ise tek
kelimeyle insanlığa ihanettir. Ne yazık ki yaşamları boyunca her üç
kadından biri fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kalıyorlar. Biz
ülkemizde bu sorunla büyük bir kararlılıkla mücadele
ediyoruz" dedi.
Kadınları bilinçlendirme kampanyalarıyla tanınan hayırsever Natalia
Vodianova'nın ev sahipliğinde düzenlenen "Let's
Talk"(Hadi konuşalım) etkinliği Antalya'nın Kemer
ilçesindeki Maxx Royal Otel'de başladı.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan,
etkinliğe onur konuğu olarak katıldı.
Burada konuşan Erdoğan, kadınların güçlendirilmesi ve kadın
sağlığını ilgilendiren tabularla mücadele adına bir araya
geldiklerini hatırlatarak, toplantının bu yüksek hedeflere katkı
sağlamasını diledi.
Bugün dünyada kadın ve kız çocuklarının sağlığını olumsuz etkileyen
birçok sosyal belirleyici olduğunu işaret eden Erdoğan, "Bu
nedenle bizlerin sorumluluğu çok büyük. Yoksulluk her iki cinsiyet
için de kaliteli sağlık hizmetine erişmekte en büyük engellerden
birisi. Fakat kadınlar yoksulluğun bedelini kimi zaman yaşamlarıyla
ödüyorlar. Çocuk yaşta evlilikler, kadın sünneti, kadına yönelik
şiddet gibi konular insanlığın onurunu zedeleyen
mevzulardır" diye konuştu.
"KADINA YÖNELİK ŞİDDET İNSANLIĞA İHANETTİR"
Afrika ülkelerinde yaygın olan kadın sünnetinin ne tıbben ne de
dinen bir açıklaması olmadığının altını çizen Emine Erdoğan,
"Tüm dünyada yaygın olan kadına yönelik şiddet ise tek
kelimeyle insanlığa ihanettir. Ne yazık ki yaşamları boyunca her üç
kadından biri fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kalıyorlar. Biz
ülkemizde bu sorunla büyük bir kararlılıkla mücadele ediyoruz.
Kadına şiddete sıfır tolerans diyoruz. Aynı şekilde çocuk yaşta
evliliği kabul etmemiz hiçbir şekilde mümkün değil. Ne yazık ki
çocuklar kaldıramayacakları sorunlara mahkum ediliyorlar. Cinsel
istismarın nesnesi haline geliyorlar. 15 yaş altı evliliklerde
gebeliğe bağlı nedenlerle anne ölümlerinin 5 kat arttığını
biliyoruz. Çocuklarımızın yeri okuldur, eğitim yuvalarıdır. Nitekim
biz Türkiye'de zorunlu eğitimi 12 yıla çıkararak bu sorunu büyük
ölçüde geçmişte bıraktık. Erken yaşta evlilik oranımız son 15 yılda
yüzde 7.3'ten, yüzde 5'e geriledi" dedi.
TOPLUMSAL HUZURUN TEMİNATI
"Kadınların haklarını temel insan haklarından asla
ayıramayız" diyen Erdoğan, "Kadınların sağlıklı ve
huzurlu olması toplumsal huzurun da teminatıdır. Sağlık sadece
bedensel değil, ruhsal ve sosyal bakımdan da bir iyilik halidir.
Savaş ve afet durumlarında kadın ve kız çocuklarının süreçten daha
fazla zarar gördüğüne hep birlikte daha çok şahit oluyoruz. Lütfen
bir empati yapalım. Canını zor kurtarıp evinden, yurdundan ayrılan
bir kadının nelere ihtiyacı olabileceğini bir düşünelim. 4 milyon
mülteciyi misafir eden bir ülke olarak biz kamplarımızda kadınların
ve çocukların ihtiyaçlarını önceliyoruz. Gebe ve hastaların özel
menülerine varıncaya kadar sağlıklı kamp şartları tesis etmeye
çalışıyoruz. Ülkemizde doğan 150 binden fazla çocuğu eğitimden
mahrum edemeyiz. Bu nedenle okul çağındaki tüm çocuklar için bütün
eğitim imkanları seferber ediyoruz" ifadelerine yer
verdi.
ANNE SÜTÜNÜN ÖNEMİ
Kadın sağlığını ilgilendiren konuların saymakla bitmeyeceğini
kaydeden Erdoğan, "Anne çocuk sağlığı bunların başında
geliyor. Doğumun gerek anne gerekse çocuk için çok önemli bir milat
olduğunu hepimiz biliyoruz. Fakat anne sütünün çocuğun tüm yaşamını
etkileyecek bir sağlık iksiri olduğunun yeterince farkında mıyız
acaba. Sizlerle bu üzüntümüzü paylaşmak istiyorum. Kadınlarımız ne
yazık ki bir dönem çocuklarına anne sütü vermekten geri
durduruldular. Çünkü çeşitli propagandalara maruz kaldılar. Mama
firmalar kendi ürünlerini pazarlamak adına anne sütünü
itibarsızlaştırdı. Neyse ki bugün artık anne sütünün değeri yavaş
yavaş fark edilmeye başlandı" diye konuştu.
"SEZARYEN ZORUNLULUK OLMALIDIR"
"Zorunlu olmadıkça sezaryen doğumun yaygınlığı da anne
çocuk sağlığını olumsuz etkileyen konulardandır" diyen
Erdoğan, "Ben de kendi ülkemde sezaryen oranlarını
düşürmenin mücadelesini veriyorum. Sezaryen bir tercih değil
zorunluluk halinde ele alınmalıdır. Kadınları, doğum mucizesiyle
gerçek anlamda barıştırmak zorundayız. Biz genç nüfusuyla gurur
duyan, sağlıklı ve nitelikli insan gücüne sahip olmak isteyen bir
ülkeyiz. Tüm dünya gittikçe yaşlanıyor. Doğurganlık azalıyor.
Kimileri dünyadaki kaynakların sınırlı olduğu gerekçisiyle nüfusun
kontrol altına alınması tezini savunabilir. Fakat unutmayalım temel
sorun, dünyadaki kaynakların adil kullanılmaması meselesidir. Biz
en az üç çocuk tezini savunuyoruz çünkü çocuk sayısı ikinin altına
indiği zamanda nüfus geometrik olarak azalıyor. Oysa nüfus ancak üç
çocuk ile dengede kalabilir. Çocuk sayısının azalması, aile
ilişkilerini de zayıflatıyor. Geniş ailenin amca, teyze gibi
dinamikleri ortadan maalesef kalkıyor. Ailenin gücü azaldığında
toplumun yükü daha da artıyor. Sosyal politikaların bu gerçekliğe
uygun şekilde planlanması gerekiyor. Doğum kontrol yöntemi
maskesiyle kitlesel nüfus azaltma politikalarının insanlığın
geleceğine verdiği zararla yüzleşmeliyiz. Kitlesel doğum kontrol
yöntemlerinin neden yoksul ülkelerde teşvik edildiğinin de
sorgulanmaya açık yönleri olduğunu düşünüyorum" diye
konuştu.
Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: "Kadın sağlığını
korumak adına uygulanan çeşitli yöntemlerin doğurganlık dönemindeki
kadınlarda ne tür tahribatlara yol açtığı tartışılıyor artık,
yaşadığımız dünyayı tüm yönleriyle kritik etmeyiz. Kimyasalların
her tarafa her tarafı kuşattığı, savaşların insan onurunu hiçe
saydığı bir dünyada umut asla yeşermez. 30 yıl içinde laboratuvar
ortamında annesiz bebek üretilebilecek teknolojiye sahip olacağımız
söyleniyor. Sizler bunun insan olduğunu düşünebiliyor musunuz.
Bütün bunları sizleri karamsarlığa itmek için söylemiyorum. Aksine
bunları fark etmek, bize yitirdiklerimizi hatırlatacaktır. Kadın
sağlığı üzerindeki politik, sosyal ve ekonomik baskıları görmemiz
sağlayacaktır. Bunun için hep birlikte mücadele etmeliyiz. Bu temel
zihniyet dönüşümünün mimarlarının da yine kadınlar olacağını
düşünüyorum."
"GENÇ KIZLAR İMAJ UĞRUNA SAĞLIKSIZ AÇLIKLARA MARUZ
KALIYORLAR"
Sadece az gelişmiş ülkelerde yaşayan kadınların tabuları
olmadığını, popüler kültürün tüm dünyada zihinlere empoze ettiği
güzellik anlayışının da ele alınması gereken ayrı bir sorun
olduğunu işaret eden Emine Erdoğan, "Genç kızların medyada
gördükleri imajlara benzemek uğruna kendilerini sağlıksız açlıklara
mahkum ettiklerini görüyoruz. Oysa ruh ve beden sağlığı bir
bütündür. Kadın yalnızca bedenden ibaret değildir. Lets Talk
girişimi, yersiz tabular nedeniyle fark edilmemiş kadın sağlığı
sorunlarını tüm yönleriyle ele almak için bir fırsattır. Ne mutlu
ki kadınlar adına mücadele veren yüce gönüllü insanlar var. Ödül
alan misafirleri tebrik ediyorum inanıyorum ki ışığınız tüm dünyaya
yayılacak kadınları güçlendirecek zihniyet dönüşümüne katkı
sağlayacaksınız. Kalıcı bir değişim ancak zihniyet dönüşümüyle
mümkündür. Bunun için biraz empatiye biraz iletişime biraz da
dayanışmaya ihtiyacımız var" diye konuştu.
"SOSYAL YARDIMDA ÖNDE GELEN ÜLKELERDENİZ"
Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ise
Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın önderliğinde
beşeri kalkınmada zihniyet dönüşümü gerçekleştirerek bölgede ve
dünyada yaşanan terör ve savaşın önlenmesinde aktif rol
üstlendiğini söyledi.
Türkiye'nin Suriyeli mültecilere yönelik 32 milyar dolarlık bir
harcama yaptığını kaydeden Selçuk, "Yoksul coğrafyalara
kamu ve STK'lara yardımlar ulaştırıyoruz. Geçtiğimiz yıl ülkemiz
insani yardımda dünyada birinci sırada yer aldı. Sağlıklı toplum
inşa etmek özelikle bu toplantının odağını oluşturan, kadın çocuk
yaşlı ve mülteci konularında kurumsal alt yapıların ve hizmet
kalitesinin güçlendirilmesi çok önemlidir. Türkiye son 16 yılda
sosyal yardım ve hizmetlere ayırdığı 241 milyarlık bütçeyle önde
gelen ülkelerden biridir. Genel Sağlık Sigortasıyla tüm
vatandaşlarımızı sağlık güvencesine kavuşturuyoruz. Mülteci
kardeşlerimiz de bu hizmetlerimizden yararlanıyor. 6.3 milyon
vatandaşımıza 7.1 milyar TL tutarından genel sağlık sigortası
yapmaktayız" dedi.
"2023'TE HER 10 KİŞİDEN BİRİ YAŞLI OLACAK"
Erken yaşta ve zorla evlilikleri ortadan kaldırmak için politikalar
geliştirdiklerini vurgulayan Selçuk, "Savaş nedeniyle
yurtlarından ayrılmak zorunda kalan Suriyeli kardeşlerimize yönelik
çalışmalarımıza devam etmekteyiz. Suriyelilerin yoğun olduğu 19
ilde sosyal hizmet merkezlerinin koruyucu ve önleyici hizmetler
kapsamında beşeri ve teknik yönden destekliyoruz. Bu proje ile 150
bin yetişkin, çocuk, engelli ve yaşlıya ulaşmış olacağız. Ülkemizde
yaşam koşullarının iyileşmesi, toplum refahının artması, sağlık
hizmetlerinin yaygınlaşmasıyla yaşlı nüfusumuzun artma eğiliminde
olduğunu görüyoruz. Nüfus projeksiyonları Türkiye'de 2023 yılında
her 10 kişiden 1'inin, 2050'de her 4 kişiden 1'inin, 2075'de ise
her 3 kişiden 1'inin yaşlı nüfus içinde olacağını gösteriyor.
Öncelikle yaşlı bakım hizmetlerinin evde ailelerin yanında
gerçekleşmesini teşvik ederek, sorunu yerinde çözmeyi önemsiyoruz.
Bugün yaklaşık 520 engelli ve yaşlı vatandaşımıza evde bakım
hizmeti vermekteyiz" ifadelerine yer verdi.
"ANNE ÖLÜMLERİ DÜŞTÜ"
Türkiye'nin son dönemde anne çocuk sağlığı konusunda dünya
standartları üzerinde bir seviye yakaladığını işaret eden Selçuk,
"2007 yılından bu yana Türkiye'de tüm anne ölümleri Sağlık
Bakanlığımız tarafından anne ölümleri veri sistemiyle izlenmeye
başladı. Şu anda bu rakamın binde on beşin çok altında olduğunu
görüyoruz. Türkiye'de anne ölümleri dünya ortalamasının altındadır.
Türkiye'de 2002 yılında yüzde 70 olan doğum öncesi bakım oranı,
2017 yılında yüzde 99.7'ye yükseldi. Türkiye son 16 yılda sağlık
kuruluşlarında gerçekleşen doğum oranları yüzde 15'ten yüzde 98
seviyesine ulaştırmayı başardı. Bu konuda dünya ortalamasının yüzde
79 olduğunu görürken bizim başarı yadsınamaz" ifadelerine
yer verdi.
"KADIN HAKLARI İÇİN BERABER SAVAŞACAĞIZ"
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy da toplumun temelinin
kadınlar olduğunun altını çizerek, "Bugün hâlâ kadınlar
şiddet ve tabularla karşı karşıyadır. Çözüm bulalım kadınların
hayatını iyileştirelim. Kadınların haklarını kazanması için beraber
savaşacağız" dedi.
BM İyi Niyet Elçisi Rus süper model Vodianova ise, iki gün süren
toplantıda kadın ağırlıklı konuları görüştüklerini söyledi.
Etkinlikte kadınların eğitim eksikliğinden, kadın haklarından,
kadınların sağlık sorunlarından, partnerlerle ortak konuşmadan,
toplumsal tabulardan, eşit ebeveyn haklarından bahsettiklerini dile
getiren Vodianova, çözüm önerilerinin hayata geçirilebileceğini ve
hep birlikte başarıya imza atabileceklerini belirtti.
"ETİKET, YAFTA, TABUNUN YERİ OLMAYACAK"
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Genel Direktörü Dr. Natalia
Kanem ise barış ile geldiğini ve barış ile tüm katılımcıları
selamladığını belirtti.
Kadınların karşılaştığı sorunları konuşabilmenin önemli olduğunun
altını çizen Kanem, "Konuşmak önemlidir, muayyen günleri
konuşmak önemli, cinsel saldırıya son vermek önemli. Bu tabuları
artık yıkalım. Bu tabular kadınları engellemekte. Artık sessizlik
yok, kaderimiz olmayacak, özgür, yaftalamandan, dışlanmadan uzak
bir dünya diyoruz. Kız çocuklar ve kadınlar ölmesin, kadın ve
kızlar için şiddete son verelim. Değişim geliyor, kaçınılmaz.
Dünyada kadınlar kendi hayatını yaşasın potansiyelini yerine
getirsin. Kadınlar insanlığın yarısını meydana getiriyor. Kadınlar
ve kız çocuklarının arkasında olan Emine Erdoğan'a teşekkür
ediyoruz. O her zaman Türkiye'de kadınların yanında. Bu forum
eminim ki işe yarayacak, herkese ilham kaynağı olacak. Aynı
cesaretle sizlerle el ele bahsettiğimiz dünyayı oluşturmak için
çalışacağız. O dünyada etiket, yafta, tabunun yeri
olmayacak" ifadelerine yer verdi.
Gecede Türkiye Özel Sporcular Derneği Onursal (TÖSSED) Başkanı
Dilek Sabancı'ya plaket verildi.
Geceye Antalya Valisi Münir Karaloğlu, Antalya Büyükşehir Belediye
Başkanı Menderes Türel, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun eşi
Hülya Çavuşoğlu ve çok sayıda yabancı davetli katıldı.
(İsa Akar -Mustafa Bürge /İHA)